Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yapısındaki gelişmeler ve kamu malına el uzatılması iddialarına yönelik olarak yaşanılan gelişmeleri birlikte baktığımızda, fotoğraflarda gözükülen fulü alanlar aydınlanmaya başladı.
Siyasetçi veya gazeteci gözüyle değil de vatandaş gözüyle olaylara baktığımızda, senelerdir pek de dikkat edilmeyen veya göz ardı edilen veya “bu işin ucu bize de dokunur!” mantığı ile olayların üzerinin kapatılmasına yönelik dinlediğimiz iddialarla ilgili olarak bugünlerde bazı adımların atılıyor olması gerçeklerin ortaya çıkması adına sevindirici. Kim ne derse desin, atalarımızın, büyüklerimizin ifade buyurdukları gibi gerçekler er geç meydana çıkar. Kısaca “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. “ İki kişinin bildiği olaylar sır değil, vakti zamanı geldiğinde herkesin bileceği öğreneceği olaylar olur.
Bursa’daki durumlara bakıldığında, 2002 yılından bu yana bir ilçede, Nilüfer ilçesinde, kimine göre Demokratik Sol Parti’den ihraç edilen, kimisine göre ise kendi isteğiyle istifa eden bir belediye yönetiminin AKP’li müteahhitler ile rant projelerine imza attığı iddialarını duymaya başlamıştık.
Seneler geldi geçti, bu iddialar hiç azalmadı. Hatta, hızlanarak devam etti.
Bir vatandaşın ifadesine göre, 2008 yılında İcra Mahkemeleri, daireleri ve Ticaret Mahkemesi’nden iflas kararı aldıran bir başkan, bugünlere gelindiğinde ise iddialara göre nasıl oldu da ailesiyle beraber Bursa’nın emlak kralları arasında yer aldı? Sorusuna cevap aranıyor.
Hala Mal beyanında bulunmakta veya bulunduğu mal beyanını kamuoyu ile paylaşmaktan imtina etmesiyle eleştiriliyor.
Bu esnada, kamu yönetimi ve vatandaşların karşılaştıkları bazı konularla ilgili olarak bu ilçe belediyesiyle ilgili pek çok şikayetler yapılmış. Neticede, yapılan şikayetlerin neticelenmediği, bazı kişilerce frene basılıp önlendiği, bu nedenle de ilçede AKP’li müteahhitlerin CHP’li yönetim ile el ele kol kola rant projelerine imza attıkları, böylece iflas etmiş olan kişinin de borçlarının sıfırlandığı, üzerine kat üstüne katlar eklendiğinin konuşulması çok acı değil midir?
Bugün gelinen noktaya baktığımızda, o dönemlerde bir ara Bursa valisi olan ve daha sonra 15 Temmuz 2016’da yaşanılan hain FETÖ darbesi nedeniyle yargılanan vali Şahabettin Harput’un Bursa Bölge Adliyesine gelip, “ben, etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyorum..” şeklinde başvuruda bulunması, bir anlamda, halk diliyle itirafçı olabileceğini açıklaması, kulağımıza gelen konuşmalara göre Bursa’da bazı siyasetçi ve kamu görevlisi kişilerin uykularını kaçırmaya yetmiş.
Yine, bir süredir Bursa kamuoyunda, okul alanının arsaya çevrildiği ve ilçe belediye başkanının yakınlarına peşkeş çekildiği iddialarıyla soruşturma konusu olan kentimizin en büyük Konut Yapı Kooperatiflerini bünyesinde barındıran Emir Koop’a kayyum atanmasına mahkemenin karar verimsi de sorgulanıyor. Bu dosyada, AKP ile CHP arasındaki fiili ittifak iddialarının alenen gözler önünde cerayan ettiği de konuşulup duruyor.
Yine, CHP’nin kendi içinde, özellikle de partinin kurultayına yönelik iddia ve delegelere para, mal, saat, telefon dağıtıldığına dair iddialarla ilgili olarak Ankara merkezli soruşturmada, Bursa il başkanına kadar incelenmeye başlanılması da “acaba” tereddütlerini düşündürmeye başladı.
Bir başka gelişme.
Bursaspor’un eski yönetiminde olan, başkan seçilme yeterliği bulunmamasına rağmen, yönetim lideri gösterilen genç iş insanlarından Emin Adanur’un sosyal medya hesaplarından son günlerde yaptığı ve açık adres hedeflere ok attığı iddia edilen söylemler var. Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemiyoruz. Ama kayda değer iddialar bunlar.
Burada, işlerin nasıl ilerlediği, kimin nerede ve ne zaman neler yaptığına dair bazı ipuçları verilmiş. Bir takım kişiler bu iddiaları arşivlemeye başladılar. Ne demişler, söz uçar, yazı kalır. Not alınması güzel bir şey.
Yine, CHP içinde konuşulan ve geçmiş dönem ilçe belediye yönetimi ile eski bir başkan arasında kara kedilerin dolaştığı iddialarının ortaya atılmasına yol açan söylemler var. Mesela, Adanur’un hedefinde yer alan bir kişiyle belediye arasında Nikah dairesi ve yeşil alandaki arsaya imar çıkarılıp, burasının takas edilmesiyle ilgili iddia ve söylemler. Teslim süresinin bitimine az süre kala yapılan işler hoş karşılanmıyor. Bunlar senelerce önce ortaya atılmış iddialar. Bekleniyor.
Yine, ilçe Belediye binasının inşaatı ile alt katındaki ve yandaki eski yolun altına yapılan sözde yap-işlet-devret modeliyle ortaya çıkan otoparkın, geri teslim süresinin dolmasına kısa bir sürü kalmasına rağmen, süre beklenilmeden burasının satın alınmasıyla ilgili iddialar. Burasının bedavaya alınması söz konusu iken Belediye bütçesinden para ödenip alınmasına pek çok CHP’linin bile gönlü, kamu zararı oluştuğu iddialarının konuşulmasıyla rahat değilmiş.
Mesela, 2008 yılındaki iflas davasında avukatlık yapan birisine, belediyenin Ataevler yeşil alanına yapılan restoranın vekalet ücretine binaen verilmesi iddialarının konuşulması.
Yeşil alanların betonlaştırılıp, ticarete açılması nedeniyle “Bursa’nın Gezi Parkları” başlıklı ve konulu basın açıklaması yapan bir kamu görevlisi memurun, bu ilçedeki CHP AKP işbirlikçileri tarafından Bursa’dan önce doğu illerine sürülmesi, sonrasından görevinden istifa ettirildiği iddialarının konuşulması.
Yazacak o kadar çok konu var ki etrafımızda konuşulup, her birine başka başka kulp takılan bir sürü iddia mevcut. Bunların bazıları inandırıcı bazıları ise uydurma olabilir. Çünkü, iddia, elde, hesapta olanlar var, olmayanlar var. Bizim mesleki olarak bilmemize rağmen belgelendiremediğimiz bir sürü iddia ve eylemler var.
Mesela, en büyük olay, bu ilçede İçişleri Bakanlığı müfettişlerince yapılan incelemelerde bin 965 adet ruhsatın ve Yapı kullanma izninin İmar Kanunlarına ve Belediye mevzuatına aykırı verildiği, ayrıca bu binalarda 3 bin 194 sayılı İmar Kanununa göre, projeye uymayan ilave inşaatların olduğu iddiası da sözde AKP’li müteahhitlerin CHP’li belediye ile nasıl içli dışlı işlere imza attıkları iddialarına emsal gösteriliyor.
Söylenen o ki, işte bu yüzden de CHP’li belediyenin son 25 yıldır yaptığı usulsüz iddia ve işlemlerine karşı diğer siyasi parti ve kurumların muhalefet görevini yerine getirmedikleri iddiası yenilir yutulur gibi değil.
Gelelim bugüne.
CHP’lilere göre, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, eski ilçe belediye başkanı ve şimdi de Büyükşehir Belediye başkanı olan Mustafa Bozbey ve diğer belediye yöneticileri hakkında, genel başkan Özgür Özel’e Bursa kebabı ısmarlanmasıyla ilgili şikayette bulundu.
Oysa ki, durum bambaşka. Şikayette, Belediye parasının hem de yüksek oranda ve eşdeğerlerine göre çok yüksek bir fiyatla harcanması iddiası var. Kendisine emanet edilen kamu kasası, Bursa’nın Belediye kasasının siyasi ikbal uğruna kullanım iddiası var. Kamu zararı iddiası var.
Benzer bir şikayette, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu tarafından bir önceki dönem Belediye Başkanı Alinur Aktaş hakkında, HÜDAPAR seçim yemeği ile milletvekili Mustafa Varank’ın seçim afişlerinin belediye bütçesinden bastırıldığı iddiasıyla yapılmıştı.
Yapılan bu şikayetler ile ilgili yargı harekete geçti. Eğrisi, doğrusu, gerçekleri ortaya çıkacak diye bekliyoruz.
Kamu kasasına, yetim malına, tüyü bitmemiş yetim hakkına kim el uzatmış ise hepsinin ellerinin adalet aracılığıyla kırılmasını istiyoruz.
Demek ki mızrak artık mızrak çuvala sığmamaya başlamış. İddialar ayyuka çıkmış. Bakalım, sonuçlar nasıl şekillenecek?
Hep beraber bekliyoruz. Amaç, kişileri suçlamak değil, temiz toplum, temiz siyaset ilkesiyle topluma hizmet etmek olmalı.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Mızrak çuvalı delmiş !
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yapısındaki gelişmeler ve kamu malına el uzatılması iddialarına yönelik olarak yaşanılan gelişmeleri birlikte baktığımızda, fotoğraflarda gözükülen fulü alanlar aydınlanmaya başladı.
Siyasetçi veya gazeteci gözüyle değil de vatandaş gözüyle olaylara baktığımızda, senelerdir pek de dikkat edilmeyen veya göz ardı edilen veya “bu işin ucu bize de dokunur!” mantığı ile olayların üzerinin kapatılmasına yönelik dinlediğimiz iddialarla ilgili olarak bugünlerde bazı adımların atılıyor olması gerçeklerin ortaya çıkması adına sevindirici. Kim ne derse desin, atalarımızın, büyüklerimizin ifade buyurdukları gibi gerçekler er geç meydana çıkar. Kısaca “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. “ İki kişinin bildiği olaylar sır değil, vakti zamanı geldiğinde herkesin bileceği öğreneceği olaylar olur.
Bursa’daki durumlara bakıldığında, 2002 yılından bu yana bir ilçede, Nilüfer ilçesinde, kimine göre Demokratik Sol Parti’den ihraç edilen, kimisine göre ise kendi isteğiyle istifa eden bir belediye yönetiminin AKP’li müteahhitler ile rant projelerine imza attığı iddialarını duymaya başlamıştık.
Seneler geldi geçti, bu iddialar hiç azalmadı. Hatta, hızlanarak devam etti.
Bir vatandaşın ifadesine göre, 2008 yılında İcra Mahkemeleri, daireleri ve Ticaret Mahkemesi’nden iflas kararı aldıran bir başkan, bugünlere gelindiğinde ise iddialara göre nasıl oldu da ailesiyle beraber Bursa’nın emlak kralları arasında yer aldı? Sorusuna cevap aranıyor.
Hala Mal beyanında bulunmakta veya bulunduğu mal beyanını kamuoyu ile paylaşmaktan imtina etmesiyle eleştiriliyor.
Bu esnada, kamu yönetimi ve vatandaşların karşılaştıkları bazı konularla ilgili olarak bu ilçe belediyesiyle ilgili pek çok şikayetler yapılmış. Neticede, yapılan şikayetlerin neticelenmediği, bazı kişilerce frene basılıp önlendiği, bu nedenle de ilçede AKP’li müteahhitlerin CHP’li yönetim ile el ele kol kola rant projelerine imza attıkları, böylece iflas etmiş olan kişinin de borçlarının sıfırlandığı, üzerine kat üstüne katlar eklendiğinin konuşulması çok acı değil midir?
Bugün gelinen noktaya baktığımızda, o dönemlerde bir ara Bursa valisi olan ve daha sonra 15 Temmuz 2016’da yaşanılan hain FETÖ darbesi nedeniyle yargılanan vali Şahabettin Harput’un Bursa Bölge Adliyesine gelip, “ben, etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyorum..” şeklinde başvuruda bulunması, bir anlamda, halk diliyle itirafçı olabileceğini açıklaması, kulağımıza gelen konuşmalara göre Bursa’da bazı siyasetçi ve kamu görevlisi kişilerin uykularını kaçırmaya yetmiş.
Yine, bir süredir Bursa kamuoyunda, okul alanının arsaya çevrildiği ve ilçe belediye başkanının yakınlarına peşkeş çekildiği iddialarıyla soruşturma konusu olan kentimizin en büyük Konut Yapı Kooperatiflerini bünyesinde barındıran Emir Koop’a kayyum atanmasına mahkemenin karar verimsi de sorgulanıyor. Bu dosyada, AKP ile CHP arasındaki fiili ittifak iddialarının alenen gözler önünde cerayan ettiği de konuşulup duruyor.
Yine, CHP’nin kendi içinde, özellikle de partinin kurultayına yönelik iddia ve delegelere para, mal, saat, telefon dağıtıldığına dair iddialarla ilgili olarak Ankara merkezli soruşturmada, Bursa il başkanına kadar incelenmeye başlanılması da “acaba” tereddütlerini düşündürmeye başladı.
Bir başka gelişme.
Bursaspor’un eski yönetiminde olan, başkan seçilme yeterliği bulunmamasına rağmen, yönetim lideri gösterilen genç iş insanlarından Emin Adanur’un sosyal medya hesaplarından son günlerde yaptığı ve açık adres hedeflere ok attığı iddia edilen söylemler var. Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemiyoruz. Ama kayda değer iddialar bunlar.
Burada, işlerin nasıl ilerlediği, kimin nerede ve ne zaman neler yaptığına dair bazı ipuçları verilmiş. Bir takım kişiler bu iddiaları arşivlemeye başladılar. Ne demişler, söz uçar, yazı kalır. Not alınması güzel bir şey.
Yine, CHP içinde konuşulan ve geçmiş dönem ilçe belediye yönetimi ile eski bir başkan arasında kara kedilerin dolaştığı iddialarının ortaya atılmasına yol açan söylemler var. Mesela, Adanur’un hedefinde yer alan bir kişiyle belediye arasında Nikah dairesi ve yeşil alandaki arsaya imar çıkarılıp, burasının takas edilmesiyle ilgili iddia ve söylemler. Teslim süresinin bitimine az süre kala yapılan işler hoş karşılanmıyor. Bunlar senelerce önce ortaya atılmış iddialar. Bekleniyor.
Yine, ilçe Belediye binasının inşaatı ile alt katındaki ve yandaki eski yolun altına yapılan sözde yap-işlet-devret modeliyle ortaya çıkan otoparkın, geri teslim süresinin dolmasına kısa bir sürü kalmasına rağmen, süre beklenilmeden burasının satın alınmasıyla ilgili iddialar. Burasının bedavaya alınması söz konusu iken Belediye bütçesinden para ödenip alınmasına pek çok CHP’linin bile gönlü, kamu zararı oluştuğu iddialarının konuşulmasıyla rahat değilmiş.
Mesela, 2008 yılındaki iflas davasında avukatlık yapan birisine, belediyenin Ataevler yeşil alanına yapılan restoranın vekalet ücretine binaen verilmesi iddialarının konuşulması.
Yeşil alanların betonlaştırılıp, ticarete açılması nedeniyle “Bursa’nın Gezi Parkları” başlıklı ve konulu basın açıklaması yapan bir kamu görevlisi memurun, bu ilçedeki CHP AKP işbirlikçileri tarafından Bursa’dan önce doğu illerine sürülmesi, sonrasından görevinden istifa ettirildiği iddialarının konuşulması.
Yazacak o kadar çok konu var ki etrafımızda konuşulup, her birine başka başka kulp takılan bir sürü iddia mevcut. Bunların bazıları inandırıcı bazıları ise uydurma olabilir. Çünkü, iddia, elde, hesapta olanlar var, olmayanlar var. Bizim mesleki olarak bilmemize rağmen belgelendiremediğimiz bir sürü iddia ve eylemler var.
Mesela, en büyük olay, bu ilçede İçişleri Bakanlığı müfettişlerince yapılan incelemelerde bin 965 adet ruhsatın ve Yapı kullanma izninin İmar Kanunlarına ve Belediye mevzuatına aykırı verildiği, ayrıca bu binalarda 3 bin 194 sayılı İmar Kanununa göre, projeye uymayan ilave inşaatların olduğu iddiası da sözde AKP’li müteahhitlerin CHP’li belediye ile nasıl içli dışlı işlere imza attıkları iddialarına emsal gösteriliyor.
Söylenen o ki, işte bu yüzden de CHP’li belediyenin son 25 yıldır yaptığı usulsüz iddia ve işlemlerine karşı diğer siyasi parti ve kurumların muhalefet görevini yerine getirmedikleri iddiası yenilir yutulur gibi değil.
Gelelim bugüne.
CHP’lilere göre, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, eski ilçe belediye başkanı ve şimdi de Büyükşehir Belediye başkanı olan Mustafa Bozbey ve diğer belediye yöneticileri hakkında, genel başkan Özgür Özel’e Bursa kebabı ısmarlanmasıyla ilgili şikayette bulundu.
Oysa ki, durum bambaşka. Şikayette, Belediye parasının hem de yüksek oranda ve eşdeğerlerine göre çok yüksek bir fiyatla harcanması iddiası var. Kendisine emanet edilen kamu kasası, Bursa’nın Belediye kasasının siyasi ikbal uğruna kullanım iddiası var. Kamu zararı iddiası var.
Benzer bir şikayette, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu tarafından bir önceki dönem Belediye Başkanı Alinur Aktaş hakkında, HÜDAPAR seçim yemeği ile milletvekili Mustafa Varank’ın seçim afişlerinin belediye bütçesinden bastırıldığı iddiasıyla yapılmıştı.
Yapılan bu şikayetler ile ilgili yargı harekete geçti. Eğrisi, doğrusu, gerçekleri ortaya çıkacak diye bekliyoruz.
Kamu kasasına, yetim malına, tüyü bitmemiş yetim hakkına kim el uzatmış ise hepsinin ellerinin adalet aracılığıyla kırılmasını istiyoruz.
Demek ki mızrak artık mızrak çuvala sığmamaya başlamış. İddialar ayyuka çıkmış. Bakalım, sonuçlar nasıl şekillenecek?
Hep beraber bekliyoruz. Amaç, kişileri suçlamak değil, temiz toplum, temiz siyaset ilkesiyle topluma hizmet etmek olmalı.