1990’lı yılların başında dünya Yugoslavya’nın parçalanmasıyla birlikte yaşanılan kardeş kavgaları ve bir soykırıma şahit oldu.
Yaşanılan ve adına iç savaş denilen, savaşan durdurulması için görevli gönderilen Birleşmiş Milletler Askerlerinin gözü önünde, bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu soykırımın üzerinden tam tamına 30 yıl geldi geçti.
Yakınlarını kaybeden insanlar, akrabalarını, annelerine, babalarını kaybeden insanlar, yapılan bu katliam ve soykırımın hesaplarının sorulmasını beklerken, soykırımı yargılanması için kurulan Birleşmiş Milletler Özel Eski Yugoslavya Mahkemesinin kararları ise dünya genelinde şok yarattı.
Çünkü, katil ve eli kanlı birkaç kişi haricinde, soykırımı yapanlar ceza almadı. Herhangi bir devlet bu soykırımdan sorumlu tutulmadı. Kadınlara tecavüz edenler yargılanmadı. Kısaca ilahi adalet yerine getirilmedi. Yada egemen bazı güçler tarafından bu adaletin yerine gelmesine engel olundu.
23 Mayıs 2024 tarihinde BM Genel Kurulu, bu olayları unutturmama adına 11 Temmuz'u Srebrenitsa'daki 1995 Soykırımını Anma ve Düşünme Uluslararası Günü olarak belirledi. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetimiz de 10 Temmuz 2024 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 2024/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile de günün anlam ve önemine vurgu yapılmıştır.
Avrupa’nın göbeğinde, hem de güvenli bölge diye bilinen Srebrenitsa’da, Bosna’nın çeşitli vilayetlerinde Türk ve Müslümanların hedef alınması tarihe kara bir leke olarak eklendi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, hem eski Yugoslavya topraklarında yaşanılan olaylar hem de Türk ve Müslüman soykırımlarının hatırlanması adına, uluslar arası pek çok çalışmaya imza attı.
Yaşanılan olayları bütün hatları ve ayrıntılarıyla hala uluslar arası düzeyde anlatmaya ve soykırımın hesabının sorulmasına ilişkin çalışmalara devam ediliyor.
Eski Yugoslavya’nın dağılmasından sonra 1992 ile 1995 yılları arasında yaşanan savaşta Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, büyük çoğunluğu Bosnalı Müslümanlar olmak üzere yüz bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık iki milyon kişi de yerinden, vatanından, toprağından edilmiştir.
Bu savaş esnasında Srebrenitsa’da yaşanan katliam insanlık tarihinin en acımasız olayları arasında yerini almıştır. 1995 yılının Temmuz ayında BM Güvenlik Konseyi’nin 819 sayılı Kararı uyarınca güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa, koruma görevi olan Hollandalı askerlerin bölgeyi habersizce terk etmesiyle Sırp ordusu tarafından ele geçirilmiş, binlerce insan acımasız bir şekilde katledilmiş, geriye kalanlar ise zor koşullarda göç etmeye maruz bırakılmışlardır.
BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmede belirtildiği üzere ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen birtakım fiiller soykırım suçu oluşturmaktadır. Söz konusu soykırım suçuna giren bazı fiiller; “bir gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi, grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alınması ve gruba mensup çocukların zorla bir başka gruba nakledilmesi” şeklinde sıralanmıştır. Bosna’da ve etrafında bütün bu yazılanların hepsi, mislisiyle yaşanmıştır.
Srebrenitsa’da gerçekleşen top yekün yok etme eyleminin soykırım suçunun niteliklerini haiz olduğu açıktır. Nitekim Uluslararası Adalet Divanı ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, Sırp ordusunun Bosnalı Müslümanlara yönelik bu eylemini soykırım olarak tanımıştır.
En az 8 bin kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin göç etmeye zorlandığı soykırımın 30’uncu yıl dönümü olan 2025 yılında trajedinin etkileri, mağdurlar ve Bosna halkı başta olmak üzere tüm dünyada devam etmektedir.
Bununla birlikte son dönemde yaşanan bazı gelişmeler trajedinin ortaya konulması ve anlaşılabilmesi açısından umut vericidir. 23 Mayıs 2024 tarihinde BM Genel Kurulu, 11 Temmuz’u Srebrenitsa’daki 1995 Soykırımını Anma ve Düşünme Uluslararası Günü olarak belirlemiştir.
Srebrenitsa’da gerçekleşen trajedinin tüm yönleriyle ele alınması, her bir mağdurun tespit edilmesi ve faillerinden hesap sorulması, bir daha bu neviden soykırım eylemlerinin insanlık tarihini lekelememesi adına önem arz etmektedir. Ne yazık ki, aradan geçen 30 yıl sürece rağmen bugün hala failleri belirlenemeyen cinayetler, tecavüzler ve soykırımın izleri hala aydınlatılamadı.
Bugün de dünya ülkeleri ve Birleşmiş Milletler yine kötü bir sınav vermektedir. 7 Ekim 2023 tarihinden beri Gazze’de, tıpkı 30 yıl önce Srebrenitsa’da olduğu gibi bir soykırım eyleminin tüm Dünyanın gözü önünde devam etmekte olduğu görülmektedir. Uluslararası toplumun tüm aktörlerinin ve ülkelerin bu çerçevede uluslararası sözleşmelerden ve insanlığın gereklerinden kaynaklanan sorumluluklarını hatırlayarak Gazze’de gerçekleşen katliama karşı aktif olarak harekete geçmeleri yeni acıların yaşanmaması adına acil çözüm beklenmektedir.
İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve eşitliğin sağlanması misyonu ile faaliyet gösteren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, 11 Temmuz 1995 tarihinde Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı ve günümüzde Filistin’de süregelen soykırımı kınıyor; Filistin’de devam eden katliamın bir an önce durdurulması çağrımızı yineliyoruz.
Bende, soybağı olarak Ata topraklarımız sayılan Yugoslavya’da yaşanılan bu insanlık dışı olaylara neden olanları en şiddetli şekilde lanetliyorum.
Allah, bu kara günleri bir daha başka hiçbir topluma yaşatmasın!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Srebrenitsa’daki Soykırımın 30. Yılı
1990’lı yılların başında dünya Yugoslavya’nın parçalanmasıyla birlikte yaşanılan kardeş kavgaları ve bir soykırıma şahit oldu.
Yaşanılan ve adına iç savaş denilen, savaşan durdurulması için görevli gönderilen Birleşmiş Milletler Askerlerinin gözü önünde, bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu soykırımın üzerinden tam tamına 30 yıl geldi geçti.
Yakınlarını kaybeden insanlar, akrabalarını, annelerine, babalarını kaybeden insanlar, yapılan bu katliam ve soykırımın hesaplarının sorulmasını beklerken, soykırımı yargılanması için kurulan Birleşmiş Milletler Özel Eski Yugoslavya Mahkemesinin kararları ise dünya genelinde şok yarattı.
Çünkü, katil ve eli kanlı birkaç kişi haricinde, soykırımı yapanlar ceza almadı. Herhangi bir devlet bu soykırımdan sorumlu tutulmadı. Kadınlara tecavüz edenler yargılanmadı. Kısaca ilahi adalet yerine getirilmedi. Yada egemen bazı güçler tarafından bu adaletin yerine gelmesine engel olundu.
23 Mayıs 2024 tarihinde BM Genel Kurulu, bu olayları unutturmama adına 11 Temmuz'u Srebrenitsa'daki 1995 Soykırımını Anma ve Düşünme Uluslararası Günü olarak belirledi. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetimiz de 10 Temmuz 2024 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 2024/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile de günün anlam ve önemine vurgu yapılmıştır.
Avrupa’nın göbeğinde, hem de güvenli bölge diye bilinen Srebrenitsa’da, Bosna’nın çeşitli vilayetlerinde Türk ve Müslümanların hedef alınması tarihe kara bir leke olarak eklendi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, hem eski Yugoslavya topraklarında yaşanılan olaylar hem de Türk ve Müslüman soykırımlarının hatırlanması adına, uluslar arası pek çok çalışmaya imza attı.
Yaşanılan olayları bütün hatları ve ayrıntılarıyla hala uluslar arası düzeyde anlatmaya ve soykırımın hesabının sorulmasına ilişkin çalışmalara devam ediliyor.
Eski Yugoslavya’nın dağılmasından sonra 1992 ile 1995 yılları arasında yaşanan savaşta Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, büyük çoğunluğu Bosnalı Müslümanlar olmak üzere yüz bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık iki milyon kişi de yerinden, vatanından, toprağından edilmiştir.
Bu savaş esnasında Srebrenitsa’da yaşanan katliam insanlık tarihinin en acımasız olayları arasında yerini almıştır. 1995 yılının Temmuz ayında BM Güvenlik Konseyi’nin 819 sayılı Kararı uyarınca güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa, koruma görevi olan Hollandalı askerlerin bölgeyi habersizce terk etmesiyle Sırp ordusu tarafından ele geçirilmiş, binlerce insan acımasız bir şekilde katledilmiş, geriye kalanlar ise zor koşullarda göç etmeye maruz bırakılmışlardır.
BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmede belirtildiği üzere ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen birtakım fiiller soykırım suçu oluşturmaktadır. Söz konusu soykırım suçuna giren bazı fiiller; “bir gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi, grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alınması ve gruba mensup çocukların zorla bir başka gruba nakledilmesi” şeklinde sıralanmıştır. Bosna’da ve etrafında bütün bu yazılanların hepsi, mislisiyle yaşanmıştır.
Srebrenitsa’da gerçekleşen top yekün yok etme eyleminin soykırım suçunun niteliklerini haiz olduğu açıktır. Nitekim Uluslararası Adalet Divanı ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, Sırp ordusunun Bosnalı Müslümanlara yönelik bu eylemini soykırım olarak tanımıştır.
En az 8 bin kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin göç etmeye zorlandığı soykırımın 30’uncu yıl dönümü olan 2025 yılında trajedinin etkileri, mağdurlar ve Bosna halkı başta olmak üzere tüm dünyada devam etmektedir.
Bununla birlikte son dönemde yaşanan bazı gelişmeler trajedinin ortaya konulması ve anlaşılabilmesi açısından umut vericidir. 23 Mayıs 2024 tarihinde BM Genel Kurulu, 11 Temmuz’u Srebrenitsa’daki 1995 Soykırımını Anma ve Düşünme Uluslararası Günü olarak belirlemiştir.
Srebrenitsa’da gerçekleşen trajedinin tüm yönleriyle ele alınması, her bir mağdurun tespit edilmesi ve faillerinden hesap sorulması, bir daha bu neviden soykırım eylemlerinin insanlık tarihini lekelememesi adına önem arz etmektedir. Ne yazık ki, aradan geçen 30 yıl sürece rağmen bugün hala failleri belirlenemeyen cinayetler, tecavüzler ve soykırımın izleri hala aydınlatılamadı.
Bugün de dünya ülkeleri ve Birleşmiş Milletler yine kötü bir sınav vermektedir. 7 Ekim 2023 tarihinden beri Gazze’de, tıpkı 30 yıl önce Srebrenitsa’da olduğu gibi bir soykırım eyleminin tüm Dünyanın gözü önünde devam etmekte olduğu görülmektedir. Uluslararası toplumun tüm aktörlerinin ve ülkelerin bu çerçevede uluslararası sözleşmelerden ve insanlığın gereklerinden kaynaklanan sorumluluklarını hatırlayarak Gazze’de gerçekleşen katliama karşı aktif olarak harekete geçmeleri yeni acıların yaşanmaması adına acil çözüm beklenmektedir.
İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve eşitliğin sağlanması misyonu ile faaliyet gösteren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, 11 Temmuz 1995 tarihinde Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı ve günümüzde Filistin’de süregelen soykırımı kınıyor; Filistin’de devam eden katliamın bir an önce durdurulması çağrımızı yineliyoruz.
Bende, soybağı olarak Ata topraklarımız sayılan Yugoslavya’da yaşanılan bu insanlık dışı olaylara neden olanları en şiddetli şekilde lanetliyorum.
Allah, bu kara günleri bir daha başka hiçbir topluma yaşatmasın!