Tarihi kaynaklarda yazdığı kadarıyla bilgi sahibi olup gurur duyduğumuz Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 21 yaşında iken gemileri karadan, dağlardan, tepelerden yürütüp, Haliç’e indirmesi olayını hep hatırlıyoruz.
İşte bu olay, rahmetli Süleyman Demirel tarafından da partisinin çok oy aldığı şehirlere yönelik benzetme gibi kullanılıp, “CHP buraları alamaz. Mesela, Bursa bizim kalemiz!” şeklindeki ifadelerle siyaset yapardı.
Aynı uygulama 12 Eylül 1980 sonrasındaki siyasi yapılaşmada öne çıkan Anavatan Partisi lideri Turgut Özal tarafından da kullanıldı. Bazı tarihi kaynaklarda ise kentlerin siyasi kale yapılmasıyla ilgili olan yazıtlara göre de Demokrasi şehidimiz Adnan Menderes’in, 1946 ve 1950 seçimlerinden sonraki siyasi yapıyı işaret ederek, “CHP’nin kaleleri bir bir bizim oluyor!” ifadesini kullandığını anlatılıyor.
Siyasetteki bu kale meselesi çok önemli. Çünkü, bir kentin siyasi görüşü ve eğilimi, o kentin seçim sonuçları, hangi partinin iktidar olmasına yol verildiğini ifade ediyor. Birde, Bursa’nın şöyle bir özelliği vardır, merkezi iktidar kimde ise mahalli idareleri, yani belediyeleri o partinin kazanması gibi uygulamalar var. Bu uygulama sadece 1977 seçimlerinde değişmiş. Sonra da 2024 seçimlerinde değişti.
Gelelim kale meselesine. Bugün tarih 27 Mayıs. 27 Mayıs Darbesi sonrası Adnan Menderes Başbakanlık görevinden alındı ve Yüce Divanda yargılandı. Mahkemede suçlu bulunan 62 yaşındaki Menderes, İmralı Cezaevi'ne nakledilerek 17 Eylül 1961, Pazar günü asılarak idam edildi.
Bakanlar, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’da dönemin başbakanı ile birlikte darağacına asıldılar.
Tarihi bir hatırlatma yapılmasında fayda var. Aynı davada Celâl Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Emin Kalafat, Agah Erozan, Ahmet Hamdi Sancar, Bahadır Dülger, Baha Akşit, İbrahim Kirazoğlu, Nusret Kirişçioğlu, Zeki Erataman, Osman Kavrakoğlu ve Rüştü Erdelhun haklarında idam kararı verilen siyasetçilerimiz olarak tarihe yazıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Özgür Özel, “Millet iradesine sahip çıkıyor!” ismiyle düzenledikleri miting için Bursa’ya geldi ve bu siyasi tarihe göndermelerde bulunup, Kent Meydanında kale siyasetini yerle bir ettiklerini ifade etti.
Şimdi, ülkemizde yaşanılan olayları hatırlayalım. Malum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı arkadaşları, haklarındaki iddialar nedeniyle tutuklanıp hapse atıldı. Bu olayı kabullenmek istemeyen CHP örgütü, alel acele İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan etti.
Sonrasında, tutuklanma olayı ve hakkındaki iddialarla ilgili olarak kumpaslar kurulduğu iddiasıyla meydanlara çıkıldı. Olaylarla ilgili seçmenlerden tepki imzaları toplanması, parti içinde, halkında katılımı sağlandığı öne sürülen sözde önseçimle Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesi ve diploma iptali olayları tam bir siyasi malzeme oldu CHP adına.
Tabi, hak aramak. Haklının ve doğrunun yanında olmak, hak, hukuk ve adalet için mücadele verilmesi, insanların özgürlükleri ve kazanımlarıyla ilgili olarak haklarının korunması için hareket edilmesine kimsenin ses çıkardığı yok zaten.
CHP’de her hafta bir ilde ve İstanbul’un bir ilçesinde miting yapıp, yaşanılanları halka şikayet ediyor.
Bursa’da da 25 Mayıs 2025 tarihinde miting yapıldı. Bu tarih hafızalarda unutulmaz ve kolay hatırlanması olan bir tarih olarak kayıt altına alındı. CHP’nin genel başkanı Özgür Özel, “Bursa’nın damadı” sıfatı ile sahneye davet edildi. Otobüsün üstüne çıkıp konuşmasına başlar başlamaz, “ben Bursa’nın damadı değil, öz ve öz evladıyım” ifadesini kullanan Özel, pek çok konuda görüş açıkladı. Yapılan operasyonlar ve elde edildiği iddia edilen belgelerle ilgili olarak hepsinin uydurma olduğunu iddia etti.
Asıl önemli konu ise siyasetin ve Bursa’nın siyasi tarihte merkez sağ partilerin kalesi olarak görülmesi konusundaki yaptığı benzetme oldu. “Biz mitinge değil, eyleme geldik!” şeklinde ifadeler kullanan Özel şöyle konuştu;
“Bakın, Bursa 2023 seçimlerinde farklı, 2024 seçimlerinde farklı siyasi tercihlerde bulundu. Emeklilerimiz aldıkları maaşı tepkisiyle, asgari ücretli emekçi kardeşlerimiz geçim sıkıntısı nedeniyle, hak arayanlar adilane bir yönetim beklentisiyle, enflasyon karşısında ezilen halkımızda 21 senelik iktidarı değiştirme beklentisiyle Bursa’yı bize teslim ettiler.
Bursa AKP’nin kalesi dediler. 31 Martta Bursa onlara bir dur bakalım dedi. Artık, kaleler, maleler kalmadı. Kale siyaseti geride kaldı. Bursa ne AKP’nin ne de Tayyip’in kalesi. Bursa milletin kalesidir. Bu kente sahip çıkanlara helal olsun diyorum.
Bu kentin belediyesi, Büyükşehir 47 yıl aradan sonra CHP’yi seçti. Osmangazi 20 yıl sonra CHP’nin oldu. Mustafakemalpaşa 30 yıl sonra CHP’nin oldu. Harmancık 20 yıl sonra CHP’nin oldu. Gemlik 2 Dönem sonra CHP’nin oldu. Mudanya son üç dönemdir bizde. Nilüfer zaten 6 dönemdir bizde. Kale siyaseti böylece sandığa gömüldü.”
Bursa meydanında erken seçim isteyip AK Partili gençlere de seslenen Özgür Özel, “Topu alın dedenizden, Reisten, babanızdan. Seçime gelin, kaçmayın. Belki kazanabilirsiniz. Belki kaybedebilirsiniz. Korkacak bir şey yok. Bu meydan, Bursa’nın milli idareye sahip çıktığını gösterdi. Sizde sahip çıkın, tarihe muhafazakar demokrat gençlik olarak adınızı yazdırın” ifadesini kullandı.
Mitingle ilgili değerlendirmelere gelince, meydanda bulunan CHP’liler katılımdan ziyadesiyle memnun kaldılar. Siyasi gözlemciler ise, miting alanının yüzölçümü ile katılımcı sayısının yüksek gösterilmesine tepki gösteriyorlar.
Çünkü, Kent Meydanı, AVM bahçesi tamamen miting alanı dışında tutulmuş. Şehreküstü’den inen ve Çarşamba Pazarı semtine dönen trafik açıktı. Uluyol trafik akımı açıktı.
Aynı bölgede başka siyasi partiler tarafından yapılan eski mitinglere göre kullanılan miting alanının çok küçük olduğu öne sürülüyor. Birde, geçmiş dönemlerde CHP’liler, miting günü metro ve toplu taşıma araçlarının ücretsiz olmasından sürekli şikayet ediyorlardı. Dün, kendileri miting yaptılar, metro ve toplu taşıma ücretsizdi.
Sözün özü şu, CHP’nin kısaca İmamoğlu’na özgürlük mitinginden beklentisinin tam olarak karşılanmadığı söylemleri parti içinde bile konuşulmaya başlandı. Özellikle miting öncesinde parti afiş ve ilanlarının billboardlarla asılmasının TMSF tarafından engellenmesi iddiaları, siyasete darbe olarak anılıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Kale siyaseti
Tarihi kaynaklarda yazdığı kadarıyla bilgi sahibi olup gurur duyduğumuz Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 21 yaşında iken gemileri karadan, dağlardan, tepelerden yürütüp, Haliç’e indirmesi olayını hep hatırlıyoruz.
İşte bu olay, rahmetli Süleyman Demirel tarafından da partisinin çok oy aldığı şehirlere yönelik benzetme gibi kullanılıp, “CHP buraları alamaz. Mesela, Bursa bizim kalemiz!” şeklindeki ifadelerle siyaset yapardı.
Aynı uygulama 12 Eylül 1980 sonrasındaki siyasi yapılaşmada öne çıkan Anavatan Partisi lideri Turgut Özal tarafından da kullanıldı. Bazı tarihi kaynaklarda ise kentlerin siyasi kale yapılmasıyla ilgili olan yazıtlara göre de Demokrasi şehidimiz Adnan Menderes’in, 1946 ve 1950 seçimlerinden sonraki siyasi yapıyı işaret ederek, “CHP’nin kaleleri bir bir bizim oluyor!” ifadesini kullandığını anlatılıyor.
Siyasetteki bu kale meselesi çok önemli. Çünkü, bir kentin siyasi görüşü ve eğilimi, o kentin seçim sonuçları, hangi partinin iktidar olmasına yol verildiğini ifade ediyor. Birde, Bursa’nın şöyle bir özelliği vardır, merkezi iktidar kimde ise mahalli idareleri, yani belediyeleri o partinin kazanması gibi uygulamalar var. Bu uygulama sadece 1977 seçimlerinde değişmiş. Sonra da 2024 seçimlerinde değişti.
Gelelim kale meselesine. Bugün tarih 27 Mayıs. 27 Mayıs Darbesi sonrası Adnan Menderes Başbakanlık görevinden alındı ve Yüce Divanda yargılandı. Mahkemede suçlu bulunan 62 yaşındaki Menderes, İmralı Cezaevi'ne nakledilerek 17 Eylül 1961, Pazar günü asılarak idam edildi.
Bakanlar, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’da dönemin başbakanı ile birlikte darağacına asıldılar.
Tarihi bir hatırlatma yapılmasında fayda var. Aynı davada Celâl Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Emin Kalafat, Agah Erozan, Ahmet Hamdi Sancar, Bahadır Dülger, Baha Akşit, İbrahim Kirazoğlu, Nusret Kirişçioğlu, Zeki Erataman, Osman Kavrakoğlu ve Rüştü Erdelhun haklarında idam kararı verilen siyasetçilerimiz olarak tarihe yazıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Özgür Özel, “Millet iradesine sahip çıkıyor!” ismiyle düzenledikleri miting için Bursa’ya geldi ve bu siyasi tarihe göndermelerde bulunup, Kent Meydanında kale siyasetini yerle bir ettiklerini ifade etti.
Şimdi, ülkemizde yaşanılan olayları hatırlayalım. Malum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı arkadaşları, haklarındaki iddialar nedeniyle tutuklanıp hapse atıldı. Bu olayı kabullenmek istemeyen CHP örgütü, alel acele İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan etti.
Sonrasında, tutuklanma olayı ve hakkındaki iddialarla ilgili olarak kumpaslar kurulduğu iddiasıyla meydanlara çıkıldı. Olaylarla ilgili seçmenlerden tepki imzaları toplanması, parti içinde, halkında katılımı sağlandığı öne sürülen sözde önseçimle Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesi ve diploma iptali olayları tam bir siyasi malzeme oldu CHP adına.
Tabi, hak aramak. Haklının ve doğrunun yanında olmak, hak, hukuk ve adalet için mücadele verilmesi, insanların özgürlükleri ve kazanımlarıyla ilgili olarak haklarının korunması için hareket edilmesine kimsenin ses çıkardığı yok zaten.
CHP’de her hafta bir ilde ve İstanbul’un bir ilçesinde miting yapıp, yaşanılanları halka şikayet ediyor.
Bursa’da da 25 Mayıs 2025 tarihinde miting yapıldı. Bu tarih hafızalarda unutulmaz ve kolay hatırlanması olan bir tarih olarak kayıt altına alındı. CHP’nin genel başkanı Özgür Özel, “Bursa’nın damadı” sıfatı ile sahneye davet edildi. Otobüsün üstüne çıkıp konuşmasına başlar başlamaz, “ben Bursa’nın damadı değil, öz ve öz evladıyım” ifadesini kullanan Özel, pek çok konuda görüş açıkladı. Yapılan operasyonlar ve elde edildiği iddia edilen belgelerle ilgili olarak hepsinin uydurma olduğunu iddia etti.
Asıl önemli konu ise siyasetin ve Bursa’nın siyasi tarihte merkez sağ partilerin kalesi olarak görülmesi konusundaki yaptığı benzetme oldu. “Biz mitinge değil, eyleme geldik!” şeklinde ifadeler kullanan Özel şöyle konuştu;
“Bakın, Bursa 2023 seçimlerinde farklı, 2024 seçimlerinde farklı siyasi tercihlerde bulundu. Emeklilerimiz aldıkları maaşı tepkisiyle, asgari ücretli emekçi kardeşlerimiz geçim sıkıntısı nedeniyle, hak arayanlar adilane bir yönetim beklentisiyle, enflasyon karşısında ezilen halkımızda 21 senelik iktidarı değiştirme beklentisiyle Bursa’yı bize teslim ettiler.
Bursa AKP’nin kalesi dediler. 31 Martta Bursa onlara bir dur bakalım dedi. Artık, kaleler, maleler kalmadı. Kale siyaseti geride kaldı. Bursa ne AKP’nin ne de Tayyip’in kalesi. Bursa milletin kalesidir. Bu kente sahip çıkanlara helal olsun diyorum.
Bu kentin belediyesi, Büyükşehir 47 yıl aradan sonra CHP’yi seçti. Osmangazi 20 yıl sonra CHP’nin oldu. Mustafakemalpaşa 30 yıl sonra CHP’nin oldu. Harmancık 20 yıl sonra CHP’nin oldu. Gemlik 2 Dönem sonra CHP’nin oldu. Mudanya son üç dönemdir bizde. Nilüfer zaten 6 dönemdir bizde. Kale siyaseti böylece sandığa gömüldü.”
Bursa meydanında erken seçim isteyip AK Partili gençlere de seslenen Özgür Özel, “Topu alın dedenizden, Reisten, babanızdan. Seçime gelin, kaçmayın. Belki kazanabilirsiniz. Belki kaybedebilirsiniz. Korkacak bir şey yok. Bu meydan, Bursa’nın milli idareye sahip çıktığını gösterdi. Sizde sahip çıkın, tarihe muhafazakar demokrat gençlik olarak adınızı yazdırın” ifadesini kullandı.
Mitingle ilgili değerlendirmelere gelince, meydanda bulunan CHP’liler katılımdan ziyadesiyle memnun kaldılar. Siyasi gözlemciler ise, miting alanının yüzölçümü ile katılımcı sayısının yüksek gösterilmesine tepki gösteriyorlar.
Çünkü, Kent Meydanı, AVM bahçesi tamamen miting alanı dışında tutulmuş. Şehreküstü’den inen ve Çarşamba Pazarı semtine dönen trafik açıktı. Uluyol trafik akımı açıktı.
Aynı bölgede başka siyasi partiler tarafından yapılan eski mitinglere göre kullanılan miting alanının çok küçük olduğu öne sürülüyor. Birde, geçmiş dönemlerde CHP’liler, miting günü metro ve toplu taşıma araçlarının ücretsiz olmasından sürekli şikayet ediyorlardı. Dün, kendileri miting yaptılar, metro ve toplu taşıma ücretsizdi.
Sözün özü şu, CHP’nin kısaca İmamoğlu’na özgürlük mitinginden beklentisinin tam olarak karşılanmadığı söylemleri parti içinde bile konuşulmaya başlandı. Özellikle miting öncesinde parti afiş ve ilanlarının billboardlarla asılmasının TMSF tarafından engellenmesi iddiaları, siyasete darbe olarak anılıyor.