Yaz ve sıcak günler artık geride kaldı. Havalar bir soğuk bir sıcak olduğu için tam hastalık zamanı. İnsanların bu ani hava değişimine karşı dikkatli olması ve kendisini koruması lazım.

Bazı, deniz bantlarında, sahillerimizde yaz devam ediyor. Deniz suyu sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde. Okullar açıldı. Yazlıkçılar memleketlerine geri döndü. Sahiller, plajlar ise bu güzel havalarda emeklilere ve belde sakinlerine kaldı.

Birde, bunun ekonomik maliyeti var. Malum, Temmuz ayında emekliler maaşlarında okkalı bir artış bekliyordu. Çünkü, asgari ücrete böyle bir zam geldi. Memur maaşlarına da okkalı zamlar g eldi. SGK ve Bağkur emeklileri ise her zamanki gibi üvey evlat muamelesi gördü. Bu yüzden de turizmde beklenen canlılık olmamış gibi konuşuyor turizmciler.

Sözde zam yapıldı. Hem de enflasyon kadar. Ama, zamlar yükseltilen maaş üzerinden değil de kök maaş üzerinden yapılınca pek çok emeklimiz yine seçim zamanı yapılan 7 bin 500 TL’lik emekli maaşını almaya devam ediyor.

Bu konuda pek çok asılsız haberler yayılıyor. Hele sosyal medya ortamlarında sanki zamlar yapılmış, bankalara paralar gönderilmiş. Hesaplara yatmış gibi propaganda var.

Bütün bunların aslı astarı yok.  Hepsi birer algı operasyonu. Kanmamak, inanmamak lazım.

Asıl olan, hükümet görevlileri ve bakanlar tarafından yapılan açıklamalar. Ne diyor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, maaş zamlarıyla ilgili çalışma var, TBMM’ye gelecek olan bütçe kanunu içinde değerlendirilecek. Bazıları ise Ekim ayında meclis açılacak, bu konu görüşülecek. Zaten, Ekim ayında bütçe ön görüşmeleri başlayacak. Ekonomi bakanı ise zammın yılsonunda olacağını ifade ediyor. Zaten yılsonu Ocak ayı başında emeklilere zam yapılacak.  

Buradan çıkan sonuç; zam için yeni yıl bekleniyor. Ara zam, ek zam, ilave zam beklentisi gerçek olur ise büyük bir sürpriz olur.

Emeklilerin kendi aralarındaki konuşmalarına göre, hükümet seçim sonrasında beklentileri tam olarak yerine getirmedi.

Türkiye’de seçimler zaten hiç bitmiyor. Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri yapıldı. Şimdi önümüzdeki Mart ayında mahalli seçimler, belediye başkanlığı seçimleri var.

Sonrasında Allah kerim.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni, sivil ve milli bir anayasa yapılmasından söz ediyor. İttifak güçleri, yani TBMM’deki Cumhur ittifakının milletvekili sandalye sayıları bu çalışma için yetmiyor. Muhalefetten destek alınması zorunlu. Mahalli seçimler öncesinde muhalefeti sıkıştırıp, bu desteğin sağlanmasını, destek olmasa bile destek için söz verilmesini bekliyor. Çünkü, mahalli seçimlerdeki neticelere göre, Türkiye siyaseti yeniden şekillenecek. 

Siyasi partiler, kendi aralarında bir birlerine naz yapan kız evi oğlan evi gibi davranıyorlar. İttifaklar arasında da gerginlikler var. Daha önceleri her şeye “evet” diyenler arasında bu kez belediye başkanlığı sayısı ve meclis üyeliği sayısı konularında var.

Siyasi gelişmeler eskiden olduğu gibi sabit ve durağan, sonucu belli değil. İttifak zeminlerinde parti tabanlarında kaymalar var. Kendilerini Kaf Dağı’nın tepesinde görenler, dağın tepesini bırakın, eteklerine bile tırmanamadıklarını görünce geri vites yapmak zorunda kaldılar.

Mart ayına daha çok var. Zamanla, ittifaklar arasındaki karşılıklı söylemler, büyüklerin araya girmesiyle çözümlenir.

Çünkü, bu işin şakası yok.

Eğer bu iktidarın değişmesi isteniyorsa, bu ekonomik gidişatın değiştirilmesi isteniyorsa, vatandaşın cebine daha fazla paranın girmesini sağlayacak olan siyasi kadroların iş başına gelmesi gerekiyor. Bunun içinde, ister genel ister mahalli olsun seçimler vatandaşın gücünü göstermesi için güçlü bir yaptırım.

Biz bu olayları 1989 seçimlerinde yaşadık. 12 Eylül mirasçısı Anavatan Partisi’nin “ben kimi istersem, bu millet onu seçer” mantığı ile hareket etmesi üzerine vatandaşların sandıklarda verdiği güzel dersi unutmayalım.

Bu seçimlerde büyük sürprizler olabilir.

Seçim gündeme gelmişken, siyasi partiler ve adak odaklı seçim kazanmanın hesabını yapanlarda meydanlara inmeye başladılar. Yani, siyasetin yeni sezonu açılmış oldu.

Açılışlar, düğünler, davetler hiç kaçırılmıyor.

Belediye başkan aday adayları, meclis üyesi aday adayları şimdiden köşe başlarını tutup, sandalye kapmanın hesabını yapıyorlar.