Türkiye gündeminin epey yoğun olduğu bir dönemde, Adalet ve Kalkınma Partisi; 23 Şubat’ta gerçekleştireceği “Büyük Kongre” sürecine kilitlendi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’un açıkça ve alçakça İslam dünyasına “Gazze’yi alacağım” tehdidi yaptığı bir dönemde gerçekleşecek iktidar kongresi birçok açıdan hayati önem taşıyor…
Kabul etmeliyiz ki; 23 Şubat Kongresi, süreci ve kongre günü gerçekleşecek söylemler AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “son seçim” sürecidir. Kısacası; 23 Şubat Sayın Erdoğan’ın son seçimidir! Evet, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem kongre sürecinde doğru bir parti yönetimi hem de süreç ile eş zamanda işleyen kabine değişimi sürecinde doğru bir kabine kurmaya mecburdur! Aksi takdirde Vatandaş, tam 6 ay sonra “erken seçim” çağrısı ile sokağa inecektir!
Ve daha ötesinde erken seçim ve olağanüstü süreçlere dair söylemlerin arttığı bir dönemde sosyal mecralarda dolaşan Şubat ayına dair vahim iddiaları gözden kaçırmamak gerekiyor! Öyle ki; 23 Şubat’ın sabahında veyahut gecesinde büyük Marmara depreminin gerçekleşeceğini yazanların veyahut topluma fısıldayanların sayısı epey fazlalaşmıştır. Hatta bazı küstahlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin veyahut Devlet adına söz sahibi olanların sözde ölüm tarihlerini bile yazabilme cüretine ulaşmıştır! İşte bu hadsiz çıkışlar ve kural tanımazlıklar bize, hem iktidarın hem de devletin yönetimsel ve kavramsal açıdan kabuk değiştirme zorunluluğunu belgelemiştir. Bu şekli ile 23 Şubat günü hem Türk siyasi tarihi hem de Türk devlet tarihi açısından kritik öneme sahiptir!
Cumhuriyet Halk Partisi’nde, kendi içerisinde birden fazla gruptan oluşan yapılar olduğunu Bursa başta olmak üzere ülkenin genelinde görmekteyiz. CHP’nin parti örgütlenmesi içerisinde birbirleri ile zıt karakterlerde farklı yapılanmalar mevcutken, CHP yerel yönetimleri içerisinde de farklı yapılanmalar ile yüzleşmekteyiz. İşte bu birden fazla suret ve akıl, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem yerel de vatandaşın emaneten verdiği iktidarın sürdürülebilirliğini zedelemekte, hem de CHP’nin ülkeyi yönetme şansını her geçen gün vatandaş nezdinde yitirmemesine neden olmaktadır! Aynı çizgide Adalet ve Kalkınma Partisi’nin birçok yerel kongrede değişime gitmemesi gözleri Ankara’ya çevirmiştir. Vatandaş ve iş dünyası ile esnaf, AK Parti’nin 23 Şubat’ta gerçekleştireceği “Büyük Kongre” sürecine kilitlendi. AK Parti değişime gitmezse, vatandaş her şekilde 2025 yılı içerisinde topyekûn değişime gitmekte kararlı diyebiliriz…
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son dönemde başarılı işleri ile en fazla öne çıkan ismi Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz diyebiliriz. Kış aylarının soğuğuna rağmen gerçekleştirdiği açılışları ile programlarına AK Parti teşkilatları başta olmak üzere Milletvekillerinin ve İl, İlçe yöneticilerinin destek vermediği Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz; 2028 yerel seçimlerinde doğal Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göz doldurmaya devam ediyor. Elbette AK Parti’nin uzaklardan Bursa’ya göz kırpan bir diğer ismi ise; İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban diyebiliriz. Oktay Yılmaz’ın AK Parti tarafından yalnız bırakıldığı bir dönemde yanında yüce bir dağ gibi duran Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, on yılların siyasi tecrübesini konuşturuyor. Kentsel dönüşüm başta olmak üzere yerel hizmetler konusunda başarılı adımlar atan ve proje açılışları gerçekleştiren AK Parti’nin Bursa’daki Babayiğidi Oktay Yılmaz, AK Parti içerisindeki tüm kliklere rağmen onbinlerce vatandaşı yeni ev sahibi yapmakta ısrarlı. Şimdi, “AK Parti Oktay Yılmaz’ı yalnız bırakıyor” diye yazınca İl ve İlçe Yönetimleri köpürecek lakin son iki programında bir otobüs gazeteci ile açılış yapan Oktay Yılmaz’ın yanında ne bir tane Bursa Milletvekilini ne de AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ı gördük! Hal böyle olunca başka bir şey düşünmekte imkânsız oluyor…
Evet, 23 Şubat, hem AK Parti’nin hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son seçimidir! Hâsılı, Büyük Kongre sonrasında gerçekleşecek atımlar ve “Yeni Anayasa”, “Genel AF”, “Kabine Değişimi”, “Valiler ve Genel Müdürler ile Bürokratlar Kararnameleri”, “Erken Seçim”, “Savaş veyahut Olağanüstü Halk Kararları” bu kongrede seçilecek isimler tarafından hem siyaseten hem de bürokratik olarak yönetilecek! İşte bu nedenle AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; hem Genel Başkan Vekillerini, hem Cumhurbaşkanı Yardımcılarını hem de MKYK ve MYK üyeleri ile Kabine Üyelerini çok dikkatli ve uzun yola dayanıklı seçmeye mecburdur. Öyle ki; esen bir rüzgârda kürsüden kaçan Bakanlar ile yola revan olmak demek, Bursa’dan daha fazlasını yani iktidarı hatta siyasi ikbali kaybetmek ile sonuçlanacaktır!
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan; kimi MKYK, kimi MYK üyesi yapar, kimleri yeni kabineye alır veya oradan çıkarırı ben bilemem! Kulislere ve öngörülere bu süreçte kendimi kapattım! 18 yaşından bugüne oy verdiğim ve açıkça desteklediğim Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, kongreye saatler kala “Gel Ömer, bize Sen lazımsın” diyerek vereceği bir makam ya da koltuk olduğunu da düşünmüyorum. Hâsılı; AK Parti Milletin Partisi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Milletin Adamı’dır! Bu şekli ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Millete rağmen atacağı her hatalı adım, bu vakitten sonra Milletten geri dönecektir…
Hem Sayın Meral Akşener’in hem de Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bize Ömer’ler lazım” çıkışları dün gibi kulağımızdadır. Bu çıkışların ana sebebi Milletin; “Adalet”, “Eşit ve Adil Ekonomi”, “Huzur ve Güven”, “Sosyal Adalet ve Demokrasi” gibi çağrılarının yansımasıdır. Lakin gün öyle bir vakte denk gelmiştir ki; gayri bize sadece Ömer’ler değil, aynı zamanda Ali’ler ve Hamza’larda gerekmektedir! Ebubekir’lerin gönüllerinin kırıldığı, Osman’ların sesinin kısıldığı Türkiye’de; Ömer’ler ile Ali’ler ile Hamza’lar ile daha güçlü bir Türkiye inşa etmek için iktidar adına son tarih 23 Şubat’tır.
Dilerim ki; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, son seçimini doğru ve hatasız yapsın ve bu seçim hem ülkemiz, hem devletimiz hem de milletimiz için hayırlara vesile olsun inşallah. Cenabı Allah, Devlet-i İslam’ı ve Aziz Vatanımızı korusun ve yüceltsin diyerek hepimizi Allah’a emanet ediyorum kıymetli okurlarım. Unutmayınız ki; Devlet ve Vatan yoksa bizlerin bedenleri ve canları ancak vaktini bekleyen aciz ölümlülerdir. Varlığımızda, aldığımız her nefeste, Devlet için Millet için İslam içindir…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Son seçim…
Türkiye gündeminin epey yoğun olduğu bir dönemde, Adalet ve Kalkınma Partisi; 23 Şubat’ta gerçekleştireceği “Büyük Kongre” sürecine kilitlendi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’un açıkça ve alçakça İslam dünyasına “Gazze’yi alacağım” tehdidi yaptığı bir dönemde gerçekleşecek iktidar kongresi birçok açıdan hayati önem taşıyor…
Kabul etmeliyiz ki; 23 Şubat Kongresi, süreci ve kongre günü gerçekleşecek söylemler AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “son seçim” sürecidir. Kısacası; 23 Şubat Sayın Erdoğan’ın son seçimidir! Evet, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem kongre sürecinde doğru bir parti yönetimi hem de süreç ile eş zamanda işleyen kabine değişimi sürecinde doğru bir kabine kurmaya mecburdur! Aksi takdirde Vatandaş, tam 6 ay sonra “erken seçim” çağrısı ile sokağa inecektir!
Ve daha ötesinde erken seçim ve olağanüstü süreçlere dair söylemlerin arttığı bir dönemde sosyal mecralarda dolaşan Şubat ayına dair vahim iddiaları gözden kaçırmamak gerekiyor! Öyle ki; 23 Şubat’ın sabahında veyahut gecesinde büyük Marmara depreminin gerçekleşeceğini yazanların veyahut topluma fısıldayanların sayısı epey fazlalaşmıştır. Hatta bazı küstahlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin veyahut Devlet adına söz sahibi olanların sözde ölüm tarihlerini bile yazabilme cüretine ulaşmıştır! İşte bu hadsiz çıkışlar ve kural tanımazlıklar bize, hem iktidarın hem de devletin yönetimsel ve kavramsal açıdan kabuk değiştirme zorunluluğunu belgelemiştir. Bu şekli ile 23 Şubat günü hem Türk siyasi tarihi hem de Türk devlet tarihi açısından kritik öneme sahiptir!
Cumhuriyet Halk Partisi’nde, kendi içerisinde birden fazla gruptan oluşan yapılar olduğunu Bursa başta olmak üzere ülkenin genelinde görmekteyiz. CHP’nin parti örgütlenmesi içerisinde birbirleri ile zıt karakterlerde farklı yapılanmalar mevcutken, CHP yerel yönetimleri içerisinde de farklı yapılanmalar ile yüzleşmekteyiz. İşte bu birden fazla suret ve akıl, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem yerel de vatandaşın emaneten verdiği iktidarın sürdürülebilirliğini zedelemekte, hem de CHP’nin ülkeyi yönetme şansını her geçen gün vatandaş nezdinde yitirmemesine neden olmaktadır! Aynı çizgide Adalet ve Kalkınma Partisi’nin birçok yerel kongrede değişime gitmemesi gözleri Ankara’ya çevirmiştir. Vatandaş ve iş dünyası ile esnaf, AK Parti’nin 23 Şubat’ta gerçekleştireceği “Büyük Kongre” sürecine kilitlendi. AK Parti değişime gitmezse, vatandaş her şekilde 2025 yılı içerisinde topyekûn değişime gitmekte kararlı diyebiliriz…
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son dönemde başarılı işleri ile en fazla öne çıkan ismi Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz diyebiliriz. Kış aylarının soğuğuna rağmen gerçekleştirdiği açılışları ile programlarına AK Parti teşkilatları başta olmak üzere Milletvekillerinin ve İl, İlçe yöneticilerinin destek vermediği Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz; 2028 yerel seçimlerinde doğal Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göz doldurmaya devam ediyor. Elbette AK Parti’nin uzaklardan Bursa’ya göz kırpan bir diğer ismi ise; İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban diyebiliriz. Oktay Yılmaz’ın AK Parti tarafından yalnız bırakıldığı bir dönemde yanında yüce bir dağ gibi duran Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, on yılların siyasi tecrübesini konuşturuyor. Kentsel dönüşüm başta olmak üzere yerel hizmetler konusunda başarılı adımlar atan ve proje açılışları gerçekleştiren AK Parti’nin Bursa’daki Babayiğidi Oktay Yılmaz, AK Parti içerisindeki tüm kliklere rağmen onbinlerce vatandaşı yeni ev sahibi yapmakta ısrarlı. Şimdi, “AK Parti Oktay Yılmaz’ı yalnız bırakıyor” diye yazınca İl ve İlçe Yönetimleri köpürecek lakin son iki programında bir otobüs gazeteci ile açılış yapan Oktay Yılmaz’ın yanında ne bir tane Bursa Milletvekilini ne de AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ı gördük! Hal böyle olunca başka bir şey düşünmekte imkânsız oluyor…
Evet, 23 Şubat, hem AK Parti’nin hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son seçimidir! Hâsılı, Büyük Kongre sonrasında gerçekleşecek atımlar ve “Yeni Anayasa”, “Genel AF”, “Kabine Değişimi”, “Valiler ve Genel Müdürler ile Bürokratlar Kararnameleri”, “Erken Seçim”, “Savaş veyahut Olağanüstü Halk Kararları” bu kongrede seçilecek isimler tarafından hem siyaseten hem de bürokratik olarak yönetilecek! İşte bu nedenle AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; hem Genel Başkan Vekillerini, hem Cumhurbaşkanı Yardımcılarını hem de MKYK ve MYK üyeleri ile Kabine Üyelerini çok dikkatli ve uzun yola dayanıklı seçmeye mecburdur. Öyle ki; esen bir rüzgârda kürsüden kaçan Bakanlar ile yola revan olmak demek, Bursa’dan daha fazlasını yani iktidarı hatta siyasi ikbali kaybetmek ile sonuçlanacaktır!
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan; kimi MKYK, kimi MYK üyesi yapar, kimleri yeni kabineye alır veya oradan çıkarırı ben bilemem! Kulislere ve öngörülere bu süreçte kendimi kapattım! 18 yaşından bugüne oy verdiğim ve açıkça desteklediğim Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, kongreye saatler kala “Gel Ömer, bize Sen lazımsın” diyerek vereceği bir makam ya da koltuk olduğunu da düşünmüyorum. Hâsılı; AK Parti Milletin Partisi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Milletin Adamı’dır! Bu şekli ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Millete rağmen atacağı her hatalı adım, bu vakitten sonra Milletten geri dönecektir…
Hem Sayın Meral Akşener’in hem de Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bize Ömer’ler lazım” çıkışları dün gibi kulağımızdadır. Bu çıkışların ana sebebi Milletin; “Adalet”, “Eşit ve Adil Ekonomi”, “Huzur ve Güven”, “Sosyal Adalet ve Demokrasi” gibi çağrılarının yansımasıdır. Lakin gün öyle bir vakte denk gelmiştir ki; gayri bize sadece Ömer’ler değil, aynı zamanda Ali’ler ve Hamza’larda gerekmektedir! Ebubekir’lerin gönüllerinin kırıldığı, Osman’ların sesinin kısıldığı Türkiye’de; Ömer’ler ile Ali’ler ile Hamza’lar ile daha güçlü bir Türkiye inşa etmek için iktidar adına son tarih 23 Şubat’tır.
Dilerim ki; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, son seçimini doğru ve hatasız yapsın ve bu seçim hem ülkemiz, hem devletimiz hem de milletimiz için hayırlara vesile olsun inşallah. Cenabı Allah, Devlet-i İslam’ı ve Aziz Vatanımızı korusun ve yüceltsin diyerek hepimizi Allah’a emanet ediyorum kıymetli okurlarım. Unutmayınız ki; Devlet ve Vatan yoksa bizlerin bedenleri ve canları ancak vaktini bekleyen aciz ölümlülerdir. Varlığımızda, aldığımız her nefeste, Devlet için Millet için İslam içindir…