Türkiye’de siyaseti belirleyen şehirlerden olan Bursa, küresel boyutta yaşanan ekonomik krizi ayak tırnaklarına kadar hissediyor. Vergi yükünün ağır olduğu Bursa’da; ev ve ofis kiraları hızla yükselirken şehir merkezinde otopark saat ücretleri özellikle kapalı otoparklarda 100 TL’yi geçmiş durumda. Bir simit ücretinin 25 TL olduğu Bursa’da; kamu çalışanları burnundan solurken, esnaf üst üste dükkân kapatıyor ve daha ötesinde ödeme alış verişinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle itibar kaybediyor. Tüm bu ekonomik yorgunluğun içerisinde siyasi belirsizlik artarak devam ederken, siyasette var olan kolajen eksikliğinin toplumun tüm segmentlerine ulaştığını ve bunun ağır bedelini bürokratlar ile siyasetçilerin ödeyeceği kritik eşiğe ulaştık diyebiliriz. Ben darbe olur demiyorum ama darbe tetiklenmek isteniyor diyebilirim…

Kabul etmeliyiz ki; “Terörsüz Türkiye” süreci ne hükümetin beklediği gibi ne de Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği gibi rayında gitmiyor. Terör örgütü yandaşlarının ve CIA başta olmak üzere yabancı istihbarat örgütlerinin toplumsal kışkırtma olayları artarak devam ediyor. Türkiye’de saat geçmiyor ki olağanüstü ve anlamsız bir olay ile karşı karşıya kalmayalım. Bursa’da son dönemde artan tuhaflıklara İnegöl’de eklenirken, özellikle lüks araçların yüksek hızla ana caddelerde ve ara caddelerde trafiği tehlikeye sokan hatta kazalara sebep olan eylemlerinde artışlar görmekteyiz. MİT mi? O da olmasa memleketin işi vallahi harap…

Siyasetçilerin sokaktan çekildiği bir dönemde, Milletvekili ve Bakan maaşlarının ötesinde bürokratların seyyanen 30 Bin TL istediği bir dönemde devlet ile millet arasındaki bağı kuran Muhtarların ve Muhtarlıkların kaldırılmasının gündeme gelmesini nasıl değerlendirmeliyiz? 600 Milletvekili ve ortalama 3 kişiden oluşan kadroları ile yaklaşık 2 bin kişilik danışman kadrosunun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 bin civarı olan personel ve harcırah yükünü muhtarların bütçeye yükü ile hiç kıyasladınız mı? Muhtar yoksa mahalleler duman…

Polis ve Jandarma arasında yaşanan maaş farklılıkları yeniden gündem olurken, intihar eden kamu görevlileri konusunda kamu yöneticilerinin sessizliğini artırarak koruduğu bir dönemde siyasette ciddi anlamda kolajen eksikliği olduğunu fark etmemek imkânsız. Kolajen eksikliğini giderebilmek için Türkiye’nin acilen erken seçim sürecine girmesi gerekiyor. Ancak bunun için takviye bir kolajen tedavisine ihtiyaç duyulduğunu belirtmekte ülke sağlığı açısından fayda görüyorum. Nedir bu siyasette kolajen eksikliği meselesi ve bu eksiklik nasıl giderilir sorularını gelin birlikte yanıtlayalım. Sonuçta kamu sağlığını önemsemeliyiz!

Son dönemde yeniden ısıtılarak gündeme getirilen yerel yöneticiler mevzusunda kabul etmeliyiz ki; Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, DAĞDER Genel Başkanlığı sonrası iktidarın yanlış siyasi hamleleri nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi’nden siyasete girmiş ve orada gösterdiği üstün başarılar ile 3 dönem Milletvekili olduktan sonra Osmangazi Belediye Başkanı olmuş bir Eczacı. Yani Erkan Aydın’ın mesleki anlamda da önceliği insan sağlığı ve insan diyebiliriz. Şimdi siz Erkan Aydın’ı siyaset uğruna yetersiz ve eksik gösterirseniz veyahut onun hareket kabiliyetini hızlandıracak hamleleri yapmazsanız sadece o değil aynı zamanda hem Osmangazi hem de Bursa kaybeder. Erkan Aydın, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olmalı mıdır? Elbette olmalıdır ve günü geldiğinde olacaktır. Lakin buradaki asıl sorunlar; Osmangazi Belediyesi içerisindeki klik yapının Erkan Aydın’ı o oncu, bu şuncu gibi ifadeler ile toplumdan uzaklaştırması, açılışlarda ve mahalle ziyaretlerinde basın ve medya ile ilgili mahalle halkına ziyaretin duyurulmaması veyahut belirli dar kesimler ile sürecin yönetilmesi hatalarıdır diyebiliriz. Ve bu hatalardan acilen vazgeçilmelidir. Erkan Aydın’ı kendi akışına bıraktığınızda göreceksiniz ki; karşımızda kent ile uyumlu genç bir lider var.

Mustafa Bozbey’in bir daha Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olmasına lüzum yok! Sonuç itibariyle iktidar ne Kabine değiştirebiliyor ne de Valiler kararnamesi çıkarabiliyor. Bu durum bize gösteriyor ki; hükümet baskın seçim yapamayacak ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi 2026 ayının ilk çeyreğinde bir anda erken seçim kararı alarak 2026 Haziran ayında olağanüstü seçim sürecine gidilecektir. Mevcut ekonomik koşullar ile hükümetin iktidarda daha fazla kalabilmesini toplumsal olaylar üzerinden değerlendirdiğimizde beklemek imkânsızdır. İşte böyle bir durumda Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni kurulacak iktidarın ortağı olacağını ve muhtemelen Mustafa Bozbey’inde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olacağını ifade ettiğimizde hata etmiş sayılmayız. Ki, olası bir erken seçimde görünen tablo Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bağımsız girdiği seçimlerden yine Cumhurbaşkanı olarak çıkacağı yönündedir. Bu süreçte Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başına kimin geçeceği hususu tamamen AK Parti kurucularının tasarrufunda olduğu için bu hususta bugünden bir değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum.

Peki, böyle bir süreçte Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı kim olacak? Elbette akıllara ilk gelen isim Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz olurken, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’ın da boş durmadığını ifade etmek isterim. Ve böyle bir değişimde Yıldırım Belediye Başkanı kim olur sorusunu ise yine AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ve Bursa İl Başkanı Davut Gürkan ile Bursa Milletvekillerine bırakmayı daha uygun görüyorum.

Yukarıda bahse konu zincirin yaklaşık 6-7 Büyükşehir Belediyesi ve en az 25 kadar İl Belediyesi ile 40-50 arası İlçe Belediyesi’nde ülke genelinde zincirleme olarak gerçekleştiğini bir düşünür müsünüz? Boşuna demiyoruz darbe tetiklenmek isteniyor diye…

Siyasetin yeniden güncellenebilmesi ve ülkenin ayağa kalkabilmesi için Bursa başta olmak üzere birçok büyük şehirden tüm siyasi partilerin mali müşavir, öğretmen, mühendis, yüksek rütbeli asker ve hukukçular ile tıp doktorlarını erken seçimde Milletvekili yapması gerekiyor. Ve elbette öyle bir durumda bugün 100 esnaf odası olan Bursa’nın hem iktidar hem muhalefet kanadından “Esnaf Milletvekili” talep etmesi kadar doğal başka bir husus yok.

Bursa’nın Ankara’da hiçbir gücünün olmadığını, Ankara’da halen daha iki Bakan ile temsil edilemeyeceğimizden anlamaktayız! Ki; Bursa’dan son 2 kararnamede çıkan Vali bile yok! En son Vali ne zaman çıkmıştı? Havalimanı çalışmayan, sahil turizmi olmayan, gecelik konaklaması 1 günü geçmeyen, Uludağ’ına hatıra binaen bin türlü dua ile kar yağan Bursa’nın sanayisinin de pek iç açıcı olmadığını kabul etmeliyiz. Son dönemde BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın toplumun birçok dinamiği ile yakınlaşmasını Bakan veya TOBB Başkanı olacak şeklinde yorumlayanların sayısı az değil. Yakışır mı? Elbette çok yakışır. Kim bilir belki de TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu Ticaret Bakanı olurken, İbrahim Burkay TOBB Başkanı olur. Özer Matlı mı? Adam zaten dünya markası olmuş arkadaşlar. Her daim Özer ve Önder Matlı kardeşleri iki ayrı kulvarda değerlendiririm. Sonuç itibariyle Özer Matlı ticaret için Önder Matlı ise siyaset için yaratılmış isimler. Önder Matlı’yı Tarım, Orman ve Hayvancılık Bakanı yaparlar mı bilmem ama yapmazlarsa, Karacabey’de muhalefetin kendisine gölge bakan atadığı arkadaşın şansı çok yükselir, demedi demeyin! Sonuç itibariyle adam her yerde…

Davut Gürkan ile ilgili herhangi bir siyasi ikbal belirlemiyorum. Adam Bursa’da olmaktan ve kalmaktan mutlu diyebiliriz. Sonuç itibariyle AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa’daki bir numarası Davut Gürkan. Haksız mıyım? Daha ne olsun adam?

Bursa Valisi Erol Ayyıldız, İçişleri Bakanı olur mu bilmiyorum ama Bursa’dan 2 Kaymakam veyahut 1 Kaymakam 1 Vali Yardımcısı Vali olarak atanmazsa işimiz zor demedi demeyin…