İklim değişikliği ve kuraklık bütün dünyası olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alıyor. Kış ayları çok kurak geçti. Beklenen yağışlar istenildiği gibi yağmadı. Ne karlı dağlara kar düştü, ne de ovanın merkezinde yağmur damları göller, göletler oluşturdu.
Velhasıl, eski yıllarda Ekim ve Kasım aylarında baş gösteren su sıkıntımız bugünlerde Temmuz ayı ortasında görülmeye başlandı. Yetkililer, telaşa mahal yok diye açıklamalar yapsalar da Bursa kentinin barajlardaki stoklara göre kullanma su stokunun 45 günlük olduğu açıklandı.
Bursa’nın mevcuttaki ihtiyaçları nasıl karşılanıyor? Sorusuna cevap arayalım. Şehrimizin su ihtiyacının % 85 i Nilüfer ve Doğancı Barajlarından, % 15 i Uludağ pınar kaynaklarından sağlanmaktadır. Orhaneli Çınarcık Barajı’nın da içme suyu şebekesinin devreye girmesiyle Bursa’nın 2040 yılına kadar su sıkıntısı çekmeyeceği konuşuluyor.
Peki, Bursa’nın evsel atıkları ne alemde? Cevabı şöyle ; Avrupa Birliği standartlarında arıtılarak dezenfekte edilen atık su cazibeli olarak bin 640 metre açıkta ve 40 derinlikte Gemlik Körfezine deşarj edilmektedir. Sanayi atıkları da aynı şekilde deşarj ediliyor. Şu anda Bursa merkezde Büyükşehir Belediyesi’nin doğu ve Batı Arıtma sistemi olmak üzere 2 adet, birde Yeşil Çevre Arıtma Tesisi Gürsu olmak üzere toplamda 3 adet arıtma sistemi bulunuyor.
Bunlara rağmen, Marmara Denizi Körfez Kirlenmesi, müsilaj tehlikesi baş gösterdiğinde, arıtma sistemlerinin yeterli olmadığı tartışmaları da gündeme gelip duruyor.
Gelelim olayların can alıcı noktasına. Bursa’nın su kaynakları kayıtlara göre şöyle, 25 tane baraj, 24 tane sulama göleti, Bin 372 tane su çeken sondaj kayıtlı kuyusu, Tamamlanmayan 5 tane sulama barajı, Velhasıl Bursa Sudan İbarettir diye tarihe not düşen Evliye Çelebi’nin gözüyle görüp kaleme aldığı yıllar ile 2025 yılındaki mevcut durum ve hali vaziyetimiz böyle.
Dr. Mühendis Mustafa Uysal’ın yaptığı gözlemlere göre; bugün şehrimizde çok önemli bir su problemi vardır. Uzun yıllardır ihmal edilen su kaynaklarının rehabilite edilmemesinden ve suyu hoyratça kullanmamızdan, Su Şehri susuz kaldı. Şimdi, 50 günlük suyumuz kaldı diye ah vah ediyorlar. 20 yıldır faaliyette olan Çınarcık Barajı'nın suyunu şehre vermekte geç kaldık. İnsanları halen zeytinle, kömürle avutuluyorlar. Ama Ağustos sonu elimizi yıkamaya su bulamayacağız. Böylesine kritik bir durumda dahi yerel yönetimler, sanayideki su kullanımına, evlerdeki bahçe sulamasına ya da araç yıkayıcılara hiçbir kısıtlama getirmemektedirler. Su verimliliği diye yıllardan beri söylediğimiz konuları kulak ardı ettiler. Hoş geldin Susuz Yaz.
Velhasıl hali vaziyetimiz böyle.
Su kaynağımız olarak başka değerlerimizde mevcut. Fakat bunlar, çoktan özel sektöre sermaye olmuş durumda. Bursa'daki özel su tesislerin 19'u doğal kaynak suyu, 6'sı doğal mineralli su ve sadece 1 tesis içme suyu tesisi olarak faaliyet göstermektedir. Bu rakamlara baktığımızda 26 ayrı su kaynağımız mevcut fakat bunlar kentin içme ve kullanma suyu şebekesine dahil değil.
Tarihimize dönüp bakalım. Bursa’nın ilk su tesisleri M.Ö. 200 yıllarında bu bölgede kurulan Bithynia krallığı zamanında inşa edilmiştir. 200 yıllarında Kartaca Kumandanı Annibal Kuzey Afrika’da Zama savaşlarında Roma ordularına yenildikten sonra, Bithynia Krallığı’na sığınmış ve Bithynia Kralı Prusias I, şehirde yaptırdığı değişik imar faaliyetleri hususunda Annibal’dan faydalanmıştır. Bithynia Kralı Prusias’ın isteği üzerine M.Ö. 202 yıllarında, Kumandan Annibal tarafından Pınarbaşı suyu üzerine yapılan isale ve şebeke vasıtasıyla şehre getirilmiştir. Pınarbaşı’nda kurulan ve “çarşaf su yapısı” olarak adlandırılan yapıdan su derine döşenen künklerle evlere dağıtılmıştır.
Bursa şehrinin kuruluşundan günümüze gelmiş bir diğer eser ise Hisar’dır. Kırkodalar Mahallesindeki iki evin bahçesinde bulunan ve on üç basamak merdivenle inilen yer altı iki çeşmeden oluşmaktadır. Bu çeşmelerin de Kumandan Annibal tarafından yapıldığı söylenmektedir.
Osmanlı döneminde Bursa’da sıcak ve soğuk su kaynaklarından istifade edilerek çok sayıda çeşme, su kanalı ve hamam yaptırılmıştır. 1. Murat zamanında Yeni Türk Oymaklarının oluşturduğu yerleşim birimlerine, Pınarbaşı suyunun ulaşması mümkün olmadığı için bu menbaın üst tarafında bulunan Akpınar suyu getirilmiştir. Aynı dönemde Gökdere ’den hisardaki saraylara gelen saray suyu da ilk kez 1395 yılında şehre verilmeye başlamıştır.
Yıldırım Bayezit zamanında da kendi adını taşıyan camii ve külliyesine, Akçağlayan Menbaını künklerle ve kanallarla, aynı zamanda Pınarbaşı suyunu da Ulucami ve Çakırhamam civarına iletmiştir. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Baş Mimar Acem Ali’nin vefatından sonra Mimar Sinan tarafından sular Çekirge’ye isale edilmiş ve Gül Pınarı künklerle isale edilerek şehre 12 km’ den su getirilmiştir. 1905’te Reşit Mümtaz Paşa ilk kapsamlı içmesuyu projesini hazırlatmış ve Gökdere ’de bir dere kaptajı, isale hattı, dere geçitleri için yapılan köprüler, filtre, iki adet 1000 ton kapasiteli depo ve 72 km’lik şebeke inşa edilmiştir. İnşaat 1911 yılında tamamlanmış olup, Bursa bu sayede 150 adet hayrat çeşme kazanmıştır. Bonmaison’un çabaları ile 1915-1916 yılları arasında 75 km şebeke inşaatı gerçekleştirilmiş ve su abonesi sayısı 2000 civarına ulaşmıştır. Bursa’nın bol su kaynaklarına sahip olması, şehirde çok sayıda değirmenin oluşturulmasında etkili olmuştur. Bursa’ da bulunan değirmenlerin çoğu, şehrin içerisinden geçen dere kenarlarında kurulmuş ve su gücü ile çalıştırılmıştır. Suların paylaşımı meselesi ise belirli kurallar içerisinde gerçekleştirilmektedir. Kanallardan akan suyun kullanımı belirli şahıslara, toplumlara veya kurumlara tahsis edilmiştir. Osmanlı döneminde Bursa’ da bulunan su kanallarının, özellikle mahalle halkı tarafından kurulan vakıflar vasıtasıyla, bakım ve onarımları gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyet Dönemine geçildiğinde mevcut kaynakların yetersizliğini giderebilmek adına 1960’lı yıllara kadar birçok önemli çalışmalar yapılmıştır. 1929 yılında 1000 ton kapasiteli Teferrüç su deposu ve 300 ton kapasiteli Çekirge Su Deposu inşa edilmiştir. 1937’de Çarşaf olarak isimlendirilen Pınarbaşı menbaı ve çevresindeki pınarlar kapte edilerek üstü kapatılmıştır. 1938’de Akçağlayan ve Teferrüç depolarına su getiren isale hatlarını oluşturan künklerin yerine çelik boru döşenmiştir. Zeynilere ilave şebeke hattı döşenmiştir. 1947 yılında Kırkpınar menbaları isalesi inşaatına başlanmıştır. Ayrıca aynı yıl içerisinde 20 km’lik şebeke inşaatı tamamlanmıştır. 1958 yılında 300 ton kapasiteli Eski Çekirge Su Deposunun hem kapasitesinin küçük olması, hem de yeni yerleşim yerlerine göre bulunduğu kotun düşük olması nedeniyle daha yüksek bir kotta yer alacak, 600 ton kapasiteli Yeni Çekirge Su Deposunun inşaatına başlanmıştır. 1962 yılında 600 ton kapasiteli Kaplıkaya Su Deposunun inşaatına başlanmıştır. 1965 yılına gelindiğinde artan su ihtiyacının mevcut Teferrüç Su Deposu ile karşılanamayacağı görülmüş ve 200 ton kapasiteli Akçağlayan Su Deposu, 100 ton kapasiteli Tavacı Su Deposu inşa edilmiştir. 1968 yılında Santral Garaj ve Ankara yolunun alt kesimlerinde kalan yerleşimlerin su sıkıntısını gidermek amacıyla Devlet Su İşleri ile bir protokol imzalamıştır. Proje kapsamında ikisi Arabayatağı Köyü merasında, diğeri Koğukçınar Mahallesinde olmak üzere üç adet derin kuyu açılmıştır.
1970 yılında DSİ ve Bursa Belediyesi arasında Bursa Şehrine İçme -Kullanma ve Endüstri Suyu Temini adı altında ilk kapsamlı İçmesuyu Projesi imzalanmıştır. 1974 yılında imzalanan DSİ’nin Bursa Şehrine İçme ve Kullanma Suyu Temini Projesi kapsamında Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından ana plan ve fizibilite raporu hazırlanmak üzere çalışmalara başlanmıştır. 1989 yılına gelene kadar Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı bir birim olarak görev yapan Belediye Sular İdaresi Bursa Büyükşehir olunca 3305 sayılı yasanın ek 4. maddesine göre Bursa Su Kanalizasyon İdaresi adını almıştır. 2560 sayılı kanun gereği, 3305 sayılı kanunla değişik 10.madde ve Bakanlar Kurulu 08.09.1989 tarih ve 89/14524 sayılı karar ile Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı kurulmuş olan Buski Genel Müdürlüğü müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
Kentimizin bugünkü durumunun özeti; Doğal kaynaklarıyla su şehri olarak bilinen Bursa`da İznik Gölü`nden yıllardır şirketler su çekiyor, Uluabat Gölü`nün etrafında bulunan fabrikalar göle tehdit oluşturuyor, Uludağ`ın pınarlarını şirketler ve belediye satıyor, sanayileşmenin ortasında kalan birçok dere artık kirli akıyor.
Velhasıl, durum vaziyetimiz böyle.
Su sıkıntısının yaşanmaması için yine, kentin çeşitli bölgelerine su kuyuları sondajları yapılacak. Bunlar, arıtılmadan direkt olarak şebekeye gelecek. Musluklardan çamurlu su aktığı iddiaları tekrar gündeme gelip konuşulacak.
Yazacak, konuşacak, söyleyecek, anlatacak çok şey var ama Velhasıl Bursa’nın su konusundaki durum ve vaziyeti içler acısı.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Velhasıl susuz kalıyoruz
İklim değişikliği ve kuraklık bütün dünyası olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alıyor. Kış ayları çok kurak geçti. Beklenen yağışlar istenildiği gibi yağmadı. Ne karlı dağlara kar düştü, ne de ovanın merkezinde yağmur damları göller, göletler oluşturdu.
Velhasıl, eski yıllarda Ekim ve Kasım aylarında baş gösteren su sıkıntımız bugünlerde Temmuz ayı ortasında görülmeye başlandı. Yetkililer, telaşa mahal yok diye açıklamalar yapsalar da Bursa kentinin barajlardaki stoklara göre kullanma su stokunun 45 günlük olduğu açıklandı.
Bursa’nın mevcuttaki ihtiyaçları nasıl karşılanıyor? Sorusuna cevap arayalım. Şehrimizin su ihtiyacının % 85 i Nilüfer ve Doğancı Barajlarından, % 15 i Uludağ pınar kaynaklarından sağlanmaktadır. Orhaneli Çınarcık Barajı’nın da içme suyu şebekesinin devreye girmesiyle Bursa’nın 2040 yılına kadar su sıkıntısı çekmeyeceği konuşuluyor.
Peki, Bursa’nın evsel atıkları ne alemde? Cevabı şöyle ; Avrupa Birliği standartlarında arıtılarak dezenfekte edilen atık su cazibeli olarak bin 640 metre açıkta ve 40 derinlikte Gemlik Körfezine deşarj edilmektedir. Sanayi atıkları da aynı şekilde deşarj ediliyor. Şu anda Bursa merkezde Büyükşehir Belediyesi’nin doğu ve Batı Arıtma sistemi olmak üzere 2 adet, birde Yeşil Çevre Arıtma Tesisi Gürsu olmak üzere toplamda 3 adet arıtma sistemi bulunuyor.
Bunlara rağmen, Marmara Denizi Körfez Kirlenmesi, müsilaj tehlikesi baş gösterdiğinde, arıtma sistemlerinin yeterli olmadığı tartışmaları da gündeme gelip duruyor.
Gelelim olayların can alıcı noktasına. Bursa’nın su kaynakları kayıtlara göre şöyle, 25 tane baraj, 24 tane sulama göleti, Bin 372 tane su çeken sondaj kayıtlı kuyusu, Tamamlanmayan 5 tane sulama barajı, Velhasıl Bursa Sudan İbarettir diye tarihe not düşen Evliye Çelebi’nin gözüyle görüp kaleme aldığı yıllar ile 2025 yılındaki mevcut durum ve hali vaziyetimiz böyle.
Dr. Mühendis Mustafa Uysal’ın yaptığı gözlemlere göre; bugün şehrimizde çok önemli bir su problemi vardır. Uzun yıllardır ihmal edilen su kaynaklarının rehabilite edilmemesinden ve suyu hoyratça kullanmamızdan, Su Şehri susuz kaldı. Şimdi, 50 günlük suyumuz kaldı diye ah vah ediyorlar. 20 yıldır faaliyette olan Çınarcık Barajı'nın suyunu şehre vermekte geç kaldık. İnsanları halen zeytinle, kömürle avutuluyorlar. Ama Ağustos sonu elimizi yıkamaya su bulamayacağız. Böylesine kritik bir durumda dahi yerel yönetimler, sanayideki su kullanımına, evlerdeki bahçe sulamasına ya da araç yıkayıcılara hiçbir kısıtlama getirmemektedirler. Su verimliliği diye yıllardan beri söylediğimiz konuları kulak ardı ettiler. Hoş geldin Susuz Yaz.
Velhasıl hali vaziyetimiz böyle.
Su kaynağımız olarak başka değerlerimizde mevcut. Fakat bunlar, çoktan özel sektöre sermaye olmuş durumda. Bursa'daki özel su tesislerin 19'u doğal kaynak suyu, 6'sı doğal mineralli su ve sadece 1 tesis içme suyu tesisi olarak faaliyet göstermektedir. Bu rakamlara baktığımızda 26 ayrı su kaynağımız mevcut fakat bunlar kentin içme ve kullanma suyu şebekesine dahil değil.
Tarihimize dönüp bakalım. Bursa’nın ilk su tesisleri M.Ö. 200 yıllarında bu bölgede kurulan Bithynia krallığı zamanında inşa edilmiştir. 200 yıllarında Kartaca Kumandanı Annibal Kuzey Afrika’da Zama savaşlarında Roma ordularına yenildikten sonra, Bithynia Krallığı’na sığınmış ve Bithynia Kralı Prusias I, şehirde yaptırdığı değişik imar faaliyetleri hususunda Annibal’dan faydalanmıştır. Bithynia Kralı Prusias’ın isteği üzerine M.Ö. 202 yıllarında, Kumandan Annibal tarafından Pınarbaşı suyu üzerine yapılan isale ve şebeke vasıtasıyla şehre getirilmiştir. Pınarbaşı’nda kurulan ve “çarşaf su yapısı” olarak adlandırılan yapıdan su derine döşenen künklerle evlere dağıtılmıştır.
Bursa şehrinin kuruluşundan günümüze gelmiş bir diğer eser ise Hisar’dır. Kırkodalar Mahallesindeki iki evin bahçesinde bulunan ve on üç basamak merdivenle inilen yer altı iki çeşmeden oluşmaktadır. Bu çeşmelerin de Kumandan Annibal tarafından yapıldığı söylenmektedir.
Osmanlı döneminde Bursa’da sıcak ve soğuk su kaynaklarından istifade edilerek çok sayıda çeşme, su kanalı ve hamam yaptırılmıştır. 1. Murat zamanında Yeni Türk Oymaklarının oluşturduğu yerleşim birimlerine, Pınarbaşı suyunun ulaşması mümkün olmadığı için bu menbaın üst tarafında bulunan Akpınar suyu getirilmiştir. Aynı dönemde Gökdere ’den hisardaki saraylara gelen saray suyu da ilk kez 1395 yılında şehre verilmeye başlamıştır.
Yıldırım Bayezit zamanında da kendi adını taşıyan camii ve külliyesine, Akçağlayan Menbaını künklerle ve kanallarla, aynı zamanda Pınarbaşı suyunu da Ulucami ve Çakırhamam civarına iletmiştir. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Baş Mimar Acem Ali’nin vefatından sonra Mimar Sinan tarafından sular Çekirge’ye isale edilmiş ve Gül Pınarı künklerle isale edilerek şehre 12 km’ den su getirilmiştir. 1905’te Reşit Mümtaz Paşa ilk kapsamlı içmesuyu projesini hazırlatmış ve Gökdere ’de bir dere kaptajı, isale hattı, dere geçitleri için yapılan köprüler, filtre, iki adet 1000 ton kapasiteli depo ve 72 km’lik şebeke inşa edilmiştir. İnşaat 1911 yılında tamamlanmış olup, Bursa bu sayede 150 adet hayrat çeşme kazanmıştır. Bonmaison’un çabaları ile 1915-1916 yılları arasında 75 km şebeke inşaatı gerçekleştirilmiş ve su abonesi sayısı 2000 civarına ulaşmıştır. Bursa’nın bol su kaynaklarına sahip olması, şehirde çok sayıda değirmenin oluşturulmasında etkili olmuştur. Bursa’ da bulunan değirmenlerin çoğu, şehrin içerisinden geçen dere kenarlarında kurulmuş ve su gücü ile çalıştırılmıştır. Suların paylaşımı meselesi ise belirli kurallar içerisinde gerçekleştirilmektedir. Kanallardan akan suyun kullanımı belirli şahıslara, toplumlara veya kurumlara tahsis edilmiştir. Osmanlı döneminde Bursa’ da bulunan su kanallarının, özellikle mahalle halkı tarafından kurulan vakıflar vasıtasıyla, bakım ve onarımları gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyet Dönemine geçildiğinde mevcut kaynakların yetersizliğini giderebilmek adına 1960’lı yıllara kadar birçok önemli çalışmalar yapılmıştır. 1929 yılında 1000 ton kapasiteli Teferrüç su deposu ve 300 ton kapasiteli Çekirge Su Deposu inşa edilmiştir. 1937’de Çarşaf olarak isimlendirilen Pınarbaşı menbaı ve çevresindeki pınarlar kapte edilerek üstü kapatılmıştır. 1938’de Akçağlayan ve Teferrüç depolarına su getiren isale hatlarını oluşturan künklerin yerine çelik boru döşenmiştir. Zeynilere ilave şebeke hattı döşenmiştir. 1947 yılında Kırkpınar menbaları isalesi inşaatına başlanmıştır. Ayrıca aynı yıl içerisinde 20 km’lik şebeke inşaatı tamamlanmıştır. 1958 yılında 300 ton kapasiteli Eski Çekirge Su Deposunun hem kapasitesinin küçük olması, hem de yeni yerleşim yerlerine göre bulunduğu kotun düşük olması nedeniyle daha yüksek bir kotta yer alacak, 600 ton kapasiteli Yeni Çekirge Su Deposunun inşaatına başlanmıştır. 1962 yılında 600 ton kapasiteli Kaplıkaya Su Deposunun inşaatına başlanmıştır. 1965 yılına gelindiğinde artan su ihtiyacının mevcut Teferrüç Su Deposu ile karşılanamayacağı görülmüş ve 200 ton kapasiteli Akçağlayan Su Deposu, 100 ton kapasiteli Tavacı Su Deposu inşa edilmiştir. 1968 yılında Santral Garaj ve Ankara yolunun alt kesimlerinde kalan yerleşimlerin su sıkıntısını gidermek amacıyla Devlet Su İşleri ile bir protokol imzalamıştır. Proje kapsamında ikisi Arabayatağı Köyü merasında, diğeri Koğukçınar Mahallesinde olmak üzere üç adet derin kuyu açılmıştır.
1970 yılında DSİ ve Bursa Belediyesi arasında Bursa Şehrine İçme -Kullanma ve Endüstri Suyu Temini adı altında ilk kapsamlı İçmesuyu Projesi imzalanmıştır. 1974 yılında imzalanan DSİ’nin Bursa Şehrine İçme ve Kullanma Suyu Temini Projesi kapsamında Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından ana plan ve fizibilite raporu hazırlanmak üzere çalışmalara başlanmıştır. 1989 yılına gelene kadar Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı bir birim olarak görev yapan Belediye Sular İdaresi Bursa Büyükşehir olunca 3305 sayılı yasanın ek 4. maddesine göre Bursa Su Kanalizasyon İdaresi adını almıştır. 2560 sayılı kanun gereği, 3305 sayılı kanunla değişik 10.madde ve Bakanlar Kurulu 08.09.1989 tarih ve 89/14524 sayılı karar ile Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı kurulmuş olan Buski Genel Müdürlüğü müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
Kentimizin bugünkü durumunun özeti; Doğal kaynaklarıyla su şehri olarak bilinen Bursa`da İznik Gölü`nden yıllardır şirketler su çekiyor, Uluabat Gölü`nün etrafında bulunan fabrikalar göle tehdit oluşturuyor, Uludağ`ın pınarlarını şirketler ve belediye satıyor, sanayileşmenin ortasında kalan birçok dere artık kirli akıyor.
Velhasıl, durum vaziyetimiz böyle.
Su sıkıntısının yaşanmaması için yine, kentin çeşitli bölgelerine su kuyuları sondajları yapılacak. Bunlar, arıtılmadan direkt olarak şebekeye gelecek. Musluklardan çamurlu su aktığı iddiaları tekrar gündeme gelip konuşulacak.
Yazacak, konuşacak, söyleyecek, anlatacak çok şey var ama Velhasıl Bursa’nın su konusundaki durum ve vaziyeti içler acısı.