“Terörsüz Türkiye” mottosu ile çıkılan zorlu süreç hem Anadolu hemde Anadolu içerisindeki tüm halklar adına umut verici sonuçlar doğurdu. Türkiye’nin önündeki engellerin aşılabilmesi için sosyo ekonomik özgürlük ve demografik bütünlük olmazsa olmaz gerçeklerimiz diyebiliriz. Türkiye’nin Ortadoğu savaşlarının küresel savaşlar sürecine sürüklendiği bir dönemde toplumsal barış ve sağduyu ile yürüttüğü “terörsüz Türkiye” mottosuna tüm vatandaşlar sahip çıkmak zorunda…
Siyasi partilerin verdiği olumlu mesajlar ötesinde “Yeni Anayasa”, “Genel Af” ve “Türkiye Kabinesi” kavramlarını olgunlaştırmak zorundayız. Süreçlerin sekteye uğramaması adına toplumun tüm etnik ve demografik kesimlerin paydaşlarından oluşan “liyakat” ve “Vatana sadakat” ilkeleri ışığında “Yeni ve güçlü bir Türkiye Kabinesi” kurulması, sürecin zarar görmemesi adına çok değerli ve olmazsa olmaz bir hamle diyebiliriz.
Toplumsal sağduyu ve barış sürecinin toplumun tüm kesimlerinde aşiret kavgaları, kan davaları, kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıklar ve davaları da kapsayacak şekilde toplumsal bir hoşgörü ve başlangıç çizgisinde hayata geçirilmesi gereken süreçler diyebiliriz. Birey ve toplum olarak artık siyasi görüşleri, hemşericilik süreçlerini ve ayrıştırıcı her türlü düşünce ile söylemi tüketmek zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Artık hepimiz “Türkiyeliyiz” diyebilmeliyiz…
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli başta olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in de dahil olacağı Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan tüm siyasi parti liderlerinin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde ilk mecliste buluşmasının anlamlı olacağını düşünenlerdenim. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın Türkiye’nin yaşadığı sürece dair pozitif açıklamaları, Hindistan ve Pakistan arasındaki sessiz yakınlaşma, Rusya ile Ukrayna'nın barış iklimine yönelmesi ve Çin gibi güçlü ülkelerde yaşanan pozitif gelişmeler ülkemizin lehine sonuçlar üretiyor. Ülkelerin bile güçlü bağlar ile barış süreçlerine imza atmakta ısrarcı olduğu bir dönemde toplumsal bütünlüğü sağlamak hepimiz için hayırlara vesile olacaktır. Ve yine komşularımız ile yeni başlangıçlar yaparak “sıfır sorun” çizgisinde buluşmakta ekonomik, sosyal ve kültürel faydalar olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Toplum ve içerisindeki her bir fert; dünün olumsuzluk ve kavgalarından, çatışmalarından, çıkmazlarından sıyrılarak birbirlerine sıcak ve samimi bir el uzatarak yeni ve güçlü bir başlangıç için ilk adımı atmalıdır. Sadece sosyo ekonomik kaygıların değil aynı zamanda kültürel ve toplumsal bağlarımız ile hayata dair tüm gerçeklerimiz üzerinden tek vücut ve tek toplum olmak zorundayız.
Savaşlar ile her türlü çatışmanın ve kutuplaşmanın ölümler ve acılar getirdiğine şahitlik ettiğimiz bir dönemde yerel, ulusal ve küresel barış için pozitif adımları atmalıyız. Unutmamalıyız ki, yarını bugünden hep birlikte samimiyet ile inşa edebiliriz…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Yeni ve Güçlü bir başlangıç…
“Terörsüz Türkiye” mottosu ile çıkılan zorlu süreç hem Anadolu hemde Anadolu içerisindeki tüm halklar adına umut verici sonuçlar doğurdu. Türkiye’nin önündeki engellerin aşılabilmesi için sosyo ekonomik özgürlük ve demografik bütünlük olmazsa olmaz gerçeklerimiz diyebiliriz. Türkiye’nin Ortadoğu savaşlarının küresel savaşlar sürecine sürüklendiği bir dönemde toplumsal barış ve sağduyu ile yürüttüğü “terörsüz Türkiye” mottosuna tüm vatandaşlar sahip çıkmak zorunda…
Siyasi partilerin verdiği olumlu mesajlar ötesinde “Yeni Anayasa”, “Genel Af” ve “Türkiye Kabinesi” kavramlarını olgunlaştırmak zorundayız. Süreçlerin sekteye uğramaması adına toplumun tüm etnik ve demografik kesimlerin paydaşlarından oluşan “liyakat” ve “Vatana sadakat” ilkeleri ışığında “Yeni ve güçlü bir Türkiye Kabinesi” kurulması, sürecin zarar görmemesi adına çok değerli ve olmazsa olmaz bir hamle diyebiliriz.
Toplumsal sağduyu ve barış sürecinin toplumun tüm kesimlerinde aşiret kavgaları, kan davaları, kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıklar ve davaları da kapsayacak şekilde toplumsal bir hoşgörü ve başlangıç çizgisinde hayata geçirilmesi gereken süreçler diyebiliriz. Birey ve toplum olarak artık siyasi görüşleri, hemşericilik süreçlerini ve ayrıştırıcı her türlü düşünce ile söylemi tüketmek zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Artık hepimiz “Türkiyeliyiz” diyebilmeliyiz…
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli başta olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in de dahil olacağı Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan tüm siyasi parti liderlerinin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde ilk mecliste buluşmasının anlamlı olacağını düşünenlerdenim. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın Türkiye’nin yaşadığı sürece dair pozitif açıklamaları, Hindistan ve Pakistan arasındaki sessiz yakınlaşma, Rusya ile Ukrayna'nın barış iklimine yönelmesi ve Çin gibi güçlü ülkelerde yaşanan pozitif gelişmeler ülkemizin lehine sonuçlar üretiyor. Ülkelerin bile güçlü bağlar ile barış süreçlerine imza atmakta ısrarcı olduğu bir dönemde toplumsal bütünlüğü sağlamak hepimiz için hayırlara vesile olacaktır. Ve yine komşularımız ile yeni başlangıçlar yaparak “sıfır sorun” çizgisinde buluşmakta ekonomik, sosyal ve kültürel faydalar olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Toplum ve içerisindeki her bir fert; dünün olumsuzluk ve kavgalarından, çatışmalarından, çıkmazlarından sıyrılarak birbirlerine sıcak ve samimi bir el uzatarak yeni ve güçlü bir başlangıç için ilk adımı atmalıdır. Sadece sosyo ekonomik kaygıların değil aynı zamanda kültürel ve toplumsal bağlarımız ile hayata dair tüm gerçeklerimiz üzerinden tek vücut ve tek toplum olmak zorundayız.
Savaşlar ile her türlü çatışmanın ve kutuplaşmanın ölümler ve acılar getirdiğine şahitlik ettiğimiz bir dönemde yerel, ulusal ve küresel barış için pozitif adımları atmalıyız. Unutmamalıyız ki, yarını bugünden hep birlikte samimiyet ile inşa edebiliriz…