Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yöneticiler toplumun aynasıdır! O halde; hak ettiğimiz gibi mi yönetiliyoruz?

Yazının Giriş Tarihi: 31.07.2025 12:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.07.2025 12:40

Bu konuyla ilgili, dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazmak istemiyorum ama neyin, neden anlaşılmadığını ya da anlaşılsa bile neden çözüme gidilmediğini de gerçekten merak ediyordum. Fakat çözümün; toplumu oluşturan bireylerin düşünme yapısında, yaşayışında, tepki ve de tepkisizliğinde, daha kötüsü kendi elleriyle seçtiği vekilleri ilahlaştırmak sureti ile yüceltip, onlara hizmetkâr haline dönüşmesi noktasında çıkmaza girdiği gerçeği de gözümüzün önünde duruyordu....

Çoğunluğun oy vermek sureti ile seçip meclise koyduğu insanlar, arada dert dinlesin, iki imza atsın, önüne gelen insanlar düğme iliklesin ve "hamili kişi yakinimdir" diyerek torpil yapsın-yaptırsın, makam arabası ile arkasında tonla koruma ordusuyla artistik şekilde toplantıdan toplantıya koştursun, sana bana, ona buna tepeden bakıp parmak sallasın diye orada değiller...

Aktif olarak sahada çalışsın ve toplum olarak bizler kaygısızca rahat yaşayabilelim diye gönüllü olmuş, vatana hizmet için çalışması gereken görevliler...

Halk devlet için değil, devlet halk içindir...

Şunu bir anlasak mı artık!

Devlet mekanizması; eski adı ile site denilen yani küçük kentlerden "şehirlerden" oluşan ve insanın doğada hayatta kalabilmesi için zorunlu olarak oluşturduğu sosyal toplulukların güven, korunma, kural ve uyum içerisinde yaşayabilmesi için düzenlenen kanunları yürütmekle sorumlu olan yapıdır...

Daha basit anlatayım; oturduğunuz site yönetimi gibi düşünün...

Düzeni oluşturmak ve korumak adına işlerin karışıklığa düşmeden sistemli bir şekilde çözülmesi için, bizi temsilen yürütsün, planlasın diye seçilmiş gruptur.

Politika ise şehir devletlerini ifade eden "Polis" kavramından gelir.

Aristotales'e göre; polis/devletin temel amacı "iyi yaşama"dır ve toplulukların en üstünü ve hepsini kapsayanı olan" her devlet iyi bir amaçla kurulmuş bir topluluk"tur. Aristotales politikayı, "en yüksek iyiyi" ve "iyi yaşama"yı amaçlayan devlete ilişkin tüm faaliyetler, devlet yönetimi ve yurttaşlığa ilişkin işler şeklinde tanımlamıştır.

Şimdi bu bağlamdan uzaklaşan politika gerek anlamsal, gerekse içerik olarak ne zaman, neden ve nasıl kirlenmeye başlamıştır düşünmek gerek. Politika"Vaad etmek ve yalancılıkla ya da manipülasyon yapmakla ya da sadece bir yarış kazanma ile"eş anlamı nasıl kazanmıştır. Hepimizin az çok fikri var elbet.

Yanlış politika toplumları nereye götürür. Konuşma düşünme özgürlüğünün olmadığı ortamlarda gelişim sağlanabilir mi?Öyle ya, farklı fikirleri duyan kulaklar ancak doğru ve yanlışı ayırt edebilir. Kıyas yapabilir ve ancak kaliteli politika ve amacı en yüksek iyi, iyi yaşam olan devleti oluşturacak siyasal sisteme karar verebilir.

Şimdi bu totalden baktığımızda madde madde yol alacak olursak;

-Felaketler; deprem, sel, yangın

-Sağlık

-Eğitim

-Adalet

-Ekonomi

-Gelecek Kaygısı, gibi toplumun temel ihtiyaçlarının tamamında büyük bir güven kaybı var ise şapkayı önümüze koyma zamanı çoktan gelip geçmemiş midir?

YANGINLAR NEDEN OLUYOR?

VE NEDEN EN İYİ ŞEKİLDE MÜDAHALE EDİLMİYOR?

Örneğin son gündemimiz olan yangınlar; Ülkemizin ekolojik dengesi için şu an ÜLKEYİ YENİDEN YEŞİL YAPABİLMEK HEDEFİ İLE MİLLİ SEFERBERLİK İLAN EDİLMESİNİN TAM ZAMANI.

Peki biz ne yapıyoruz? Oturduğumuz yerden hepimiz bunu tartışıyoruz haklı olarak ama dikkat çekmek isterim "Oturduğumuz yerden!"

Fakat en fazla on gün tartışıyoruz. Unutuyor-unutturuluyoruz...

Öyle ya; sonrasında önümüze yeni bir gündem atılıyor ve bizler ona kapılarak bir önceki problemin peşini kovalamayı bırakıyoruz. Eski gündemi irdeleyene de modası geçmiş konuyla uğraşan kişi muamelesi yapmayı da ihmal etmiyoruz...

"Ne zamana kadar?" Tabii ki yeni bir toplumsal kriz ya da bir felaket ortaya çıkana kadar.

"TEDBİRLİ BAŞA KAR YAĞMAZMIŞ" "TEDBİRİNİ AL, TAKDİRE BAHANE BULMA" atasözleriyle büyümüş toplumun, bunları devlet yönetiminden talep edenleri "aman birşey olmaz, ne dert ediyorsun" demek sureti ile paranoyak ilan ederek muamele etmesi de karakomik bir ironi değil midir?

Bireysel olarak gelişim, eğitim ve harekete geçme eylemi olmazsa mehteran misali iki ileri bir geri ancak yerimizde sayar, gelişimde hızla ilerleyemeyiz...

Başımıza gelmesi olası her felakette bal gibi de sınıfta kalırız...

Sonuç olarak birşeyler düzelmiyorsa sorumlusu; sensin, benim, biziz kardeşim...

YÖNETİMLER TOPLUMUN AYNASIDIR!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.