Dünyanın kaderi, insanlarında yaşamak zorunda kaldıkları bir doğa olayı deprem. İsmini duymak bile insanları tedirgin ediyor. Ara sıra da hafif şiddetlerle kendisini hatırlatıyor.
Dün, öğle saatlerinde ise, saatler 12.13.05’i gösterdiği sırada İstanbul Silivri’den sesler geldi. Deprem oldu. Şiddeti kayıtlara 4 olarak geçti. Aradan yarım saat geçtikten sonra, yine saatlerimiz 12.49.89’u gösterdiği anda, bu kez eskiye göre epey bir şiddetli sarstı deprem. Şiddeti kayıtlara 6.2 olarak geçti.
Dün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, milli bayramımızı kutluyorduk deprem anında. Öğrenciler ve velileri, insanlarımızın pek çoğu genelde törenlerde olduğu içinde evlerde binalarda, pek fazla insan yoktu.
Yine de deprem korkuttu. Ben buradayım diye de kendini hatırlattı.
Depremlerden sonra ara sıra artçı depremlerde yaşandı. Bu depremler, İstanbul, Yalova, Tekirdağ, Edirne, Bursa, Balıkesir, Edirne, Kırklareli başta olmak üzere Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’dan da hissedildiği bilgileri geldi.
İstanbul valiliği, deprem sonrasında, binalarda çatlama ve bazı küçük yaralanmalara yol açtığı söylenilen 20’den fazla sarsılma yaşandı.
İnsanlara korku ve endişe yaratan depremle ilgili olarak yapılan ilk açıklamalarda, herhangi bir can kaybı veya mal kaybına yol açabilecek yıkılma olaylarının söz konusu olmadığı bildirildi.
Çok derin ve şiddetli bir sarsıntı yaşatan olayla ilgili saha tarama ve durum belirleme çalışmaları devam ediyor.
Deprem, hayatımızın gerçeği. Biz istesek de istemesek de kendisini hissettiriyor.
Tam unuttuğumuz esnada, beklenmedik bir sarsıntı ile deprem kendisini hatırlatıyor. Dün yine, Silivri’den haber geldi. Deprem kendisini hatırlattı. Her ne kadar herhangi bir olumsuzluk olmadığı açıklansa da insanlarımız yaşadıkları karşısında epey bir telaşa kapıldılar.
Bizim ülkemizde, deprem ve doğal afetler meydana geldiği zaman hemen yaşanılan iki önemli konu ve sorunumuz var.
Birincisi iletişim. İkincisi ulaşım. Trafik.
Deprem anında veya sonrasında tedirgin olan insanlarımız hemen yakınlarını arayıp, durumlarıyla ilgili bilgi alış verişinde bulunmak istiyorlar. Bu durumda, aynı anda aktarıcı istasyonların kapasitelerinden fazla kullanıcının telefonlarını kullanmak istemesi nedeniyle haberleşmede sıkıntı yaşatıyor. Çünkü, 100 aboneye hizmet vermek üzere hizmet sunan bir aktarma istasyonu, aynı anda 200 veya 500 abonenin cihazlarını kullanmak istemesi nedeniyle tıkanıyor. Hizmet veremez hale geliyor.
İkinci sıkıntımız olan ulaşım meselesinde ise vatandaşlar, deprem sonrasında hemen araçlarına binip, kendilerince sağlam, dayanıklı yerlere ulaşma adına trafiğe çıkıyorlar.
Bu durumda, trafikte kilitlenmelere yol açıyor.
Çok şükür, dün Milli Bayram ve resmi tatil olduğu için deprem öncesinde trafik akımı durağan düzeyinde idi. Deprem sondasında ise trafik kilitlenme noktasına geldi.
Yoğunluk söz konusu olduğu için iletişim sıkıntı yaşatıyor. Trafik tıkandığı içinde ulaşım sıkıntı yaşatıyor.
Bunun içinde, kamu görevlilerimizin bazı istek ve uyarılarını sizlerle paylaşmak isterim. Deprem veya herhangi bir doğal afet durumunda, insanların önce kendilerini emniyete almaları için en yakın güvenli noktaya gitmeleri gerekiyor.
Önce can güvenliği önemli.
Sonrasında ise güvenli yerde beklenilmesi ve tehlike durumunun son bulmasıyla beraber, mal emniyeti için harekete geçilmesi gerekiyor. Bunun içinde, mümkünse iletişim ve haberleşmede sıkıntı yaratılmadan, ayrıca ulaşımda, trafikte tıkanmalara yol açmadan güvenli önlemlerin alınması önemli.
Çünkü, herhangi bir olumsuz durumda, yolların tıkalı olması, trafiğin kilitli olması halinde can kurtarma adına görev yapan ekiplerin, AFAD, İtfaiye, ambulans gibi araçların bu yollardan ulaşımlarına engel olunuyor.
Cep telefonu kullanma ve haberleşme içinde direkt olarak telefonla arama yerine, mesaj yoluyla iletişim kurulması da önemli. Mesajlaşma, çok kısa zamanda istasyonları işgal ediyor. Oysa ki telefon, numara çevrildiği andan, kapatıldığı ana kadar istasyonlarda yer kaplıyorlar.
Deprem anında insanların telaşa kapılması, tedirgin olması gayet normal. Allah esirgenin, can ve mal kaybının olmayışı da bizleri sevindirdi. Yine de uzmanlar uyardılar, hasarlı, çatlak, çatıları yıkılan, şüpheli durumda olan binalara girilmemesi, gerekli kontrollerin yapılana kadar da güvenli alanlarda merkezlerde beklemelerini istiyorlar.
Deprem konusunda Türkiye olarak bizler her ne kadar eğitimli olsak bile aniden yakalayan depreme karşı dirençsiz durumdayız. Bursa’da BTSO öncülüğünde, Dirençli Kentler Sempozyumunun yapıldığı günde İstanbul Silivri’de yaşanılan bu deprem, hepimizi telaşlandırdı. Tedirgin etti.
Bu yaşadığımız olay ve depremi yaşayan, etkilenen bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dilerim. Allah, Bir daha böylesi olayların yaşatmasın, diye dua ediyoruz.
Neyse ki deprem sonuçlarına göre herhangi bir hasar veya can kaybının olmaması bizleri teselli ediyor. Yine de hatırlamakta fayda var, deprem değil, binalar insanları öldürüyor. Can ve mal kaybına yol açıyor. Bu nedenle, ülkemizdeki kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme çalışmalarının hızlı bir şekilde devam ettirilmesi kaçınılmaz bir hizmet.
Bursa içinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İstanbul’da uygulanan “yarısı sizden, yarısı bizden” kampanyasının acilen hayata geçirilmesini bekliyoruz. Silivri Depremi bu isteğimizi tekrar yüksek sesle ilgililere hatırlatmamıza vesile oldu. İş, işten geçmeden gereken yapılmalı.
Bursa’daki eski yapı stokunun yenilenmesi için bu kampanyanın acilen uygulanması kararı büyük önem taşıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Yine deprem !
Dünyanın kaderi, insanlarında yaşamak zorunda kaldıkları bir doğa olayı deprem. İsmini duymak bile insanları tedirgin ediyor. Ara sıra da hafif şiddetlerle kendisini hatırlatıyor.
Dün, öğle saatlerinde ise, saatler 12.13.05’i gösterdiği sırada İstanbul Silivri’den sesler geldi. Deprem oldu. Şiddeti kayıtlara 4 olarak geçti. Aradan yarım saat geçtikten sonra, yine saatlerimiz 12.49.89’u gösterdiği anda, bu kez eskiye göre epey bir şiddetli sarstı deprem. Şiddeti kayıtlara 6.2 olarak geçti.
Dün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, milli bayramımızı kutluyorduk deprem anında. Öğrenciler ve velileri, insanlarımızın pek çoğu genelde törenlerde olduğu içinde evlerde binalarda, pek fazla insan yoktu.
Yine de deprem korkuttu. Ben buradayım diye de kendini hatırlattı.
Depremlerden sonra ara sıra artçı depremlerde yaşandı. Bu depremler, İstanbul, Yalova, Tekirdağ, Edirne, Bursa, Balıkesir, Edirne, Kırklareli başta olmak üzere Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’dan da hissedildiği bilgileri geldi.
İstanbul valiliği, deprem sonrasında, binalarda çatlama ve bazı küçük yaralanmalara yol açtığı söylenilen 20’den fazla sarsılma yaşandı.
İnsanlara korku ve endişe yaratan depremle ilgili olarak yapılan ilk açıklamalarda, herhangi bir can kaybı veya mal kaybına yol açabilecek yıkılma olaylarının söz konusu olmadığı bildirildi.
Çok derin ve şiddetli bir sarsıntı yaşatan olayla ilgili saha tarama ve durum belirleme çalışmaları devam ediyor.
Deprem, hayatımızın gerçeği. Biz istesek de istemesek de kendisini hissettiriyor.
Tam unuttuğumuz esnada, beklenmedik bir sarsıntı ile deprem kendisini hatırlatıyor. Dün yine, Silivri’den haber geldi. Deprem kendisini hatırlattı. Her ne kadar herhangi bir olumsuzluk olmadığı açıklansa da insanlarımız yaşadıkları karşısında epey bir telaşa kapıldılar.
Bizim ülkemizde, deprem ve doğal afetler meydana geldiği zaman hemen yaşanılan iki önemli konu ve sorunumuz var.
Birincisi iletişim. İkincisi ulaşım. Trafik.
Deprem anında veya sonrasında tedirgin olan insanlarımız hemen yakınlarını arayıp, durumlarıyla ilgili bilgi alış verişinde bulunmak istiyorlar. Bu durumda, aynı anda aktarıcı istasyonların kapasitelerinden fazla kullanıcının telefonlarını kullanmak istemesi nedeniyle haberleşmede sıkıntı yaşatıyor. Çünkü, 100 aboneye hizmet vermek üzere hizmet sunan bir aktarma istasyonu, aynı anda 200 veya 500 abonenin cihazlarını kullanmak istemesi nedeniyle tıkanıyor. Hizmet veremez hale geliyor.
İkinci sıkıntımız olan ulaşım meselesinde ise vatandaşlar, deprem sonrasında hemen araçlarına binip, kendilerince sağlam, dayanıklı yerlere ulaşma adına trafiğe çıkıyorlar.
Bu durumda, trafikte kilitlenmelere yol açıyor.
Çok şükür, dün Milli Bayram ve resmi tatil olduğu için deprem öncesinde trafik akımı durağan düzeyinde idi. Deprem sondasında ise trafik kilitlenme noktasına geldi.
Yoğunluk söz konusu olduğu için iletişim sıkıntı yaşatıyor. Trafik tıkandığı içinde ulaşım sıkıntı yaşatıyor.
Bunun içinde, kamu görevlilerimizin bazı istek ve uyarılarını sizlerle paylaşmak isterim. Deprem veya herhangi bir doğal afet durumunda, insanların önce kendilerini emniyete almaları için en yakın güvenli noktaya gitmeleri gerekiyor.
Önce can güvenliği önemli.
Sonrasında ise güvenli yerde beklenilmesi ve tehlike durumunun son bulmasıyla beraber, mal emniyeti için harekete geçilmesi gerekiyor. Bunun içinde, mümkünse iletişim ve haberleşmede sıkıntı yaratılmadan, ayrıca ulaşımda, trafikte tıkanmalara yol açmadan güvenli önlemlerin alınması önemli.
Çünkü, herhangi bir olumsuz durumda, yolların tıkalı olması, trafiğin kilitli olması halinde can kurtarma adına görev yapan ekiplerin, AFAD, İtfaiye, ambulans gibi araçların bu yollardan ulaşımlarına engel olunuyor.
Cep telefonu kullanma ve haberleşme içinde direkt olarak telefonla arama yerine, mesaj yoluyla iletişim kurulması da önemli. Mesajlaşma, çok kısa zamanda istasyonları işgal ediyor. Oysa ki telefon, numara çevrildiği andan, kapatıldığı ana kadar istasyonlarda yer kaplıyorlar.
Deprem anında insanların telaşa kapılması, tedirgin olması gayet normal. Allah esirgenin, can ve mal kaybının olmayışı da bizleri sevindirdi. Yine de uzmanlar uyardılar, hasarlı, çatlak, çatıları yıkılan, şüpheli durumda olan binalara girilmemesi, gerekli kontrollerin yapılana kadar da güvenli alanlarda merkezlerde beklemelerini istiyorlar.
Deprem konusunda Türkiye olarak bizler her ne kadar eğitimli olsak bile aniden yakalayan depreme karşı dirençsiz durumdayız. Bursa’da BTSO öncülüğünde, Dirençli Kentler Sempozyumunun yapıldığı günde İstanbul Silivri’de yaşanılan bu deprem, hepimizi telaşlandırdı. Tedirgin etti.
Bu yaşadığımız olay ve depremi yaşayan, etkilenen bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dilerim. Allah, Bir daha böylesi olayların yaşatmasın, diye dua ediyoruz.
Neyse ki deprem sonuçlarına göre herhangi bir hasar veya can kaybının olmaması bizleri teselli ediyor. Yine de hatırlamakta fayda var, deprem değil, binalar insanları öldürüyor. Can ve mal kaybına yol açıyor. Bu nedenle, ülkemizdeki kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme çalışmalarının hızlı bir şekilde devam ettirilmesi kaçınılmaz bir hizmet.
Bursa içinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İstanbul’da uygulanan “yarısı sizden, yarısı bizden” kampanyasının acilen hayata geçirilmesini bekliyoruz. Silivri Depremi bu isteğimizi tekrar yüksek sesle ilgililere hatırlatmamıza vesile oldu. İş, işten geçmeden gereken yapılmalı.
Bursa’daki eski yapı stokunun yenilenmesi için bu kampanyanın acilen uygulanması kararı büyük önem taşıyor.