Kadim medeniyetlerin ve imparatorluklarının şehri Bursa, zor günlerden geçiyor. Şehrin dört bir yanından yükselen alevler yüreklerimizi ve ormanlarımızı yakarken maalesef gözyaşlarımız yangınları söndürmeye yetmiyor. Doğal afetler açısından tarihi izlerini takip ettiğimiz Bursa’nın kayıtlara geçen önemli depremler ve yangınlar ile anıldığını biliyor muydunuz? Bursa, tarihin her döneminde ağır bedeller ödeyerek varlığını bugünlere kadar sürdürebilmiş stratejik bir medeniyet…
Geçtiğimiz Cuma gününden bugüne Gürsu – Kestel koridorunda başlayan orman yangınlarında Ağlaşan, Karahıdır, İğdir, Avdancık mahallelerinde ciddi yangınlar nedeniyle ağır hasarlar oluştu. Köylerin hızla tahliye edildiği bölge de maalesef tanker devrilmesi sonucu vatandaşlarımız vefat ettiler. Osmangazi’nin Yiğitali mahallesinde Osmangazi Kaymakamlığı ve yerel dinamiklerin hızlı müdahalesi ile vatandaşların büyük destekleri sayesinde yangın büyümeden söndürüldü. Orhaneli ve Harmancık bölgelerindeki yangınlar halen devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun Bursa temasları kapsamında şehirde bulunması ile birlikte koordinasyonu üstlendiği yangın ile mücadele sürecinde şehrin tüm dinamikleri cansiperane bir mücadele sürdürdüler ve sürdürmeye devam ediyorlar.
Bursa Valisi Erol Ayyıldız’ın liderliğinde şehirdeki tüm kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimler, yangınlar ile mücadele için seferber olurken Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de yangın ile mücadele konusunda seferber olduğunu belirtmek isterim. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in “yangın olmaması en büyük dileğimiz. Ama artık 10-15 dakikada bir yangın ihbarı alıyoruz. Bu yüzden itfaiye teşkilatımızın araç ve insan bakımından güçlü olması önemli. Bu kapsamda 3 adet 32 metre ve 1 adet 42 metre olmak üzere toplam 4 adet tam otomatik hidrolik mafsallı merdivenli itfaiye aracını itfaiye filomuza katıyoruz” açıklamalarından saatler sonra çıkan Gürsu ve Kestel yangınları düşündürücü diyebiliriz. Bu yangınların normal birer yangın mı yoksa sabotaj mı oldukları hususunda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmasının sonuçlanmasını hep birlikte beklemekteyiz. Ve yine hep birlikte Bursa ve Türkiye için tek yürek olarak her türlü olumsuz algının ve ayrıştırma ile karışıklığın önüne geçmek adına seferber olmalıyız.
Bursa Tarım ve Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri başta olmak üzere vatandaşların büyük gayretleri ile müdahale edilen yangınlar konusunda maalesef Bakan İbrahim Yumaklı sınıfta kaldı diyebiliriz. Kabine değişimi konusunda takdir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olması nedeniyle bu konuda sadece bir önerimi yinelemekte “Ulusal Güvenlik” açısından fayda görüyorum. İklim Değişikliği ile birlikte “Su ve Gıda Kıtlığı” yaşanacağına dair küresel gelişmeler ışığında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ikiye ayrılarak dönüştürülmesinde “Milli Güvenlik” açısından fayda bulunmaktadır. “Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” ile “Orman ve Su İşleri Bakanlığı” kurulmasına acil ihtiyaç olan ülkemizde “AFAD Bakanlığı” kurulması da elzem olmuştur.
Yangınlara dair günümüzün bilinen bilgileri ötesine geçerek dünden bugüne Bursa’nın yangın ve deprem tarihçesine bu yazımda kısaca değinmek istiyorum. Geçmişimizi bilerek yarınlara kendimizi kurumsal anlamda hazırlamak zorundayız. Günümüz koşullarında çıkan yangınlara; baraj ve göletlerin yetersiz kaldığı, yağmurların yağmadığı, yangınlara müdahale sürelerinin harekât merkezleri ile yangın alanları arasındaki uzun yol mesafeleri nedeniyle uzadığını kabul etmeliyiz. Ve yine Bursa’daki yangın müdahale araçlarının hava araçları ile de takviye edilerek artırılmasında büyük fayda var. Bu sebeple köyler de yangınlara müdahale eğitimleri alan vatandaşların sayısını artırarak yangın müdahale unsurları ve araçları bulundurmalı ve denetlemeliyiz.
Bursa ve Bursalılar tek yürek oldular…
Bursa’nın devam eden yangınları ve yangın süreçleri ile ilgili daha detaylı yazılarımı yüreklerimizi ve ormanlarımızı yakan ateşin söndürülmesi sonrasına bıraktığımı ifade etmek isterim. Ve yine belirtmek isterim ki; her ne kadar Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in kendisini aramadığından bahisle sosyal medyada gereksiz bir siyasallaşma içerisine girmiş olsa bile Büyükşehir Yasasını yeniden gündeme taşımamız gerektiğini belirtmek isterim. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “Büyükşehir Yasası” ve Büyükşehirlerin makro büyümeleri konusundaki günümüz gerçeklerini görerek yasayı revize etmesinde hayati önem bulunduğunu belirterek süreci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Milletvekillerine emanet ediyorum.
Ve yine AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ın yangın ile mücadele de Başkan Vekili Avukat Kamil Bayramiç ile birlikte tüm yöneticileri ile gösterdikleri samimi mücadeleyi takdir ettiğimizi belirtmek isterim. Süreci siyasallaştırmadan, kamusal ağırlığı bozmadan, iktidarın siyasi kanadını aktif ve güçlü tutan AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, gönüllerde yine taht kurdu. Elbette başta AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala olmak üzere yangın alanlarında birebir müdahaleler içerisinde gözlemlediğimiz Milletvekilleri Mustafa Yavuz, Osman Mesten, Mustafa Varank, Ayhan Salman ve Müfit Aydın’a da ayrıca teşekkür ediyoruz. Ve yine süreci siyasallaştırmadan sürdüren CHP Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal’ı da unutmamak gerekiyor. Yangın ile mücadele konusunda Bursa Valiliği Basın Müdürlüğü’nün anlık bilgilendirmeleri ve etkin medya paylaşımları ile şehrin sesini Türkiye’ye ve Dünya’ya duyurduklarını önemle belirtmek isterim. Bursa Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler konusunda önemli bir başarı gösterirken kriz yönetimini de etkin bir şekilde başarı ile yürütüyor. Ve yine Bursa İl Jandarma Komutanlığı Basın Halkla İlişkiler Komutanlığı başta olmak üzere tüm birimler süreçte üst düzey etkinlik ve başarı göstererek kentle bir bütün oldular. 112 ekibinin tüm birimleri, itfaiyeciler, polisler, muhtarlarımız ve tüm vatandaşlarımız Türkiye’ye ve Dünya’ya Bursa’nın ve Bursalılarının gücünü, Bursaspor kenetlenmesini bu zor günde omuz omuza yürek yüreğe gösterdiler. Bu zor günlerde herkes Bursa’nın ve Bursalıların yüce gönüllüğünü gördü diyebiliriz.
Dünden bugüne Bursa yangınları…
Bursa’nın yangın geçmişine indiğimizde 1491 yılına gidiyoruz. “Osmanlı Erken Dönemi” olarak tanımlanan bu dönemde şehrin yarısının kül olduğu, çarşı ve çevresinin yandığı, çarşıda çıkan bir kıvılcımın veyahut çarşı civarında bir evin yanmasının yangını başlattığı biliniyor. 1491 tarihli yangın, Bursa’da belgelenmiş ilk yangın olarak kayıtlarda yer alıyor.
Yaklaşık 300 yıl sonra 1801 yılında“Büyük Tuzpazarı Yangını” olarak bilinen yangında Tuzpazarı, Emir Han, Uzunçarşı ve çevresi dâhil olmak üzere Bin’den fazla dükkân ve ev kül olmakla birlikte dönemin en büyük ticaret alanı yok olmuş ve çok büyük bir ekonomik tahribat oluşmuştur.
Büyük Tuzpazarı Yangınından tam 54 yıl sonra 28 Şubat 1855 tarihinde Mustafakemalpaşa merkezli 7,5 şiddetinde gerçekleşen şiddetli deprem çok sayıda yıkım ve 300 kişinin ölümü ile sonuçlandı. Bu depremin yaraları daha sarılmadan 11 Nisan 1855 tarihinde Gemlik’ten Mudanya’ya kadar olan alanı etkileyecek şekilde 7,0 şiddetinde gerçekleşen depremde, bin üç yüz kişi hayatını kaybetmiş olmakla Bursa’daki 150 minareden sadece 3-4 tanesi ayakta kalmıştır. Depremlerin ardından çıkan yangınlar tahribatı ve ölüm sayılarını katlayarak büyük hasara yol açmıştır.
Bursa’nın yangın ve deprem geçmişini ilerleyen günlerde daha derinlemesine yazacağım yazılarımda detaylandıracağım için şimdi kısa tarihi notlarla yazıma devam ediyorum. 1863 Büyük Setbaşı Yangınından; Setbaşı, Kayhan, Emir Sultan Mahallesi etkilenmiş olmakla 3 bin ev, cami, medrese ve dükkân yanmıştır. En yıkıcı yangın olarak kabul edilen bu yangın sonrasında Bursa yeniden inşa sürecine girmiştir.
Bursa’nın tarihi bölgelerini alevler içerisinde bırakan 1904 Tophane Yangınında Tophane bölgesi ile Osmangazi Mahallesi olarak anılan tarihi bölge yanmıştır. Şehrin merkezi yani tarihi alanların tamamı ağır hasar görmüştür.
Milli Mücadele sonrasında Yunan Ordusunun çekilme sürecinde 1922 yılında bugünkü hali ile Mudanya ve Nilüfer bölgeleri başta olmak üzere çok sayıda köy ve kırsal bölge yakılarak tahrip edilmiştir. Bursa halkı Yunan ordusunun çıkardığı kasıtlı yangınlardan ötürü büyük zarara uğrayarak ağır kayıplar vermiştir.
Elbette yangın Bursa’nın bir nevi kaderidir diyemeyiz. Ancak böylesine köklü bir medeniyetin makûs kaderinde yangınlar önemli bir yer tutmaktadır. Ankara’nın görmezden geldiği bu ağır yıkımlara rağmen Bursalılar yeniden ayağa kalkarken, Bursa’yı da her dönem yeniden inşa etme başarısını ve özverisini göstermişlerdir. Tarihin her döneminde kendi göbeğini kendi kesen Bursa ve Bursalılar 1958 tarihindeki Büyük Kapalıçarşı Yangını ile de büyük badireler atlatmıştır. Yaklaşık 2 bin dükkânın yandığı, 8 kişinin vefat ettiği bu yangın Cumhuriyet tarihinin en büyük yangını olarak kabul edilmekle birlikte gazeteler “Bursa’nın kalbi yandı” diyerek başlık atmışlardır. 1958 Kapalı Çarşı Yangınında Kapalıçarşı, Uzunçarşı, Tuz Pazarı, Bakırcılar Çarşısı yanarken şehir ekonomisi çok büyük zarar görmüştür.
Bursa’nın Modern Endüstriyel Yangını olarak tanımlanan 2 Eylül 2022 tarihindeki Bursa Organize Sanayi Yangını, kimyasal üretim tesisindeki malzemelerin patlaması neticesinde büyük hasar ile sonuçlanmıştır. Endüstriyel anlamda Bursa’nın yaşadığı en büyük yangınlardan olan felaket sonrasında ki hasar 50 Milyon Türk Lirası’nın üzerinde olarak kayıtlara geçmiştir.
BTSO’ya tarihi görev!
Elbette böylesine güçlü yangınlar ve depremler yaşayan bir şehrin inşasında dünden bugüne esnafları, iş insanları ve tüccarları her daim öncü rol oynamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sanayileşme sürecinin mihmandarlığını da üstlenen Bursa, sanayi ve üretim şehri olduktan sonra daha fazla güçlenmiş ve genişlemiştir. 6 Haziran 1889 tarihinde Osman Fevzi Efendi Başkanlığında kurulan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, bugün İbrahim Burkay’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda İstanbul Fuar Merkezi’nde IDEF 2025 organizasyonunu üstlenerek “Türkiye’nin Küresel Gücü” olduğunu kanıtlamıştır.
Bursa’da 26 Temmuz itibariyle başlayan yangınlar sürecinde sosyal medya hesaplarımdan BTSO Başkanı İbrahim Burkay’a ve BTSO Meclisi’ne tarihi bir çağrı yaptım. Elbette BTSO başta olmak üzere hiçbir kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ve kurumlarından güçlü ve üstün değildir. Lakin bu yazıyı yazarken, o gün paylaştığım çağrının içeriğinde gizli Bursa’nın tarihi akışını bilmeyenleri de bugün bilgilendirerek konuyu açma gereği duydum.
Tarih her daim olayları yazar değerli okurlarım. Kahramanlar ise nesilden nesile yüzlerce yıl toplumun diline pelesenk gönlüne şeref madalyası olarak kazınırlar. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, kurulduğu günden bugüne olan tarihi misyonu ve vizyonu ile şehri yeniden ayağa kaldırmak için tarihsel köklerinden ve kronolojisinden güç olarak bu kutsal görevi üstlenmek zorundadır. Bursaspor için her fedakârlığı yapan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, hem ülkeye örnek olmak adına hem de tarihi köklerinin çağrısına uyarak bugün gerçekleştirilecek BTSO Meclisi’nde “Yangın Uçağı” veya “Yangın Helikopteri” alarak şehri güçlendirmelidir. Ve yine Bursa Ticaret ve Sanayi Odası yaklaşık 60 bin üyesinin her birinin yapacağı bağış ve destekler ile Türkiye’nin en modern “Yangın Koordinasyon ve Acil Müdahale Harekât İstasyonu” kurulumunu hızla hayata geçirmelidir.
Bursa’nın 28 Şubat 1855 ve 11 Nisan 1855 depremlerinden bu yana 170 yıl geçti. Büyük bir deprem riski taşıyan Bursa için gereken fedakârlığı Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay ve BTSO Meclisi ile BTSO Üyeleri yapmalıdır. Bursa’nın ruhunu ve gücünü omuzlayan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na bu zor günlerde bu tarihi görevi üstlenmek düşer diyerek BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ı Bursalılar adına göreve davet ediyoruz…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Bursa’da yangın var!
Kadim medeniyetlerin ve imparatorluklarının şehri Bursa, zor günlerden geçiyor. Şehrin dört bir yanından yükselen alevler yüreklerimizi ve ormanlarımızı yakarken maalesef gözyaşlarımız yangınları söndürmeye yetmiyor. Doğal afetler açısından tarihi izlerini takip ettiğimiz Bursa’nın kayıtlara geçen önemli depremler ve yangınlar ile anıldığını biliyor muydunuz? Bursa, tarihin her döneminde ağır bedeller ödeyerek varlığını bugünlere kadar sürdürebilmiş stratejik bir medeniyet…
Geçtiğimiz Cuma gününden bugüne Gürsu – Kestel koridorunda başlayan orman yangınlarında Ağlaşan, Karahıdır, İğdir, Avdancık mahallelerinde ciddi yangınlar nedeniyle ağır hasarlar oluştu. Köylerin hızla tahliye edildiği bölge de maalesef tanker devrilmesi sonucu vatandaşlarımız vefat ettiler. Osmangazi’nin Yiğitali mahallesinde Osmangazi Kaymakamlığı ve yerel dinamiklerin hızlı müdahalesi ile vatandaşların büyük destekleri sayesinde yangın büyümeden söndürüldü. Orhaneli ve Harmancık bölgelerindeki yangınlar halen devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun Bursa temasları kapsamında şehirde bulunması ile birlikte koordinasyonu üstlendiği yangın ile mücadele sürecinde şehrin tüm dinamikleri cansiperane bir mücadele sürdürdüler ve sürdürmeye devam ediyorlar.
Bursa Valisi Erol Ayyıldız’ın liderliğinde şehirdeki tüm kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimler, yangınlar ile mücadele için seferber olurken Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de yangın ile mücadele konusunda seferber olduğunu belirtmek isterim. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in “yangın olmaması en büyük dileğimiz. Ama artık 10-15 dakikada bir yangın ihbarı alıyoruz. Bu yüzden itfaiye teşkilatımızın araç ve insan bakımından güçlü olması önemli. Bu kapsamda 3 adet 32 metre ve 1 adet 42 metre olmak üzere toplam 4 adet tam otomatik hidrolik mafsallı merdivenli itfaiye aracını itfaiye filomuza katıyoruz” açıklamalarından saatler sonra çıkan Gürsu ve Kestel yangınları düşündürücü diyebiliriz. Bu yangınların normal birer yangın mı yoksa sabotaj mı oldukları hususunda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmasının sonuçlanmasını hep birlikte beklemekteyiz. Ve yine hep birlikte Bursa ve Türkiye için tek yürek olarak her türlü olumsuz algının ve ayrıştırma ile karışıklığın önüne geçmek adına seferber olmalıyız.
Bursa Tarım ve Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri başta olmak üzere vatandaşların büyük gayretleri ile müdahale edilen yangınlar konusunda maalesef Bakan İbrahim Yumaklı sınıfta kaldı diyebiliriz. Kabine değişimi konusunda takdir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olması nedeniyle bu konuda sadece bir önerimi yinelemekte “Ulusal Güvenlik” açısından fayda görüyorum. İklim Değişikliği ile birlikte “Su ve Gıda Kıtlığı” yaşanacağına dair küresel gelişmeler ışığında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ikiye ayrılarak dönüştürülmesinde “Milli Güvenlik” açısından fayda bulunmaktadır. “Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” ile “Orman ve Su İşleri Bakanlığı” kurulmasına acil ihtiyaç olan ülkemizde “AFAD Bakanlığı” kurulması da elzem olmuştur.
Yangınlara dair günümüzün bilinen bilgileri ötesine geçerek dünden bugüne Bursa’nın yangın ve deprem tarihçesine bu yazımda kısaca değinmek istiyorum. Geçmişimizi bilerek yarınlara kendimizi kurumsal anlamda hazırlamak zorundayız. Günümüz koşullarında çıkan yangınlara; baraj ve göletlerin yetersiz kaldığı, yağmurların yağmadığı, yangınlara müdahale sürelerinin harekât merkezleri ile yangın alanları arasındaki uzun yol mesafeleri nedeniyle uzadığını kabul etmeliyiz. Ve yine Bursa’daki yangın müdahale araçlarının hava araçları ile de takviye edilerek artırılmasında büyük fayda var. Bu sebeple köyler de yangınlara müdahale eğitimleri alan vatandaşların sayısını artırarak yangın müdahale unsurları ve araçları bulundurmalı ve denetlemeliyiz.
Bursa ve Bursalılar tek yürek oldular…
Bursa’nın devam eden yangınları ve yangın süreçleri ile ilgili daha detaylı yazılarımı yüreklerimizi ve ormanlarımızı yakan ateşin söndürülmesi sonrasına bıraktığımı ifade etmek isterim. Ve yine belirtmek isterim ki; her ne kadar Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in kendisini aramadığından bahisle sosyal medyada gereksiz bir siyasallaşma içerisine girmiş olsa bile Büyükşehir Yasasını yeniden gündeme taşımamız gerektiğini belirtmek isterim. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “Büyükşehir Yasası” ve Büyükşehirlerin makro büyümeleri konusundaki günümüz gerçeklerini görerek yasayı revize etmesinde hayati önem bulunduğunu belirterek süreci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Milletvekillerine emanet ediyorum.
Ve yine AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ın yangın ile mücadele de Başkan Vekili Avukat Kamil Bayramiç ile birlikte tüm yöneticileri ile gösterdikleri samimi mücadeleyi takdir ettiğimizi belirtmek isterim. Süreci siyasallaştırmadan, kamusal ağırlığı bozmadan, iktidarın siyasi kanadını aktif ve güçlü tutan AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, gönüllerde yine taht kurdu. Elbette başta AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala olmak üzere yangın alanlarında birebir müdahaleler içerisinde gözlemlediğimiz Milletvekilleri Mustafa Yavuz, Osman Mesten, Mustafa Varank, Ayhan Salman ve Müfit Aydın’a da ayrıca teşekkür ediyoruz. Ve yine süreci siyasallaştırmadan sürdüren CHP Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal’ı da unutmamak gerekiyor. Yangın ile mücadele konusunda Bursa Valiliği Basın Müdürlüğü’nün anlık bilgilendirmeleri ve etkin medya paylaşımları ile şehrin sesini Türkiye’ye ve Dünya’ya duyurduklarını önemle belirtmek isterim. Bursa Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler konusunda önemli bir başarı gösterirken kriz yönetimini de etkin bir şekilde başarı ile yürütüyor. Ve yine Bursa İl Jandarma Komutanlığı Basın Halkla İlişkiler Komutanlığı başta olmak üzere tüm birimler süreçte üst düzey etkinlik ve başarı göstererek kentle bir bütün oldular. 112 ekibinin tüm birimleri, itfaiyeciler, polisler, muhtarlarımız ve tüm vatandaşlarımız Türkiye’ye ve Dünya’ya Bursa’nın ve Bursalılarının gücünü, Bursaspor kenetlenmesini bu zor günde omuz omuza yürek yüreğe gösterdiler. Bu zor günlerde herkes Bursa’nın ve Bursalıların yüce gönüllüğünü gördü diyebiliriz.
Dünden bugüne Bursa yangınları…
Bursa’nın yangın geçmişine indiğimizde 1491 yılına gidiyoruz. “Osmanlı Erken Dönemi” olarak tanımlanan bu dönemde şehrin yarısının kül olduğu, çarşı ve çevresinin yandığı, çarşıda çıkan bir kıvılcımın veyahut çarşı civarında bir evin yanmasının yangını başlattığı biliniyor. 1491 tarihli yangın, Bursa’da belgelenmiş ilk yangın olarak kayıtlarda yer alıyor.
Yaklaşık 300 yıl sonra 1801 yılında “Büyük Tuzpazarı Yangını” olarak bilinen yangında Tuzpazarı, Emir Han, Uzunçarşı ve çevresi dâhil olmak üzere Bin’den fazla dükkân ve ev kül olmakla birlikte dönemin en büyük ticaret alanı yok olmuş ve çok büyük bir ekonomik tahribat oluşmuştur.
Büyük Tuzpazarı Yangınından tam 54 yıl sonra 28 Şubat 1855 tarihinde Mustafakemalpaşa merkezli 7,5 şiddetinde gerçekleşen şiddetli deprem çok sayıda yıkım ve 300 kişinin ölümü ile sonuçlandı. Bu depremin yaraları daha sarılmadan 11 Nisan 1855 tarihinde Gemlik’ten Mudanya’ya kadar olan alanı etkileyecek şekilde 7,0 şiddetinde gerçekleşen depremde, bin üç yüz kişi hayatını kaybetmiş olmakla Bursa’daki 150 minareden sadece 3-4 tanesi ayakta kalmıştır. Depremlerin ardından çıkan yangınlar tahribatı ve ölüm sayılarını katlayarak büyük hasara yol açmıştır.
Bursa’nın yangın ve deprem geçmişini ilerleyen günlerde daha derinlemesine yazacağım yazılarımda detaylandıracağım için şimdi kısa tarihi notlarla yazıma devam ediyorum. 1863 Büyük Setbaşı Yangınından; Setbaşı, Kayhan, Emir Sultan Mahallesi etkilenmiş olmakla 3 bin ev, cami, medrese ve dükkân yanmıştır. En yıkıcı yangın olarak kabul edilen bu yangın sonrasında Bursa yeniden inşa sürecine girmiştir.
Bursa’nın tarihi bölgelerini alevler içerisinde bırakan 1904 Tophane Yangınında Tophane bölgesi ile Osmangazi Mahallesi olarak anılan tarihi bölge yanmıştır. Şehrin merkezi yani tarihi alanların tamamı ağır hasar görmüştür.
Milli Mücadele sonrasında Yunan Ordusunun çekilme sürecinde 1922 yılında bugünkü hali ile Mudanya ve Nilüfer bölgeleri başta olmak üzere çok sayıda köy ve kırsal bölge yakılarak tahrip edilmiştir. Bursa halkı Yunan ordusunun çıkardığı kasıtlı yangınlardan ötürü büyük zarara uğrayarak ağır kayıplar vermiştir.
Elbette yangın Bursa’nın bir nevi kaderidir diyemeyiz. Ancak böylesine köklü bir medeniyetin makûs kaderinde yangınlar önemli bir yer tutmaktadır. Ankara’nın görmezden geldiği bu ağır yıkımlara rağmen Bursalılar yeniden ayağa kalkarken, Bursa’yı da her dönem yeniden inşa etme başarısını ve özverisini göstermişlerdir. Tarihin her döneminde kendi göbeğini kendi kesen Bursa ve Bursalılar 1958 tarihindeki Büyük Kapalıçarşı Yangını ile de büyük badireler atlatmıştır. Yaklaşık 2 bin dükkânın yandığı, 8 kişinin vefat ettiği bu yangın Cumhuriyet tarihinin en büyük yangını olarak kabul edilmekle birlikte gazeteler “Bursa’nın kalbi yandı” diyerek başlık atmışlardır. 1958 Kapalı Çarşı Yangınında Kapalıçarşı, Uzunçarşı, Tuz Pazarı, Bakırcılar Çarşısı yanarken şehir ekonomisi çok büyük zarar görmüştür.
Bursa’nın Modern Endüstriyel Yangını olarak tanımlanan 2 Eylül 2022 tarihindeki Bursa Organize Sanayi Yangını, kimyasal üretim tesisindeki malzemelerin patlaması neticesinde büyük hasar ile sonuçlanmıştır. Endüstriyel anlamda Bursa’nın yaşadığı en büyük yangınlardan olan felaket sonrasında ki hasar 50 Milyon Türk Lirası’nın üzerinde olarak kayıtlara geçmiştir.
BTSO’ya tarihi görev!
Elbette böylesine güçlü yangınlar ve depremler yaşayan bir şehrin inşasında dünden bugüne esnafları, iş insanları ve tüccarları her daim öncü rol oynamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sanayileşme sürecinin mihmandarlığını da üstlenen Bursa, sanayi ve üretim şehri olduktan sonra daha fazla güçlenmiş ve genişlemiştir. 6 Haziran 1889 tarihinde Osman Fevzi Efendi Başkanlığında kurulan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, bugün İbrahim Burkay’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda İstanbul Fuar Merkezi’nde IDEF 2025 organizasyonunu üstlenerek “Türkiye’nin Küresel Gücü” olduğunu kanıtlamıştır.
Bursa’da 26 Temmuz itibariyle başlayan yangınlar sürecinde sosyal medya hesaplarımdan BTSO Başkanı İbrahim Burkay’a ve BTSO Meclisi’ne tarihi bir çağrı yaptım. Elbette BTSO başta olmak üzere hiçbir kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ve kurumlarından güçlü ve üstün değildir. Lakin bu yazıyı yazarken, o gün paylaştığım çağrının içeriğinde gizli Bursa’nın tarihi akışını bilmeyenleri de bugün bilgilendirerek konuyu açma gereği duydum.
Tarih her daim olayları yazar değerli okurlarım. Kahramanlar ise nesilden nesile yüzlerce yıl toplumun diline pelesenk gönlüne şeref madalyası olarak kazınırlar. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, kurulduğu günden bugüne olan tarihi misyonu ve vizyonu ile şehri yeniden ayağa kaldırmak için tarihsel köklerinden ve kronolojisinden güç olarak bu kutsal görevi üstlenmek zorundadır. Bursaspor için her fedakârlığı yapan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, hem ülkeye örnek olmak adına hem de tarihi köklerinin çağrısına uyarak bugün gerçekleştirilecek BTSO Meclisi’nde “Yangın Uçağı” veya “Yangın Helikopteri” alarak şehri güçlendirmelidir. Ve yine Bursa Ticaret ve Sanayi Odası yaklaşık 60 bin üyesinin her birinin yapacağı bağış ve destekler ile Türkiye’nin en modern “Yangın Koordinasyon ve Acil Müdahale Harekât İstasyonu” kurulumunu hızla hayata geçirmelidir.
Bursa’nın 28 Şubat 1855 ve 11 Nisan 1855 depremlerinden bu yana 170 yıl geçti. Büyük bir deprem riski taşıyan Bursa için gereken fedakârlığı Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay ve BTSO Meclisi ile BTSO Üyeleri yapmalıdır. Bursa’nın ruhunu ve gücünü omuzlayan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na bu zor günlerde bu tarihi görevi üstlenmek düşer diyerek BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ı Bursalılar adına göreve davet ediyoruz…