Seçim öncesinde yaşanılan hareketli günlere bugün Bursa adına çok önemli ve çok hareketli bir halka daha eklenecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 13.00’da Gökdere Meydanında açık hava toplantısı (miting) düzenleyip, halka hitap edecek.

AK Parti Bursa il Başkanı Davut Gürkan, mahalli seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa’ya gelmesinden çok derece mutlu olduklarını söyledi. Bütün Bursalıları miting alanında buluşmaya davet eden Gürkan, “Bursa ülkemizin en önemli tarım, turizm, tarih, sanayi ve doğal güzellikleri bağrında tutan önemli bir kenti. Bizler, bu kente hizmet etmekten gurur duyuyoruz. Türkiye genelinde 22 yıldır iktidarda, 20 yıldır da mahalli idarelerde, Belediyelerde halkın tercih ettiği yöneticileri olarak Bursa halkının verdiği desteklere minnettarız. 31 Mart seçim günü yine Bursalı seçmenlerimizden destek bekliyoruz” dedi.

Gürkan’ın birde rakip siyasi partilere göndermesi var; “birileri boş atıp, dolu tutmaya çalışırken, miting yapmaya cesaret bile edemiyorlar. Bursalı seçmenlerimiz bu durumu çok güzel gördü.” 

Erdoğan’ın katılacağı miting için günler öncesinden hazırlıklar yapılmaya başlandı.

Cumhur ittifakının diğer partileri MHP ile BBP ve DSP yöneticilerinin de miting meydanında gece yarılarına kadar çalışmalara destek olmaları dikkatlerden kaçmadı.

Evet, ülkemizde 3 gün sonra seçim var.

Bu seçim mahalli idareler, adı üstünde, yerel yönetimlerin yöneticilerinin seçileceği seçim. Ama, seçimlerde iddialı olduklarını söyleyip, seçim öncesinde adayların yerel projeleri ve yapılan işler ile eksik kalanları, yapılması gerekenleri, kendileri iş başına geldiklerinde neleri yapacaklarını anlatıp, tartışmak yerine, ülkenin içinde bulunduğu genel ekonomik sıkıntıları ön plana çıkarılması büyük dikkat çekiyor.

Muhalif adaylar, kentin sorunlarını bir kenara bırakmış, genel seçim havasında, bol keseden boş vaatlerle seçmenleri etkilemeye çabalıyorlar. Oysa ki, sizleri dinleyen pek çok seçmen, söylediklerinizi yapamayacağınızın bilincinde. Yine de “bizi sayıp, ayağımıza kadar gelmişler. Ayıp olmasın. Misafirlerimizi hoşnut edelim” mantığı ile alkışlıyorlar.

Buyurun, meydan sizin.

Seçim öncesinde sizleri dinliyoruz.

Çünkü, 31 Mart Pazar günü sabahtan saat 17.00’a yani, sandıklarda oy kullanma süresi bitene kadar bizler kullandığımız oylarımızla konuşacağız.

Şöyle etrafımıza bakıyorum. Halkım ne diyor, ne konuşuyor, seçimlerden ne gibi beklentileri var?

Gençler, eğitim süreçleri bittiği zaman, iş bulmak için senelerce uğraşmak istemiyorlar. Çünkü, iş, güç olmayınca hayat kurup, evlenemediklerinden şikayetçiler.

Üniversite eğitimi almış, yurt dışında eğitim almış olanlar dertli. “YÖK çıkardığı ve gençlerin hayatlarını söndüren yönetmeliğe tepki gösteriyoruz, 28 Şubat sonrasında başörtülü kızlarımızı, öğrencilerimizi, üniversite kapılarında, ikna odalarında işkence eden zihniyet, şimdi de “ben bu üniversiteyi tanıyorum, gidip eğitim alabilirsin” dedikleri, eğitim kurumlarından diploma alan öğrencilerin diplomalarını tanımıyor, denklik vermiyor. Bize psikolojik savaşla işkence yapıyorlar. Eğitim, öğretim hakkımızı elimizden alıyorlar. Bu yetmiyormuş gibi, YÖK kararlarını yargıya götüren arkadaşlarımızın yargıdaki, adalet aramalarına engel olmak için mahkeme üyeleriyle görüşüp, davaların ret edilmesini sağlıyorlar. Elimizde noter tasdikli YÖK itirafnameleri mevcut. Bugün Bursa’ya gelecek olan Cumhurbaşkanımızdan denklik meselesinin çözümünü istiyor ve bekliyoruz” diye konuşuyorlar.

YÖK’ün hiç kimseyi memnun etmeyen yönetmeliğine baktığımızda Türkçe Eğitimin yasaklandığını, mahkemelerinde bile bu yasağı dikkate alıp, “siz Türkçe eğitim almışsınız, bu nedenle diploma denklik almanız mümkün değildir” anlamında kararlara imza attıkları açıkça gözüküyor. Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşının, yurt dışında Türkçe eğitim veren üniversitelerde Türkçe eğitim alması Türkiye’de yasakmış.

Cumhurbaşkanının Türkçemizi dünya dili yapma açıklamasına yüzde yüz ters ve engel olan bur uygulama söz konusu.

Biz, buradan görevimizi yapıp, yurt dışı eğitim ve denklik konusunda YÖK’ün 28 Şubat zihniyeti ile uyguladığı baskı ve engellerin en kısa zamanda kaldırılmasının beklendiği mesajını iletelim.

Malum, Bursa göçmen kenti. Bu durumda on binlerce öğrencimiz var olduğu konuşuluyor.

Esnaf, hayat pahalılığı nedeniyle işlerinin istedikleri gibi gitmediğini, ödemelerini ise borç alıp, borcu borçla kapattıklarını ifade ediyorlar.

Üniversite eğitimi almış, denklik meselesi olmayan gençlerimiz, eğitim aldıkları meslek dallarında iş bulamamaktan dertliler.

Emekliler, emekli maaşlarının asgari ücret seviyesine kadar çıkarılmasını istiyorlar. Banka, promosyonlarının ise üç yılda bir değil, tıpkı, çalışan işçi ve memurlar gibi her yıl verilmesini talep ediyorlar.

Mahalle komşum, mimar Mustafa Bey ile görüşürken ise mahalli hizmetlerin yetersizliğinden, belediyelerin yaptıkları plan ve programlara uymamalarından dertli. Mesela, seçildiği ilk üç ay içinde 5 yıllık hizmet planı ve çalışma programı hazırlayan bir belediye başkanının bu programı eline alıp, görev süresi sonunda neleri yaptığını, neleri yapmadığını halka bizzat kendisinin açıklamasını istedi.

Toplu taşımada ve ulaşımda belediyelerin sınıfta kaldığını belirtiyor. Yetersiz düzenleme nedeniyle, ülkemizin milli servetinin ve boş yere kullanılan özel araçların tükettikleri yakıt nedeniyle ülkenin ekonomik güçlerinin, döviz rezervlerinin azaldığını, milli servetin heba edildiğini anlatıyor.

Başıboş hayvanlar meselesinde ise her sokakta 8-10 köpek bulunduğunu, bu konuyla ilgili ne ilçe belediyelerinin ne de büyükşehir belediyesinin elini taşın altına koyacak hizmetler yapmadıklarını söylüyor.   

Aslında, halkın beklentileri, istekleri ve söylemleri çok fazla.

En önemli ve acil çözüm gerektirenleri sıralamış olduk. Bu durum, sadece iktidar partisi için değil, bütün partilerin ilgi alanına girmesi içinde, vakti, saati geldiğinde gündeme taşımaya devam edeceğim.

Bugün, sizleri dinliyoruz. Meydan sizin.