-Önce küçük patlayan noktacıklar göreceksin.Sonra siyah biraz durulacak.
-Aa..Gerçekten oluyor.
-Siyaha yoğunlaştıkça kulağında kısık sinsi bir çınlama duymaya başlayacaksın.
-Evet duyuyorum.
-Şimdi usulca dışarıdan gelen tüm seslere kapat kulağını.Ve yürü içeri doğru.Orada kendi aksini aramaya başla.Biraz başın dönecek yadırgamamaya çalış.
-Sanırım buldum.
-Aksinden söz et bana.Şuan ki halin mi?
-Hayır.Çok garip ama ne zaman ki halim olduğunu bilmiyorum.Neresi burası?
-Şu andan uzak ve farklı bir evren istemedin mi?
-Evet
-işte burası şu andan uzak başka bir evren. İç evrenine yolculuğa çıktın.
-Ama nasıl olur?
-İnsanlar uzak bir evreni hep atmosferin dışında arar.Oysa çoğu, ne içinde bulunduğu evrenin farkındadır ve daha önemlisi ne de içinde taşıdığı evrenin.
-Ürküyorum.Açabilir miyim gözümü?
-Karar senin. İç evreni keşfe çıkmak asmorferin dışına çıkmak kadar zor ve heyecan vericidir oysa."
Kendini keşfe çıkan zamanla empati geliştirmeyi ve içselleştirmeyi de içinde bulunduğu toplumu anlamayı ve daha önemlisi kendisiyle birlikte çevresini geliştirmeyi de başarır.
Bireyselden topluma yani parçadan bütüne bir yolculuk bu...
Sosyolojik düşünmeyle ilgili bir yazı okuyordum. Sosyolojik düşünme sadece bu alanda iş görenlerin sahip olması gereken bir nitelikmiş gibi pazar gören hale gelsede, sosyolojik düşünme her bireyin görevi aslında.Sosyolojik düşünme yetisi her şeye bir diğerinin gözünden bakıp,ayrıştırmalara kulak asmadan, daha bütünleyici olmamıza yardım eder. Dili,dini,rengi ne olursa olsun o tenin altında aynı sistemle yaratılmış etleriz.Ve bu eti farklı kılan unsur hepimizce malum olan hisli ve isterse düşünebilen ruh.O halde tek çatımız var 'insan' ve ölümlüyüz.
Gözümü dikip izlediğim yüzyıl insanı boğulmuş ve inanılmaz açlığı çürümüş ideolojilerden sıyrılmak. Sadeleşmek.
Ayrıtlardan boğulmuş durumdayız.Ortak payda da huzur ve insanca yaşamak istiyoruz.
Çürümüş yönetim şekilleri ve manipülasyonla kirlenmiş şekil değiştirmiş ideolojilerden bıkmışız.Yeniliğe ihtiyacımız var.
Normalde sorunu tespit etmek zordur.Sorunu tespit ettiği yerde,akıllı bir zihin çözümü üretir.Fakat çözümü istemektir aslolan.Sorunları tespit edip edip kenara çekilmek,çirkeflik yapan bir ukala bilmiş tipinden başka bir şey değildir.Biz böyle de değiliz oysa. Biz sorunları görsekte"ne yapabiliriz" noktasında takılıp kalıyoruz.Tembel totolarımızı gaza getirip kaldıramıyoruz.Sivil toplum örgütleri namına aklı selimler kalkıp bir taşın altına elimizi koymuyoruz.Rehavetteyiz.
Ve hem çirkinliklerden hem de bu rehaveti yırtıp çıkamamaktan duyduğumuz depresyonla hergün biraz daha içe kapanıp asosyalleşmekteyiz. Bakarsak hepimiz insanca yaşamak istiyoruz.Aidiyet istiyoruz.Huzurlu bir toplumda,uzlaşmış olmak istiyoruz.Şuan izlediğim toplumda,dili,dini,ırkı,rengi ne olursa olsun,önüne"Akıllı,ahlaklı ve iyi niyetli,güçlü"güzellik sunan bir ideoloji çıksa destekleyecek bir güruh görüyorum.İyiye ve güzele inanmaya duyulan "açlık" en yüksek kıvamına yaklaşmış durumda.Bence üyesi olduğumuz toplum için hepimiz fikir üretmekle mükellefiz...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özlem DOĞAN
KENDİNİ KEŞİF VE SOSYOLOJİK DÜŞÜNME YETİSİ...
"-Bana bir hikaye anlatsana
-Hımm.Nasıl bir hikaye mesela?
-Şu andan uzak ve hatta başka bir evrende olsun.
-O zaman kapat gözlerini
-Kapattım.
-Önce küçük patlayan noktacıklar göreceksin.Sonra siyah biraz durulacak.
-Aa..Gerçekten oluyor.
-Siyaha yoğunlaştıkça kulağında kısık sinsi bir çınlama duymaya başlayacaksın.
-Evet duyuyorum.
-Şimdi usulca dışarıdan gelen tüm seslere kapat kulağını.Ve yürü içeri doğru.Orada kendi aksini aramaya başla.Biraz başın dönecek yadırgamamaya çalış.
-Sanırım buldum.
-Aksinden söz et bana.Şuan ki halin mi?
-Hayır.Çok garip ama ne zaman ki halim olduğunu bilmiyorum.Neresi burası?
-Şu andan uzak ve farklı bir evren istemedin mi?
-Evet
-işte burası şu andan uzak başka bir evren. İç evrenine yolculuğa çıktın.
-Ama nasıl olur?
-İnsanlar uzak bir evreni hep atmosferin dışında arar.Oysa çoğu, ne içinde bulunduğu evrenin farkındadır ve daha önemlisi ne de içinde taşıdığı evrenin.
-Ürküyorum.Açabilir miyim gözümü?
-Karar senin. İç evreni keşfe çıkmak asmorferin dışına çıkmak kadar zor ve heyecan vericidir oysa."
Kendini keşfe çıkan zamanla empati geliştirmeyi ve içselleştirmeyi de içinde bulunduğu toplumu anlamayı ve daha önemlisi kendisiyle birlikte çevresini geliştirmeyi de başarır.
Bireyselden topluma yani parçadan bütüne bir yolculuk bu...
Sosyolojik düşünmeyle ilgili bir yazı okuyordum. Sosyolojik düşünme sadece bu alanda iş görenlerin sahip olması gereken bir nitelikmiş gibi pazar gören hale gelsede, sosyolojik düşünme her bireyin görevi aslında.Sosyolojik düşünme yetisi her şeye bir diğerinin gözünden bakıp,ayrıştırmalara kulak asmadan, daha bütünleyici olmamıza yardım eder. Dili,dini,rengi ne olursa olsun o tenin altında aynı sistemle yaratılmış etleriz.Ve bu eti farklı kılan unsur hepimizce malum olan hisli ve isterse düşünebilen ruh.O halde tek çatımız var 'insan' ve ölümlüyüz.
Gözümü dikip izlediğim yüzyıl insanı boğulmuş ve inanılmaz açlığı çürümüş ideolojilerden sıyrılmak. Sadeleşmek.
Ayrıtlardan boğulmuş durumdayız.Ortak payda da huzur ve insanca yaşamak istiyoruz.
Çürümüş yönetim şekilleri ve manipülasyonla kirlenmiş şekil değiştirmiş ideolojilerden bıkmışız.Yeniliğe ihtiyacımız var.
Normalde sorunu tespit etmek zordur.Sorunu tespit ettiği yerde,akıllı bir zihin çözümü üretir.Fakat çözümü istemektir aslolan.Sorunları tespit edip edip kenara çekilmek,çirkeflik yapan bir ukala bilmiş tipinden başka bir şey değildir.Biz böyle de değiliz oysa. Biz sorunları görsekte"ne yapabiliriz" noktasında takılıp kalıyoruz.Tembel totolarımızı gaza getirip kaldıramıyoruz.Sivil toplum örgütleri namına aklı selimler kalkıp bir taşın altına elimizi koymuyoruz.Rehavetteyiz.
Ve hem çirkinliklerden hem de bu rehaveti yırtıp çıkamamaktan duyduğumuz depresyonla hergün biraz daha içe kapanıp asosyalleşmekteyiz. Bakarsak hepimiz insanca yaşamak istiyoruz.Aidiyet istiyoruz.Huzurlu bir toplumda,uzlaşmış olmak istiyoruz.Şuan izlediğim toplumda,dili,dini,ırkı,rengi ne olursa olsun,önüne"Akıllı,ahlaklı ve iyi niyetli,güçlü"güzellik sunan bir ideoloji çıksa destekleyecek bir güruh görüyorum.İyiye ve güzele inanmaya duyulan "açlık" en yüksek kıvamına yaklaşmış durumda.Bence üyesi olduğumuz toplum için hepimiz fikir üretmekle mükellefiz...