Bu memleketin sorunlarının ne zaman ve ne şekilde çözümleneceğine dair bilgi istendiğinde, “konuyla ilgileniyoruz. En kısa zamanda sorun çözümlenecek” cevabını alıyoruz.

Sonra, günler geçiyor.Tık yok

Haftalar geçiyor, tık yok.

Aylar geçiyor, tık yok.

Sonrasında yıllar geçiyor, tık yok. Yani, sorunlar artık günlük olmaktan, haftalık olmaktan, aylık olmaktan çıkıp kronik hale geliyor.

Kim kime dum duma gibi bir görüntü var bu memleketin hallerinde.

Tabi, bu durum halkı bazen isyan noktasına getiriyor. Bazen, bize şikayet ediyorlar. Olayları anlatıyorlar. Meslektaşlarımız ve bazen ben, bu kentin dertleriyle, sorunlarıyla ilgili olarak çözüm odaklı, kimseyi suçlamadan sorunların çözülmesi adına birtakım yazılar yazıyoruz.

Sonrasında, sorun çözümleniyor mu? Diye soranlara ise, “biz görevimizi yaptık, görev yapmayanlar utansın!” deme hakkımız doğuyor.

Çünkü, bu kentin dertleriyle ilgilenmek, dertlenmek ve sorunlarını çözmek adına koltuklara oturttuğumuz birtakım kişiler, işi gücü bırakmış, günü kurtarmanın peşinde koşuyorlar.

Toplu taşımada dertler bir değil, belki bin ama, artık bu vatandaşlar bile sorunların çözümlenmeyeceğine inandıkları için şikayet etmekten boşunu boşuna dertlenip sinir harbi ile uğraşmaktan vaz geçmişler.

Bunun faturasını da yaklaşan seçimlerde siyasetçilere, özellikle de ilgilenmeyen, denetlemeyen, vatandaşların seslerine sürekli kulak kabartıyormuş gibi yapıp, kulak ardı eden siyasetçilere büyük sitem yaparak kesmeyi düşünenlerin de olduğunu buradan yazarak, tarihe kalıcı not düşerek hatırlatıyorum.

Bu durumu tekrar anlatıp, ilgililere duyurmak isterim.

Sonuç ne olursa olsun, halkın istekleri, vatandaşların istekleri bu ülke için, demokrasi için, sizin o koltuklarda daha rahat oturmanız ve “halkım istedi bizlerde yaptık” diyebilmeniz için büyük önem arz ediyor.

Üç tane iş takipçisi ve işgüzarın, şakşakçıların yandaşların istemlerine göre hareket ediliyor imajından artık vaz geçilmesi gerekiyor. Çünkü bu durum, bugün yarın size tepki oyu olarak fatura çıkarabilir.

Gelelim işin aslına.

Bursa’nın şehirlerarası otobüs terminali, malum Yalova yolu Demirtaş Organize Sanayi Kavşağında bulunuyor. Terminal yapıldığında, bu alan çok geniş ve halkın bütün ihtiyaçlarına karşılık verebilecek düzeyde idi. Sonra, terminalin otopark alanı birisine satıldı. AVM oldu. Şimdi, tıklım tıklım. AVM’nin otoparkı yetmiyor. Vatandaşlar Terminal otoparkına araç bırakıyor. Yola bırakıyor. Terminalin otoparkı yetmiyor, AVM’li esnaf, terminale gelen vatandaşları araçlarını kendi otoparklarına bırakmakla suçluyorlar.

Yani, her iki tarafta da bir memnuniyetsizlik mevcut. Bugüne kadar ite kaka bu durum gelmiş. Sonrasında yapılan tramvay hattı. Terminal otoparkında hatırı sayılır bir daralmaya yol açmış. Anlatılanlara göre yaklaşık 500 araçlık otopark azalması varmış bu alanlarda.

Bu durum, terminal otoparkını tam bir curcunaya dönüştürmüş. Her ne kadar önlem alıp, trafik tıkanmasına karşı tedbirler uygulansa da, otoparkta yer bulmakta güçlük çekenler, araçların geliş gidiş yollarına, ara yollara da araç bırakıyorlar.

Hal ve durum böyle olunca da terminal otoparkı tam bir curcuna haline dönmüş. Özellikle de hafta sonu günlerinde hem AVM’ye gelenler hem de yolcularını getirenler için bu durum çekilmez çile halinde.

Olayların neden ve niçinleri beni ve buraya araçlarıyla gelip otopark çilesi çeken insanları gerçekten pek fazla ilgilendirmiyor. Sorumlu bazı kişilerin, “toplu taşıma ile gelin. Sorun yaşamazsınız” dediklerini duyar gibi oluyorum. Ama, bu kentin her köşesinden gelen, zamanında gelen, toplu taşıma yok. Bazen otobüs saati, toplu taşıma saatlerine uymuyor. Bazen, insanların oturdukları mekan ile terminale ulaşım için toplu taşıma hizmeti uyum sağlamıyor. Bu söylemin uygulanması zaten mümkün değil. Bu dert ve sıkıntı bir günlük değil, aylarca yazsak, sorunları anlatabilmemiz de mümkün değil.

Dertleri çözmekle görevlilerin kısa yolu bulup, “toplu taşıma ile gelin” demesi kolay. Oysa, toplu taşımada zaten sıkıntılar çok büyük. Dertler büyük. İnsanlar sizin diretmenize artık direnç bile gösteremez hale gelmişler. Birde, herkes toplu taşımayı kullanmak zorunda mıdır? İnsanların hastalıkları var, sakatlıkları var. Özel durumları var.

Herkes toplu taşımaya binebilecek kadar sağlam, sağlıklı olmayabilir.

Bunun içinde, ilgililerin konuyla ilgileniyormuş gibi yapıp, günü kurtarmayı bir kenara bırakıp, gerçekten halkın dertleriyle dertlenip, bu sıkıntıya çareler bulması, kalıcı çözümler getirmesi lazım.

Bu terminale Bursa’da yaşayan herkesin yolu düşüyor. İnsanların “arabamızı nereye park edeceğiz?” diye düşünmeden, rahatlıkla gelip gitmeleri, ulaşımın, dert etmedikleri bir merkez olmalı.

Bursa’ya, çileli, dertli sorunlu terminal değil, bütün Türkiye ve dünyaya örnek olan bir terminal yakışır.

“Otopark, ulaşım ve trafik bütün dünyanın derdi” diye söylemlerle olayları ertelemek, konuya çözüm yerine çözümsüzlük getirmek ve bahaneler aramak artık bitmeli.

Terminalin otopark sorununun kalıcı çözümlenmesini istiyor Bursa halkı. Çok şey istemiyor her halde. Yapılması da zaten güç değil. Gerekli düzenleme ile bu işin zaten çözüm noktası belli. Ama, işi yapmayı kendine görev edinen yönetici bulmak zor galiba Bursa’da.