Ülkemizdeki deprem korkusu ve meydana gelen depremlerde kaybettiklerimiz gözler önünde durup dururken, yapılması gerekenlerin zamanında yapılmayıp, sadece konuşmalarda kalması insanları üzüyor.
Bence, Türkiye’nin en önemli konulardan bir tanesi kentsel dönüşüm ve yenilenme çalışmaları, projeleri olmalı. Çünkü, her yaşadığımız deprem sonrasında bu dertlerini hatırlıyoruz ama belli süre sonra tekrar unutup, tekrar gündelik kaygılarla yaşamaya devam ediyoruz.
Kentsel dönüşümle ilgili 1999 Marmara Körfez Depreminin yaşandığı günden bu yana geçen 26 yıl gibi uzun bir sürede pek çok konuda tartışmalar yaşandı. O tarihten bu güne kadar pek çok kentsel dönüşüm projeleri havalarda uçuştu. Bursa’da en fazla kentsel dönüşüm çalışması yapılan 2015 yılında başlayan projelerin iddialara göre bazılarının ise 2019 yılından sonra hormonlu olduklarının ortaya çıkması, bu sıkıntıların hala çözümlenmemiş olması da insanları sektöre ve dönüşüm projelerine olan güvenlerin zedelenmesine yol açtı.
Bugün bile adliye koridorlarında bu hormonlu projeler tartışılıyor.
Bakalım daha nelere tanıklık edeceğiz?
İnşaat sektörü, başka sektörlere benzemeyen, insanların mal ve can güvenliği açısından da ilk önde gelen sektörlerden bir tanesi. İmalatta ve çalışmalarda hataların yapılması, muhtemel bir depremde veya herhangi bir doğa olayı sırasında binaların çökmesine, yıkılmasına ve insanların enkaz altında kalıp ölmesine yol açıyor.
İşte bu yüzden, inşaat yapılırken, ruhsatlar verirken, herhangi bir inşaattan daire alınırken, süslü püslü boyamalara değil, inşaatın temel sağlamlığına bakılmasında fayda olduğunu 6 Şubat Kahramanmaraş, Hatay depremlerinde bir kez daha yaşayıp öğrendik.
Peki, bu işler nasıl çözüme kavuşacak? Kimin üzerine hangi görevler düşüyor?
Etrafa baktığımızda herkes, kentsel dönüşümden yana gibi gözüküyor. Ama, adım atan yok gibi. Vatandaşların düşüncelerine göre ve yaşanılan olaylardan da görüldüğü gibi, Belediye ayrı telden çalıyor. Bakanlık ayrı telden.
Bir araya gelinip, ortak noktalarda çözüm bulunması bu kadar mı çok zor bir konu?
Aslında değil. Bu kentsel yenilene projeleri içinde geçmiş yollarda ortaya atılan pek çok fikir, uygulaması yapılan bazı projeler ve inşaatlar var. Onların bazıları örnek alınmalı, bazıları ise ders çıkartılacak projeler olarak sürekli gündemde tutulması gerekiyor. Tıpkı, Bursa’daki hormonlu kentsel dönüşüm projelerinde olduğu gibi. Aslında, bunları yapanların, yaptıranların, tek imza ile izin verdikleri iddia edilenlerin hepsinin topyekün belirlenip, adalet önünde hesap vermeleri sağlanmalı. Ki, başka insanların, vatandaşların canları yanmasın. Yaşanılan kamu zararları, iddia edildiği üzere birilerinin cepleri doldurmasın.
Ekonominin can damarlarından birisi olan inşaat sektörü ve Bursa’nın kentsel dönüşüm zorunlulukları, beklentileri, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın 23. Komitesinde geniş katılımlı olarak görüşüldü.
BTSO İnşaat Konseyi Başkanı Ali Tuğcu, Bursa’da aktif fay hatlarının şehir merkezinden geçtiğini belirterek, “Bursa’da kentsel dönüşüm diğer birçok şehirden daha büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede ‘Yarısı Bizden’ kampanyasının İstanbul’da olduğu gibi Bursa’da da hayata geçirilmesini talep ediyoruz.” dedi. İnşallah, bizlerde 6 Şubat depreminden sonra uygulamaya konulan bu yarısı bizden kampanyasının neden Bursa’ya gelmediğini sürekli sorgulayıp duruyoruz.
Toplantıda Rising City Yapı ve Yaşam Fuarı ile Dirençli Kentler Zirvesi başta olmak üzere inşaat sektörüne yönelik hayata geçirilen projeler ve hedeflenen çalışmalar ele alındı. Ayrıca arsa üretiminde yaşanan sorunlar, kentsel dönüşüm, ruhsatlandırma süreçleri, nitelikli iş gücü eksikliği ve maliyet artışları gibi sektörün gündemindeki öncelikli konular ve çözüm önerileri değerlendirildi.
Toplantının açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, Rising City Yapı ve Yaşam Fuarı ile Dirençli Kentler Zirvesi’nin sektöre önemli katkılar sunduğunu belirtti. Şenocak, “Sektörümüze ivme kazandırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz fuarımız, 5 bin metrekarelik bir alanda 40’a yakın firmamızı, 16 ülkeden gelen 200’ü aşkın yabancı alıcıyla bir araya getirdi. Firmalarımız, 15 bin ziyaretçinin katıldığı fuarda en yeni projelerini sergiledi. Bu buluşmalar, sektörümüze moral kaynağı oluyor, geleceğe dönük güçlü iş birliklerinin ilk adımları da bu platformlarda atılıyor. İnşallah, bu başarının ardından, gelecek yıl 23-26 Nisan 2026 tarihlerinde çok daha güçlü bir içerikle yolumuza devam edeceğiz.” Şeklinde bilgiler verdi.
Bursa’nın sanayi altyapısı ve girişimcilik potansiyeliyle Türkiye ekonomisine yön verdiğini söyleyen Şenocak, buna karşın mevcut sanayi ve üretim binalarının dönüşüm konusunda atılması gereken önemli adımlar bulunduğuna dikkat çekti. Kent merkezinde sıkışmış durumda faaliyet gösteren 8 bini aşkın sanayi işletmesinin hem üretim kapasitesini hem de yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini söyleyen Şenocak, “Deprem kuşağında yer alan Bursa’da yapı stokunun önemli bir bölümü artık yorulmuş durumda. Bu nedenle daha fazla vakit kaybetmeden konut ve sanayi alanlarının birlikte ele alınacağı bütüncül bir dönüşüm planına ihtiyacımız var.” dedi.
BTSO İnşaat Konseyi başkanı Ali Tuğcu, Konsey olarak ortak aklın rehberliğinde çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Son 3 dönemdir kentsel dönüşüm üzerinde durduklarını belirten Tuğcu, “Bursa, aktif fay hatlarının şehir merkezinden geçtiği bir kent. Bursa’da kentsel dönüşüm diğer birçok şehirden daha büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede ‘Yarısı Bizden’ kampanyasının İstanbul’da olduğu gibi Bursa’da da hayata geçirilmesi gerekiyor. Geçen ay Uludağ’da ağırladığımız Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum’a da konudaki taleplerimizi ilettik. Kentsel dönüşümdeki yol haritası konusunda Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu ile görüşüyoruz. Alınan meclis kararları ile Bursa’da kentsel dönüşümün yeniden ivme kazanmasının mümkün gözükmüyor” diye açıklamalarda bulundu.
Anlaşılan o ki, kentsel dönüşüm konusunda Bursa’da herkes istekli. Ama, bu konuda kapıları açıp, önündeki engelleri temizlemekle görevli olan kurumlar isteksiz gibi davranıyor.
Bursa halkı, ortaya çıkan ve anlaşılan gerçeklere göre, teknik uzmanların ifadelerine göre güvenli olmayan, yıkılma tehlikesi olan yapılarda oturup, fabrikalarda çalışmaya devam edecek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Kentsel dönüşümde laf çok, iş yapan yok !
Ülkemizdeki deprem korkusu ve meydana gelen depremlerde kaybettiklerimiz gözler önünde durup dururken, yapılması gerekenlerin zamanında yapılmayıp, sadece konuşmalarda kalması insanları üzüyor.
Bence, Türkiye’nin en önemli konulardan bir tanesi kentsel dönüşüm ve yenilenme çalışmaları, projeleri olmalı. Çünkü, her yaşadığımız deprem sonrasında bu dertlerini hatırlıyoruz ama belli süre sonra tekrar unutup, tekrar gündelik kaygılarla yaşamaya devam ediyoruz.
Kentsel dönüşümle ilgili 1999 Marmara Körfez Depreminin yaşandığı günden bu yana geçen 26 yıl gibi uzun bir sürede pek çok konuda tartışmalar yaşandı. O tarihten bu güne kadar pek çok kentsel dönüşüm projeleri havalarda uçuştu. Bursa’da en fazla kentsel dönüşüm çalışması yapılan 2015 yılında başlayan projelerin iddialara göre bazılarının ise 2019 yılından sonra hormonlu olduklarının ortaya çıkması, bu sıkıntıların hala çözümlenmemiş olması da insanları sektöre ve dönüşüm projelerine olan güvenlerin zedelenmesine yol açtı.
Bugün bile adliye koridorlarında bu hormonlu projeler tartışılıyor.
Bakalım daha nelere tanıklık edeceğiz?
İnşaat sektörü, başka sektörlere benzemeyen, insanların mal ve can güvenliği açısından da ilk önde gelen sektörlerden bir tanesi. İmalatta ve çalışmalarda hataların yapılması, muhtemel bir depremde veya herhangi bir doğa olayı sırasında binaların çökmesine, yıkılmasına ve insanların enkaz altında kalıp ölmesine yol açıyor.
İşte bu yüzden, inşaat yapılırken, ruhsatlar verirken, herhangi bir inşaattan daire alınırken, süslü püslü boyamalara değil, inşaatın temel sağlamlığına bakılmasında fayda olduğunu 6 Şubat Kahramanmaraş, Hatay depremlerinde bir kez daha yaşayıp öğrendik.
Peki, bu işler nasıl çözüme kavuşacak? Kimin üzerine hangi görevler düşüyor?
Etrafa baktığımızda herkes, kentsel dönüşümden yana gibi gözüküyor. Ama, adım atan yok gibi. Vatandaşların düşüncelerine göre ve yaşanılan olaylardan da görüldüğü gibi, Belediye ayrı telden çalıyor. Bakanlık ayrı telden.
Bir araya gelinip, ortak noktalarda çözüm bulunması bu kadar mı çok zor bir konu?
Aslında değil. Bu kentsel yenilene projeleri içinde geçmiş yollarda ortaya atılan pek çok fikir, uygulaması yapılan bazı projeler ve inşaatlar var. Onların bazıları örnek alınmalı, bazıları ise ders çıkartılacak projeler olarak sürekli gündemde tutulması gerekiyor. Tıpkı, Bursa’daki hormonlu kentsel dönüşüm projelerinde olduğu gibi. Aslında, bunları yapanların, yaptıranların, tek imza ile izin verdikleri iddia edilenlerin hepsinin topyekün belirlenip, adalet önünde hesap vermeleri sağlanmalı. Ki, başka insanların, vatandaşların canları yanmasın. Yaşanılan kamu zararları, iddia edildiği üzere birilerinin cepleri doldurmasın.
Ekonominin can damarlarından birisi olan inşaat sektörü ve Bursa’nın kentsel dönüşüm zorunlulukları, beklentileri, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın 23. Komitesinde geniş katılımlı olarak görüşüldü.
BTSO İnşaat Konseyi Başkanı Ali Tuğcu, Bursa’da aktif fay hatlarının şehir merkezinden geçtiğini belirterek, “Bursa’da kentsel dönüşüm diğer birçok şehirden daha büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede ‘Yarısı Bizden’ kampanyasının İstanbul’da olduğu gibi Bursa’da da hayata geçirilmesini talep ediyoruz.” dedi. İnşallah, bizlerde 6 Şubat depreminden sonra uygulamaya konulan bu yarısı bizden kampanyasının neden Bursa’ya gelmediğini sürekli sorgulayıp duruyoruz.
Toplantıda Rising City Yapı ve Yaşam Fuarı ile Dirençli Kentler Zirvesi başta olmak üzere inşaat sektörüne yönelik hayata geçirilen projeler ve hedeflenen çalışmalar ele alındı. Ayrıca arsa üretiminde yaşanan sorunlar, kentsel dönüşüm, ruhsatlandırma süreçleri, nitelikli iş gücü eksikliği ve maliyet artışları gibi sektörün gündemindeki öncelikli konular ve çözüm önerileri değerlendirildi.
Toplantının açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, Rising City Yapı ve Yaşam Fuarı ile Dirençli Kentler Zirvesi’nin sektöre önemli katkılar sunduğunu belirtti. Şenocak, “Sektörümüze ivme kazandırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz fuarımız, 5 bin metrekarelik bir alanda 40’a yakın firmamızı, 16 ülkeden gelen 200’ü aşkın yabancı alıcıyla bir araya getirdi. Firmalarımız, 15 bin ziyaretçinin katıldığı fuarda en yeni projelerini sergiledi. Bu buluşmalar, sektörümüze moral kaynağı oluyor, geleceğe dönük güçlü iş birliklerinin ilk adımları da bu platformlarda atılıyor. İnşallah, bu başarının ardından, gelecek yıl 23-26 Nisan 2026 tarihlerinde çok daha güçlü bir içerikle yolumuza devam edeceğiz.” Şeklinde bilgiler verdi.
Bursa’nın sanayi altyapısı ve girişimcilik potansiyeliyle Türkiye ekonomisine yön verdiğini söyleyen Şenocak, buna karşın mevcut sanayi ve üretim binalarının dönüşüm konusunda atılması gereken önemli adımlar bulunduğuna dikkat çekti. Kent merkezinde sıkışmış durumda faaliyet gösteren 8 bini aşkın sanayi işletmesinin hem üretim kapasitesini hem de yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini söyleyen Şenocak, “Deprem kuşağında yer alan Bursa’da yapı stokunun önemli bir bölümü artık yorulmuş durumda. Bu nedenle daha fazla vakit kaybetmeden konut ve sanayi alanlarının birlikte ele alınacağı bütüncül bir dönüşüm planına ihtiyacımız var.” dedi.
BTSO İnşaat Konseyi başkanı Ali Tuğcu, Konsey olarak ortak aklın rehberliğinde çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Son 3 dönemdir kentsel dönüşüm üzerinde durduklarını belirten Tuğcu, “Bursa, aktif fay hatlarının şehir merkezinden geçtiği bir kent. Bursa’da kentsel dönüşüm diğer birçok şehirden daha büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede ‘Yarısı Bizden’ kampanyasının İstanbul’da olduğu gibi Bursa’da da hayata geçirilmesi gerekiyor. Geçen ay Uludağ’da ağırladığımız Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum’a da konudaki taleplerimizi ilettik. Kentsel dönüşümdeki yol haritası konusunda Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu ile görüşüyoruz. Alınan meclis kararları ile Bursa’da kentsel dönüşümün yeniden ivme kazanmasının mümkün gözükmüyor” diye açıklamalarda bulundu.
Anlaşılan o ki, kentsel dönüşüm konusunda Bursa’da herkes istekli. Ama, bu konuda kapıları açıp, önündeki engelleri temizlemekle görevli olan kurumlar isteksiz gibi davranıyor.
Bursa halkı, ortaya çıkan ve anlaşılan gerçeklere göre, teknik uzmanların ifadelerine göre güvenli olmayan, yıkılma tehlikesi olan yapılarda oturup, fabrikalarda çalışmaya devam edecek.