Zorunlu Ders Kapsamına Alınması Gereken Aciliyet; Medya Okuryazarlığı!
Yazının Giriş Tarihi: 06.06.2025 18:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.06.2025 18:00
Yeni Medya Düzeninde Eleştirel Düşünce Eğitiminin önemi...
Medya Okuryazarlığı eğitimi nedir? Neden gereklidir?
.
Okur yazarlık tanımı dediğimizde; Dil, okur yazarlığını düşünürdük sadece. Çünkü bildiğimiz o kadardı. Kısaca okuryazarlığı, okuma-yazma bilme durumu diye açıklayabilirdik.
Fakat Dünya gelişen ve çeşitlenen kitle iletişim araçlarıyla birlikte farklı bir iletişim platformuna adım attı; İnteraktif, yani anında etkileşimli bir platformla karşı karşıya kaldı. Daha önce gazete, tv ve radyo gibi tek taraflı bir merkezden çoğula hitap eden kitle iletişim araçları, gelişti ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte artık iki taraflı bir etki alanına dönüştü. Ve her birey kendi başına birer veri üreticisi haline geldi.
Bu yeni ortam çok iş görmesinin, hayatı kolaylaştırmasının yanı sıra ciddi tehlikeleri de beraberinde getirdi. Her gün, her saat, hatta her saniye milyonlarca bilgi ve mesaj paylaşıyor, başkalarını buna maruz bırakıyoruz ve belki bizde dünyanın bir başka ucundan yada kendi medya ortamlarımızdan gelen mesajlara maruz kalıyoruz. Maruz kalıyoruz diyorum çünkü doğruluğu sınanmamış bilgiler veya alt mesaj içeren algıya yönelik görsel metinlerle ve yazılı metinlerle, istesek de, istemesek de karşılaşıyoruz. Ortaya çıkan tablo; bilgi kirliliği. Aşırı bilgi akışı içinde doğru bilgiye ulaşmak çağımızın en büyük sorunu. Tabii tek sorun, doğru bilgiye ulaşmak değil. Toplumsal kültürün, bireysel psikolojinin ve özerk hakların zarar görmesi gibi sorunlarda göz ardı edilemez boyutta. Daha önce de belirttiğim gibi; bugün her vatandaş doğru yada yanlış bilgi üretme pozisyonunda. Araştırmadan, üzerinde fazla düşünmeden, kimi zaman kin ve nefret söylemiyle, kimi zaman kaynağı araştırılmamış, doğruluğu kesinleşmemiş bilgileri paylaşımıyla, mesafe tanımaksızın toplumsal bir kirlilik yaratmakta.
Çevre kirliliği nasıl sorunumuzsa, bugün zihinsel kirlilikte çok önemli bir sorunumuz. Çünkü zihinsel kirliliğe maruz kalma, hasta ve sürekli mesaisi varmış gibi zamanı boş ama güya dolu, zihni yorgun, nedensiz huzursuzluk hisseden, gergin insan kalabalıklarına neden olmaktadır.
Tüketim alışkanlıklarından tutun, aile içi iletişime ve ne yazık ki; zamanı verimli kullanamama gibi değişimlere neden oluyor. Beyin, sürekli sanrı yaratımına maruz kalırken, meşgul olduğu hissiyatında ve doğru analiz edebilme yetisinden giderek uzaklaşmakta. Siber zorbalıklar ve hatta siber zorbalıklara maruz kalan insanlarda intihar vakaları görülmekte.
BİLGİ ÇOK, FİKİR YOK,MEDYA OKURYAZARLIĞINA NEDEN MUHTACIZ?
Bu konuyu bir gazetecinin haber üretirken çalışma prensibinden örnekle incelediğimizi düşünecek olursak. Gazeteci meslek etiği bakımından haberi hazırlarken; "bilgi doğru mu, kaynağı güvenilir mi, yazacağı haberin masum birine zarar gelir mi, özel hayatı rencide edici mi?" gibi, konuları düşünerek haberi hazırlar ve onu denetleyen bir de editör vardır. Günümüzde; elinde ki cep telefonuyla, tabletiyle, bilgisayarıyla, fotoğraf makinesiyle her vatandaş birer gazeteci konumundadır. Her an bilgi üretmektedir. Fakat bir gazetecinin aldığı eğitimi almamıştır, bir eşik bekçisi yoktur. Bu duruma ehliyetsiz araba kullanmak gibi bir durumla benzetme yapabiliriz. İşte bu noktada Medya Okuryazarlığı eğitimi hem bireyi, hem toplumu korumak adına büyük bir önem taşır.
.
PEKİ MEDYA OKURYAZARLIĞI NEDİR?
Gazete, radyo, televizyon, internet, sosyal medya vb. kitle iletişim ortamlarının çoğalması ve değişmesiyle birlikte okuyazarlıkta çeşitlendi; Görsel okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, internet okuryazarlığı, bilim okuryazarlığı, coğrafya okuryazarlığı, içerik okuryazarlığı, kütüphane okuryazarlığı, tüketici okuryazarlığı ve bana göre; bunların hepsini kapsayan medya okuryazarlığı. Hepsini kapsayan diyorum çünkü; bu araçlardan bize ulaşan gizli yada açık mesaj türlerini doğru değerlendirebilmenin yolu Medya Okuryazarlığından geçiyor.
Peki Medya okuryazarlığı nedir? Bu konuda bilim insanları bir çok tanım getirdi. Bunlardan bir kaçı şöyle;
☆Medya okuryazarlığı: Basılı ve elektronik medya iletilerini okuma, çözümleme, değerlendirme ve kendi medya iletilerini üretebilme yetisidir. (Len Masterman)
☆Genel okuryazarlık kavramının bir uzantısı; görsel, müzik, reklam gibi yollarla gönderilen iletileri okumak için gerekli beceridir.
☆Diğer bir tanım ise; "Kitle iletişim araçları yoluyla edinilen bilgileri çözümleyerek bağımsız yargılar geliştirmemize yardımcı olan bir eleştirel düşünme becerisidir".
Bilim insanları Medya okuryazarlığına, bunun gibi bir çok tanım getirmiş olsa da ortak paydaları bireyi, dolayısı ile toplumu korumak ve eğitmek.
DÜNYA DA VE ÜLKEMİZDE MEDYA OKURYAZARLIĞI NE DURUMDA?
Başta UNESCO'nun önderliğinde, 1982' den itibaren bu konuda çalışma başladı. Kalkınmış ülkelerde Medya Okuryazarlığı ortalama 1970, 80 ve 90'larda müfredat programlarına girmişken, gelişmekte olan ülkelerde Medya Okuryazarlığı eğitimi ile ilgili çalışmalar gecikmeli başlamıştır.
Ülkemizde ise 2006 itibari ile çalışmalar başlamış olmakla birlikte yeterli değil. "Adana, Ankara, Erzurum, İstanbul ve İzmir'de belirlenen beş pilot okulda, Medya Okuryazarlığı dersi uygulansa da; bugün okullarda seçmeli ders konumunda. Teknoloji ve bilgi çağını doğru anlayıp yönetebilmek için; Okullarda seçmeli değil zorunlu ders müfredatında olmalıdır. Üstelik bu bilinçlendirme hareketinin, sadece okullarla sınırlı kalmayıp, toplumun her kesimine ulaşabilmesi için, gerek belediyeler, gerek halk eğitim merkezleri aracılığı ile eğitim seminerleri düzenlenmelidir. Zira sadece bilenlerin katıldığı yada sadece öğretmenler ve akademisyenler için düzenlenmiş programlarda kalan bilginin, topluma bir yararı dokunmayacaktır. Nasıl ki eskiden dil okuryazarlığı için seferberlikler ilan edildiyse, bugün çağın gereği, televizyon,internet,reklam ve gerekse sosyal medya ortamlarında, toplumun bilgiyi süzebilmesi ve doğru bilgi üretilmesi için ; Medya Okuryazarlığı seferberliği olmalıdır.
Çocuklarımıza, nasıl ki sokaklarda var olan kötülüklerden korunmayı öğretiyorsak, sınırsız etkileşim sunan teknoloji çağından hem kendi zihnini ve psikolojisini korumayı hem de ürettiği içeriklerde topluma zarar vermemeyi de öğretmek zorundayız...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özlem DOĞAN
Zorunlu Ders Kapsamına Alınması Gereken Aciliyet; Medya Okuryazarlığı!
Yeni Medya Düzeninde Eleştirel Düşünce Eğitiminin önemi...
Medya Okuryazarlığı eğitimi nedir? Neden gereklidir?
.
Okur yazarlık tanımı dediğimizde; Dil, okur yazarlığını düşünürdük sadece. Çünkü bildiğimiz o kadardı. Kısaca okuryazarlığı, okuma-yazma bilme durumu diye açıklayabilirdik.
Fakat Dünya gelişen ve çeşitlenen kitle iletişim araçlarıyla birlikte farklı bir iletişim platformuna adım attı; İnteraktif, yani anında etkileşimli bir platformla karşı karşıya kaldı. Daha önce gazete, tv ve radyo gibi tek taraflı bir merkezden çoğula hitap eden kitle iletişim araçları, gelişti ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte artık iki taraflı bir etki alanına dönüştü. Ve her birey kendi başına birer veri üreticisi haline geldi.
Bu yeni ortam çok iş görmesinin, hayatı kolaylaştırmasının yanı sıra ciddi tehlikeleri de beraberinde getirdi. Her gün, her saat, hatta her saniye milyonlarca bilgi ve mesaj paylaşıyor, başkalarını buna maruz bırakıyoruz ve belki bizde dünyanın bir başka ucundan yada kendi medya ortamlarımızdan gelen mesajlara maruz kalıyoruz. Maruz kalıyoruz diyorum çünkü doğruluğu sınanmamış bilgiler veya alt mesaj içeren algıya yönelik görsel metinlerle ve yazılı metinlerle, istesek de, istemesek de karşılaşıyoruz. Ortaya çıkan tablo; bilgi kirliliği. Aşırı bilgi akışı içinde doğru bilgiye ulaşmak çağımızın en büyük sorunu. Tabii tek sorun, doğru bilgiye ulaşmak değil. Toplumsal kültürün, bireysel psikolojinin ve özerk hakların zarar görmesi gibi sorunlarda göz ardı edilemez boyutta. Daha önce de belirttiğim gibi; bugün her vatandaş doğru yada yanlış bilgi üretme pozisyonunda. Araştırmadan, üzerinde fazla düşünmeden, kimi zaman kin ve nefret söylemiyle, kimi zaman kaynağı araştırılmamış, doğruluğu kesinleşmemiş bilgileri paylaşımıyla, mesafe tanımaksızın toplumsal bir kirlilik yaratmakta.
Çevre kirliliği nasıl sorunumuzsa, bugün zihinsel kirlilikte çok önemli bir sorunumuz. Çünkü zihinsel kirliliğe maruz kalma, hasta ve sürekli mesaisi varmış gibi zamanı boş ama güya dolu, zihni yorgun, nedensiz huzursuzluk hisseden, gergin insan kalabalıklarına neden olmaktadır.
Tüketim alışkanlıklarından tutun, aile içi iletişime ve ne yazık ki; zamanı verimli kullanamama gibi değişimlere neden oluyor. Beyin, sürekli sanrı yaratımına maruz kalırken, meşgul olduğu hissiyatında ve doğru analiz edebilme yetisinden giderek uzaklaşmakta. Siber zorbalıklar ve hatta siber zorbalıklara maruz kalan insanlarda intihar vakaları görülmekte.
BİLGİ ÇOK, FİKİR YOK,MEDYA OKURYAZARLIĞINA NEDEN MUHTACIZ?
Bu konuyu bir gazetecinin haber üretirken çalışma prensibinden örnekle incelediğimizi düşünecek olursak. Gazeteci meslek etiği bakımından haberi hazırlarken; "bilgi doğru mu, kaynağı güvenilir mi, yazacağı haberin masum birine zarar gelir mi, özel hayatı rencide edici mi?" gibi, konuları düşünerek haberi hazırlar ve onu denetleyen bir de editör vardır. Günümüzde; elinde ki cep telefonuyla, tabletiyle, bilgisayarıyla, fotoğraf makinesiyle her vatandaş birer gazeteci konumundadır. Her an bilgi üretmektedir. Fakat bir gazetecinin aldığı eğitimi almamıştır, bir eşik bekçisi yoktur. Bu duruma ehliyetsiz araba kullanmak gibi bir durumla benzetme yapabiliriz. İşte bu noktada Medya Okuryazarlığı eğitimi hem bireyi, hem toplumu korumak adına büyük bir önem taşır.
.
PEKİ MEDYA OKURYAZARLIĞI NEDİR?
Gazete, radyo, televizyon, internet, sosyal medya vb. kitle iletişim ortamlarının çoğalması ve değişmesiyle birlikte okuyazarlıkta çeşitlendi; Görsel okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, internet okuryazarlığı, bilim okuryazarlığı, coğrafya okuryazarlığı, içerik okuryazarlığı, kütüphane okuryazarlığı, tüketici okuryazarlığı ve bana göre; bunların hepsini kapsayan medya okuryazarlığı. Hepsini kapsayan diyorum çünkü; bu araçlardan bize ulaşan gizli yada açık mesaj türlerini doğru değerlendirebilmenin yolu Medya Okuryazarlığından geçiyor.
Peki Medya okuryazarlığı nedir? Bu konuda bilim insanları bir çok tanım getirdi. Bunlardan bir kaçı şöyle;
☆Medya okuryazarlığı: Basılı ve elektronik medya iletilerini okuma, çözümleme, değerlendirme ve kendi medya iletilerini üretebilme yetisidir. (Len Masterman)
☆Genel okuryazarlık kavramının bir uzantısı; görsel, müzik, reklam gibi yollarla gönderilen iletileri okumak için gerekli beceridir.
☆Diğer bir tanım ise; "Kitle iletişim araçları yoluyla edinilen bilgileri çözümleyerek bağımsız yargılar geliştirmemize yardımcı olan bir eleştirel düşünme becerisidir".
Bilim insanları Medya okuryazarlığına, bunun gibi bir çok tanım getirmiş olsa da ortak paydaları bireyi, dolayısı ile toplumu korumak ve eğitmek.
DÜNYA DA VE ÜLKEMİZDE MEDYA OKURYAZARLIĞI NE DURUMDA?
Başta UNESCO'nun önderliğinde, 1982' den itibaren bu konuda çalışma başladı. Kalkınmış ülkelerde Medya Okuryazarlığı ortalama 1970, 80 ve 90'larda müfredat programlarına girmişken, gelişmekte olan ülkelerde Medya Okuryazarlığı eğitimi ile ilgili çalışmalar gecikmeli başlamıştır.
Ülkemizde ise 2006 itibari ile çalışmalar başlamış olmakla birlikte yeterli değil. "Adana, Ankara, Erzurum, İstanbul ve İzmir'de belirlenen beş pilot okulda, Medya Okuryazarlığı dersi uygulansa da; bugün okullarda seçmeli ders konumunda. Teknoloji ve bilgi çağını doğru anlayıp yönetebilmek için; Okullarda seçmeli değil zorunlu ders müfredatında olmalıdır. Üstelik bu bilinçlendirme hareketinin, sadece okullarla sınırlı kalmayıp, toplumun her kesimine ulaşabilmesi için, gerek belediyeler, gerek halk eğitim merkezleri aracılığı ile eğitim seminerleri düzenlenmelidir. Zira sadece bilenlerin katıldığı yada sadece öğretmenler ve akademisyenler için düzenlenmiş programlarda kalan bilginin, topluma bir yararı dokunmayacaktır. Nasıl ki eskiden dil okuryazarlığı için seferberlikler ilan edildiyse, bugün çağın gereği, televizyon,internet,reklam ve gerekse sosyal medya ortamlarında, toplumun bilgiyi süzebilmesi ve doğru bilgi üretilmesi için ; Medya Okuryazarlığı seferberliği olmalıdır.
Çocuklarımıza, nasıl ki sokaklarda var olan kötülüklerden korunmayı öğretiyorsak, sınırsız etkileşim sunan teknoloji çağından hem kendi zihnini ve psikolojisini korumayı hem de ürettiği içeriklerde topluma zarar vermemeyi de öğretmek zorundayız...