Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gıda hakkı

Yazının Giriş Tarihi: 21.10.2024 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.10.2024 17:05

Ülkemizde son günlerde tahşiş gıdalar ve Bakanlığın açıkladığı bazı kayıtlara göre de domuz etinin insanlara yedirilip yedirilmediği konusundaki tartışmalar var.

Bu mesele, insan hayatı açısından çok önemli bir konu. Hani, Müslümanlık inancına göre, dinimize göre domuz eti yemek günah. Haram. Fakat, pek çok zaman etlere at, eşek eti, tek toynaklı hayvan etleri, hatta domuz eti karıştırıldığı iddiaları hep gündemdeki yerini koruyor.

Ben, firma bazlı yapılan tartışmalardan çok, insanlara domuz eti yedirmeyi adet edinen, bunu alışkanlık haline getirenlerle ilgili Ceza Kanunlarımızda gerekli düzenlemeler yapılmasını istiyorum. Mesela, Türk Ceza Kanununun 81,82,83. Maddelerinde ifadesini bulan kasten öldürme suçu ile domuz etini insanlara yedirenlerinde cezalandırılmasını talep ediyorum bir vatandaş olarak.

Böyle bir uygulama yapıldığı zaman, bizler artık domuz etini yedik mi, yemedik mi? Tartışmalarını bir kenara bırakırız. Tabi, böylesine kötü niyetli olup, üç beş kuruş daha fazla para kazanma adına, at, eşek eti, domuz eti ile ürünler yapıp insanları zehirleyenlerin cezalandırılmaya başlanması toplumsal yara haline gelen bu sorunu kökten çözümler.

İnsan sağlığı ve yaşam güvencesi, her türlü paradan puldan önemli değil midir?

Önce kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her yıl, 1945'te kurulduğu tarih olan 16 Ekim'i Dünya Gıda Günü (DGG) olarak 150'den fazla ülkede çeşitli etkinliklerle kutlamaktadır. Bu yılın teması; "Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı'' olarak belirlenmiştir. Bizlerde bu günü geçen hafta kutladık. Ama, domuz eti yedirildi mi, yedirilmedi mi? Şeklindeki tartışmalarla kutladık. Tam da günün mana ve önemine binaen yaşadığımız domuz eti skandalı ile birbirine bağlandı. Kısır tartışmalar hala devam ediyor. Bazıları da artık reklam kokuyor.

Amacım, 2024 Dünya Gıda Günü Haftası etkinliklerinde gıdanın hayati önemini vurgulamaktadır. Hayat herkes için doğrudan yiyeceğe, havaya ve suya bağlıdır. Dünya çiftçileri küresel nüfusun daha fazlasını beslemeye yetecek kadar gıda üretmesine rağmen açlık hala devam ediyor. Çevre kirlenmesi ile ilgili çatışmalar, küresel iklim değişikliği nedeniyle tekrarlanan aşırı hava olayları ve ekonomik durgunluklar nedeniyle yaklaşık 783 milyon insan açlıkla karşı karşıya olduğu hesaplanıyor.

Bununla birlikte, yetersiz beslenme milyonlarca insanın sağlığını olumsuz etkileyerek büyüme ve gelişmenin zarar görmesine neden oluyor. Bütün bu olaylar zincirinde ise gıda güvenliğini ve gezegendeki herkes için besleyici gıdaların bulunabilirliğini sağlamak için bu soruna dikkat çekmek kritik önem taşıyor.

Dünya çapında çok sayıda insan sağlıklı ve çeşitli bir şekilde beslenemiyor. Oysa ki, herkesin çeşitli, besleyici, güvenli, uygun fiyatlı ve kolay erişilebilir bir beslenmeye hakkı vardır.

Dünya nüfusunun artmaya devam ettiği, gıdaya erişim imkanına sahip olan insanların israfa varan tüketim alışkanlıkları, tarımsal üretimin iklim değişikliği, ekonomi gibi nedenlerle olumsuz yönde etkilendiği, gıda fiyatlarındaki süregelen artış, küresel aktörlerin gıda hakkının ihlaline doğrudan veya dolaylı olarak sebebiyet vermeye devam etmeleri de gıdaya erişime engel etkenler arasında. İç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan insan sayısı, çok boyutlu ve uzun vadeli tesirleri düşünüldüğünde küresel gıda sorununun ve gıda hakkının önümüzdeki yıllarda daha çok tartışılacağı görülmektedir. Özellikle Filistin’de devam eden katil İsrail zulmü, çocukların ve kadınların, ailelerin gıdaya erişimindeki baskıları ve kısıtlamaları gözler önüne seriyor. Dünya ülkeleri de hem katliamlara hemde açlık tehdidine karşı seyirci kalıyor.

Şu anda dünyamızda, nüfusa oranla herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek üretiyor. Ancak her yıl bir milyar 3 milyon kg gıda kaybolmakta veya israf edilmektedir. Her yıl gıdanın %30 ila %40'ı israf ediliyor. Birçok insan geceleri aç karnına uyuyor. Şöyle bir ifade kullanıyor, gıda ve sağlıklı beslenme konusunda. Dünyadaki karnı tok, gözleri aç olan insanları doyurabilsek, açlık sorunu zaten kendiliğinden çözümlenir.

Çok doğru ve altı kırmızı çizgilerle çizilecek bir söz.

Herkesin yeterli, çeşitli, besleyici, güvenli ve uygun fiyatlı gıdalara eşit erişimini sağlamak için tarım-gıda sistemleri politikaları ve programlarına sağlıklı gıda hakkı entegre etmelidir. İnsanların onurlu bir şekilde beslenmelerine olanak sağlayan bir ortam oluşturmalı ve bunu başaramayanlar için uygun güvenlik ağları kurularak yeterli beslenme hakkına saygı duymalı, bu hak korunmalı ve yerine getirilmelidir.

Bazı ülkelerde ve bizim ülkemizde de kullanılan ama asıl amacı halkın doğru ve sağlıklı beslenmesi değil, çoğu kez kandırılması amaçlı kullanılan gıda sertifikalarının da reklam amaçlı kullanımı derhal yasaklanmalıdır.

Hepimiz, eşitsizliklere meydan okuyarak sağlıklı gıdaya erişim için üzerimize düşen görevleri yapmalıyız. Sağlıklı gıda seçimleri yaparak, gıda israfını azaltarak, doğal kaynaklara özen göstererek ve eylemlerimizde toplumda farkındalık yaratıp herkesin gıda hakkından yararlanabileceği bir geleceğin hazırlanmasına yardımcı olabiliriz.

Bizim, soframızda yarım bıraktığımız bir tabak yemek belki de bir insanın karnının doymasına ve o kişinin ileride, ülkesi ve milleti için önemli görevler üstlenmesine yol açan insanların yetişmesine katkı sağlayabilir.

Peki, günümüzde güvenli gıda, tarım alanlarının korunması, çevrenin korunması konularında hem kamu hem de mahalli idareler, vatandaşlar olarak herkes üzerine düşen görevleri yerine getirebiliyor mu?

Bu sorunun vatandaş arasındaki cevabı tabi ki hayır. Çünkü, siyaset ve ticaret bağlantısı ne çevre tanıyor nede kanun kitap tanıyor. Tarım alanları sanayi bölgesi oluyor. Tarım alanları bina. yerleşim merkezi oluyor. Tarım alanları hobi bahçesi oluyor.

Vatandaşta çaresiz, yapılanları izliyor. Bazen de siyasi destek için alkışlıyor. Oysa ki kendisinden sonra gelecek nesillere buğday ekilecek tarların azalmasının ne gibi zararlar vereceğini hiç mi hiç hesaplamıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.