Devletler var olduğu günden bugüne “istihbarat” en değerli kavram olmuştur. Savaşların kazanılmasında, devletlerin yıkılmasında, hayatların kurtarılmasında en önemli kavram olan “istihbarat” sözcüğü Türkçe kökenli bir kelime olmakla birlikte karşılığı; “elde edilmesi için gizli bir faaliyete ihtiyaç duyulmayan bilgi” olarak değerlendirilir. Uzun bir yazı molası ve kısa bir bayram tatili sonrasında sizlerle Türk İstihbaratı’nın hedefinde olan konu ve gündem başlıklılarını değerlendireceğiz…
Türkiye’de istihbarat denildiğinde toplumda ilk akıllara gelen kavram; “MİT” yani “Milli İstihbarat Teşkilatı” diyebiliriz. Bazı yerli ve yabancı zırtapozlar Türkiye’de istihbaratı “MİT” üzerinden deşifre etmeye veyahut karalamaya kalkıyor olsalar bile “MİT” öyle herkesin ağzına veya kaleme alabileceği basit üç harfli bir sözcük değildir. Ve hiçbir zamanda olmamıştır, olmayacaktır!
Türkiye’de üç harfliler dediğimizde aklımıza toplumsal olarak bazı kavramlar gelir. Türkiye’de yaygın olarak bilinen ve ciddi anlamda korkulan üç harfliler şu şekildedir; MİT, JÖH, PÖH, SAT, SAS, MUŞ, VAN, ÇAN, CİN…
Elbette kısa kelimeler ve kavramlar ötesinde uzun yıllar Türkiye’de önemli başarılara imza atmış yurt içi ve yurt dışında ülkenin kader anı dediğimiz hamleleri gerçekleştiren çok değerli istihbarat yapılanmalarımız olmuştur. Türkiye’de bir dönem çok fazla öne çıkan “JİTEM” yani “Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele” ile “Emniyet İstihbarat” ve bir başka unsur olarak “Ulusal İstihbarat” gibi kapatılanlar dâhil 27 çeşit istihbarat teşkilatından veya örgütünden bahsedilir. Ülke genelinde bahse konu istihbarat yapılanmalarından 21 tanesi çok sayıda yerli ve yabancı unsur ile bürokrat ve kamu görevlisi muhatap olmuştur. Geriye kalan 6 tanesinin adı nedir, kimlerden oluşur, aktif veya noaktif durumlarda mı gibi sorulara dair resmi anlamda bilgi sahibi olan tek kurum “MİT” diyebiliriz.
Elbette “MİT” artık eskisi gibi ketum bir kurum diyemeyiz. Uzun yıllar mevcut Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından yönetilen “MİT” yeni dönemde sazı elinde sözü dilinde bürokratlardan İbrahim Kalın tarafından yönetiliyor. Söz konusu “MİT” olduğunda ne Hakan Fidan için ne de İbrahim Kalın için “Sayın” ifadesini kullanamayız! Çünkü böylesine değerli adamları saymakla bitiremezsiniz! Bu adamları görürsünüz, gözlerine bakarsınız, seversiniz veya nefret edersiniz, o gözlerden sizin gözlerinize korku değil sevgi empoze ediliyorsa korkmayın! Zaten bir nefret söz konusu ise siz asla o gözlerin içine bakamazsınız! Onlarda sizin gözlerinize bakmaya gerek duymazlar…
“MİT” veyahut “Türk İstihbaratı” kavramlarından bahsederken hikâye yazılmaz ya da hikâye anlatılmaz! Neden mi? Nasıl, “Mehmetçik” yüzlerce yıldır “Türkü” söyletmişse “Ağıt” çığırtmış ise “MİT” ve “Türk İstihbaratı” da yıllarca “Roman” ve “Destan” yazdırmıştır tarih ansiklopedisine ciltler sayısınca…
Türk İstihbaratının hedefinde siz varsınız! Yani Türk Milleti ve Türk Toprakları üzerinde yaşayan tüm halklar ile vatandaşlar. Türk toprakları üzerinde yaşayan tüm halklar kavramını turist, misafir, sığınmacı, mülteci olarak değerlendiriyorum. Ve elbette sözde müttefiklerimiz ile sözde bizleri kökünden kurutmayı hatta kökümüzü kurutmayı bekleyen kasap devletlerin mensuplarını da ayrıca belirtmekte fayda var…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1923 yılındaki sınırlarında ve gücünde değil! Sosyal anlamda hızla büyüyen etki sınırları Kafkas Dağları’ndan Amerika’nın kırsallarına ulaşan, Avrupa’nın her bir köşesinden İran’a, İsrail’den Rusya’ya tüm toprakları avuç içi gibi değerlendiren “Türk İstihbaratı” bugün her yerde… Kimisinin odasında, kimisinin rüyasında kimisinin ise kâbuslarında olan “Türk İstihbaratı” çoğu unsurun ise hemen yanı başında! Cenabı Allah; Türk İstihbarat mensuplarını korusun ve şehit olanlara rahmet, yaralı olanlara acil şifalar nasip etsin inşallah…
Hızla dağılma sürecine giden Amerika Birleşik Devletleri, ortalama olarak 5 yıl içerisinde 3 büyük eyaletinin devletleşmesi ve devleşmesi ile büyük bir siyasi ve askeri krize girecek! Avrupa Birliği’nden İngiltere’nin ayrılması sonrasında İkinci Dünya savaşından bu yana sözde silahsızlandırılmış olan Almanya’nın ani silahlanma ve hızla kurulacak bir ordu ile birkaç sene içerisinde karşımıza yeni bir ordu gücü ile çıkması mümkün görünüyor. Rusya, Devlet Başkanı Putin sonrasında büyük bir siyasi ve askeri kaos yaşamamak adına önemli hazırlıklar yapıyor. Putin sonrası Rusya’nın büyüme ivmesinin güçlendirilmesi için şimdiden üç isim Dünya’nın çeşitli bölgelerinde özel eğitimlere tabi tutulmaya başlandı bile. Rus Devleti’ni Rus İstihbaratının yönettiğini Putin’in başa geçtiği günden bugüne tüm Dünya biliyor. Amerika’da Trump ile Elon Musk arasındaki danışıklı dövüş yapay zekâ ve robot teknolojisinin devlet yönetiminde aktif edilmesi ile alakalı bir süreç başlattı. CIA çok yakın bir zaman diliminde varlığını FBI’a bırakabilir. CIA dosyalarının Amerika’nın çöken ekonomisi ile birlikte deşifre olması, kıtalar arası krizler için devletler ve küresel güçler içerisinde bahaneler oluşmasını sağlıyor. Çin ve Hindistan ise büyük savaşın baş aktörleri olmakta ısrarcılar diyebiliriz.
Türkiye’nin önümüzdeki süreçte güçlü bir Valiler Kararnamesi ile İçişleri bünyesinde dev bir yenilenme ve olgunlaşma sürecine girmesi bekleniyor. Çok sayıda Vali’nin merkeze alınması beklenirken, uzun yıllardır Kaymakam olarak görev yapan çok sayıda kıdemli bürokratın Vali, Genel Müdür, Daire Başkanı gibi sıfatlarda göreve getirilmesi mümkün görünüyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın İçişleri Bakanı olması hususunda bazı iddialar olsa bile bu iddiaları çok da yüksek sesli iddialar olarak değerlendirmemek gerekiyor. Devlet, siyasetin ötesinde ve yüzyıldır olmadığı kadar güçlü bir değişimin tüm adımlarını bir hamle de atma hazırlığında. İşte bu sebeple “Türk İstihbaratı” hiç olmadığı kadar sessiz ve derinden yüzüyor…
Elbette her yazımızda olduğu gibi Bursa’dan bir kuble veyahut bir cümle yazmadan yazıyı bitirmemiz imkânsız. Bursa merkezli çok köklü ve çeşitli operasyonların çok yakın zaman diliminde gerçekleşeceğini iddia edenlerin sayısı artıyor. Medya’dan siyasete, iş dünyasından bürokrasiye varıncaya kadar her yer hallaç pamuğu gibi olabilir. Bursa; hızla betonlaşırken, Bursa’da varlık ve güç kazanan beton yüreklilerin de kalplerinin ve ellerinin titremesi gerektiği bir dönem yaklaşıyor. 15 Temmuz sürecinde olduğu gibi kimseyi parası, gücü, akrabaları veya bir kısım bağlantıları kurtaramayacak! Hatta şöyle bir ifade çok yerinde olacaktır kanaatindeyim; Türk Devleti, Bursa’yı öyle bir derviş ile yönetiyor ki tüm keşişlerin köpekleri uzun zamandır korkudan ya titriyor ya havlıyor…
Evet; Türk İstihbaratı’nın hedefinde Türkiye ve Türk Milleti’nin istikbali var. Türk İstihbaratı, sizler rahat bir bayram geçirin diye yine evlatlarını bu Aziz Vatan toprağı için Kurban vermekten çekinmedi. Cenabı Allah, tüm şehitlerimizi rahmeti ile cennetinde ağırlasın. Şifa bekleyenlere, acısı taze olanlara ise sabırlar diliyoruz. Toprak, gözünü bir an bile kırpmadan kanı ile besleyen Aslanlar ile Vatan oldu. Bu sebeple duamız o dur ki; Vatana uzanan tüm hainlere kılıcımız gök girsin, kızıl çıksın…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Türk İstihbaratı’nın hedefinde ne var?
Devletler var olduğu günden bugüne “istihbarat” en değerli kavram olmuştur. Savaşların kazanılmasında, devletlerin yıkılmasında, hayatların kurtarılmasında en önemli kavram olan “istihbarat” sözcüğü Türkçe kökenli bir kelime olmakla birlikte karşılığı; “elde edilmesi için gizli bir faaliyete ihtiyaç duyulmayan bilgi” olarak değerlendirilir. Uzun bir yazı molası ve kısa bir bayram tatili sonrasında sizlerle Türk İstihbaratı’nın hedefinde olan konu ve gündem başlıklılarını değerlendireceğiz…
Türkiye’de istihbarat denildiğinde toplumda ilk akıllara gelen kavram; “MİT” yani “Milli İstihbarat Teşkilatı” diyebiliriz. Bazı yerli ve yabancı zırtapozlar Türkiye’de istihbaratı “MİT” üzerinden deşifre etmeye veyahut karalamaya kalkıyor olsalar bile “MİT” öyle herkesin ağzına veya kaleme alabileceği basit üç harfli bir sözcük değildir. Ve hiçbir zamanda olmamıştır, olmayacaktır!
Türkiye’de üç harfliler dediğimizde aklımıza toplumsal olarak bazı kavramlar gelir. Türkiye’de yaygın olarak bilinen ve ciddi anlamda korkulan üç harfliler şu şekildedir; MİT, JÖH, PÖH, SAT, SAS, MUŞ, VAN, ÇAN, CİN…
Elbette kısa kelimeler ve kavramlar ötesinde uzun yıllar Türkiye’de önemli başarılara imza atmış yurt içi ve yurt dışında ülkenin kader anı dediğimiz hamleleri gerçekleştiren çok değerli istihbarat yapılanmalarımız olmuştur. Türkiye’de bir dönem çok fazla öne çıkan “JİTEM” yani “Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele” ile “Emniyet İstihbarat” ve bir başka unsur olarak “Ulusal İstihbarat” gibi kapatılanlar dâhil 27 çeşit istihbarat teşkilatından veya örgütünden bahsedilir. Ülke genelinde bahse konu istihbarat yapılanmalarından 21 tanesi çok sayıda yerli ve yabancı unsur ile bürokrat ve kamu görevlisi muhatap olmuştur. Geriye kalan 6 tanesinin adı nedir, kimlerden oluşur, aktif veya noaktif durumlarda mı gibi sorulara dair resmi anlamda bilgi sahibi olan tek kurum “MİT” diyebiliriz.
Elbette “MİT” artık eskisi gibi ketum bir kurum diyemeyiz. Uzun yıllar mevcut Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından yönetilen “MİT” yeni dönemde sazı elinde sözü dilinde bürokratlardan İbrahim Kalın tarafından yönetiliyor. Söz konusu “MİT” olduğunda ne Hakan Fidan için ne de İbrahim Kalın için “Sayın” ifadesini kullanamayız! Çünkü böylesine değerli adamları saymakla bitiremezsiniz! Bu adamları görürsünüz, gözlerine bakarsınız, seversiniz veya nefret edersiniz, o gözlerden sizin gözlerinize korku değil sevgi empoze ediliyorsa korkmayın! Zaten bir nefret söz konusu ise siz asla o gözlerin içine bakamazsınız! Onlarda sizin gözlerinize bakmaya gerek duymazlar…
“MİT” veyahut “Türk İstihbaratı” kavramlarından bahsederken hikâye yazılmaz ya da hikâye anlatılmaz! Neden mi? Nasıl, “Mehmetçik” yüzlerce yıldır “Türkü” söyletmişse “Ağıt” çığırtmış ise “MİT” ve “Türk İstihbaratı” da yıllarca “Roman” ve “Destan” yazdırmıştır tarih ansiklopedisine ciltler sayısınca…
Türk İstihbaratının hedefinde siz varsınız! Yani Türk Milleti ve Türk Toprakları üzerinde yaşayan tüm halklar ile vatandaşlar. Türk toprakları üzerinde yaşayan tüm halklar kavramını turist, misafir, sığınmacı, mülteci olarak değerlendiriyorum. Ve elbette sözde müttefiklerimiz ile sözde bizleri kökünden kurutmayı hatta kökümüzü kurutmayı bekleyen kasap devletlerin mensuplarını da ayrıca belirtmekte fayda var…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1923 yılındaki sınırlarında ve gücünde değil! Sosyal anlamda hızla büyüyen etki sınırları Kafkas Dağları’ndan Amerika’nın kırsallarına ulaşan, Avrupa’nın her bir köşesinden İran’a, İsrail’den Rusya’ya tüm toprakları avuç içi gibi değerlendiren “Türk İstihbaratı” bugün her yerde… Kimisinin odasında, kimisinin rüyasında kimisinin ise kâbuslarında olan “Türk İstihbaratı” çoğu unsurun ise hemen yanı başında! Cenabı Allah; Türk İstihbarat mensuplarını korusun ve şehit olanlara rahmet, yaralı olanlara acil şifalar nasip etsin inşallah…
Hızla dağılma sürecine giden Amerika Birleşik Devletleri, ortalama olarak 5 yıl içerisinde 3 büyük eyaletinin devletleşmesi ve devleşmesi ile büyük bir siyasi ve askeri krize girecek! Avrupa Birliği’nden İngiltere’nin ayrılması sonrasında İkinci Dünya savaşından bu yana sözde silahsızlandırılmış olan Almanya’nın ani silahlanma ve hızla kurulacak bir ordu ile birkaç sene içerisinde karşımıza yeni bir ordu gücü ile çıkması mümkün görünüyor. Rusya, Devlet Başkanı Putin sonrasında büyük bir siyasi ve askeri kaos yaşamamak adına önemli hazırlıklar yapıyor. Putin sonrası Rusya’nın büyüme ivmesinin güçlendirilmesi için şimdiden üç isim Dünya’nın çeşitli bölgelerinde özel eğitimlere tabi tutulmaya başlandı bile. Rus Devleti’ni Rus İstihbaratının yönettiğini Putin’in başa geçtiği günden bugüne tüm Dünya biliyor. Amerika’da Trump ile Elon Musk arasındaki danışıklı dövüş yapay zekâ ve robot teknolojisinin devlet yönetiminde aktif edilmesi ile alakalı bir süreç başlattı. CIA çok yakın bir zaman diliminde varlığını FBI’a bırakabilir. CIA dosyalarının Amerika’nın çöken ekonomisi ile birlikte deşifre olması, kıtalar arası krizler için devletler ve küresel güçler içerisinde bahaneler oluşmasını sağlıyor. Çin ve Hindistan ise büyük savaşın baş aktörleri olmakta ısrarcılar diyebiliriz.
Türkiye’nin önümüzdeki süreçte güçlü bir Valiler Kararnamesi ile İçişleri bünyesinde dev bir yenilenme ve olgunlaşma sürecine girmesi bekleniyor. Çok sayıda Vali’nin merkeze alınması beklenirken, uzun yıllardır Kaymakam olarak görev yapan çok sayıda kıdemli bürokratın Vali, Genel Müdür, Daire Başkanı gibi sıfatlarda göreve getirilmesi mümkün görünüyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın İçişleri Bakanı olması hususunda bazı iddialar olsa bile bu iddiaları çok da yüksek sesli iddialar olarak değerlendirmemek gerekiyor. Devlet, siyasetin ötesinde ve yüzyıldır olmadığı kadar güçlü bir değişimin tüm adımlarını bir hamle de atma hazırlığında. İşte bu sebeple “Türk İstihbaratı” hiç olmadığı kadar sessiz ve derinden yüzüyor…
Elbette her yazımızda olduğu gibi Bursa’dan bir kuble veyahut bir cümle yazmadan yazıyı bitirmemiz imkânsız. Bursa merkezli çok köklü ve çeşitli operasyonların çok yakın zaman diliminde gerçekleşeceğini iddia edenlerin sayısı artıyor. Medya’dan siyasete, iş dünyasından bürokrasiye varıncaya kadar her yer hallaç pamuğu gibi olabilir. Bursa; hızla betonlaşırken, Bursa’da varlık ve güç kazanan beton yüreklilerin de kalplerinin ve ellerinin titremesi gerektiği bir dönem yaklaşıyor. 15 Temmuz sürecinde olduğu gibi kimseyi parası, gücü, akrabaları veya bir kısım bağlantıları kurtaramayacak! Hatta şöyle bir ifade çok yerinde olacaktır kanaatindeyim; Türk Devleti, Bursa’yı öyle bir derviş ile yönetiyor ki tüm keşişlerin köpekleri uzun zamandır korkudan ya titriyor ya havlıyor…
Evet; Türk İstihbaratı’nın hedefinde Türkiye ve Türk Milleti’nin istikbali var. Türk İstihbaratı, sizler rahat bir bayram geçirin diye yine evlatlarını bu Aziz Vatan toprağı için Kurban vermekten çekinmedi. Cenabı Allah, tüm şehitlerimizi rahmeti ile cennetinde ağırlasın. Şifa bekleyenlere, acısı taze olanlara ise sabırlar diliyoruz. Toprak, gözünü bir an bile kırpmadan kanı ile besleyen Aslanlar ile Vatan oldu. Bu sebeple duamız o dur ki; Vatana uzanan tüm hainlere kılıcımız gök girsin, kızıl çıksın…