Diyor esnaf kurye Nail Demirel... Nail Bey, yol çalışması yapılan ama aydınlatma ve uyarı işaretlerinin olmadığı bir yolda neredeyse sonu ölümle sonuçlanacak bir kaza geçiriyor. Kafasındaki zımbalara, yüzündeki dikişlere ve kırık kaburgasına rağmen şükür de diyor. Şükür tamam ama neden yaşansın ki böyle bir kaza? Hani göz göre göre cinsinden bir kaza bu üstelik. Şöförün de hatası olabilir o ayrı konu ama herkes, her kurum üzerine düşeni yapmış olsaydı bu ve benzeri kazalar yaşanır mıydı? Yaşanmazdı tabii ki. Nail Bey ucuz kurtulmuş fakat daha hızlı giden bir şoför olsaydı ne olacaktı? Kaza olsun olmasın, tedbir almak bu kadar zor birşey olmasa gerek. Değil mi?
Her ne kadar, Nail Bey özelinden yola çıkarak bu yazıyı hazırlamış olsam da, aslında bu yazıyı bir hafta içinde rast geldiğim yedi motor kazası sonrası kalemeye almaya karar vermiştim. Bursa’nın Nilüfer İlçesine bağlı, Görükle Mahallesinin merkezinde bulunan bir ara sokakta, güler yüzlü işletmeci Arzu Sungur’un, yani namı diğer Abla Eli Ev Yemekleri mekanının hoş sohbet ortamında, trafikte sıkça yanımızdan gelip geçen ve sürekli bir yerlere yetişme telaşındayken görmeye alışık olduğumuz, kurye arkadaşlarla tanışma ve konuşma imkanı buldum. Olayları bir de onların tarafından görmek, empati kurmamı ve belki onları daha rahat anlatmamı da sağlayacaktı. E tabii sadece paketi alan taraftan yorum yaparsak bu ne kadar doğru olur değil mi?
Ö.D: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
N.D: Ben Naim Demirel. Beş senedir Görükledeyim.
Ö.D: Kaç yıldır kuryelik yapıyorsunuz?
N.D: Dörtbuçuk senedir kuryelik yapıyorum.Yani genelde esnaf kurye olduğumuz için bütün dükkanlarla bağımız muhabbetimiz vardır.
Ö.D: Esnaf kurye nasıl oluyor?
N.D: Serbest. Herhangi bir sipariş kurumuna bağlı olamadan çalışırız. Dükkanlarla konuşuruz.
‘Paketin çıkıyor mu? Çıkıyor.Biz atarız.’deyip anlaşma yapıyoruz. Yani biraz fasona kaçıyor.
Ö.D: Bu arada geçmiş olsun, daha yeni bir kaza geçirmişsiniz. Ne zaman oldu kaza ve ne zaman çıktınız hastaneden?
N.D: Geçen hata çarşamba günü olmuş herhalde kaza. Ben de tam olarak şu an hatırlamıyorumç sadece kaza anı gözümün önüne geliyor. Ondan sonra geçen 10-13 saati hiç hatırlamıyorum.
Ö.D: Kısaca kazadan söz edebilir misiniz?
N.D: Görükleden Balkana, Kurtuluşa bir paket var onu götürüyorum. Dedim ki şehiriçine hiç girmeyeyim. Gece vakti havada karanlık, ana yola bağlanayım. Sonra kestirmeden girip bi an önce paketi teslim edeyim. Sonuçta sıcak ürün olduğu için daha mantıklı ve müşteri memnuniyeti içinde daha iyi. O şekilde Balkan Köprüsünden döndüm ana yola vardım. Polis noktasına gelmeden yol çalışması vardı. Oradan girdim, yaklaşık 200-300 metre gittim ve motorun farının vurmasıyla önüme taş toprak ve mıcır karışımından oluşan bir barikat çıktı. Yolu enlemesine kesen duvar gibi bir barikattı.
Ö.D: Peki, yüksekliği yaklaşık olarak ne kadardı?
N.D: Bir insanın diz boyunu geçecek kadar vardı. Bir metre kadar vardı.
Ö.D: Öncesinde ve sonrasında herhangi bir uyarı levhası yoktu muydu?
N.D: Hiçbir şey yoktu. Bakın yine söylüyorum; sokak aydınlatması dahi yoktu. Tamamen karanlık hani bir levha olsa desem zaten karanlıkta o da görünmezdi. Hatta aklma geldikçe şaşıyorum, o karanlıkta beni kim buldu. Allah razı olsun.
Ö.D: Sürpriz bir engel yani.
N.D: Kumpas gibi. Biz motor kullandığımız için motorların farları çok ileriyi göstermez. En babası 20-25 metre. O da uzunları yaktığın zaman. Ben de, karanlıkta yukarıdan hafiften rampa aşağı iniyorum, farın tümseği görmesiyle mesafe olsun olsun 15-20 metreydi ve ben fark edip frenlere bastım ama duramadım. Mıcırda vardı kaydım. Baya bir yavaşladım ama ön tekerin temasıyla birlikte ben de motorla birlikte havalandığımı hatırlıyorum, sonrası yok. Yoğun bakım süreci, beyin kanamasından şüphe etmişler. Kafamda zımbalar var ve kaburgamda kırılmış. O yolda büyük ihmal var. Bunu yapan hangi kurum ya da kuruluşsa şikayetçi olacağım ki
başkalarınında da başına gelmesin. Ben hastaneden çıktım orası halen aynı şekilde duruyor.
Ö.D: Geçmiş olsun. Motorcular bu ve benzeri durumları sık yaşıyor mu? Trafikte en çok karşılaştığınız problem nedir?
N.D: Evet yaşıyoruz. Yaşıyoruz derken bu gibi durumlar nadirdir ama alkollü sürücüler ve özellikle şu Görükle civarındaki yolların kötü olmasından sorun yaşıyoruz.
Dokuz yıllık tecrübesi olan emekli öğretmen ve kurye Erşan Sungur ile de görüştük.
‘BİZİM KAPORTAMIZ VÜCUDUMUZ!’
Ö.D: Merhaba sizi biraz tanıyabilir miyiz?
E.S: Ben Erşan Sungur. Emekli Beden Eğitimi Öğretmeniyim ve kuryelik yapıyorum.
Ö.D: Kaç yıldır kuryelik yapıyorsunuz?
E.D: Toplamda 9-10 sene olmuştur.
Ö.D: Oldukça uzun bir süre. Pandemi öncesinde başlamışsınız.
E.S: Pandemi öncesinde başladım ama pandemide daha da yoğun çalıştık tabii.
Ö.D: Pandemi döneminden sonra kuryelerde ciddi bir artış oldu galiba?
E.S: Pandemiden sonra da oldu ama son dönemlerde ‘kuryeler acayip para kazanıyor’ muhabbeti olunca da arttı tabii.
Ö.D: Çok iyi paralar kazanıyor musunuz peki?
E.S: Çok çalışırsanız kazanıyorsunuz ama oda canınızı ortaya koymakla kazanıyorsunuz.‘Kuryeler çok kazanıyor’dedikleri zaman ve rakamları ortaya koydukları zaman o rakamları kazanan kuryeler 17-18 saat çalışıyor.
Ö.D: Uyku düzeni bozuk...
E.S: Tabii ki uyku düzeni bozuk gece gündüz çalışıyorsunuz artı o rakam sadece sizin cebinize giren rakam değil.
Ö.D: Peki, şu anda hükümetin kuryeler için açıkladığı kanun nedir? Ve sizi nasıl etkiliyor?
Sizden istenen tam olarak nedir?
E.S: Canımızı istiyorlar bi kaldı. (gülüyor) Korkunç rakamlar. Nasıl olacak bilemiyorum.
Ö.D: Bunu ek bir vergilendirme gibi mi yapacak. Yasanın kuryeler için öngördüğü yaptırım nedir?
E.D: Bildiğimiz kadarıyla vergi değilde zorunluluklar, bazı vergiler ve bunların hepsi para. Para toplamak için yapılan şeyler yani.
Ö.D: Peki, siz de serbest mi çalııyorsunuz? Yoksa kurumsal bir firmada mısınız?
E.D: Evet, kurumsal bir firmada çalışıyorum.
Ö.D: Sosyal güvenceniz var mı? Varsa bunu bağlı olduğunuz kurum mu karşılıyor?
E.D: Bizde sosyal güvence yok. Sigortamızı kendimiz yapmak zorundayız. Cüzi bir kesinti var.
Ö.D: Motorla ilgili masraflarınızı da mı kendiniz karşılıyorsunuz?
E.D: Evet.
Ö.D: Yani kurumsal şirket de olsa üstüne sorumluluk almıyor. Tüm sorumluluk size ait. Bunun dışında Kurye olarak trafikte en çok yaşadığınız problem ne oluyor?
E.S: En çok yaşadığım problem motorsikletlileri araçtan saymayan şöförler. Geldiğimizi göre göre yola çıkıyorlar. Biz iki teker üzerinde gidiyoruz. Bizim normal araçlar gibi fren mesafemiz yok. Bizim kaportamız vücudumuz ve o saygısız şoförlerden şikayetçiyiz. Ayrıca bozuk yollar da çok etkiliyor. Yollar yüzünden de çok kaza yapan arkadaşımız var.
Ö.D: Sizin yaşadığınız bir kaza oldu mu?
E.S: Ufak tefek yaşadım tabii. Ciddi olmasa da yaşadım. Her kurye muhakkak yaşar.
Ö.D: Teşekkür ederim vakit ayırdığınız için.
‘GÖZ ARDI EDİLİYORUZ!’
Ö.D: Merhaba sizi de biraz tanıyabilir miyiz?
Ö.U.H:Merhaba, ben Ömer Utkan Hasçalık. Kurumsal bir firmada kurye olarak çalışıyorum.
Ö.D: Kaç yıldır yapıyorsunuz bu işi?
Ö.U.H: Yeni başladım sayılır. Birkaç hafta oldu ama evvelinde de kuryelik yapan bir çevre içinde bulunduğun için konuya hakimim.
Ö.D: Başka eğitim aldığınız bir mesleğiniz var mı? Bu yola nasıl evrildiniz?
Ö.U.H: Var. Aslında ben ziraat mezunuyum ama ziraat haricinde satış pazarlama işlerinde de çalıştım. Başka işlerde de çalıştım ama şu an geldiğimiz nokta kuryelik.
Ö.D: Naıl başladın bu işe? Neden kuryelik?
Ö.T.H: Burada temel amaç kendi çalışma saatlerimizi belirleyerek daha yüksek kazançlar elde edebilmekti lakin devletin kuryenin sırtına bindirdiği yüklerden dolayı artık bu da azalıyor. Yani bir karı kalmamaya başlıyor.
Ö.D: Siz günde ortalama kaç saat çalııyorsunuz?
Ö.U.H: Gönül ister ki günde 8-9 saat çalışıp güzel kazançlar elde edelim ama istediğimiz rakamları yakalayabilmek adına kimilerimiz 10 saat 14-15 saat çalışıyor. Benim de ortalama 12 saat civarında oluyor.
Ö.D: Saat kaçta başlıyorsun, kaçta bitiyorsunuz?
Ö.U.H: Öğlen başlayıp gece bitiriyorum.
Ö.D: Trafikte sizin en sık karşılaştığınız problem ne oluyor? Kuryenin en büyük derdi ne?
Ö.U.H: Kuryenin en büyük derdi; aslında araç sürücüleri.Motor sürücüleri değil tamamen araç sürücüleri.Türkiye bu konuda kuryelere ve motorlulara alışmış olması gerekirken hala alışamadı. Hala bir araç statüsünde geçmiyor. Trafik kuralları çerçevesinde göz ardı ediliyoruz.
Ö.D: Daha önce bir motor sürücüsünden başka araçlar tarafından özellikle taciz eden bir araç yüzünden kaza yaptığını duymuştum. Özellikle taciz eden oluyor mu?
Ö.U.H: Tabii yani üstümüze sürenler, şerit ihlali yapanlar bunlar gün içerisinde yüzlerce kere oluyor açıkcası. Bu artık o kadar alışılmış bir durum haline geldi ki sinirlenmek yerine, zaman kaybetmeyip işimize devam etmeye çalışıyoruz.
Ö.D: Mesleki olarak en çok yaşadığınız problem ne oluyor peki çalışırken?
Ö.U.H: Problem demeyeyim, problemler diyeyim.Öncelikle bizim yaptığımız iş, hem bedenen hemde psikolojik sağlık açısından zorlayıcı bir iş. Bir fabikada ya da bir el işçiliğinde çalıştığınızdan daha çok bedeninize zarar verebilme ihtimaliniz var. Riskli. Omurga kırığı vesaire, kemik kırığı hayatınızı felç edebilir.
Ö.D: Bu gibi durumlarda sizi güvence altına alan bir sigortanız var mı?
Ö.U.H: Bunun gibi durumlar için bir özel sağlık sigortası ya da destekleyici bir konu yok. Zaten kuryelerin tamamı kendi bağkurunu ya da sigortasını ödemeye çalışıyor.
Ö.D: Peki, sizin sosyal güvenceniz var mı?
Ö.U.H: Yok. Maalesef yok.
Ö.D: Bunu kendimiz şahıs şirketi kurduğumuz, basit düzeyde şahıs şirketi kuruyoruz ve bu şekilde kendimiz ödeyebiliyoruz. Şirket sahibi denildiğinde insanlar, bizleri gözlerinde büyütüyorlar. Çok para kazanıyorlar gibi ama gerek gün içinde yaşadığımız şeylerin yorgunluğu, gerekse çalışma saatlerinin uzun ve düzensizliğine bakıldığında çok para da kazanmıyoruz. Çok kazanan bir toplulukmuşuz gibi üzerimize oynanan oyunlar ve gibi haricen üzerimize yüklenen yükler artıyor ve kazanç iyice düşüyor.
Ayrıca şikayetçi olduğum durum araç sürücüleri tarafından görmezden gelinmek, ikincisi Bursa için konuşuyorum. Bursa'nın en Batı kısmı; 29 Ekim, Özlüce, Balkan Mahallesi, Görükle, Zafer, Kurtuluş, Kızılcık bu mahallerimizin hepsinde yollarımız aşırı kötü. Yani araç sürücüleri dört tekerin üzerinde giderken ve iyi süspansiyonlarla yola devam ederken, biz iki küçük çaplı tekerin üzerinde en ufak titreşimi bile çok fazlasıyla hissediyoruz. Size çok ufak görünen kasisler bizim motorun tepesinden uçmamıza neden olabiliyor.
Ö.D: Dikkatinizde dağınıksa eğer daha kötü tabii...
Ö.U.H: Ve bahsettiğim bölgelerin birçoğunda, 2025 yılındayız ve halen aydınlatma eksik, uyarı levhaları eksik., asfaltlar yamalı ve bununla ilgili hiçbir düzenleme yapılmıyor. Yeni bulvarlar, yeni mahalleler, semtler oluşturulurken bunlara halen dikkat edilmiyor.
Ö.D: Son zamanlarda motor kazalarında ciddi bir artış da söz konusu. Grubunuz var galiba daha net bilgi alıyorsunuzdur. Haftada ortalama kaç kaza oluyor?
Ö.U.H:Benim şahit olduğum neredeyse hergün bir kaza oluyor. Benim başımada geliyor irili ufaklı. Sürekli trafikte olunca tabii başımıza daha sık geliyor.
Ö.D: Eklemek istediğiniz başka birşey var mı?
Ö.U.H: Bu konuda benim eklemek istediğim şey, belki konuyla alakasız biraz bağımsız ama son günlerde biliyorsunuz ki kuryelere yeni düzenlemeler getirildi. Ancak bunlar benim gözümde para koparma işi. Tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani 200 bin liralık bir sertifika, ilk 6 ay içerisinde alırsanız 10 bin lira deniyor ama zaten bunun için birçok şeye para harcayan bir kişi, bir kurum, şirket sahibi bir kurye sürekli yeni birşeylere para harcamaktan yoruluyor. Sosyal medya da vesair çok para kazanıyormuş gibi lanse edilen bu insanların giderleri o kadar fazla ki. Günde iki öğün yemek yiyorsunuz, yakıt gideriniz var, motor bakımları var. Sürekli yollarda oldukları için daha kısa zamanda daha sık motoru yenilemek zorunluluğu var. Ve her yenileyişte tekrar şu sözünü ettiğim rakamları ödemek zorunda.
Ö.D: Kuryeler için yapılan bu düzenleme konusuna bir sonraki hafta değineceğiz. Teşekkür ederiz zaman ayırdığınız için.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özlem DOĞAN
‘ŞİKAYETÇİ OLACAĞIM’
Diyor esnaf kurye Nail Demirel... Nail Bey, yol çalışması yapılan ama aydınlatma ve uyarı işaretlerinin olmadığı bir yolda neredeyse sonu ölümle sonuçlanacak bir kaza geçiriyor. Kafasındaki zımbalara, yüzündeki dikişlere ve kırık kaburgasına rağmen şükür de diyor. Şükür tamam ama neden yaşansın ki böyle bir kaza? Hani göz göre göre cinsinden bir kaza bu üstelik. Şöförün de hatası olabilir o ayrı konu ama herkes, her kurum üzerine düşeni yapmış olsaydı bu ve benzeri kazalar yaşanır mıydı? Yaşanmazdı tabii ki. Nail Bey ucuz kurtulmuş fakat daha hızlı giden bir şoför olsaydı ne olacaktı? Kaza olsun olmasın, tedbir almak bu kadar zor birşey olmasa gerek. Değil mi?
Her ne kadar, Nail Bey özelinden yola çıkarak bu yazıyı hazırlamış olsam da, aslında bu yazıyı bir hafta içinde rast geldiğim yedi motor kazası sonrası kalemeye almaya karar vermiştim. Bursa’nın Nilüfer İlçesine bağlı, Görükle Mahallesinin merkezinde bulunan bir ara sokakta, güler yüzlü işletmeci Arzu Sungur’un, yani namı diğer Abla Eli Ev Yemekleri mekanının hoş sohbet ortamında, trafikte sıkça yanımızdan gelip geçen ve sürekli bir yerlere yetişme telaşındayken görmeye alışık olduğumuz, kurye arkadaşlarla tanışma ve konuşma imkanı buldum. Olayları bir de onların tarafından görmek, empati kurmamı ve belki onları daha rahat anlatmamı da sağlayacaktı. E tabii sadece paketi alan taraftan yorum yaparsak bu ne kadar doğru olur değil mi?
Ö.D: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
N.D: Ben Naim Demirel. Beş senedir Görükledeyim.
Ö.D: Kaç yıldır kuryelik yapıyorsunuz?
N.D: Dörtbuçuk senedir kuryelik yapıyorum.Yani genelde esnaf kurye olduğumuz için bütün dükkanlarla bağımız muhabbetimiz vardır.
Ö.D: Esnaf kurye nasıl oluyor?
N.D: Serbest. Herhangi bir sipariş kurumuna bağlı olamadan çalışırız. Dükkanlarla konuşuruz.
‘Paketin çıkıyor mu? Çıkıyor.Biz atarız.’deyip anlaşma yapıyoruz. Yani biraz fasona kaçıyor.
Ö.D: Bu arada geçmiş olsun, daha yeni bir kaza geçirmişsiniz. Ne zaman oldu kaza ve ne zaman çıktınız hastaneden?
N.D: Geçen hata çarşamba günü olmuş herhalde kaza. Ben de tam olarak şu an hatırlamıyorumç sadece kaza anı gözümün önüne geliyor. Ondan sonra geçen 10-13 saati hiç hatırlamıyorum.
Ö.D: Kısaca kazadan söz edebilir misiniz?
N.D: Görükleden Balkana, Kurtuluşa bir paket var onu götürüyorum. Dedim ki şehiriçine hiç girmeyeyim. Gece vakti havada karanlık, ana yola bağlanayım. Sonra kestirmeden girip bi an önce paketi teslim edeyim. Sonuçta sıcak ürün olduğu için daha mantıklı ve müşteri memnuniyeti içinde daha iyi. O şekilde Balkan Köprüsünden döndüm ana yola vardım. Polis noktasına gelmeden yol çalışması vardı. Oradan girdim, yaklaşık 200-300 metre gittim ve motorun farının vurmasıyla önüme taş toprak ve mıcır karışımından oluşan bir barikat çıktı. Yolu enlemesine kesen duvar gibi bir barikattı.
Ö.D: Peki, yüksekliği yaklaşık olarak ne kadardı?
N.D: Bir insanın diz boyunu geçecek kadar vardı. Bir metre kadar vardı.
Ö.D: Öncesinde ve sonrasında herhangi bir uyarı levhası yoktu muydu?
N.D: Hiçbir şey yoktu. Bakın yine söylüyorum; sokak aydınlatması dahi yoktu. Tamamen karanlık hani bir levha olsa desem zaten karanlıkta o da görünmezdi. Hatta aklma geldikçe şaşıyorum, o karanlıkta beni kim buldu. Allah razı olsun.
Ö.D: Sürpriz bir engel yani.
N.D: Kumpas gibi. Biz motor kullandığımız için motorların farları çok ileriyi göstermez. En babası 20-25 metre. O da uzunları yaktığın zaman. Ben de, karanlıkta yukarıdan hafiften rampa aşağı iniyorum, farın tümseği görmesiyle mesafe olsun olsun 15-20 metreydi ve ben fark edip frenlere bastım ama duramadım. Mıcırda vardı kaydım. Baya bir yavaşladım ama ön tekerin temasıyla birlikte ben de motorla birlikte havalandığımı hatırlıyorum, sonrası yok. Yoğun bakım süreci, beyin kanamasından şüphe etmişler. Kafamda zımbalar var ve kaburgamda kırılmış. O yolda büyük ihmal var. Bunu yapan hangi kurum ya da kuruluşsa şikayetçi olacağım ki
başkalarınında da başına gelmesin. Ben hastaneden çıktım orası halen aynı şekilde duruyor.
Ö.D: Geçmiş olsun. Motorcular bu ve benzeri durumları sık yaşıyor mu? Trafikte en çok karşılaştığınız problem nedir?
N.D: Evet yaşıyoruz. Yaşıyoruz derken bu gibi durumlar nadirdir ama alkollü sürücüler ve özellikle şu Görükle civarındaki yolların kötü olmasından sorun yaşıyoruz.
Dokuz yıllık tecrübesi olan emekli öğretmen ve kurye Erşan Sungur ile de görüştük.
‘BİZİM KAPORTAMIZ VÜCUDUMUZ!’
Ö.D: Merhaba sizi biraz tanıyabilir miyiz?
E.S: Ben Erşan Sungur. Emekli Beden Eğitimi Öğretmeniyim ve kuryelik yapıyorum.
Ö.D: Kaç yıldır kuryelik yapıyorsunuz?
E.D: Toplamda 9-10 sene olmuştur.
Ö.D: Oldukça uzun bir süre. Pandemi öncesinde başlamışsınız.
E.S: Pandemi öncesinde başladım ama pandemide daha da yoğun çalıştık tabii.
Ö.D: Pandemi döneminden sonra kuryelerde ciddi bir artış oldu galiba?
E.S: Pandemiden sonra da oldu ama son dönemlerde ‘kuryeler acayip para kazanıyor’ muhabbeti olunca da arttı tabii.
Ö.D: Çok iyi paralar kazanıyor musunuz peki?
E.S: Çok çalışırsanız kazanıyorsunuz ama oda canınızı ortaya koymakla kazanıyorsunuz.‘Kuryeler çok kazanıyor’dedikleri zaman ve rakamları ortaya koydukları zaman o rakamları kazanan kuryeler 17-18 saat çalışıyor.
Ö.D: Uyku düzeni bozuk...
E.S: Tabii ki uyku düzeni bozuk gece gündüz çalışıyorsunuz artı o rakam sadece sizin cebinize giren rakam değil.
Ö.D: Peki, şu anda hükümetin kuryeler için açıkladığı kanun nedir? Ve sizi nasıl etkiliyor?
Sizden istenen tam olarak nedir?
E.S: Canımızı istiyorlar bi kaldı. (gülüyor) Korkunç rakamlar. Nasıl olacak bilemiyorum.
Ö.D: Bunu ek bir vergilendirme gibi mi yapacak. Yasanın kuryeler için öngördüğü yaptırım nedir?
E.D: Bildiğimiz kadarıyla vergi değilde zorunluluklar, bazı vergiler ve bunların hepsi para. Para toplamak için yapılan şeyler yani.
Ö.D: Peki, siz de serbest mi çalııyorsunuz? Yoksa kurumsal bir firmada mısınız?
E.D: Evet, kurumsal bir firmada çalışıyorum.
Ö.D: Sosyal güvenceniz var mı? Varsa bunu bağlı olduğunuz kurum mu karşılıyor?
E.D: Bizde sosyal güvence yok. Sigortamızı kendimiz yapmak zorundayız. Cüzi bir kesinti var.
Ö.D: Motorla ilgili masraflarınızı da mı kendiniz karşılıyorsunuz?
E.D: Evet.
Ö.D: Yani kurumsal şirket de olsa üstüne sorumluluk almıyor. Tüm sorumluluk size ait. Bunun dışında Kurye olarak trafikte en çok yaşadığınız problem ne oluyor?
E.S: En çok yaşadığım problem motorsikletlileri araçtan saymayan şöförler. Geldiğimizi göre göre yola çıkıyorlar. Biz iki teker üzerinde gidiyoruz. Bizim normal araçlar gibi fren mesafemiz yok. Bizim kaportamız vücudumuz ve o saygısız şoförlerden şikayetçiyiz. Ayrıca bozuk yollar da çok etkiliyor. Yollar yüzünden de çok kaza yapan arkadaşımız var.
Ö.D: Sizin yaşadığınız bir kaza oldu mu?
E.S: Ufak tefek yaşadım tabii. Ciddi olmasa da yaşadım. Her kurye muhakkak yaşar.
Ö.D: Teşekkür ederim vakit ayırdığınız için.
‘GÖZ ARDI EDİLİYORUZ!’
Ö.D: Merhaba sizi de biraz tanıyabilir miyiz?
Ö.U.H:Merhaba, ben Ömer Utkan Hasçalık. Kurumsal bir firmada kurye olarak çalışıyorum.
Ö.D: Kaç yıldır yapıyorsunuz bu işi?
Ö.U.H: Yeni başladım sayılır. Birkaç hafta oldu ama evvelinde de kuryelik yapan bir çevre içinde bulunduğun için konuya hakimim.
Ö.D: Başka eğitim aldığınız bir mesleğiniz var mı? Bu yola nasıl evrildiniz?
Ö.U.H: Var. Aslında ben ziraat mezunuyum ama ziraat haricinde satış pazarlama işlerinde de çalıştım. Başka işlerde de çalıştım ama şu an geldiğimiz nokta kuryelik.
Ö.D: Naıl başladın bu işe? Neden kuryelik?
Ö.T.H: Burada temel amaç kendi çalışma saatlerimizi belirleyerek daha yüksek kazançlar elde edebilmekti lakin devletin kuryenin sırtına bindirdiği yüklerden dolayı artık bu da azalıyor. Yani bir karı kalmamaya başlıyor.
Ö.D: Siz günde ortalama kaç saat çalııyorsunuz?
Ö.U.H: Gönül ister ki günde 8-9 saat çalışıp güzel kazançlar elde edelim ama istediğimiz rakamları yakalayabilmek adına kimilerimiz 10 saat 14-15 saat çalışıyor. Benim de ortalama 12 saat civarında oluyor.
Ö.D: Saat kaçta başlıyorsun, kaçta bitiyorsunuz?
Ö.U.H: Öğlen başlayıp gece bitiriyorum.
Ö.D: Trafikte sizin en sık karşılaştığınız problem ne oluyor? Kuryenin en büyük derdi ne?
Ö.U.H: Kuryenin en büyük derdi; aslında araç sürücüleri.Motor sürücüleri değil tamamen araç sürücüleri.Türkiye bu konuda kuryelere ve motorlulara alışmış olması gerekirken hala alışamadı. Hala bir araç statüsünde geçmiyor. Trafik kuralları çerçevesinde göz ardı ediliyoruz.
Ö.D: Daha önce bir motor sürücüsünden başka araçlar tarafından özellikle taciz eden bir araç yüzünden kaza yaptığını duymuştum. Özellikle taciz eden oluyor mu?
Ö.U.H: Tabii yani üstümüze sürenler, şerit ihlali yapanlar bunlar gün içerisinde yüzlerce kere oluyor açıkcası. Bu artık o kadar alışılmış bir durum haline geldi ki sinirlenmek yerine, zaman kaybetmeyip işimize devam etmeye çalışıyoruz.
Ö.D: Mesleki olarak en çok yaşadığınız problem ne oluyor peki çalışırken?
Ö.U.H: Problem demeyeyim, problemler diyeyim.Öncelikle bizim yaptığımız iş, hem bedenen hemde psikolojik sağlık açısından zorlayıcı bir iş. Bir fabikada ya da bir el işçiliğinde çalıştığınızdan daha çok bedeninize zarar verebilme ihtimaliniz var. Riskli. Omurga kırığı vesaire, kemik kırığı hayatınızı felç edebilir.
Ö.D: Bu gibi durumlarda sizi güvence altına alan bir sigortanız var mı?
Ö.U.H: Bunun gibi durumlar için bir özel sağlık sigortası ya da destekleyici bir konu yok. Zaten kuryelerin tamamı kendi bağkurunu ya da sigortasını ödemeye çalışıyor.
Ö.D: Peki, sizin sosyal güvenceniz var mı?
Ö.U.H: Yok. Maalesef yok.
Ö.D: Bunu kendimiz şahıs şirketi kurduğumuz, basit düzeyde şahıs şirketi kuruyoruz ve bu şekilde kendimiz ödeyebiliyoruz. Şirket sahibi denildiğinde insanlar, bizleri gözlerinde büyütüyorlar. Çok para kazanıyorlar gibi ama gerek gün içinde yaşadığımız şeylerin yorgunluğu, gerekse çalışma saatlerinin uzun ve düzensizliğine bakıldığında çok para da kazanmıyoruz. Çok kazanan bir toplulukmuşuz gibi üzerimize oynanan oyunlar ve gibi haricen üzerimize yüklenen yükler artıyor ve kazanç iyice düşüyor.
Ayrıca şikayetçi olduğum durum araç sürücüleri tarafından görmezden gelinmek, ikincisi Bursa için konuşuyorum. Bursa'nın en Batı kısmı; 29 Ekim, Özlüce, Balkan Mahallesi, Görükle, Zafer, Kurtuluş, Kızılcık bu mahallerimizin hepsinde yollarımız aşırı kötü. Yani araç sürücüleri dört tekerin üzerinde giderken ve iyi süspansiyonlarla yola devam ederken, biz iki küçük çaplı tekerin üzerinde en ufak titreşimi bile çok fazlasıyla hissediyoruz. Size çok ufak görünen kasisler bizim motorun tepesinden uçmamıza neden olabiliyor.
Ö.D: Dikkatinizde dağınıksa eğer daha kötü tabii...
Ö.U.H: Ve bahsettiğim bölgelerin birçoğunda, 2025 yılındayız ve halen aydınlatma eksik, uyarı levhaları eksik., asfaltlar yamalı ve bununla ilgili hiçbir düzenleme yapılmıyor. Yeni bulvarlar, yeni mahalleler, semtler oluşturulurken bunlara halen dikkat edilmiyor.
Ö.D: Son zamanlarda motor kazalarında ciddi bir artış da söz konusu. Grubunuz var galiba daha net bilgi alıyorsunuzdur. Haftada ortalama kaç kaza oluyor?
Ö.U.H:Benim şahit olduğum neredeyse hergün bir kaza oluyor. Benim başımada geliyor irili ufaklı. Sürekli trafikte olunca tabii başımıza daha sık geliyor.
Ö.D: Eklemek istediğiniz başka birşey var mı?
Ö.U.H: Bu konuda benim eklemek istediğim şey, belki konuyla alakasız biraz bağımsız ama son günlerde biliyorsunuz ki kuryelere yeni düzenlemeler getirildi. Ancak bunlar benim gözümde para koparma işi. Tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani 200 bin liralık bir sertifika, ilk 6 ay içerisinde alırsanız 10 bin lira deniyor ama zaten bunun için birçok şeye para harcayan bir kişi, bir kurum, şirket sahibi bir kurye sürekli yeni birşeylere para harcamaktan yoruluyor. Sosyal medya da vesair çok para kazanıyormuş gibi lanse edilen bu insanların giderleri o kadar fazla ki. Günde iki öğün yemek yiyorsunuz, yakıt gideriniz var, motor bakımları var. Sürekli yollarda oldukları için daha kısa zamanda daha sık motoru yenilemek zorunluluğu var. Ve her yenileyişte tekrar şu sözünü ettiğim rakamları ödemek zorunda.
Ö.D: Kuryeler için yapılan bu düzenleme konusuna bir sonraki hafta değineceğiz. Teşekkür ederiz zaman ayırdığınız için.