Birleşmiş Milletlerin kurucu üyeleri arasında yer alan Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nin İran saldırılarını tüm dinamikleri ile takip ediyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’un kongre kararı almadan saldırdığı İran’a yönelik en büyük desteği Avrupa’da İngiltere verirken, Türkiye’nin etrafının sarıldığı gerçekliğini kabul etmek zorundayız. NATO üsleri üzerinden içimize kadar sızan Amerika, on yıllardır terör saldırılarında en şüpheli ülke oldu. Türkiye’nin olası bir Yunanistan savaşında Amerika, İran’da olduğu gibi karşımızda olmayacak mıdır? Birleşmiş Milletler, Amerika’nın İran saldırısını önlemekte veyahut barışı sağlamakta ne kadar etkili oldu? Türkiye, mutlak bir karar vermeye mecburdur! Var olmak ötesinde yola devam etmek adına da Birleşmiş Milletler ve NATO konusunda ülkeyi yönetenlerin yönettikleri vatandaşların işaret ettikleri yöne doğru hamleler yapmaları elzemdir…
İsrail, durdurulamaz bir ülke değildir! Türkiye’nin İsrail konusunda ağır ekonomik ve askeri ambargoları acilen başlatması elzemdir. Türkiye’de değil, Yunanistan kıyılarında tatil yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’unda daha fazla görevde tutulmaması ülke menfaatlerinedir. Şimdi diyeceksiniz ki nereden geldin Kültür ve Turizm Bakanı’na! Türkiye’nin savaş ve ekonomi konuştuğu bir dönemde, turizm bölgelerinde magandaların cirit attığı haberlerinin güçlendiği bir dönemde Sayın Bakan, sektöre ve ülkeye karşı kıyıdan bakacak kadar memleket gündeminden uzaklaşmıştır. Türkiye’ye yerli ve milli düşüncelere sahip Bakanlar gerektiğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabul etmesi ve acilen kabineyi değiştirmesi hayati önem taşımaktadır. Kabine değişimi ve akabinde Birleşmiş Milletler ile NATO konusunda kararlar alınması kısa sürede ülkeye güç katacak stratejik adımlardır…
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü yani NATO, 32 üye devletten oluşmaktadır. Soğuk savaş sürecinde güç kazanan ve askeri boyutu derinleşen NATO içerisinde Türkiye, en güçlü ülkelerin başında gelmektedir. NATO özellikle Bosna Hersek sürecinde yetersiz kalmış ve Müslüman halkın soykırıma uğramasına Birleşmiş Milletler ile birlikte adeta seyirci kalmıştır! Söz konusu Türkiye ve Müslümanlar olduğunda gıkı çıkmayan NATO ve Birleşmiş Milletler, on yıllardır Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda gerçekleşen terör saldırılarında üyesi ülkelerin terörü destekleyen somut izleri nedeniyle şüpheli değil aksine zanlıdır! Yani Türkiye ve komşu ülkelerinde Türkiye’ye karşı terörü finanse etme ve silahlandırma konusunda Birleşmiş Milletler ve NATO, üyelerinin terörizme ve unsurlarına verdikleri desteklerden ötürü suçludurlar!
Birleşmiş Milletler; 26 Haziran 1945’ten günümüze sözde barış için çalışmalar yürütürken, Vatikan’ın üyeliği kaldırılmakla Güney Sudan dâhil 193 ülkeden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletlerin resmi dilleri arasında Türkçe bulunmazken; Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça resmi dil olarak kabul edilmektedir! Birleşmiş Milletler daimi üyesi ve veto yetkisi bulunan ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa yer almaktadır. Dünya’nın en stratejik askeri gücüne sahip Türkiye, Birleşmiş Milletler içerisinde de adeta yok sayılmaktadır!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği “Dünya beşten büyüktür” sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum. Türkiye’nin Anadolu toprakları içerisinde sıkışmış kalmış coğrafik yapısını Osmanlı İmparatorluğu coğrafyası ile eş güdümlü değerlendirdiğimizde görmekteyiz ki; Rusya, Birleşik Krallık ve Fransa ile Çin tarafından gerçekleştirilen saldırı ve askeri hamlelerinde, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında çok ağır bedeller ödedik…
Türkiye’nin “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” mottosuna yeniden döndüğü bir dönemde, iç barış hamlelerin atılması ve “terörsüz Türkiye” mottosunun güçlendirilmesi ekonomik istikrarın güçlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa müdahale nedenini “rejim değişikliğini desteklemek” olarak açıklaması, Türkiye için önemli mesajlar içermektedir. Önümüzdeki yıllarda Amerika Birleşik Devletleri benzer bir bahane ile Türkiye’ye askeri bir müdahale gerçekleştirir mi? Amerika, “Türkiye’yi yönetenleri değiştirmek istiyoruz veya Türkiye’ye demokrasi getirmek istiyoruz” der mi?
Türkiye’nin askeri yapısı ağırlıklı olarak NATO unsurları ve planlamaları ile yürütülüyor. Doğal olarak NATO üs komutanlıkları Türkiye’deki her türlü askeri ve bürokratik hareketlilikten öncelikli olarak bilgi sahibi oluyorlar. Ve yine NATO üslerindeki yabancı devlet askerleri ile istihbarat unsurlarının Büyükelçilikler ve Askeri Ataşelikler üzerinden yürüttükleri askeri ve istihbarat operasyonlarını da görmezden gelmemiz mümkün değildir. NATO ve Birleşmiş Milletler üzerinden Dünya; Türkiye’nin içerisine bu kadar konumlanmışken, Türkiye bu ülkelerde ne kadar konumlanabilmiştir? Türkiye; tarihi düşmanlarını kendi içerisinde tüm askeri teçhizatı ile bu kadar güçlü bulundururken, ülkemizde bulunan NATO ve Birleşmiş Milletler rozetli yabancı asker sayısı ve askeri gücü donanımsal olarak ne kadardır? Yarın bir savaş çıktığında bu askerler ve cephane Türkiye aleyhine kullanılmayacak mıdır?
Siz, bu konuları bir düşünün isterseniz! Yarın birisi oyunbozanlık yaparsa nereye bakacağınızı ben şimdiden söylüyorum. Ama bir sabah namazında Amerika, İran’ı vurduğu gibi bizi içimizdeki NATO ve Birleşmiş Milletler askerleri ve füzeleri ile vurur mu? Bu hususta başka bir mesele! Ne diyordu İran; küçük şeytan İsrail, büyük şeytan Amerika! Biz, şeytanı taşlayalım da sonrasını Allah bilir diyerek uyarıyorum.
Sonra; Ömer demedi, demeyin…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Türkiye, NATO ve BM’den çıkmalı mı?
Birleşmiş Milletlerin kurucu üyeleri arasında yer alan Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nin İran saldırılarını tüm dinamikleri ile takip ediyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’un kongre kararı almadan saldırdığı İran’a yönelik en büyük desteği Avrupa’da İngiltere verirken, Türkiye’nin etrafının sarıldığı gerçekliğini kabul etmek zorundayız. NATO üsleri üzerinden içimize kadar sızan Amerika, on yıllardır terör saldırılarında en şüpheli ülke oldu. Türkiye’nin olası bir Yunanistan savaşında Amerika, İran’da olduğu gibi karşımızda olmayacak mıdır? Birleşmiş Milletler, Amerika’nın İran saldırısını önlemekte veyahut barışı sağlamakta ne kadar etkili oldu? Türkiye, mutlak bir karar vermeye mecburdur! Var olmak ötesinde yola devam etmek adına da Birleşmiş Milletler ve NATO konusunda ülkeyi yönetenlerin yönettikleri vatandaşların işaret ettikleri yöne doğru hamleler yapmaları elzemdir…
İsrail, durdurulamaz bir ülke değildir! Türkiye’nin İsrail konusunda ağır ekonomik ve askeri ambargoları acilen başlatması elzemdir. Türkiye’de değil, Yunanistan kıyılarında tatil yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’unda daha fazla görevde tutulmaması ülke menfaatlerinedir. Şimdi diyeceksiniz ki nereden geldin Kültür ve Turizm Bakanı’na! Türkiye’nin savaş ve ekonomi konuştuğu bir dönemde, turizm bölgelerinde magandaların cirit attığı haberlerinin güçlendiği bir dönemde Sayın Bakan, sektöre ve ülkeye karşı kıyıdan bakacak kadar memleket gündeminden uzaklaşmıştır. Türkiye’ye yerli ve milli düşüncelere sahip Bakanlar gerektiğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabul etmesi ve acilen kabineyi değiştirmesi hayati önem taşımaktadır. Kabine değişimi ve akabinde Birleşmiş Milletler ile NATO konusunda kararlar alınması kısa sürede ülkeye güç katacak stratejik adımlardır…
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü yani NATO, 32 üye devletten oluşmaktadır. Soğuk savaş sürecinde güç kazanan ve askeri boyutu derinleşen NATO içerisinde Türkiye, en güçlü ülkelerin başında gelmektedir. NATO özellikle Bosna Hersek sürecinde yetersiz kalmış ve Müslüman halkın soykırıma uğramasına Birleşmiş Milletler ile birlikte adeta seyirci kalmıştır! Söz konusu Türkiye ve Müslümanlar olduğunda gıkı çıkmayan NATO ve Birleşmiş Milletler, on yıllardır Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda gerçekleşen terör saldırılarında üyesi ülkelerin terörü destekleyen somut izleri nedeniyle şüpheli değil aksine zanlıdır! Yani Türkiye ve komşu ülkelerinde Türkiye’ye karşı terörü finanse etme ve silahlandırma konusunda Birleşmiş Milletler ve NATO, üyelerinin terörizme ve unsurlarına verdikleri desteklerden ötürü suçludurlar!
Birleşmiş Milletler; 26 Haziran 1945’ten günümüze sözde barış için çalışmalar yürütürken, Vatikan’ın üyeliği kaldırılmakla Güney Sudan dâhil 193 ülkeden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletlerin resmi dilleri arasında Türkçe bulunmazken; Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça resmi dil olarak kabul edilmektedir! Birleşmiş Milletler daimi üyesi ve veto yetkisi bulunan ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa yer almaktadır. Dünya’nın en stratejik askeri gücüne sahip Türkiye, Birleşmiş Milletler içerisinde de adeta yok sayılmaktadır!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği “Dünya beşten büyüktür” sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum. Türkiye’nin Anadolu toprakları içerisinde sıkışmış kalmış coğrafik yapısını Osmanlı İmparatorluğu coğrafyası ile eş güdümlü değerlendirdiğimizde görmekteyiz ki; Rusya, Birleşik Krallık ve Fransa ile Çin tarafından gerçekleştirilen saldırı ve askeri hamlelerinde, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında çok ağır bedeller ödedik…
Türkiye’nin “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” mottosuna yeniden döndüğü bir dönemde, iç barış hamlelerin atılması ve “terörsüz Türkiye” mottosunun güçlendirilmesi ekonomik istikrarın güçlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa müdahale nedenini “rejim değişikliğini desteklemek” olarak açıklaması, Türkiye için önemli mesajlar içermektedir. Önümüzdeki yıllarda Amerika Birleşik Devletleri benzer bir bahane ile Türkiye’ye askeri bir müdahale gerçekleştirir mi? Amerika, “Türkiye’yi yönetenleri değiştirmek istiyoruz veya Türkiye’ye demokrasi getirmek istiyoruz” der mi?
Türkiye’nin askeri yapısı ağırlıklı olarak NATO unsurları ve planlamaları ile yürütülüyor. Doğal olarak NATO üs komutanlıkları Türkiye’deki her türlü askeri ve bürokratik hareketlilikten öncelikli olarak bilgi sahibi oluyorlar. Ve yine NATO üslerindeki yabancı devlet askerleri ile istihbarat unsurlarının Büyükelçilikler ve Askeri Ataşelikler üzerinden yürüttükleri askeri ve istihbarat operasyonlarını da görmezden gelmemiz mümkün değildir. NATO ve Birleşmiş Milletler üzerinden Dünya; Türkiye’nin içerisine bu kadar konumlanmışken, Türkiye bu ülkelerde ne kadar konumlanabilmiştir? Türkiye; tarihi düşmanlarını kendi içerisinde tüm askeri teçhizatı ile bu kadar güçlü bulundururken, ülkemizde bulunan NATO ve Birleşmiş Milletler rozetli yabancı asker sayısı ve askeri gücü donanımsal olarak ne kadardır? Yarın bir savaş çıktığında bu askerler ve cephane Türkiye aleyhine kullanılmayacak mıdır?
Siz, bu konuları bir düşünün isterseniz! Yarın birisi oyunbozanlık yaparsa nereye bakacağınızı ben şimdiden söylüyorum. Ama bir sabah namazında Amerika, İran’ı vurduğu gibi bizi içimizdeki NATO ve Birleşmiş Milletler askerleri ve füzeleri ile vurur mu? Bu hususta başka bir mesele! Ne diyordu İran; küçük şeytan İsrail, büyük şeytan Amerika! Biz, şeytanı taşlayalım da sonrasını Allah bilir diyerek uyarıyorum.
Sonra; Ömer demedi, demeyin…