ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL'İN ACİLİYETİ!
Yazının Giriş Tarihi: 16.10.2025 11:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.10.2025 11:44
Konuya girmeden önce yanlış anlaşılmaya mahal vermemek, hem sivil vatandaşlar hem de sağlık camiası tarafından taşlanmamak adına öncelikle şunu belirtmek istiyorum; yirmi yıllık bir doktor eşi ve şu an hali hazırda da bir doktor adayının annesi olarak, sivil bir vatandaş ve sonra gazeteci olarak yazıyorum bu yazımı.
Uludağ Üniversitesi Hastanesi ve acilinin bundan tam 25 yıl önceki halini hatırlarım. Ne de olsa Bursa'nın büyüttüğü çocuklardandım ve hayat akışı bu ya; başka şehirlere sürükledi yaşamlarımızı ama 20 yıl sonra tekrar Bursa sokaklarına geri döndüğümde, o acilin ve hastanenin hatırladığımdan da kötü hale geldiğine şahit olmak açıkcası beni ziyadesi ile üzdü.
İnsan, uzun süre uzakta kalıp geri dönünce, şehirde neler değişmiş, neler aynı kalmış çok daha iyi fark ediyor. İyi anlamda gelişimi de, olumsuz anlamda yerinde sayma veya gerilemeyi de net bir şekilde ayırt edebiliyor.
Uludağ Üniversitesi Hastanesi ve Acili de yerinde saymak sureti ile gerileme kervanında kalmış maalesef!
Benim anlayışımda, bir insan ya da bir yer değişmiyor ve aynı yerinde sayıyorsa; bu gerilemekle eş değerdir.
NE YALAN SÖYLEYEYİM ESKİ HALİ DAHA İYİYDİ; BUGÜNDEN, DAHA İLERİYDİ.
BİR ÜLKENİN, BİR ŞEHRİN ELİNDE VAR OLAN MADDİ MANEVİ BİR DEĞERİ GELİŞTİRMEMESİ, BİR NEVİ KENDİNİ SABOTE ETMESİ DEĞİL DE NEDİR?
ÇOK KIYMETLİ HOCALARIN OLDUĞU, ÇOK KALİTELİ EĞİTİM VEREN, ÜLKENİN EN KIYMETLİ TIP FAKÜLTELERİNDEN BİRİ OLAN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİNE BU MANZARA HİÇ YAKIŞIYOR MU?
Bir akşam direksiyon başındayken aniden kendimi kötü hissetmeye başladım ve o an "ne yapmalıyım?" diye düşünürken üniversitenin gözüme takılan tabelasına doğru direksiyonu kırdım ve acilin önüne çektim arabayı.
Yirni yıl dile kolay bir kalp doktoru ile evli olunca az buçuk insan anlıyor kendinde olan belirtilerin nereye doğru gittiğini.
Neyse, sağolsunlar "boş bulduğunuz bir sedyeye geçin" dediler. Bu arada sedyeler nasıl pis, o ayrı konu... Neden sonra bir sedye bulduk ve taze doktor adayı genç bir kız gelip kan aldı benden ve "ekg çekmek için bir arkadaş gelecek " diyerek molasına doğru gitti.
Şöyle etrafa bakınmaya başladım. Ekg çekecekler ama bir türlü Ekg gelmiyor. Derken Ekg bekleyen hasta sayısı artmaya başladı tabii. Süre uzayınca görevliye sordum ve cihazın arıza yaptığını, kırmızı bölgeden geleceğini ama oradan da ancak işi ne zaman biterse o zaman gelebileceğini öğrendim. O sırada "acile atipik şikayeti ile kalp krizi geçirmekte olan bir hasta gelmiş olsa çoktan hakkın rahmetine kavuşurdu" düşüncesi zihnimde gezmeye başladı.
Bu bakımdan koskoca üniversite hastanesi acilinde ekg gibi bir makinenin bu kadar az sayıda olması ne kadar doğrudur, büyük tartışma konusu...
Hayır orada çalışan personelinde bir suçu yok aslında.
Çünkü onlarda, çalışma ortamları ve şartlarının hiç iç açıcı olmaması yanında; olanaklar dahilinde hizmet vermeye çalışıyorlardı.
Orada uğraş veren doktor ve hemşireleri, hastaları ve çevreyi incelemek sureti ile izlemeye koyulduğumda, maalesef ki mutsuz ifadelerin negatif ağırlığını fark etmemek mümkün değildi.
Hepsi kendince haklı tabii...
BİR ÇALIŞANIN, İŞ YAPTIĞI YERİN TEMİZLİĞİ VE KONFORU ÇOK ÖNEMLİDİR.
Bir doktorun ya da hemşirenin ihtiyaç duyacağı tüm teçhizatların tam olması, ortamın uygunluğu, steril olması, sistemin insanca planlanmış olması, onların da işini kolaylaştırıp daha mutlu işe gelmelerine daha verimli olmalarına yardımcı olmaz mı?
Ve aynı konfor hasta için faydalı olmaz mı? Olur tabii ki...
Ama maalesef, Tıp Fakültesinin girişinden tutun da, aciline ve oradan da tuvaletlerine varana kadar görülen köhne eskimişliği ve kirliliği açıkcası çok rahatsız ediciydi. Tuvalette; "Sağlıklı girdik, mikrop kapmadan çıksak bari" diyordu bir hasta yakını. Böyle bir fakülte koskoca Bursa şehrine yakıştı mı?
BUNCA YILDIR NEDEN YENİLENMEYE GİDİLMEDİĞİNİ ÇOK MERAK EDİYORUM...
ÖDENEK Mİ YOK? Ya da yeterli mi değil?
"GENÇ, ZEHİR GİBİ AKILLI DOKTORLARIMIZ YURTDIŞINA ÇEKİP GİDİYOR" DİYE ŞİKAYET EDERKEN; HEM HASTALARIN YARARINA, HEM DE DOKTORLARIMIZ İÇİN NEDEN KALİTELİ, KONFORLU BİR ÇALIŞMA ALANI YARATAMIYOR BU DEVLET?
Üstelik bu olumsuz çalışma şartları yüzünden kimi zaman doktorlar ve hastalar karşı karşıya gelip yüzgöz olmak durumunda da kalıyorken... Yazık, çok yazık!
Bu gibi durumlarda, çözümü basit olan şeylerin neden ertelendiğini anlamak mümkün değil.
Eğitim, sağlık, güvenlik, insanca yaşamak için ilk şartlardan değil mi?
Tabii ki öyle...
İyi sağlık hizmeti için illaki çok parası olup özel hastanelere mi gitmeli insan?
Ya da illaki torpili mi olmalı?
Ya doktorlar; kaliteli çalışma ortamı içi özel hastanelere mi geçmeli?
Yoksa yurtdışına mı kaçmalı?
Bu sorunları gidermek o kadar da zor değilken, bunca insan emeği varken; okyanuslar geçip derelerde boğulmaya gerek var mı?
Ülkemizde, burnumuzun dibinde duran, çözümü öncelikli ve mümkün olan sorunlar karşısında sıkça kullandığım cümleyi tekrar edeceğim; ÇÖZÜMÜ MÜMKÜNKEN BİR SORUN ŞAYET KALICI OLARAK GİDERİLMİYORSA, ÇÖZÜM GELİŞTİRİLMİYOR VE GELİŞTİRİLEN ÇÖZÜM UYGULANMIYORSA; HİÇ KİMSE YÖNETİMLERİN "HALK İÇİN ÇALIŞIYORUZ" SÖYLEMİNİN SAMİMİYETİNDEN SÖZ ETMESİN!!!
VERGİNİN KARŞILIĞI; EĞİTİM, SAĞLIK, YOL VE GÜVENLİK OLARAK BU HALKIN HAKKIDIR.
HAKKINI ALMAK İÇİN EK BİR HAK SAVAŞINA DA GEREK OLMAMALIDIR!
İYİ YAŞAM, İYİ ÇALIŞMA ŞARTLARI VE ORTAMI; HERKES İÇİN ÖNCELİKLİ HAKTIR!!!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özlem DOĞAN
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL'İN ACİLİYETİ!
Konuya girmeden önce yanlış anlaşılmaya mahal vermemek, hem sivil vatandaşlar hem de sağlık camiası tarafından taşlanmamak adına öncelikle şunu belirtmek istiyorum; yirmi yıllık bir doktor eşi ve şu an hali hazırda da bir doktor adayının annesi olarak, sivil bir vatandaş ve sonra gazeteci olarak yazıyorum bu yazımı.
Uludağ Üniversitesi Hastanesi ve acilinin bundan tam 25 yıl önceki halini hatırlarım. Ne de olsa Bursa'nın büyüttüğü çocuklardandım ve hayat akışı bu ya; başka şehirlere sürükledi yaşamlarımızı ama 20 yıl sonra tekrar Bursa sokaklarına geri döndüğümde, o acilin ve hastanenin hatırladığımdan da kötü hale geldiğine şahit olmak açıkcası beni ziyadesi ile üzdü.
İnsan, uzun süre uzakta kalıp geri dönünce, şehirde neler değişmiş, neler aynı kalmış çok daha iyi fark ediyor. İyi anlamda gelişimi de, olumsuz anlamda yerinde sayma veya gerilemeyi de net bir şekilde ayırt edebiliyor.
Uludağ Üniversitesi Hastanesi ve Acili de yerinde saymak sureti ile gerileme kervanında kalmış maalesef!
Benim anlayışımda, bir insan ya da bir yer değişmiyor ve aynı yerinde sayıyorsa; bu gerilemekle eş değerdir.
NE YALAN SÖYLEYEYİM ESKİ HALİ DAHA İYİYDİ; BUGÜNDEN, DAHA İLERİYDİ.
BİR ÜLKENİN, BİR ŞEHRİN ELİNDE VAR OLAN MADDİ MANEVİ BİR DEĞERİ GELİŞTİRMEMESİ, BİR NEVİ KENDİNİ SABOTE ETMESİ DEĞİL DE NEDİR?
ÇOK KIYMETLİ HOCALARIN OLDUĞU, ÇOK KALİTELİ EĞİTİM VEREN, ÜLKENİN EN KIYMETLİ TIP FAKÜLTELERİNDEN BİRİ OLAN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİNE BU MANZARA HİÇ YAKIŞIYOR MU?
Bir akşam direksiyon başındayken aniden kendimi kötü hissetmeye başladım ve o an "ne yapmalıyım?" diye düşünürken üniversitenin gözüme takılan tabelasına doğru direksiyonu kırdım ve acilin önüne çektim arabayı.
Yirni yıl dile kolay bir kalp doktoru ile evli olunca az buçuk insan anlıyor kendinde olan belirtilerin nereye doğru gittiğini.
Neyse, sağolsunlar "boş bulduğunuz bir sedyeye geçin" dediler. Bu arada sedyeler nasıl pis, o ayrı konu... Neden sonra bir sedye bulduk ve taze doktor adayı genç bir kız gelip kan aldı benden ve "ekg çekmek için bir arkadaş gelecek " diyerek molasına doğru gitti.
Şöyle etrafa bakınmaya başladım. Ekg çekecekler ama bir türlü Ekg gelmiyor. Derken Ekg bekleyen hasta sayısı artmaya başladı tabii. Süre uzayınca görevliye sordum ve cihazın arıza yaptığını, kırmızı bölgeden geleceğini ama oradan da ancak işi ne zaman biterse o zaman gelebileceğini öğrendim. O sırada "acile atipik şikayeti ile kalp krizi geçirmekte olan bir hasta gelmiş olsa çoktan hakkın rahmetine kavuşurdu" düşüncesi zihnimde gezmeye başladı.
Bu bakımdan koskoca üniversite hastanesi acilinde ekg gibi bir makinenin bu kadar az sayıda olması ne kadar doğrudur, büyük tartışma konusu...
Hayır orada çalışan personelinde bir suçu yok aslında.
Çünkü onlarda, çalışma ortamları ve şartlarının hiç iç açıcı olmaması yanında; olanaklar dahilinde hizmet vermeye çalışıyorlardı.
Orada uğraş veren doktor ve hemşireleri, hastaları ve çevreyi incelemek sureti ile izlemeye koyulduğumda, maalesef ki mutsuz ifadelerin negatif ağırlığını fark etmemek mümkün değildi.
Hepsi kendince haklı tabii...
BİR ÇALIŞANIN, İŞ YAPTIĞI YERİN TEMİZLİĞİ VE KONFORU ÇOK ÖNEMLİDİR.
Bir doktorun ya da hemşirenin ihtiyaç duyacağı tüm teçhizatların tam olması, ortamın uygunluğu, steril olması, sistemin insanca planlanmış olması, onların da işini kolaylaştırıp daha mutlu işe gelmelerine daha verimli olmalarına yardımcı olmaz mı?
Ve aynı konfor hasta için faydalı olmaz mı? Olur tabii ki...
Ama maalesef, Tıp Fakültesinin girişinden tutun da, aciline ve oradan da tuvaletlerine varana kadar görülen köhne eskimişliği ve kirliliği açıkcası çok rahatsız ediciydi. Tuvalette; "Sağlıklı girdik, mikrop kapmadan çıksak bari" diyordu bir hasta yakını. Böyle bir fakülte koskoca Bursa şehrine yakıştı mı?
BUNCA YILDIR NEDEN YENİLENMEYE GİDİLMEDİĞİNİ ÇOK MERAK EDİYORUM...
ÖDENEK Mİ YOK? Ya da yeterli mi değil?
"GENÇ, ZEHİR GİBİ AKILLI DOKTORLARIMIZ YURTDIŞINA ÇEKİP GİDİYOR" DİYE ŞİKAYET EDERKEN; HEM HASTALARIN YARARINA, HEM DE DOKTORLARIMIZ İÇİN NEDEN KALİTELİ, KONFORLU BİR ÇALIŞMA ALANI YARATAMIYOR BU DEVLET?
Üstelik bu olumsuz çalışma şartları yüzünden kimi zaman doktorlar ve hastalar karşı karşıya gelip yüzgöz olmak durumunda da kalıyorken... Yazık, çok yazık!
Bu gibi durumlarda, çözümü basit olan şeylerin neden ertelendiğini anlamak mümkün değil.
Eğitim, sağlık, güvenlik, insanca yaşamak için ilk şartlardan değil mi?
Tabii ki öyle...
İyi sağlık hizmeti için illaki çok parası olup özel hastanelere mi gitmeli insan?
Ya da illaki torpili mi olmalı?
Ya doktorlar; kaliteli çalışma ortamı içi özel hastanelere mi geçmeli?
Yoksa yurtdışına mı kaçmalı?
Bu sorunları gidermek o kadar da zor değilken, bunca insan emeği varken; okyanuslar geçip derelerde boğulmaya gerek var mı?
Ülkemizde, burnumuzun dibinde duran, çözümü öncelikli ve mümkün olan sorunlar karşısında sıkça kullandığım cümleyi tekrar edeceğim; ÇÖZÜMÜ MÜMKÜNKEN BİR SORUN ŞAYET KALICI OLARAK GİDERİLMİYORSA, ÇÖZÜM GELİŞTİRİLMİYOR VE GELİŞTİRİLEN ÇÖZÜM UYGULANMIYORSA; HİÇ KİMSE YÖNETİMLERİN "HALK İÇİN ÇALIŞIYORUZ" SÖYLEMİNİN SAMİMİYETİNDEN SÖZ ETMESİN!!!
VERGİNİN KARŞILIĞI; EĞİTİM, SAĞLIK, YOL VE GÜVENLİK OLARAK BU HALKIN HAKKIDIR.
HAKKINI ALMAK İÇİN EK BİR HAK SAVAŞINA DA GEREK OLMAMALIDIR!
İYİ YAŞAM, İYİ ÇALIŞMA ŞARTLARI VE ORTAMI; HERKES İÇİN ÖNCELİKLİ HAKTIR!!!