Sosyal Medya ortamlarının gelişmesi, internet kullanımının artması üzerine, dünyanın pek çok bölgesinde, ülkesinde, artık herkes bizim mesleğe göz kırpmaya, gazeteci olmaya başladı diye konuşuluyor.
Oysa ki, şöyle baktığımızda, özellikle de sosyal medya ortamlarında, kimlikleri bile belli olmayan, sanal kişiler, trollerin yaptıkları paylaşımlara baktığımızda, kişilerin ya kişisel egolarını tatmin edebilme yada siasi rakiplerini küçük düşürebilme adına yalan yanlış bir takım yazılar yazdıklarını görebiliyoruz.
İstanbul Çağlayan Adliyesi kayıtlarına göre, Bilişim Suçlarında belki de dünya birincisi olmaya adayız. Çünkü her gün yüzlerce yeni suç duyurusu ve şikayet geliyor sosyal medya ortamlarındaki paylaşımlarla ilgili.
İnsanlar, sosyal medya kullanmaya başladıklarında sanırım kendilerini özgür, karşısındaki insanlara akıllarına gelen her türlü yazılı yazabilme, onları karalama, küçük düşürme, toplum içinde statü kaybına yol açma adına habire yazıp çiziyorlar. Sonra da kalkıp, medya özgürlüğü sloganlarıyla kendilerine destek ve yandaş arıyorlar.
Oysa ki bizim meslekte beş ne bir K kuralı vardır?
Herhangi bir duyum, haber notu, bilgisi gelmesi halinde bu kural aynen işlemeye başlar. Önce kurula tekrar hatırlayalım. Yani, verilen bilgilerin, duyurulan suflelerin doğru olup olmadığı için izlenecek olan yol ve cevap aranan sorular, ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden, kim! Bu dizine bizler mesleki olarak 5 N, bir K kuralı diyoruz.
Mesela, herhangi bir kaza meydana gelmiş. Olayın ne kısmı kaza. Nerede kısmı, olay mahalli oluyor. Ne zaman, kazanın meydana geldiği tarih ve saat dilimi. Nasıl, kaza nasıl oluşmuş? Sürücü hatası, arabanın arızalı durumları, alkol meselesi vb. Neden, sorusuna yol bozukluğu, sürat, kişinin dikkatsizliği vb gibi soruların cevapları içerir. Kim sorusu çok önemli. Olayın faili kim. Kazayı kim yaptı? Kimler zarar gördü?
Bütün bu sorulara cevap alınmazsa, haber, haber değildir. Bu eksikliklerle haber yazan kişiye ne basın mensubu ne de gazeteci denir.
Birde, olaylarla ilgili, kaza ile ilgili açıklama yapıp, kamuoyunu bilgilendirme görevi üstlenenlerinde, bu 5 N, 1 K kuralına göre ifadeler kullanması lazım. Yoksa, kamuoyunu aydınlatma yerine karartma yapıldığı ortaya çıkar. İnsanlar böylece gülünç durumla karşılaşırlar. Ama, velakin, sosyal medyada bunların hiç mi hiç önemi yok. Yaz, gitsin.
Şimdi gelelim işin püf noktasına. Adını burada kullanmak istemediğim bazı siyasetçiler, Bursa’daki bir okulla ilgili ilginç denilecek, istihbarati bilgilerden uzak, gerçekle bağdaşmayan, fakat okunduğunda zihinlerde “acaba mı?” diye sorular oluşturan bir paylaşım yaptı.
Bursa’daki Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulunda 36 öğrencinin tam puan aldığı", "Diyarbakır’da 300 birincinin çıktığı", yönünde. Gerçekten de akıllara zarar olabilecek bir netice ile karşı karşıya kalınıp, LGS sınav sorularının bu okullardaki öğrencilere önceden verilip, sınavlara şaibe karıştırıldığı iddiasında bulundular.
Şimdi asıl mesele şu; herhangi bir vekillik sıfatı taşıyan, mevki makam sahibi olan kişilerin, herhangi bir konuda açıklama yapmak, bilgi vermek istemeleri halinde, bizim mesleki 5 N 1 K kuralına göre hareket etmeleri beklenir. Çünkü, onlar toplumun aynası, toplumun gözü, kulağı, gözü ve dertlerinin anlatıldığı örnek kişilerdir. Atalarımızın geçmiş yıllarda söyledikleri ve herkesin kulağına küpe olması gereken sözü de unutmamak lazım; ağzından çıkan sözü kulağın duysun!
İşte tam böyle bir olay yaşandı Liselere Geçiş Sınavlarının sonuçlarının açıklanmasının ardından.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da konuyla ilgili olarak bizleri bilgilendirdi.
“Millî Eğitim Bakanlığı, 2025 LGS Kapsamındaki Merkezî Sınava Yönelik kamuoyunda bilgi kirliliğine neden olan iddialara ilişkin bir çalışma hazırlamıştır. Gerçek dışı ve manipülatif nitelikteki iddiaların, kamuoyunda güvensizlik oluşturma amacı taşıdığı ve öğrenciler ile velilerin emeğini gölgeleme riski barındırdığı açıktır. Millî Eğitim Bakanlığı, bu tür dezenformasyonlarla mücadelesini sürdürmekte olup, kamuoyunun yalnızca resmî açıklamalara itibar etmesini önemle rica etmektedir.”
Çalışma kapsamında "soruların sınav öncesi çalındığı ve WhatsApp gruplarında paylaşıldığı", "Bursa Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulunda 36 öğrencinin tam puan aldığı", "Diyarbakır’da 300 birincinin çıktığı", "toplamda 719 öğrencinin birinci olduğu ve bu öğrencilerin bazı illerde kümelendiği", "özel okullarda birinci sayısının geçen yıla göre ciddi oranda arttığı", "MEB Bilgi İşlem Genel Müdürü’nün bu spekülasyonlar nedeniyle görevden alındığı" ve "sözel ve sayısal oturumlara ait soru kitapçıklarının sosyal medya gruplarında paylaşıldığı" iddiaları yanıtlanmıştır.
Bazı basın yayın organlarında ve siyasilerin açıklamalarında, 2025 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında “Bursa’da bir okuldan 36 öğrencinin tam puan aldığı” yönünde iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddia, kamuoyunu yanıltıcı niteliktedir.
Resmî veriler ne Diyor?
Bu konuyla ilgili Bursa Milletvekili Ayhan Salman özel bilgiler verdi. Sonuçlar gayet şaşırtıcı ve söylenilenlerin gerçek olmadığının resmi kayıtlarla belgelenmesi adına sevindirici.
“Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 2025 LGS’de Bursa genelinde tam 500 puan alan toplam öğrenci sayısı 20’dir. Bu öğrenciler, Bursa’daki farklı okullarda eğitim görmektedir. İddiada adı geçen Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulundan sınavda tam puan alan herhangi bir öğrenci bulunmamaktadır.”
Bursa’da tam puan alan öğrenciler ve eğitim gördükleri okullar aşağıda listelenmiştir: • Halitpaşa İmam Hatip Ortaokulu Furkan Ali Bakır • Peyami Safa Ortaokulu Ali Haydar Beyazadam • Nuri Erbak Ortaokulu Yavuz Selim Ulu • Merkez İmam Hatip Ortaokulu Yusuf Bülbül • Yahya Kemal Beyatlı Ortaokulu Alper Toprak • Şehit J. Er Bahadır Aydın Ortaokulu Deniz Özükurt • Özel Bahçeşehir Ortaokulu Elif Kıyak • Salih Şeremet Ortaokulu Mustafa Kemal Bektaş • Macide Gazioğlu Kükürtlü Ortaokulu Nazlı Kümbetli • Özel Ekol Tabiat Koleji Bilge Boğacı • Özel Altınşehir Ortaokulu İrem Ermiş • Özel Osmangazi Ortaokulu Mehmet Akif Özdemir • Özel Özlüce Doğa Ortaokulu Bahadır Kaan Sevren • Özlüce Sınav Koleji Ortaokulu Cüneyt Okan Uyumaz • Halitpaşa Ortaokulu Mert Orunç • Özel Bilfen Ortaokulu Arda Pampu, Mustafa Arda Koral, Zehra Güzel • Özel Emine Örnek Ortaokulu Osman Bartu Türe, Zeynep Ela Çınar.
İşte liste, işte sonuçlar.
Hani, bir kentte toplam kazanan öğrenci sayısı 20 iken, bu kentin bir okulunda 36 öğrencinin sınav kazandığını iddia edilmesinin matematiksel açıklamasını istemek lazım şimdi. Hangi mantık veya hangi formülle bu ifadeler desteklenecek bilemiyorum. Yazımın üst kısmında ifade ettiğim gibi, herhangi bir konuda, herhangi bir açıklama yapacak olan insanlara bizler gazeteci olarak, “şunu açıkla, bunu açıklama” diye akıl verecek, söz söyleyecek durumda değiliz. Fakat, halkın doğru haber alması, kamuoyunun doğru bilgilendirmesi ve haber alma özgürlüğü kapsamında olaylara baktığımızda, tabiî ki bu tür insanları eleştirme hakkına sahibiz.
Benim bu olayla ilgili şahsi eleştirme hakkımı kullandığım zaman söyleyeceğim söz, “bari bilmiyorsanız, konuşmadan önce bir bilene sorun!”
Yaptığımız bu açıklamaların, o sınavlarda ter döken, senelerce o sınav için çalışan öğrenciler başta olmak üzere sınav kazandı diye sevinen öğrenci velilerinin de ne duruma düşeceklerini önceden görüp ona göre hareket etseydiniz çok iyi olurdu.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Sınav başarısına siyasetin gölgesi
Sosyal Medya ortamlarının gelişmesi, internet kullanımının artması üzerine, dünyanın pek çok bölgesinde, ülkesinde, artık herkes bizim mesleğe göz kırpmaya, gazeteci olmaya başladı diye konuşuluyor.
Oysa ki, şöyle baktığımızda, özellikle de sosyal medya ortamlarında, kimlikleri bile belli olmayan, sanal kişiler, trollerin yaptıkları paylaşımlara baktığımızda, kişilerin ya kişisel egolarını tatmin edebilme yada siasi rakiplerini küçük düşürebilme adına yalan yanlış bir takım yazılar yazdıklarını görebiliyoruz.
İstanbul Çağlayan Adliyesi kayıtlarına göre, Bilişim Suçlarında belki de dünya birincisi olmaya adayız. Çünkü her gün yüzlerce yeni suç duyurusu ve şikayet geliyor sosyal medya ortamlarındaki paylaşımlarla ilgili.
İnsanlar, sosyal medya kullanmaya başladıklarında sanırım kendilerini özgür, karşısındaki insanlara akıllarına gelen her türlü yazılı yazabilme, onları karalama, küçük düşürme, toplum içinde statü kaybına yol açma adına habire yazıp çiziyorlar. Sonra da kalkıp, medya özgürlüğü sloganlarıyla kendilerine destek ve yandaş arıyorlar.
Oysa ki bizim meslekte beş ne bir K kuralı vardır?
Herhangi bir duyum, haber notu, bilgisi gelmesi halinde bu kural aynen işlemeye başlar. Önce kurula tekrar hatırlayalım. Yani, verilen bilgilerin, duyurulan suflelerin doğru olup olmadığı için izlenecek olan yol ve cevap aranan sorular, ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden, kim! Bu dizine bizler mesleki olarak 5 N, bir K kuralı diyoruz.
Mesela, herhangi bir kaza meydana gelmiş. Olayın ne kısmı kaza. Nerede kısmı, olay mahalli oluyor. Ne zaman, kazanın meydana geldiği tarih ve saat dilimi. Nasıl, kaza nasıl oluşmuş? Sürücü hatası, arabanın arızalı durumları, alkol meselesi vb. Neden, sorusuna yol bozukluğu, sürat, kişinin dikkatsizliği vb gibi soruların cevapları içerir. Kim sorusu çok önemli. Olayın faili kim. Kazayı kim yaptı? Kimler zarar gördü?
Bütün bu sorulara cevap alınmazsa, haber, haber değildir. Bu eksikliklerle haber yazan kişiye ne basın mensubu ne de gazeteci denir.
Birde, olaylarla ilgili, kaza ile ilgili açıklama yapıp, kamuoyunu bilgilendirme görevi üstlenenlerinde, bu 5 N, 1 K kuralına göre ifadeler kullanması lazım. Yoksa, kamuoyunu aydınlatma yerine karartma yapıldığı ortaya çıkar. İnsanlar böylece gülünç durumla karşılaşırlar. Ama, velakin, sosyal medyada bunların hiç mi hiç önemi yok. Yaz, gitsin.
Şimdi gelelim işin püf noktasına. Adını burada kullanmak istemediğim bazı siyasetçiler, Bursa’daki bir okulla ilgili ilginç denilecek, istihbarati bilgilerden uzak, gerçekle bağdaşmayan, fakat okunduğunda zihinlerde “acaba mı?” diye sorular oluşturan bir paylaşım yaptı.
Bursa’daki Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulunda 36 öğrencinin tam puan aldığı", "Diyarbakır’da 300 birincinin çıktığı", yönünde. Gerçekten de akıllara zarar olabilecek bir netice ile karşı karşıya kalınıp, LGS sınav sorularının bu okullardaki öğrencilere önceden verilip, sınavlara şaibe karıştırıldığı iddiasında bulundular.
Şimdi asıl mesele şu; herhangi bir vekillik sıfatı taşıyan, mevki makam sahibi olan kişilerin, herhangi bir konuda açıklama yapmak, bilgi vermek istemeleri halinde, bizim mesleki 5 N 1 K kuralına göre hareket etmeleri beklenir. Çünkü, onlar toplumun aynası, toplumun gözü, kulağı, gözü ve dertlerinin anlatıldığı örnek kişilerdir. Atalarımızın geçmiş yıllarda söyledikleri ve herkesin kulağına küpe olması gereken sözü de unutmamak lazım; ağzından çıkan sözü kulağın duysun!
İşte tam böyle bir olay yaşandı Liselere Geçiş Sınavlarının sonuçlarının açıklanmasının ardından.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da konuyla ilgili olarak bizleri bilgilendirdi.
“Millî Eğitim Bakanlığı, 2025 LGS Kapsamındaki Merkezî Sınava Yönelik kamuoyunda bilgi kirliliğine neden olan iddialara ilişkin bir çalışma hazırlamıştır. Gerçek dışı ve manipülatif nitelikteki iddiaların, kamuoyunda güvensizlik oluşturma amacı taşıdığı ve öğrenciler ile velilerin emeğini gölgeleme riski barındırdığı açıktır. Millî Eğitim Bakanlığı, bu tür dezenformasyonlarla mücadelesini sürdürmekte olup, kamuoyunun yalnızca resmî açıklamalara itibar etmesini önemle rica etmektedir.”
Çalışma kapsamında "soruların sınav öncesi çalındığı ve WhatsApp gruplarında paylaşıldığı", "Bursa Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulunda 36 öğrencinin tam puan aldığı", "Diyarbakır’da 300 birincinin çıktığı", "toplamda 719 öğrencinin birinci olduğu ve bu öğrencilerin bazı illerde kümelendiği", "özel okullarda birinci sayısının geçen yıla göre ciddi oranda arttığı", "MEB Bilgi İşlem Genel Müdürü’nün bu spekülasyonlar nedeniyle görevden alındığı" ve "sözel ve sayısal oturumlara ait soru kitapçıklarının sosyal medya gruplarında paylaşıldığı" iddiaları yanıtlanmıştır.
Bazı basın yayın organlarında ve siyasilerin açıklamalarında, 2025 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında “Bursa’da bir okuldan 36 öğrencinin tam puan aldığı” yönünde iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddia, kamuoyunu yanıltıcı niteliktedir.
Resmî veriler ne Diyor?
Bu konuyla ilgili Bursa Milletvekili Ayhan Salman özel bilgiler verdi. Sonuçlar gayet şaşırtıcı ve söylenilenlerin gerçek olmadığının resmi kayıtlarla belgelenmesi adına sevindirici.
“Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 2025 LGS’de Bursa genelinde tam 500 puan alan toplam öğrenci sayısı 20’dir. Bu öğrenciler, Bursa’daki farklı okullarda eğitim görmektedir. İddiada adı geçen Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulundan sınavda tam puan alan herhangi bir öğrenci bulunmamaktadır.”
Bursa’da tam puan alan öğrenciler ve eğitim gördükleri okullar aşağıda listelenmiştir: • Halitpaşa İmam Hatip Ortaokulu Furkan Ali Bakır • Peyami Safa Ortaokulu Ali Haydar Beyazadam • Nuri Erbak Ortaokulu Yavuz Selim Ulu • Merkez İmam Hatip Ortaokulu Yusuf Bülbül • Yahya Kemal Beyatlı Ortaokulu Alper Toprak • Şehit J. Er Bahadır Aydın Ortaokulu Deniz Özükurt • Özel Bahçeşehir Ortaokulu Elif Kıyak • Salih Şeremet Ortaokulu Mustafa Kemal Bektaş • Macide Gazioğlu Kükürtlü Ortaokulu Nazlı Kümbetli • Özel Ekol Tabiat Koleji Bilge Boğacı • Özel Altınşehir Ortaokulu İrem Ermiş • Özel Osmangazi Ortaokulu Mehmet Akif Özdemir • Özel Özlüce Doğa Ortaokulu Bahadır Kaan Sevren • Özlüce Sınav Koleji Ortaokulu Cüneyt Okan Uyumaz • Halitpaşa Ortaokulu Mert Orunç • Özel Bilfen Ortaokulu Arda Pampu, Mustafa Arda Koral, Zehra Güzel • Özel Emine Örnek Ortaokulu Osman Bartu Türe, Zeynep Ela Çınar.
İşte liste, işte sonuçlar.
Hani, bir kentte toplam kazanan öğrenci sayısı 20 iken, bu kentin bir okulunda 36 öğrencinin sınav kazandığını iddia edilmesinin matematiksel açıklamasını istemek lazım şimdi. Hangi mantık veya hangi formülle bu ifadeler desteklenecek bilemiyorum. Yazımın üst kısmında ifade ettiğim gibi, herhangi bir konuda, herhangi bir açıklama yapacak olan insanlara bizler gazeteci olarak, “şunu açıkla, bunu açıklama” diye akıl verecek, söz söyleyecek durumda değiliz. Fakat, halkın doğru haber alması, kamuoyunun doğru bilgilendirmesi ve haber alma özgürlüğü kapsamında olaylara baktığımızda, tabiî ki bu tür insanları eleştirme hakkına sahibiz.
Benim bu olayla ilgili şahsi eleştirme hakkımı kullandığım zaman söyleyeceğim söz, “bari bilmiyorsanız, konuşmadan önce bir bilene sorun!”
Yaptığımız bu açıklamaların, o sınavlarda ter döken, senelerce o sınav için çalışan öğrenciler başta olmak üzere sınav kazandı diye sevinen öğrenci velilerinin de ne duruma düşeceklerini önceden görüp ona göre hareket etseydiniz çok iyi olurdu.