Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kent kirliliği

Yazının Giriş Tarihi: 16.09.2024 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.09.2024 16:15

Atalarımız her ne kadar “temizlik imandan gelir!” diye sözler söylemiş olsalar da, etrafımıza baktığımızda temizlikten eser olmayan pek çok olayla karşılaşıyoruz.

Geçen hafta, “ temizlerken kirletiyorlar!” başlığı ile sizlere, şehir merkezinde temizlik yapan ve çöp toplayan araçların, kirli, pis ve mikrop saçan çöp sularını gelişigüzel olur olmaz yerde çöpleri sıkıştırıp, cadde ve sokak ortasına bu kirli ve pis suları bıraktıklarını yazmıştım.

Konuyla ilgili olarak ismi bizim meslektaşlarımız arasında Kent Müfettişine çıkan MHP’nin eski Belediye meclis üyesi Cemil Aydın, bazı hatırlatmalarda bulundu. Özellikle de birkaç g ün sonra 15 Eylül tarihinde Dünya Çevre Temizlik Günü’nün kutlanacağı belirtilip, Bursa’nın çeşitli semtlerinde çektiği fotoğrafları bizimle paylaştı.

Bu fotoğraflar zaten tehlikenin boyutlarını ve çevrenin nasıl kirletildiğini, ilgililerin ve yetkililerin bu konuda önlem almadan, olayları nasıl görmezden geldiğini açık seçik ifade ediyorlar. Birde, bu şehirde yaşayan insanlarımızın çöp ve atık bırakılması konusunda eğitimli olmaları gerekiyor. Çarşı merkezlerinde, alış veriş yapılan ve dükkanların çok olduğu cadde ve sokaklarda çöp meselesi, tam bir kaos. Dükkanlardan poşetler içinde çıkarılan çöpler, bazen sıcak yaz aylarında kendilerine gölge veren ağaçların diplerine, bazen köşe başlarına, bazen insanların oturdukları bankların altlarına etraflarına bırakılıyor.

Özetle, kendi dükkanını ve dükkanının önünü temizleyen pek çok işyeri sahibi, cadde ve sokak ortasını kirletmekten, buralarını çöplük gibi kullanmaktan vaz geçmiyor.

Demek ki, hala bizlere temizlik ve çöp konusunda, ortak alanların kullanımı konusunda, kentin temizliği konusunda gerekli eğitimler tam olarak verilememiş.

Rahmetli Teoman Özalp’in bir sözü vardı, “herkes kendi kapısının önünü temizlerse, çöpleri teneke ve kovalar yerine naylon poşetler içine toplayıp, öyle toplanma yerlerine bırakırlarsa Bursa tertemiz olur.”

(Burada bir not düşmemde fayda var, Bursa’da 1989 yılına kadar çöpler poşetlerde değil, tenekelerde biriktiriyordu. Tenekelerin delinmesi halinde de istenmeyen atık çöp suları etrafa yayılıp mikrop saçıyordu.)

Evet, bu mantık ve söylem çok doğru, Herkes kendi kapısının önüne temizlerse, kentimiz gerçekten tertemiz olur.

Gerçek ve realite böyle midir?

Gelin Cemil Aydın’ın objektifi ve “Çevrecilik Milliyetçiliktir!”başlıklı anlatımlarını, hatırlatmalarını tekrar gözden geçirelim.

“Bursa'nın bir çok ana arterinde ve ara caddelerinde bu olumsuz tabloya rastlanmaktadır. Büyükşehir ve İlçe belediye başkanlıkları muhtarlıklar aracılığıyla apartman yönetimlerini bilgilendirmeye ve de netice itibariyle çöp konteynerlerini temin etmeye tarafların işbirliği ile başlamalıdır.

Bu esnada, vatandaşlarımız daha bilinçli davranarak çöplerini ağaç diplerine, gelişi güzel kaldırımlara bırakmamalıdır. Seyir halindeki araçlardan yollara atılan sigara izmaritleri, dere kenarlarına atılan evsel ve fabrika çöpleri ile piknik alanlarının çöp birikintisine çevrilmesi konularında eğitim, uyarı ve hassasiyet her daim gündemde tutulmalıdır. Çevrecilik Milliyetçiliktir.“

Bu sözlere eklenecek tek bir cümle var. “Eğitim şart!”

Çocuk yaşlarda başlayan çevre eğitimi, aile, okul, iş hayatı ve sonrasında kent hayatı, sosyal yaşamlarda karşımıza çıkıyor. Bazı insanlar, karşısındaki insanlara göstere göstere, etrafa çöp atmak ve bulundukları yerleri bilerek ve isteyerek kirletmekten galiba zevk alıyorlar. Bir başka deyimle, alışmışlar pislik içinde yaşamaya…

Bazı insanlarımız, “çöpleri düzenli bırakalım!” diye ikaz etmeniz halinde, “Bana ne yaaahhh. Belediye var, gelsin toplasınlar…” diye fütursuzca cevaplar verebiliyor.

Bazıları ise, uyarı gelince yaptığı işin olumsuz yönlerini düşünüp, çöpleri düzenli ve özenli çöp toplama yerlerine bırakıyorlar. Bu konuda herkesi kötülemek gerekmiyor. Belki de toplum içinde böyle işlere meyilli olan insan sayımız bizim sandığımızdan daha azdır. Ama, sinek ufak olsa da mide bulandırır. Bu konuda öyle.

Hiçbir kimse, çöp dolu caddelerde yürümek istemez. Sokaklardan geçip evine gelmek istemez. Evinin önünde, kapısının önünde çöp dağlarının oluşmasını istemez.

Peki, kendi için istemediği bu pis ve çirkin görüntülerin, kent merkezinde yayılmasına belki de ister istemez katkı sağladığının ortaya çıkması halinde acaba ne durumda olur?

“Bana ne yah” diye umursamaz tutumlarını sürdürmeye devam etmesi acaba ne kadar doğru?

Unutmayalım, temizlik imandan gelir. Kimseyi, medeni, ilerici, çağdaş, çağdışı diye ayırmak istemiyorum. Fakat, insan yaşadığı yeri temiz tutmalı. Aslan yattığı yerden belli olur.

Birde, bu konularla ilgili, etkili, yetkili olan kamu görevlilerinin, özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın okullarda, apartmanlarda., insanların toplu yaşadıkları sitelerde eğitim amaçlı toplantılar yapmaları görevleri var ama yapmıyorlar.

Bence işe kamu görevlilerinden başlanmalı. Temizlik imandan gelir çünkü, bunu onlara iyi anlatmalı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.