Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in toplumu geren çok sert açıklamaları sonrasında hem esnaf ve iş dünyasında, hem de toplumda olağanüstü bir tedbirler süreci başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in; “Milletin elinde kalan son şeyi, sandığı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar” cümleleri ile başlayan ve “AK Parti birinci parti diyor, hodri meydan. Madem birinci partisin gel, 2 Kasım Pazar. Hadi gel. Allah’ın korkağı, hadi gel… Sen birinci parti olsan parende atarak sandığa gidersin” cümleleri siyasi bir kimliğe yakışmayan toplum ile adeta alay eden ağır üsluplardır!
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in “Ben milleti demokrasi eylemlerine davet ediyorum. Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim o gün sen ne hale düşeceğini görürsün. Bana bu milleti sokağa davet ettirme, aklını başına topla” cümleleri ve akabinde 2 Kasım Pazar günü sandık çağrısı gündeme damga vuran bir çıkış oldu. Kabul etmeliyiz ki; Adalet ve Kalkınma Partisi ile ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi, yerel seçimler sonrası hem meydanlardan hem de sokaklardan çekildi. Cumhur İttifakı’nın toplum ile kutuplaşan söylemleri ve hem medya hem de iş dünyası ile ayrık kalan hamleleri nedeniyle hem meydanlar hem de sokaklar Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet destekçilerine kaldı. Cumhur İttifakı’nın Bursa dâhil onlarca Büyükşehir ve Şehir’de meydanları boş bırakması, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kocayayla’da kıl çadır ile dev bir kurultayı on yıllardır yapmaması muhalefetin elini çok fazla güçlendirdi. Kabul etmeliyiz ki; bugün sokaklarda ve meydanlarda ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi, mağdur olduğu iddiaları ile güçlü mitingler düzenleyerek “iktidara geliyoruz” mesajını en net dille topluma haykırıyor. Ve toplum bu rüzgâra kayıtsız kalıyor diyemeyiz!
Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olma gerçekliği ötesine geçerek CHP’nin Lideri olma telaşı aslında olası bir seçimde doğal “Cumhurbaşkanı Adayı” olacak olması ile eş değer hususlar değerli okurlarım. Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mevcut koşullarda hükümlü değil tutuklu olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Adaylığı yolunun açık olduğu bir dönemde Özgür Özel’in liderlik çıkışı “alternatif Cumhurbaşkanı Adayı” olma arzusundan öte bir şey değildir!
Darbelere karşı olduğunu ve 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilk sahip çıkan kişi olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sert çıkışları ilerleyen günlerde büyükşehirlerde dev mitinglere dönüşeceğe benziyor. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in 2 Kasım 2025 Pazar günü sandık ve seçim çıkışı ise aslında hem “Terörsüz Türkiye” hem de “Yeni Anayasa” önüne kurulmak istenilen büyük barikat diyebiliriz. Peki, CHP bu kadar hızlı ve seri hareket ederken, Adalet ve Kalkınma Partisi ne yapıyor?
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salon siyasetinden sokak ve meydan siyasetine dönecek mi?Mini bir Bağlarbaşı mahalle ziyareti ile “biz buradayız” mesajı veren AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Adnan Kurtuluş’un bu hamlesi Milletvekili olma yolunda gösterdiği küçük bir işaret mi?
Yoksa AK Parti adına cılız çıkışlar mı? Veya son dönemde AK Parti Gençlik Kollarında yaşanan liderlik hareketliliğin ilk ayak seslerinden mi?
Türkiye’de bir “iç savaş” çıkacağı yönündeki söylemleri provakatif bulduğumu öncelikle belirtmek isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü Türk Milleti’nden aldığı ve süreçler ne olursa olsun Mehmetçik’in bir iç karışıklığa mahal vermeyeceğini en son 15 Temmuz gecesi hep birlikte yaşayarak gördük. Bu sebeple Türkiye’nin olası bir “iç savaş” süreci yaşayacağına dair inancım yok! Lakin “iç savaş” ötesinde özellikle “NATO” unsurları üzerinden yeni bir askeri veyahut yurt dışı destekli olmak kaydı ile iç güvenlik birimleri üzerinden bir darbe veyahut seri suikastlar süreci yaşanır mı? İşte burada uyanık olması gerekenler; İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Başkanı diyebiliriz.
Mevcut şekli ile TOBB tarafından bugün başvuruları başlayan KGF kredileri, Hazine ve Maliye Bakanlığı öncülüğünde Vergi ve SGK prim aflarına dönüşmediği sürece kısa süreli bir nefes kredisi olmanın ötesine geçemeyecektir. Ekonomik buhranın derinleştiği Türkiye’de, dar boğaza giren şehirlerden birisi de Bursa diyebiliriz. Özellikle Kamu Bankalarının vatandaşları üç kuruş alacakları için “icra” ile tehdit eder duruma gelmeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın finansal bir saldırıya maruz bırakıldığının en temel göstergesidir. Bursa’da kamu bankaları alacaklarını tahsil sürecinde en sert üslupları kullanırken, Sanayici ve İş Adamı Davut Gürkan’ın ulaşım zamlarına takılı kalmasını da doğru bulmuyorum. AK Parti Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerinin ortaya dökülen yetersizliklerini de kapatmak AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’a kaldıysa iktidar yanmış ki hem de ne yanmış! Davut Gürkan, daha büyük icraatların adamı…
Bursa; sanayi, ticaret, tarım, turizm, istihdam ve ekonomi şehri değerli okurlarım. Maalesef son dönemde Ankara’daki dev soruşturmalar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş kabuğuna çekildi. Muhalefetin İl siyaseti babında ortadan kaybolduğu Bursa’da, ne AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ne de MHP İl Başkanı Muhammet Tekin iş dünyası ve esnaf ile sokaklarda ve meydanlarda bir araya gelmiyor. Muhalefetin umut olamadığı iktidarın ve iktidar ittifakının ise ortalıklarda olmadığı sokaklar bu kadar boş bırakılırsa işte o vakit “iç savaş” olmasa bile “sivil darbe” yolu teknik olarak açılmış olunur. Türkiye’yi yöneten tüm dinamikler bilirler ki, sokaklar boş bırakılmaya gelmez! CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “sokak” ve “meydan” çıkışına Adalet ve Kalkınma Partisi bir dönem kalesi olan Bursa’da dev “Demokrasi” mitingi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şehre getirerek yanıt vermeye mecburdur! Meydanlarda vatandaş ile tek yürek olmayan Cumhurbaşkanı ve iktidar lideri, sokaklarda ve meydanlarda olan bir ana muhalefet partisi karşısında her daim güç kaybetmeye mahkûmdur…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “hodri meydan” ve “getir sandığı” çıkışları boş cümlelerdir değerli okurlarım. CHP madem kendisine güveniyor, madem Türkiye’yi yönetmeye taliptir o zaman bir dönem CHP rozeti takarak Türkiye Büyü Millet Meclisi’ne taşıdığı Milletvekilleri ve ittifak olduğu siyasi partiler ile birlikte Meclis’ten çekilir ve olağanüstü bir erken seçim sürecini başlatır. Burada Özgür Özel’in özellikle 2 Kasım tarihini vermesi yakın tarihteki “Arap Baharı” esintisine diri bir çağrı olarak yorumlanmalıdır!
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oy oranının anketlerde yüzde 29 olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yalan söylediğini ifade edemeyiz! Evet, AK Parti son dönemde çok ciddi bir oy kaybı yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir. Ancak Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan isminin ağırlığı çok yüksektir. Bu sebeple olası bir erken seçimde vatandaş, Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yaparken Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Anahtar Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM Parti düzleminde bir Türkiye İktidarı’nı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyabilir.
Türkiye’nin çatı lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu sebeple Adalet ve Kalkınma Partisi sadece bir teferruattır. Söz konusu Türkiye’nin bekası olduğunda çare ne sandıktır, ne seçimdir, ne darbedir. Tek çözüm adresi Yüce Türk Milleti’dir!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Sandık Seçim Darbe denklemi…
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in toplumu geren çok sert açıklamaları sonrasında hem esnaf ve iş dünyasında, hem de toplumda olağanüstü bir tedbirler süreci başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in; “Milletin elinde kalan son şeyi, sandığı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar” cümleleri ile başlayan ve “AK Parti birinci parti diyor, hodri meydan. Madem birinci partisin gel, 2 Kasım Pazar. Hadi gel. Allah’ın korkağı, hadi gel… Sen birinci parti olsan parende atarak sandığa gidersin” cümleleri siyasi bir kimliğe yakışmayan toplum ile adeta alay eden ağır üsluplardır!
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in “Ben milleti demokrasi eylemlerine davet ediyorum. Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim o gün sen ne hale düşeceğini görürsün. Bana bu milleti sokağa davet ettirme, aklını başına topla” cümleleri ve akabinde 2 Kasım Pazar günü sandık çağrısı gündeme damga vuran bir çıkış oldu. Kabul etmeliyiz ki; Adalet ve Kalkınma Partisi ile ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi, yerel seçimler sonrası hem meydanlardan hem de sokaklardan çekildi. Cumhur İttifakı’nın toplum ile kutuplaşan söylemleri ve hem medya hem de iş dünyası ile ayrık kalan hamleleri nedeniyle hem meydanlar hem de sokaklar Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet destekçilerine kaldı. Cumhur İttifakı’nın Bursa dâhil onlarca Büyükşehir ve Şehir’de meydanları boş bırakması, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kocayayla’da kıl çadır ile dev bir kurultayı on yıllardır yapmaması muhalefetin elini çok fazla güçlendirdi. Kabul etmeliyiz ki; bugün sokaklarda ve meydanlarda ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi, mağdur olduğu iddiaları ile güçlü mitingler düzenleyerek “iktidara geliyoruz” mesajını en net dille topluma haykırıyor. Ve toplum bu rüzgâra kayıtsız kalıyor diyemeyiz!
Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olma gerçekliği ötesine geçerek CHP’nin Lideri olma telaşı aslında olası bir seçimde doğal “Cumhurbaşkanı Adayı” olacak olması ile eş değer hususlar değerli okurlarım. Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mevcut koşullarda hükümlü değil tutuklu olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Adaylığı yolunun açık olduğu bir dönemde Özgür Özel’in liderlik çıkışı “alternatif Cumhurbaşkanı Adayı” olma arzusundan öte bir şey değildir!
Darbelere karşı olduğunu ve 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilk sahip çıkan kişi olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sert çıkışları ilerleyen günlerde büyükşehirlerde dev mitinglere dönüşeceğe benziyor. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in 2 Kasım 2025 Pazar günü sandık ve seçim çıkışı ise aslında hem “Terörsüz Türkiye” hem de “Yeni Anayasa” önüne kurulmak istenilen büyük barikat diyebiliriz. Peki, CHP bu kadar hızlı ve seri hareket ederken, Adalet ve Kalkınma Partisi ne yapıyor?
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salon siyasetinden sokak ve meydan siyasetine dönecek mi? Mini bir Bağlarbaşı mahalle ziyareti ile “biz buradayız” mesajı veren AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Adnan Kurtuluş’un bu hamlesi Milletvekili olma yolunda gösterdiği küçük bir işaret mi?
Yoksa AK Parti adına cılız çıkışlar mı? Veya son dönemde AK Parti Gençlik Kollarında yaşanan liderlik hareketliliğin ilk ayak seslerinden mi?
Türkiye’de bir “iç savaş” çıkacağı yönündeki söylemleri provakatif bulduğumu öncelikle belirtmek isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü Türk Milleti’nden aldığı ve süreçler ne olursa olsun Mehmetçik’in bir iç karışıklığa mahal vermeyeceğini en son 15 Temmuz gecesi hep birlikte yaşayarak gördük. Bu sebeple Türkiye’nin olası bir “iç savaş” süreci yaşayacağına dair inancım yok! Lakin “iç savaş” ötesinde özellikle “NATO” unsurları üzerinden yeni bir askeri veyahut yurt dışı destekli olmak kaydı ile iç güvenlik birimleri üzerinden bir darbe veyahut seri suikastlar süreci yaşanır mı? İşte burada uyanık olması gerekenler; İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Başkanı diyebiliriz.
Mevcut şekli ile TOBB tarafından bugün başvuruları başlayan KGF kredileri, Hazine ve Maliye Bakanlığı öncülüğünde Vergi ve SGK prim aflarına dönüşmediği sürece kısa süreli bir nefes kredisi olmanın ötesine geçemeyecektir. Ekonomik buhranın derinleştiği Türkiye’de, dar boğaza giren şehirlerden birisi de Bursa diyebiliriz. Özellikle Kamu Bankalarının vatandaşları üç kuruş alacakları için “icra” ile tehdit eder duruma gelmeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın finansal bir saldırıya maruz bırakıldığının en temel göstergesidir. Bursa’da kamu bankaları alacaklarını tahsil sürecinde en sert üslupları kullanırken, Sanayici ve İş Adamı Davut Gürkan’ın ulaşım zamlarına takılı kalmasını da doğru bulmuyorum. AK Parti Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerinin ortaya dökülen yetersizliklerini de kapatmak AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’a kaldıysa iktidar yanmış ki hem de ne yanmış! Davut Gürkan, daha büyük icraatların adamı…
Bursa; sanayi, ticaret, tarım, turizm, istihdam ve ekonomi şehri değerli okurlarım. Maalesef son dönemde Ankara’daki dev soruşturmalar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş kabuğuna çekildi. Muhalefetin İl siyaseti babında ortadan kaybolduğu Bursa’da, ne AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ne de MHP İl Başkanı Muhammet Tekin iş dünyası ve esnaf ile sokaklarda ve meydanlarda bir araya gelmiyor. Muhalefetin umut olamadığı iktidarın ve iktidar ittifakının ise ortalıklarda olmadığı sokaklar bu kadar boş bırakılırsa işte o vakit “iç savaş” olmasa bile “sivil darbe” yolu teknik olarak açılmış olunur. Türkiye’yi yöneten tüm dinamikler bilirler ki, sokaklar boş bırakılmaya gelmez! CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “sokak” ve “meydan” çıkışına Adalet ve Kalkınma Partisi bir dönem kalesi olan Bursa’da dev “Demokrasi” mitingi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şehre getirerek yanıt vermeye mecburdur! Meydanlarda vatandaş ile tek yürek olmayan Cumhurbaşkanı ve iktidar lideri, sokaklarda ve meydanlarda olan bir ana muhalefet partisi karşısında her daim güç kaybetmeye mahkûmdur…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “hodri meydan” ve “getir sandığı” çıkışları boş cümlelerdir değerli okurlarım. CHP madem kendisine güveniyor, madem Türkiye’yi yönetmeye taliptir o zaman bir dönem CHP rozeti takarak Türkiye Büyü Millet Meclisi’ne taşıdığı Milletvekilleri ve ittifak olduğu siyasi partiler ile birlikte Meclis’ten çekilir ve olağanüstü bir erken seçim sürecini başlatır. Burada Özgür Özel’in özellikle 2 Kasım tarihini vermesi yakın tarihteki “Arap Baharı” esintisine diri bir çağrı olarak yorumlanmalıdır!
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oy oranının anketlerde yüzde 29 olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yalan söylediğini ifade edemeyiz! Evet, AK Parti son dönemde çok ciddi bir oy kaybı yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir. Ancak Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan isminin ağırlığı çok yüksektir. Bu sebeple olası bir erken seçimde vatandaş, Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yaparken Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Anahtar Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM Parti düzleminde bir Türkiye İktidarı’nı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyabilir.
Türkiye’nin çatı lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu sebeple Adalet ve Kalkınma Partisi sadece bir teferruattır. Söz konusu Türkiye’nin bekası olduğunda çare ne sandıktır, ne seçimdir, ne darbedir. Tek çözüm adresi Yüce Türk Milleti’dir!