Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Savaşın gölgesinde…

Yazının Giriş Tarihi: 19.06.2025 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2025 00:10

Uzun hem de çok uzun yıllardır savaşmayı bıraktık. Birinci Dünya Savaşında yaşadığımız ağır imparatorluk kayıpları ve İkinci Dünya Savaşı’nda yaşadığımız ağır ekonomik kayıplar hepimizi çok yordu. Sözde barış antlaşmaları üzerinden verdiğimiz büyük tavizler ve yüzyıllık savaşsızlık sürecinde gençlerimizi ve toplumun her kesimini kurban verdiğimiz 40 yıllık terör süreci ekonomik olarak toparlanmamızı onlarca yıl geriye attı. Ve yine bir savaşın gölgesindeyiz. Katil İsrail ve Kasap Netanyahu ile arkalarındaki çakallar sürüsünün hedefinde her daim Türkiye olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Peki, öylece oturup bekleyecek miyiz? Biz, kurban mıyız? Yoksa Aslan mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tahliyesi ile siyaset dünyasının yeni bir referans penceresi açtığı günümüzde kabul etmeliyiz ki; Milliyetçi cephe ciddi bir varlık sınavı veriyor! Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhur İttifakı içerisinde “Terörsüz Türkiye” mottosu ile kaybettiği sandık gücünü Zafer Partisi, İYİ Parti, Yeniden Refah Partisi, Anahtar Parti ve diğer merkez sağ partilerin birlikte kuracağı yeni bir ittifak üzerinden kendi taraflarına çekme ihtimali çok yüksek. Bu süreç aynı zamanda TBMM’de koltuk sayılarında ciddi bir değişim demektir!

Kabul etmemiz gerekiyor ki; savaşın gölgesinde yaşadığımız ağır ekonomik koşulların etkilerini daha hissetmeye başlamadık! İsrail ile bir yol ayrımı içerisine girip girmeyeceğimiz kararını bu saatten sonra iktidarın vereceğini ifade etmemiz mümkün değil! Türk İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren ve en üst düzey devlet adamlarını öldüren katil bir devlet ile hiçbir müzakere ve ticaret masum değildir! Bu sebeple Türkiye’nin iç dengelerini değerlendirerek ifade etmek isterim ki; hükümet net ambargo kararlarını uygulamadığı sürece 2025 Kasım ayında Türkiye olağanüstü süreçler ile karşı karşıya gelebilir! Ve bu süreçler iktidar açısından acı sonuçlar doğurabilir…

Türk Milleti, devlet yıkmasını ve kurmasını ile bilir! Türk Milleti, medeniyetler kuran güçlü ve kadim bir millettir. Bu sebeple Türk Milleti’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Türk İslam İmparatorluğu’na çevirmesinin önünde ne İsrail ne de hamisi 300 yıllık Amerika Birleşik Devletleri, ne de kraliçesini kaybetmiş İngiltere duramaz! Rusya’nın, Arap dünyasına verdiği net mesajlar ve akabinde Balkanlarda, CIA ve MOSSAD eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan Sırp ataklarını şimdilik MİT ile günü geldiğinde MEHMETÇİK ile durdurabileceğimiz gerçekliğini es geçmemeliyiz. Türkiye, kökü dünyanın tüm kıtalarına uzanan güçlü bir devlet aklı ve bütünlüğü ile kadim bir Dünya Devleti’dir…

Kökleri sağlam, kadim medeniyetin evlatları olarak rehavete izin vermeksizin siyasi, bürokratik ve ekonomik değişim hamlelerimizi hızla gerçekleştirmezsek, en üstten en aşağıya varıncaya kadar hem gençleşme hem de güncelleme süreçlerini tamamlayamazsak, akıbetimiz hayır olmayacaktır!

Cumhuriyet Halk Partisi’nin hayata geçirdiği ve uzun zamandır kenetlenme süreçlerini derinden yürüttüğü “Türkiye İttifakı” boş bir hayal veyahut ütopya değildir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dönemlerinden bugüne olgulaştırılan süreçler, Türkiye’nin kurucu partisi için yeniden yükseliş ve güçlenme fırsatı olarak büyük hedefler içermektedir. Türkiye’nin Ortadoğu bataklığından ve sarmalından kurtulmadığı her yeni gün; ekonomik, sosyal ve demografik olarak ağır sonuçlar doğurmaktadır, doğuracaktır. Türkiye’nin yüzünü yeniden daha ileriye dönmesi ve mülteci ülkesi olmaktan acilen vazgeçmesi elzemdir.

Muhakkak ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kudretlidir! Birçok devleti dize getirmiş ve getirme kudretine sahip Türk Milleti onun yıkılmasına, yıpranmasına izin vermeyecektir. Ömrü lideri ile eş değer olan siyasi partilerin ve hükümetlerin siyasilerine öğretemedikleri en mühim gerçeklik, Türk Milleti’nin her şeyi sil baştan inşa ederek, hiç yoktan varlıklar ve liderler ile komutanlar elde edebilme azmidir!

Yine ve yeni bir savaşın gölgesindeyiz. Sokakların sessiz olması, evlerin sessiz olması, kamu binalarının sessiz olması toplumun hükümete verdiği en önemli ikazdır! Adalet ve Kalkınma Partisi’nin acilen tüm hatalarını ve eksilerini yan yana sıralayarak kendi ile yüzleşmesi, hem kendi yöneticileri ile mensuplarının hem de ülkenin menfaatlerinedir. Türkiye ve Türk İslam coğrafyası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çok şey borçludur. Lakin siyasetçilerin hataları liderlerin hükümdarlık süreçlerini ve geçmişleri ile kararlarını da sorgulatır. Bu sebeple acilen ve hızla vergi affının devreye alınması, ÖTV bataklığından esnaf ve iş dünyası ile vatandaşların kurtarılması, ticaretin önünün açılması, ithalat yerine ihracat hamlesinin üretimin teşviki ile desteklenmesi adına reformlar gerçekleştirilmesi toplumsal beklentilerdir…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.