Çok şükür yaz tatili kısa zamanda bitiyor. Özellikle spor maçlarının başlaması ve liglerin yeniden canlanmasıyla beraber transfer mevsimi de hızlandı.
Spor camiasındaki bu beklentileri ilgiyle izlerken, siyasetinde transfer sezonunu açması, Eylül ayında siyasetin yeni mesaisinin başlamasıyla yaşanılacak olan yeni dönemin epey bir sancılı olacağını işaret ediyor.
Aslında olaylar çok basit. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde başlayan ve her geçen gün boyutları biraz daha büyüyen, gelişen, sadece belediye yönetimi, müteahhit, siyasetçi arasındaki alış verişlerin değil, bu işlerin yapılabilmesi için nelerin yapıldığı konularındaki iddialarında konuşulması siyasetin alevlenmesine yol açtı. Belediye başkanları tutuklanan ana muhalefet partisi CHP, yaşanılan bu olayları siyasi kumpas, iktidar AK Parti ise gerçeklerin ortaya çıkarılması için yapılan adli işlemler olarak yorumluyorlar.
Peki, halk bu olayları nasıl yorumluyor?
Asıl mesele halkın düşüncesi ve beklentisi.
Halk arasında yapılan anketlere göre, olayların siyasi boyutlarda olduğuna dair yüzde 50’ye yakın bir görüş var. Nedeni, yapılan operasyonların sadece belli bir partiye yönelik olması iddiaları. AK Partili ve diğer muhalif belediyelerle ilgili yapılan şikayetlerin, ihbarların, elde edilen bilgilerle ilgili işlemlerin yapılmadığı görüşü ve iddiaları ağırlık kazanmış halkın nezdinde.
Oysa ki, AK Parti kurulduğu 2001 yılındaki halka güven veren mesaj ve idealleri üç Y şeklinde sıralanmıştı. Bunlar, Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar.
O dönemlerdeki halkın ekonomik bezginliği, devlet iradesindeki koalisyonların güvensizliği ve siyasete olan güvenin sarsılması, AK Parti’nin bu söylemleri nedeniyle iktidar yolunu açmıştı.
Aradan 24 yıl geldi geçti. Kesintisiz AK Parti iktidarı devam ediyor.
Ama, 2014 mahalli seçimlerine kadar her yolu güllük gülistanlık olarak gören AK Parti, bu kez siyaset kurumuna olan güveninde halkın nezdinde pek kabul görmediğini sandık sonuçlarından gördü diye düşünüyorum.
Gelelim bu güne.
Halkımız arasında hala umut ve beklentiler mevcut. Hani, AK Parti’nin pek çok temsilcisi sürekli tekrarlayıp duruyor ya; “yaparsa AK Parti yapar!” diye. İşte, aynen öyle, operasyonların her kim olursa olsun, korunmadan, gözetilmeden, kayırılmadan, ayrım yapılmadan gerçekleşmesi beklentisi mevcut. Bu beklentinin olup olmayacağını önümüzdeki günlerdeki zaman gösterecek.
Genel tablo böyle.
Bursa’nın yerel siyasetinde ise yine güç dengeleri, bazı kişilerin kayırılması, soruşturmaların bekletilmesi veya uzatılması veya hiç başlatılmaması iddialarıyla günleri geçirip duruyoruz. Öyle düşünülüyor ki, iktidarı, muhalefeti belli çıkar gurupları bir olmuşlar, kendi gemilerini yüzdürebilme adına sürekli plan ve projeler üretip, her türlü konularda birbirlerini kollayıp koruyorlar.
Böyle bir kanaate varılmasında en önemli olayların başında ise AK Parti’nin kuruluş felsefesinde yer alan yolsuzluklarla mücadele konusunda Bursa yerelinde zafiyet olduğu iddialarının konuşulması. Bu iddialarla ilgili verilen pek çok örnekler var. Çünkü olayların pek çoğu halkın gözleri önünde yaşanıyor. Hani şu hormonlu kentsel dönüşüm inşaatlarla ilgili iddialar ve şikayetler. Belediye tarafına dava açılmış, olaylarda isimleri geçtiği iddia edilen müteahhitlerle ilgili ise işlem yapılmadığı iddiaları ulu orta konuşuluyor mesela.
Sabırsızlık çok kötü bir huy.
Bu söylemlerle ilgili olarak Bursa’nın da yakın zamanda üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getireceğini düşünüyorum. Çünkü, bu ülkede, yüzde 92 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren’in aradan geçen 30 yıl sonrasında, Demokrasi Düşmanı iddiasıyla, darbe yaptığı gerekçesiyle yargılanmasına şahitlik ettik.
Buradan varılmak istenilen noktaya baktığımızda ise güç, kudret, hırs siyasi ayak oyunları ve benzerleri, hepsi gelip geçici. Devlet, arşivi bunların hepsini tarihi, saat ve gününe göre işleme alıp saklıyor. Vakti zamanı geldiğinde ise kamuoyu adına, ilgililer adalet adına ise görevliler hesap sormaya başlıyorlar.
İşin özeti, kim ne yaparsa yapsın, hesabı bu dünyada görülüyor.
Bursa yerelinde geçtiğimiz hafta tartışılan bir başka konu ise Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in transfer olacağıyla ilgili mesele. Halkın deyimi ile fon/ havuz medyasındaki bazı haberlerin yayınlanması oldu. İçeriğine baktığımızda aynı odaktan pompalandığı işareti görülen bu mesele, sanırım bir nabız yoklama amaçlı sergilendi, gündeme getirildi.
Ama, beklenilen tepkiler pek fazla gelmedi. AK Parti içinden bu transferle ilgili epey ilgi çekici bilgilendirmeler yapıldı. Sonuç; Belediye başkanının AK Parti’ye transfer edilmesi için ortada herhangi bir neden yok. Çünkü, meclis çoğunluğu zaten AK Parti’de, herhangi bir olumsuzluk halinde, yeni başkan Belediye Meclisi içinden seçileceği için mevcut başkanın transfer edilmesine gerek yok.
AK Parti siyasi transferlerden çok, hak, hukuk ve adaletin yerine gelmesi için hizmet etmeye devam ediyor. Bu konularla ilgili engel çıkaranları zaten Bursa halkı, kamuoyu ve olaylara karıştıkları iddia edilen kişiler zaten yakından tanıyorlar, biliyorlar.
Bence, verilen bu mesajın içeriği hem AK Parti içindeki AKP’li Bozbey sevdalılarına hem de “bizim halimiz ne olacak?” diye sürekli düşünenlere yol haritası olabilir.
“Ne oldum değil, ne olacağım?” diye düşünmek bence en hayırlısı olur.
Köprülerin altından daha çok sular akar. Bursa olarak biz bu filmi bundan 20 sene önce de izlemiştik. Yine aynı kişiler, aynı transfer hikayesi vardı gündemde. Demek ki birileri sadece rantiye iddiaları değil siyasi koruma ve korunma peşinde koşmaya devam ettikleri iddialarını pek fazla duymamışlar.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Transfer mevsimi
Çok şükür yaz tatili kısa zamanda bitiyor. Özellikle spor maçlarının başlaması ve liglerin yeniden canlanmasıyla beraber transfer mevsimi de hızlandı.
Spor camiasındaki bu beklentileri ilgiyle izlerken, siyasetinde transfer sezonunu açması, Eylül ayında siyasetin yeni mesaisinin başlamasıyla yaşanılacak olan yeni dönemin epey bir sancılı olacağını işaret ediyor.
Aslında olaylar çok basit. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde başlayan ve her geçen gün boyutları biraz daha büyüyen, gelişen, sadece belediye yönetimi, müteahhit, siyasetçi arasındaki alış verişlerin değil, bu işlerin yapılabilmesi için nelerin yapıldığı konularındaki iddialarında konuşulması siyasetin alevlenmesine yol açtı. Belediye başkanları tutuklanan ana muhalefet partisi CHP, yaşanılan bu olayları siyasi kumpas, iktidar AK Parti ise gerçeklerin ortaya çıkarılması için yapılan adli işlemler olarak yorumluyorlar.
Peki, halk bu olayları nasıl yorumluyor?
Asıl mesele halkın düşüncesi ve beklentisi.
Halk arasında yapılan anketlere göre, olayların siyasi boyutlarda olduğuna dair yüzde 50’ye yakın bir görüş var. Nedeni, yapılan operasyonların sadece belli bir partiye yönelik olması iddiaları. AK Partili ve diğer muhalif belediyelerle ilgili yapılan şikayetlerin, ihbarların, elde edilen bilgilerle ilgili işlemlerin yapılmadığı görüşü ve iddiaları ağırlık kazanmış halkın nezdinde.
Oysa ki, AK Parti kurulduğu 2001 yılındaki halka güven veren mesaj ve idealleri üç Y şeklinde sıralanmıştı. Bunlar, Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar.
O dönemlerdeki halkın ekonomik bezginliği, devlet iradesindeki koalisyonların güvensizliği ve siyasete olan güvenin sarsılması, AK Parti’nin bu söylemleri nedeniyle iktidar yolunu açmıştı.
Aradan 24 yıl geldi geçti. Kesintisiz AK Parti iktidarı devam ediyor.
Ama, 2014 mahalli seçimlerine kadar her yolu güllük gülistanlık olarak gören AK Parti, bu kez siyaset kurumuna olan güveninde halkın nezdinde pek kabul görmediğini sandık sonuçlarından gördü diye düşünüyorum.
Gelelim bu güne.
Halkımız arasında hala umut ve beklentiler mevcut. Hani, AK Parti’nin pek çok temsilcisi sürekli tekrarlayıp duruyor ya; “yaparsa AK Parti yapar!” diye. İşte, aynen öyle, operasyonların her kim olursa olsun, korunmadan, gözetilmeden, kayırılmadan, ayrım yapılmadan gerçekleşmesi beklentisi mevcut. Bu beklentinin olup olmayacağını önümüzdeki günlerdeki zaman gösterecek.
Genel tablo böyle.
Bursa’nın yerel siyasetinde ise yine güç dengeleri, bazı kişilerin kayırılması, soruşturmaların bekletilmesi veya uzatılması veya hiç başlatılmaması iddialarıyla günleri geçirip duruyoruz. Öyle düşünülüyor ki, iktidarı, muhalefeti belli çıkar gurupları bir olmuşlar, kendi gemilerini yüzdürebilme adına sürekli plan ve projeler üretip, her türlü konularda birbirlerini kollayıp koruyorlar.
Böyle bir kanaate varılmasında en önemli olayların başında ise AK Parti’nin kuruluş felsefesinde yer alan yolsuzluklarla mücadele konusunda Bursa yerelinde zafiyet olduğu iddialarının konuşulması. Bu iddialarla ilgili verilen pek çok örnekler var. Çünkü olayların pek çoğu halkın gözleri önünde yaşanıyor. Hani şu hormonlu kentsel dönüşüm inşaatlarla ilgili iddialar ve şikayetler. Belediye tarafına dava açılmış, olaylarda isimleri geçtiği iddia edilen müteahhitlerle ilgili ise işlem yapılmadığı iddiaları ulu orta konuşuluyor mesela.
Sabırsızlık çok kötü bir huy.
Bu söylemlerle ilgili olarak Bursa’nın da yakın zamanda üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getireceğini düşünüyorum. Çünkü, bu ülkede, yüzde 92 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren’in aradan geçen 30 yıl sonrasında, Demokrasi Düşmanı iddiasıyla, darbe yaptığı gerekçesiyle yargılanmasına şahitlik ettik.
Buradan varılmak istenilen noktaya baktığımızda ise güç, kudret, hırs siyasi ayak oyunları ve benzerleri, hepsi gelip geçici. Devlet, arşivi bunların hepsini tarihi, saat ve gününe göre işleme alıp saklıyor. Vakti zamanı geldiğinde ise kamuoyu adına, ilgililer adalet adına ise görevliler hesap sormaya başlıyorlar.
İşin özeti, kim ne yaparsa yapsın, hesabı bu dünyada görülüyor.
Bursa yerelinde geçtiğimiz hafta tartışılan bir başka konu ise Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in transfer olacağıyla ilgili mesele. Halkın deyimi ile fon/ havuz medyasındaki bazı haberlerin yayınlanması oldu. İçeriğine baktığımızda aynı odaktan pompalandığı işareti görülen bu mesele, sanırım bir nabız yoklama amaçlı sergilendi, gündeme getirildi.
Ama, beklenilen tepkiler pek fazla gelmedi. AK Parti içinden bu transferle ilgili epey ilgi çekici bilgilendirmeler yapıldı. Sonuç; Belediye başkanının AK Parti’ye transfer edilmesi için ortada herhangi bir neden yok. Çünkü, meclis çoğunluğu zaten AK Parti’de, herhangi bir olumsuzluk halinde, yeni başkan Belediye Meclisi içinden seçileceği için mevcut başkanın transfer edilmesine gerek yok.
AK Parti siyasi transferlerden çok, hak, hukuk ve adaletin yerine gelmesi için hizmet etmeye devam ediyor. Bu konularla ilgili engel çıkaranları zaten Bursa halkı, kamuoyu ve olaylara karıştıkları iddia edilen kişiler zaten yakından tanıyorlar, biliyorlar.
Bence, verilen bu mesajın içeriği hem AK Parti içindeki AKP’li Bozbey sevdalılarına hem de “bizim halimiz ne olacak?” diye sürekli düşünenlere yol haritası olabilir.
“Ne oldum değil, ne olacağım?” diye düşünmek bence en hayırlısı olur.
Köprülerin altından daha çok sular akar. Bursa olarak biz bu filmi bundan 20 sene önce de izlemiştik. Yine aynı kişiler, aynı transfer hikayesi vardı gündemde. Demek ki birileri sadece rantiye iddiaları değil siyasi koruma ve korunma peşinde koşmaya devam ettikleri iddialarını pek fazla duymamışlar.