Ulusal ve yerel gündemin öncelikli konu başlıkları arasında yangınlar, kararname ve çalışma saatlerinin kısalması var. Türkiye’nin ekonomik değerler açısından zenginleştiği, piyasaların ve vatandaşın ise ağır kredi faizleri ile yüksek vergiler nedeniyle fakirleştiği bir dönemden geçiyoruz.

Üretim zenginliği açısından değerli toprakları ve sanayi alanları bulunan Türkiye’nin, mülteci yükü ve erken yaşta emeklilik yasası nedeniyle kilitlendiğini kabul etmeliyiz. Tarım ve hayvancılık politikaları gibi vergi politikalarının da yanlış olması nedeniyle toplum içten içe hükümete tepki gösteriyor. Emekli maaşlarının düşük olduğu Türkiye’de, asgari ücretle geçinmek imkansızlaştı. Kulislere yansıyan bilgilere göre hükümetin gündeminde önümüzdeki yıl başında kamu çalışanlarına zam vermemek yada düşük oranda zam vermek var! Kamu çalışanlarının ücretlerinde herhangi bir şekilde kısıtlamaya gidilmesinin yaratacağı idari ve siyasi kaosu hesaplamak imkansız…

Milletvekili makamı artık toplum nezdinde eski saygınlığını maalesef yitirdi. Toplumun yaralarını sarmak, vatandaş ile hemhal olmak yerine kendilerine veyahut siyasi hareketlerine yakın sivil toplum kuruluşlarını ziyaret eden, tanıdık esnaf ve muhtar ziyareti yaparak yaz tatilini geçiren Milletvekilleri, Mart ayında olağanüstü nedenler ile gerçekleşecek bir erken seçimin ana tetikleyicisi…

Her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, vatandaşın değil üst aklın talimatlarını yerine getiriyor olsa bile toplum, bu köylü kurnazlığını yemiyor. Görünen o ki, AK Parti içerisinden olduğu gibi CHP içerisinden de kısa sürede yeni bir siyasi parti çıkması mümkün görünüyor. Her ne kadar AK Parti’nin çıkması olan Gelecek ve Deva Partisi Milletvekilleri ile bir kısım İYİ Parti Milletvekili AK Parti’ye geçmiş veya geçiyor olsa bile son ekonomik kriz varyantı Recep Tayyip Erdoğan’ın da elini karartmış durumda…

Evet, son Cumhurbaşkanlığı kararnamesi içerisinde barındırdığı tüm şifreler ve mesajlar ile Türkiye’nin daha zor günlere hazırlandığının en somut kanıtlarından diyebiliriz. Esnafı sıkıştıran Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yola böyle devam ederse bir dönem terör nedeniyle “kepenk kapatan esnaf” bu sefer “hükümete dur demek için kepenk kapatacak!”

Elbette her şeyin hızla yoluna girmesi ve ekonominin düzelmesi mümkündü! Ancak başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AK Parti bu yolu tercih etmedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel de vatandaşın son seçim sonuçları ve şehir ziyaretlerinde halkın kendisine haykırdığı, “Türkiye’yi erken seçime götür” çağrısına kayıtsız kaldı. “Geçim olmazsa seçim olur” diyerek toplumu adeta oyalayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e tepki çığ gibi büyürken, AK Parti’nin kongre sürecine geç yönelmesi de siyasette “yeni parti yeni lider” arayışlarını güçlendirdi.

Evet, Ekrem İmamoğlu hızla güç kazanırken Özgür Özel ve ekibi çöküyor. Ve yine Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde Milliyetçi seçmene yönelik yapılan operasyonlara sessiz kalması da bir başka bakış açısı ortaya çıkardı. Görünen o ki, vatandaş kendisini ekonomik bataklığa sürükleyen 28’nci Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini daha önce olduğu gibi erken seçim ile hak edişlerinden mahrum edecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin önünde iki seçenek var. Ya en geç 2025 Mart ayında erken seçim olacak ya da 2024 Aralık ile 2025 Şubat ayları arasında Türkiye Olağanüstü karışacak. Ve bunu ben değil, sokaklar söylüyor. Takdir, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin…