Mahfel; bir çayın buharında saklanan yüzyıllık Bursa…
Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2025 10:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.12.2025 10:34
Bursa’nın Setbaşı semtine doğru yürüdüğünüzde, köprünün altından akıp giden Gökdere’nin sesi yalnızca suyun değil; şehrin hatıralarının da sesidir.
Bu sesin hemen kıyısında, koca bir asrı deviren, kimi zaman gölge, kimi zaman sığınak, kimi zaman sadece bir bardak çayın eşlikçisi olan bir mekân yükselir: Mahfel.
Bursalıların çoğu için Mahfel yalnızca bir çay bahçesi değil; geçmişle bugün arasındaki köprünün tam kendisidir. Derin gölgelik ağaçlarının altında yüz binlerce sohbetin yeşerdiği, kentin ruhunun sessizce süzüldüğü bir mekân… Ama bugün, o köprünün ayakları çatırdamaya başladı.
Sabahın Sessizliğinde Mahfel’e Girerken
Güzel bir Bursa sabahında, tarihin ışığını yüzünde saklayan Mahfel’e çay içmek için uğradığımda, kapıdan içeri adımım düştüğü anda bir gariplik olduğunu hissettim.
Bir zamanlar kalabalığın uğultusuyla, demliklerin tıngırtısıyla, “buyurun efendim” sesleriyle yaşayan Mahfel; şimdi üst üste yığılmış sandalyeler, sessizliğe terk edilmiş masalar, yarı karanlık bir iç mekânla karşılıyordu beni. İşletme açık olsa da yürek kapalıydı sanki.
Servis, yıllardır alışıldık Mahfel reyonundan değil; dere kıyısındaki başka bir işletmeden geliyordu. Çay termosla, kahve soğuk… Müşteriler siparişlerini kendileri almaya çalışıyor, çalışanların çabası yetersiz kalıyordu.
O an yan masalarda oturan yaşlı teyzeler, yıllardır aynı masada oturduğu belli amcalar, eski Bursa’yı konuşuyor, birbirlerini gördüklerinde selamlıyorlardı. Sesleri, tarihin kendisi gibiydi; gür değil ama derin.
Bu tablo, Mahfel’in yalnızca fiziken değil; ruhen de bir değişimin eşiğinde olduğunu fısıldıyordu.
Ömer Amca Anlatıyor
Tam o sırada Setbaşı’nın eski simalarından Ömer Amca ile göz göze geldik. Yüzünde yılların değil; kaybedilmek üzere olan bir mekânın ağırlığı vardı.
“Mahfel’i kaybetmişiz kızım…” dedi.
O cümle, tarihten kopan bir parçanın yere düşüşü gibiydi. Yanına oturdum, anlatmaya başladı. Dinledikçe, onun kelimeleri beni Bursa’nın 150 yıl öncesine götürdü.
Ömer Amca’nın Sesi Titriyordu
Üzüntüsü her halinden belli olan Ömer Amca, neler anlattı;
“Personelin söylediğine göre Mahfel artık bir pilavcı – sokak lezzetleri işletmesine dönüştürülecek.
Bu durum Bursa’nın tarihi yeri olan Mahfel’e yakışmayacak. Yeni mekân sahibinin kim olduğunu ve görüşmek istediğimi personele söylediğimde ise, görüşmemin bir işe yaramayacağını ve Mahfel’in su an ki sahibinin Suriyeli olduğunu öğrendim.
Ve sizi de karşımda görünce bir umut seslenmek istiyorum:
Sayın Valim & Bursa Valiliği, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey & Bursa Büyükşehir ve ilgili Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ve eğer Mahfel Vakıflar bölge Müdürlüğündeyse, siyasi destekle bunu çözebilecek ve maddi gücü karşılayabilecek kurum olan Bursa TSO ve İbrahim Burkay!
Öncelikle altını çizerek söylemek isterim ki, amacım ırkçılık değil! Mahvel’i alan Türkiye’nin herhangi bir bölgesinden biri de olabilirdi… Düşüncem yine aynı olacaktı…
Ama Mahfel gibi bu şehre özdeşleşmiş bir mekân Suriyelilere veya herhangi başka birilerine verilmek yerine, geçmişte olduğu gibi devlet kurumlarımızdan herhangi bir tarafından hak edildiği şekilde işletmesi biz Bursalıları memnun edecektir.
Bizim için Ulucami neyse, Osmangazi, Orhangazi neyse, Muradiye, Yıldırım neyse, Üftade Hazretleri Türbesi, Emir Sultan, Yeşil Camii neyse, ATATÜRK evi ve mirası BURSA NUTKU neyse Mahfel de odur!” Mahfel’i bize geri verin.”
Tarihten Bugüne Mahfel’in Serüveni
Bugün Mahfel dediğimiz bu yapı, yalnızca bir işletme değil; Bursa’nın sosyal tarihinin adeta yaşayan tanığı ve aynasıdır.
19. yüzyılın sonu: Bir “L” biçimli arsanın üzerine kurulan hikâye
1855 Büyük Bursa Depremi sonrasında Setbaşı Köprüsü çevresi yeniden şekillenirken, bugünkü Mahfel’in durduğu yer “L” biçimli bir boş araziymiş. 1870’lerden sonra buraya yine “L” biçimli bir yapı inşa edilmiş. 1887’ye tarihlenen Avrupalı gezgin fotoğraflarında Mahfel’in ilk hâli görülebilir.
Vorpahnam Gazinosu ve ilk işletme dönemi
Binanın tarihi geçmişine ilişkin yapılan değerlendirmelerde, yapının bir süre gayrimüslim bir esnaf tarafından Vorpahnam Gazinosu adıyla işletildiği ve Bursa kültür hayatının ilk kamusal buluşma alanlarından biri olduğu söyleniyor.
Bina kesin olmasa da; 1913 yılında Türk Ocağı Bursa Şubesi olarak kullanılmış. O yıllarda Bursa’nın fikir hayatının, genç aydınlarının durağı hâline gelmiş.
Cumhuriyet yılları: Mahfel aile kültürünün doğuşu
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde Mahfel, “Cumhuriyet Aile Çay Bahçesi” adını aldı. 1950’lerden sonra bürokratların, öğretmenlerin, emekli subayların, sanatçıların, öğrencilerin; kısacası Bursa’nın tüm renklerinin buluşma noktası hâline geldi.
Burada yapılan sohbetler düğün planlamalarını, siyaset tartışmalarını, kültür konuşmalarını doğurdu. Birçok Bursalı için Mahfel, hayatlarının sessiz şahidi oldu.
1980’lerde yapı “korunması gereken kültür varlığı” ilan edildi. Artık yalnızca bir işletme değil; korunması gereken bir kent hafızasıydı.
2012–2013: Devir, restorasyon, yeni dönem
2012’de mülkiyet devri yapıldı; 2013’te Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek yeniden açıldı. Mahfel, o gün yeniden nefes almış, eski canlılığına kavuşmuştu.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sevinç ÇELEBİ
Mahfel; bir çayın buharında saklanan yüzyıllık Bursa…
Bursa’nın Setbaşı semtine doğru yürüdüğünüzde, köprünün altından akıp giden Gökdere’nin sesi yalnızca suyun değil; şehrin hatıralarının da sesidir.
Bu sesin hemen kıyısında, koca bir asrı deviren, kimi zaman gölge, kimi zaman sığınak, kimi zaman sadece bir bardak çayın eşlikçisi olan bir mekân yükselir: Mahfel.
Bursalıların çoğu için Mahfel yalnızca bir çay bahçesi değil; geçmişle bugün arasındaki köprünün tam kendisidir. Derin gölgelik ağaçlarının altında yüz binlerce sohbetin yeşerdiği, kentin ruhunun sessizce süzüldüğü bir mekân… Ama bugün, o köprünün ayakları çatırdamaya başladı.
Sabahın Sessizliğinde Mahfel’e Girerken
Güzel bir Bursa sabahında, tarihin ışığını yüzünde saklayan Mahfel’e çay içmek için uğradığımda, kapıdan içeri adımım düştüğü anda bir gariplik olduğunu hissettim.
Bir zamanlar kalabalığın uğultusuyla, demliklerin tıngırtısıyla, “buyurun efendim” sesleriyle yaşayan Mahfel; şimdi üst üste yığılmış sandalyeler, sessizliğe terk edilmiş masalar, yarı karanlık bir iç mekânla karşılıyordu beni. İşletme açık olsa da yürek kapalıydı sanki.
Servis, yıllardır alışıldık Mahfel reyonundan değil; dere kıyısındaki başka bir işletmeden geliyordu. Çay termosla, kahve soğuk… Müşteriler siparişlerini kendileri almaya çalışıyor, çalışanların çabası yetersiz kalıyordu.
O an yan masalarda oturan yaşlı teyzeler, yıllardır aynı masada oturduğu belli amcalar, eski Bursa’yı konuşuyor, birbirlerini gördüklerinde selamlıyorlardı. Sesleri, tarihin kendisi gibiydi; gür değil ama derin.
Bu tablo, Mahfel’in yalnızca fiziken değil; ruhen de bir değişimin eşiğinde olduğunu fısıldıyordu.
Ömer Amca Anlatıyor
Tam o sırada Setbaşı’nın eski simalarından Ömer Amca ile göz göze geldik. Yüzünde yılların değil; kaybedilmek üzere olan bir mekânın ağırlığı vardı.
“Mahfel’i kaybetmişiz kızım…” dedi.
O cümle, tarihten kopan bir parçanın yere düşüşü gibiydi. Yanına oturdum, anlatmaya başladı. Dinledikçe, onun kelimeleri beni Bursa’nın 150 yıl öncesine götürdü.
Ömer Amca’nın Sesi Titriyordu
Üzüntüsü her halinden belli olan Ömer Amca, neler anlattı;
“Personelin söylediğine göre Mahfel artık bir pilavcı – sokak lezzetleri işletmesine dönüştürülecek.
Bu durum Bursa’nın tarihi yeri olan Mahfel’e yakışmayacak. Yeni mekân sahibinin kim olduğunu ve görüşmek istediğimi personele söylediğimde ise, görüşmemin bir işe yaramayacağını ve Mahfel’in su an ki sahibinin Suriyeli olduğunu öğrendim.
Ve sizi de karşımda görünce bir umut seslenmek istiyorum:
Sayın Valim & Bursa Valiliği, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey & Bursa Büyükşehir ve ilgili Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ve eğer Mahfel Vakıflar bölge Müdürlüğündeyse, siyasi destekle bunu çözebilecek ve maddi gücü karşılayabilecek kurum olan Bursa TSO ve İbrahim Burkay!
Öncelikle altını çizerek söylemek isterim ki, amacım ırkçılık değil! Mahvel’i alan Türkiye’nin herhangi bir bölgesinden biri de olabilirdi… Düşüncem yine aynı olacaktı…
Ama Mahfel gibi bu şehre özdeşleşmiş bir mekân Suriyelilere veya herhangi başka birilerine verilmek yerine, geçmişte olduğu gibi devlet kurumlarımızdan herhangi bir tarafından hak edildiği şekilde işletmesi biz Bursalıları memnun edecektir.
Bizim için Ulucami neyse, Osmangazi, Orhangazi neyse, Muradiye, Yıldırım neyse, Üftade Hazretleri Türbesi, Emir Sultan, Yeşil Camii neyse, ATATÜRK evi ve mirası BURSA NUTKU neyse Mahfel de odur!” Mahfel’i bize geri verin.”
Tarihten Bugüne Mahfel’in Serüveni
Bugün Mahfel dediğimiz bu yapı, yalnızca bir işletme değil; Bursa’nın sosyal tarihinin adeta yaşayan tanığı ve aynasıdır.
19. yüzyılın sonu: Bir “L” biçimli arsanın üzerine kurulan hikâye
1855 Büyük Bursa Depremi sonrasında Setbaşı Köprüsü çevresi yeniden şekillenirken, bugünkü Mahfel’in durduğu yer “L” biçimli bir boş araziymiş. 1870’lerden sonra buraya yine “L” biçimli bir yapı inşa edilmiş. 1887’ye tarihlenen Avrupalı gezgin fotoğraflarında Mahfel’in ilk hâli görülebilir.
Vorpahnam Gazinosu ve ilk işletme dönemi
Binanın tarihi geçmişine ilişkin yapılan değerlendirmelerde, yapının bir süre gayrimüslim bir esnaf tarafından Vorpahnam Gazinosu adıyla işletildiği ve Bursa kültür hayatının ilk kamusal buluşma alanlarından biri olduğu söyleniyor.
Bina kesin olmasa da; 1913 yılında Türk Ocağı Bursa Şubesi olarak kullanılmış. O yıllarda Bursa’nın fikir hayatının, genç aydınlarının durağı hâline gelmiş.
Cumhuriyet yılları: Mahfel aile kültürünün doğuşu
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde Mahfel, “Cumhuriyet Aile Çay Bahçesi” adını aldı. 1950’lerden sonra bürokratların, öğretmenlerin, emekli subayların, sanatçıların, öğrencilerin; kısacası Bursa’nın tüm renklerinin buluşma noktası hâline geldi.
Burada yapılan sohbetler düğün planlamalarını, siyaset tartışmalarını, kültür konuşmalarını doğurdu. Birçok Bursalı için Mahfel, hayatlarının sessiz şahidi oldu.
1980’lerde yapı “korunması gereken kültür varlığı” ilan edildi. Artık yalnızca bir işletme değil; korunması gereken bir kent hafızasıydı.
2012–2013: Devir, restorasyon, yeni dönem
2012’de mülkiyet devri yapıldı; 2013’te Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek yeniden açıldı. Mahfel, o gün yeniden nefes almış, eski canlılığına kavuşmuştu.