Bursa büyük bir bela atlattı. Kestel, Gürsu, Orhaneli ve Harmancık ilçelerimizde yakılan ormanlar, kentimizin oksijen depolarını, ormanları yok etti. Binlerce canlı hayvanımız evsiz kalırken, meydana gelen maddi zararın hesaplanmasına yönelik rakamlar henüz açıklanmadı.
Tam bir kabus yaşadık hafta içinde dört gün sürecinde. Bir bakıyorsunuz, vatan hainleri ormanları yakmış. Bir bakıyorsunuz, anız yakan köylümüzün anız alevleri ormanları sarmış. Bir bakıyoruz, yoldan geçen kendini bilmez, diplomalı eğitimsiz, vatanını, milletini düşünmeyen, kendi içtiği sigara izmaritini yanar vaziyette yola atan ve orman yangınlarına yol açan çevre düşmanları yakmış Yeşil Vatan ormanlarımızı.
Bahanelerin arkasına sığınmak yerine, aslında yangınların nasıl önleneceğine yönelik konulara kafa yormak daha faydalı olacak bizim memleket için.
Bu konuyla ilgili olarak eski yazılarımla, ana sınıfından başlayıp, ilkokul, ortaokul ve liselerde, hatta üniversitelerde çevre korunması ve ormanların korunmasına yönelik Yeşil Vatan konularının işleneceği bir dersin zorunlu hale getirilip Milli Eğitim müfredatına eklenmesini önermiştim.
Bu konu, atılması gereken belki de ilk adım olabilir. Ormanların korunmasına yönelik maddi, süreklilik arz eden diğer koruma önlemleri de çok önemli. Mesela, her yıl ormanların yanmasının önüne geçilmesi için milyarlarca lira paralar harcanıyor. Buna rağmen koruma önlemleri yetersiz.
Ormanların içinde su bol. Yoksa bile drenaj veya sondaj yoluyla su çıkarılması mümkün. Bu suların belli depolarda tutulup, yangın çıkmadan, sıcak günlerde, ormanların alev almasının önlenmesi amaçlı sulanması için kullanılması mümkün.
Ormanların belli bölgelerine, sadece yangın anında değil, yangın öncesinde de önlem ve sulama amaçlı böylesi depoların kurulması, yangında meydana gelen hasar ve zararlardan belki de yarısına kadar ekonomik güçlük getirmez ülkemize. Orman Bakanlığının bütçesine.
Çok zor da değil. Belki de binlerce yıl öncesinde yaşayan insanların bitkilerin ve ormanların korunması adına böylesi uygulamaları yapmışlar. Tarihi kalıntılarda yapı izleri önümüze çıkıyor. Bizler neden yapmayalım ki?
Bakın, Merinos bahçesini gezerken, yüksek bir su kulesi görebiliyoruz. Bu kule, Merinos Fabrikası inşa edilirken, meydana gelebilecek yangınlardan korunma amaçlı olarak planlanıp yapılmış. Şimdi tarihi eser gibi yerinde dursa da böylesi kulelerin ormanlık alanlara yapılmasının maliyeti hem çok fazla değil. Buradan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’e önerim olsun.
Bir başka önlem konusu da ormanlık köylerine belli aralıklarla yangın söndürme araçlarının depo edilmesi. Yangınlara müdahale sürecisi kısaltacaktır.
Buna benzer pek çok öneriler de bugünlerde sosyal medyada tartışılıyor. Pek çok vatandaşımız haklı olarak alınması gereken¸alınması için pek fazla masraf yapılması gerekmeyen fakat bir türlü alınmasından imtina edildiğini iddia ettiği önlemlerle ilgili iyi veya kötü eleştirilerde bulunuyor. Bence, bütün bu olumlu, olumsuz eleştirilerinde dikkate alınması gerekiyor.
Gelelim Bursa’ya.
Yangın bölgeleriyle ilgili çok çeşitli bilgiler veriliyor. Zarar gören alan çok büyük. Bu alanların rehabilite edilmesine yönelik çalışmaların zaman geçirilmeden başlatılması lazım.
Halk arasında aslı astarı olmayan belki doğru, belki de yanlış bir takım fısıldama yöntemli bilgiler var. Görevlilerin bu bilgileri de süzgeçlerden geçirip, atılması gereken adımların ona göre hesaplanmasına ışık tutacak verilen haline getirmesi mümkündür.
Mesela, yanan ormanlık alanların maden veya taş ocağı olarak kullanılacağı iddiaları. Bursa adına utanç verici olayların yaşanmasına yol açabilecek çok ciddi iddialar bunlar.
Ormanlık alanların taş ocağı, maden ruhsatlarıyla tahrip edilmesine yönelik pek çok örnek var önümüzde duran. Bursa artık böylesi kötü örneklerle anılmamalı.
Hepimizi üzen yangınların kontrol atına alınmasıyla beraber, Valimiz Erol Ayyıldız, dün sabah Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral İdris Tataroğlu, Emniyet Müdürü Sabit Akın Zaimoğlu, Yangın bölgesindeki Gürsu Kaymakamı Murat Kütük, Kestel Kaymakamı Recep Öztürk, Harmancık Kaymakamı Sevde Nur Mantı, Orhaneli Kaymakamı Muhammed Furkan Tuna, yerel yöneticilerle birlikte, yanan alanların tekrar ağaçlandırma çalışmasına yönelik toplantı yaptı.
Orman Bölge Müdürlüğü toplantı sonrasında, Bursa’da 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü için yeniden Yeşil Bursa, Yeşil Vatan ormanlarımızın canlandırılması ve yaşatılması için yanan bölgelerde ağaçlandırma seferberliği kararı alındığını duyurdu.
Hayırlı olsun. Kasım ayına kadar zaten bölgedeki temizleme, küllerin kaldırılması ve toprakla buluşması anca zaman alır.
Yeşil Bursa’nın yeniden inşa edilmesinde ve yanan ormanlık alanların yeniden eskiden olduğu gibi Yeşil Bursa’ya katkı sağlayacak yeşil ağaçlarla bezeneceğinin açıklanması gerçekten güzel bir haber.
Bursa’da havai fişek patlatılması ve Nilüfer 30 Ağustos Zafer Mahallesindeki yerleşim alanı içindeki ormanlık alanda havi fişek patlatıp yangı çıkarılması iddiasıyla ilgili olarak yargı da dikkat çeken bir karar verdi. Olayla ilgili gözaltına alınan şüpheli 2 kişi çıkarıldıkları nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından gözetimli serbestlik ile serbest bırakıldılar. Ama, mahkeme, Orman Bölge Müdürlüğünün gerekli gördüğü vakit ve zamanda her iki şüphelinin de 100’er tane ağaç fidanı dikmesine hüküm kurdu.
Ormanlık alanların korunmasına yönelik daha fazla cezalandırma bekleniyordu, ama bu kararda yetmez ama olsun misali tarihe yazıldı.
Yanan alanların ağaçlandırılmasına yönelik bir başka bilgilendirme de Gürsu Belediyesinden geldi.
Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, orman yangınlarının ardından sosyal sorumluluk ve ağaçlandırmayla ilgili çok talep geldiğini, bu konuda çalıştıklarını belirterek, "Ormanlık alanda teknik incelemeler ve zayiat raporu çıkarılacak. Bize gelen bilgiler doğrultusunda titiz bir çalışma yürütülecek. Bu noktada ağaçlandırma kampanyası ya da herhangi bir sosyal sorumluluk kampanyası için devletimizin ilgili ve yetkili makamlarıyla ilerleyeceğimizi, gelen iyi niyetli ve güzel öneri ve desteklerinizi yakından takip ettiğimizin bilinmesini istiyorum. Destek veren herkese teşekkür ederim" dedi.
Buradan çıkan netice şöyle; Türk halkı olarak söz konusu vatan, millet, çevremiz ve yanan ormanlarımız ise herkes üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirebilme adına çabalıyor. Ne mutlu bizlere,.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Yeniden Yeşil Bursa
Bursa büyük bir bela atlattı. Kestel, Gürsu, Orhaneli ve Harmancık ilçelerimizde yakılan ormanlar, kentimizin oksijen depolarını, ormanları yok etti. Binlerce canlı hayvanımız evsiz kalırken, meydana gelen maddi zararın hesaplanmasına yönelik rakamlar henüz açıklanmadı.
Tam bir kabus yaşadık hafta içinde dört gün sürecinde. Bir bakıyorsunuz, vatan hainleri ormanları yakmış. Bir bakıyorsunuz, anız yakan köylümüzün anız alevleri ormanları sarmış. Bir bakıyoruz, yoldan geçen kendini bilmez, diplomalı eğitimsiz, vatanını, milletini düşünmeyen, kendi içtiği sigara izmaritini yanar vaziyette yola atan ve orman yangınlarına yol açan çevre düşmanları yakmış Yeşil Vatan ormanlarımızı.
Bahanelerin arkasına sığınmak yerine, aslında yangınların nasıl önleneceğine yönelik konulara kafa yormak daha faydalı olacak bizim memleket için.
Bu konuyla ilgili olarak eski yazılarımla, ana sınıfından başlayıp, ilkokul, ortaokul ve liselerde, hatta üniversitelerde çevre korunması ve ormanların korunmasına yönelik Yeşil Vatan konularının işleneceği bir dersin zorunlu hale getirilip Milli Eğitim müfredatına eklenmesini önermiştim.
Bu konu, atılması gereken belki de ilk adım olabilir. Ormanların korunmasına yönelik maddi, süreklilik arz eden diğer koruma önlemleri de çok önemli. Mesela, her yıl ormanların yanmasının önüne geçilmesi için milyarlarca lira paralar harcanıyor. Buna rağmen koruma önlemleri yetersiz.
Ormanların içinde su bol. Yoksa bile drenaj veya sondaj yoluyla su çıkarılması mümkün. Bu suların belli depolarda tutulup, yangın çıkmadan, sıcak günlerde, ormanların alev almasının önlenmesi amaçlı sulanması için kullanılması mümkün.
Ormanların belli bölgelerine, sadece yangın anında değil, yangın öncesinde de önlem ve sulama amaçlı böylesi depoların kurulması, yangında meydana gelen hasar ve zararlardan belki de yarısına kadar ekonomik güçlük getirmez ülkemize. Orman Bakanlığının bütçesine.
Çok zor da değil. Belki de binlerce yıl öncesinde yaşayan insanların bitkilerin ve ormanların korunması adına böylesi uygulamaları yapmışlar. Tarihi kalıntılarda yapı izleri önümüze çıkıyor. Bizler neden yapmayalım ki?
Bakın, Merinos bahçesini gezerken, yüksek bir su kulesi görebiliyoruz. Bu kule, Merinos Fabrikası inşa edilirken, meydana gelebilecek yangınlardan korunma amaçlı olarak planlanıp yapılmış. Şimdi tarihi eser gibi yerinde dursa da böylesi kulelerin ormanlık alanlara yapılmasının maliyeti hem çok fazla değil. Buradan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’e önerim olsun.
Bir başka önlem konusu da ormanlık köylerine belli aralıklarla yangın söndürme araçlarının depo edilmesi. Yangınlara müdahale sürecisi kısaltacaktır.
Buna benzer pek çok öneriler de bugünlerde sosyal medyada tartışılıyor. Pek çok vatandaşımız haklı olarak alınması gereken¸alınması için pek fazla masraf yapılması gerekmeyen fakat bir türlü alınmasından imtina edildiğini iddia ettiği önlemlerle ilgili iyi veya kötü eleştirilerde bulunuyor. Bence, bütün bu olumlu, olumsuz eleştirilerinde dikkate alınması gerekiyor.
Gelelim Bursa’ya.
Yangın bölgeleriyle ilgili çok çeşitli bilgiler veriliyor. Zarar gören alan çok büyük. Bu alanların rehabilite edilmesine yönelik çalışmaların zaman geçirilmeden başlatılması lazım.
Halk arasında aslı astarı olmayan belki doğru, belki de yanlış bir takım fısıldama yöntemli bilgiler var. Görevlilerin bu bilgileri de süzgeçlerden geçirip, atılması gereken adımların ona göre hesaplanmasına ışık tutacak verilen haline getirmesi mümkündür.
Mesela, yanan ormanlık alanların maden veya taş ocağı olarak kullanılacağı iddiaları. Bursa adına utanç verici olayların yaşanmasına yol açabilecek çok ciddi iddialar bunlar.
Ormanlık alanların taş ocağı, maden ruhsatlarıyla tahrip edilmesine yönelik pek çok örnek var önümüzde duran. Bursa artık böylesi kötü örneklerle anılmamalı.
Hepimizi üzen yangınların kontrol atına alınmasıyla beraber, Valimiz Erol Ayyıldız, dün sabah Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral İdris Tataroğlu, Emniyet Müdürü Sabit Akın Zaimoğlu, Yangın bölgesindeki Gürsu Kaymakamı Murat Kütük, Kestel Kaymakamı Recep Öztürk, Harmancık Kaymakamı Sevde Nur Mantı, Orhaneli Kaymakamı Muhammed Furkan Tuna, yerel yöneticilerle birlikte, yanan alanların tekrar ağaçlandırma çalışmasına yönelik toplantı yaptı.
Orman Bölge Müdürlüğü toplantı sonrasında, Bursa’da 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü için yeniden Yeşil Bursa, Yeşil Vatan ormanlarımızın canlandırılması ve yaşatılması için yanan bölgelerde ağaçlandırma seferberliği kararı alındığını duyurdu.
Hayırlı olsun. Kasım ayına kadar zaten bölgedeki temizleme, küllerin kaldırılması ve toprakla buluşması anca zaman alır.
Yeşil Bursa’nın yeniden inşa edilmesinde ve yanan ormanlık alanların yeniden eskiden olduğu gibi Yeşil Bursa’ya katkı sağlayacak yeşil ağaçlarla bezeneceğinin açıklanması gerçekten güzel bir haber.
Bursa’da havai fişek patlatılması ve Nilüfer 30 Ağustos Zafer Mahallesindeki yerleşim alanı içindeki ormanlık alanda havi fişek patlatıp yangı çıkarılması iddiasıyla ilgili olarak yargı da dikkat çeken bir karar verdi. Olayla ilgili gözaltına alınan şüpheli 2 kişi çıkarıldıkları nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından gözetimli serbestlik ile serbest bırakıldılar. Ama, mahkeme, Orman Bölge Müdürlüğünün gerekli gördüğü vakit ve zamanda her iki şüphelinin de 100’er tane ağaç fidanı dikmesine hüküm kurdu.
Ormanlık alanların korunmasına yönelik daha fazla cezalandırma bekleniyordu, ama bu kararda yetmez ama olsun misali tarihe yazıldı.
Yanan alanların ağaçlandırılmasına yönelik bir başka bilgilendirme de Gürsu Belediyesinden geldi.
Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, orman yangınlarının ardından sosyal sorumluluk ve ağaçlandırmayla ilgili çok talep geldiğini, bu konuda çalıştıklarını belirterek, "Ormanlık alanda teknik incelemeler ve zayiat raporu çıkarılacak. Bize gelen bilgiler doğrultusunda titiz bir çalışma yürütülecek. Bu noktada ağaçlandırma kampanyası ya da herhangi bir sosyal sorumluluk kampanyası için devletimizin ilgili ve yetkili makamlarıyla ilerleyeceğimizi, gelen iyi niyetli ve güzel öneri ve desteklerinizi yakından takip ettiğimizin bilinmesini istiyorum. Destek veren herkese teşekkür ederim" dedi.
Buradan çıkan netice şöyle; Türk halkı olarak söz konusu vatan, millet, çevremiz ve yanan ormanlarımız ise herkes üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirebilme adına çabalıyor. Ne mutlu bizlere,.