Dünyanın pek çok ülkesi, yemek kültürü ile anılıyor. Tanınıyor. İnsanlar bazen bir fincan kahve içebilme adına bu ülkelere gidip turizmin gelişmesine ve ekonominin gelişmesine katkı sağlıyorlar.
İnsanlık var olduğu andan itibaren karın doyurma, yani yemek kültürü de kendisiyle beraber gelişmeye, hatta sektör ve ekonomik girdi kapısı haline gelmeye başlamış. Kentin pek çok bölgesindeki sokak lezzetleri ve esnaf lokantalarını buna örnek gösterebiliriz.Gastronomi denilince akla hemen yemek kültürü geliyor. Hani büyüklerimizin ifade ettikleri gibi, “can boğazdan gelir” söylemi, burada kendisine tam anlamıyla karşılık buluyor.
Ülkemizde de pek çok kentimiz kendine özgü yemekleri, tatları ile anılıyor.
Bakın, Antep mutfağı, yüzlerce çeşit yemekleri var. Yine Depremde büyük hasar gören Hatay mutfağı var. Bana göre Hatay’a özgü yemekler arasında bulunan tepki kebabı tadına bakılmadan geçilmeyecek bir yemek. Tekirdağ’da köfte, Edirne’de ciğer.
Bursa’ya geldiğimizde ilk akla gelen yiyeceklerimiz; döner kebap,Pideli Köfte, İnegöl Köfte, tahinli pide, cantık gibi yiyeceklerimiz ön planda. Kestane şekeri ise zaten başlı başına bir efsane lezzet.
Bu konularla ilgili olarak geçtiğimiz dönemlerde değerli valimiz Yakup Canbolat’ın yaptırdığı inceleme ve araştırmalara göre yaklaşık 150 çeşit yemeğin sadece Bursa’ya özgü olduğu ortaya çıkarılmış.
Bursa’nın ekonomisine gastronomi alanında da bu yemeklerle katkıda bulunmak mümkün. Sadece tanıtım ve reklam sıkıntımız var.
Yani, Bursalı iş insanları, tekstil, otomotiv ve makine sektörü ile işe başlamışlar. Hala aynı işleri devam ettiriyorlar. Turizm ve gastronomi alanında bana göre Bursa’nın büyük bir eksikliği ve tanıtım yetersizliği var. Gelen turistler döner kebap istiyorlar, giderken de yanlarına Kestane Kestane şekeri alıyorlar. Gastronomi sektörümüz bununla sınırlı kalmamalı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, malum rutin belediye hizmetlerinin arasına son iki yıldır Gastronomi Festival zincirleri kattı.
Geçen hafta sonu Bursa gastronomi festivali sayesinde isminden çok sık söz ettirdi. Medyada ve sosyal medyada epey bir tanıtım ve reklamlar yapıldı. Dünyanın gözü bu festivale odaklanmışken, Merinos Atatürk Kongre Merkezinin bahçesinde düzenlenen etkinliklere katılanlarda birbirinden lezzetli tatları Bursalılara ikram ettiler.
Osmanlı saray mutfağının doğduğu şehir olan Bursa’nın tescilli lezzetleri, Büyükşehir Belediyesi’nin 'Yeşil Bursa, Yeşil Gastronomi’ temasıyla düzenlendiği 2. Bursa Gastronomi Festivali’nde vitrine çıktı.
Bursa’nın gastronomi kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla zengin içerikle hazırlanan ve Cumhuriyet Caddesi’ndeki renkli kortejle start alan 2. Bursa Gastronomi Festivali’nin resmi açılış töreni, adeta dev bir mutfağa dönüşen Merinos Park’ta yapıldı.
Festivalin açılış töreninde ev sahibi sıfatı ile konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, gastronomi festivalinin bu yıl ikincisini gerçekleştirmenin heyecanını yaşadıklarını söyledi. Geçen yılki festivalden mükemmel sonuçlar elde ettiklerini ve festivalin hemen ardından konunun tarafları ile toplanıp, ‘neler eksikti’ ve ‘daha neler yapılabilir’ konularını irdelediklerini ifade eden Aktaş, “Bursa sahip olduğu tüm değerlerin yanında aynı zamanda bir turizm şehri. Turizmin en büyük tetikleyicilerinden bir tanesi de gastronomi. Turist geldiğinde yemek istiyor, içmek istiyor. İşte bu noktada var olan potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Allah'a hamdolsun çok da güzel gidiyoruz. Bu seneki parolamız da ‘Yeşil Bursa Yeşil Gastronomi’. Çünkü bizim 30 tane coğrafi işaretli ürünümüz var. 5 tane de bekleyen var. En son Yenişehir Biberi ve Keles Kirazı’nın tescilini aldık. Bursa ürünün topraktan ta ki sofrada yemeğe dönüşene kadarki sürecin tüm aşamalarına ev sahipliği yapıyor. Bu ürünlerin hepsi Bursa’da yetişiyor. Burada sadece Bursa’nın ürünleri değil, Erzurum'un cağ döneri de var Urfa'nın kebabı da var. Çünkü Bursa gerçekten renkli bir mozaik. Bursa'da 80 vilayeti, Balkanları Kafkasları bulabilirsiniz. Burada kadın kooperatiflerimiz var. Yine depremzede 11 ilimize davet gönderdik. 8 ilimizden dernekler burada. Emeği geçenlere, burada olup bizlere güç verenlere teşekkür ediyorum. Festivalimiz hayırlı olsun” ifadeleriyle yapılan işleri anlattı.
Bursa Valisi Mahmut Demirtaş ise Anadolu'nun kadim başkentlerinden Bursa’nın doğu ile batının kesişim noktasındaki konumuyla yemek kültürü açısından da önemli bir gastronomi merkezi olduğunu söyledi. Bursa’nın farklı kültürler ve farklı lezzetlerin harmanlandığı bir şehir olduğunu dile getiren Demirtaş, “Mevcut potansiyelimizi daha yukarı çıkarmak, Bursa’yı bu coğrafyanın en ünlü gastronomi destinasyonlarından biri halinde getirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Anadolu'nun enfes lezzetlerine ev sahipliği yapan Bursa'mızın geleneksel mutfağını dünden bugüne, bugünden geleceğe taşıyacağız” sözleriyle festivale destek verdi.
Festivalin resmi törenleri böyle. Birde festival bünyesinde renkli görüntüler sahnelendi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ‘kuzu kapama’, Vali Demirtaş ‘kirde kebabı’, Milletvekili Mustafa Varank ‘kestaneli pilav’, Emel Gözükara Durmaz ve Emine Yavuz Gözgeç ‘maydonoz köftesi’, Milletvekili Ahmet Kılıç ‘üzüm dede çorbası’ yaptı. Yemekler festival açılışına gelen vatandaşlara ikram edildi.
Merinos hafta sonu adeta Bursalıların akınına uğradı. Pekçok ziyaretçi, benim gibi ilk kez adını duyduğu, gördüğü Bursa yemekleriyle ilgili tarifleri alıp yemekleri kendi evlerinde yapacaklarını ifade ettiler.
Festival sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Muradiye Çorbasından söz etti. Bursa medyasında benim gibi 40 yılı geride bırakan İhlas Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı İrfan Altıkardeş ile daha önce ismini duyduğumuz fakat tatma imkanı bulamadığmız Muradiye Çorbasının tarifini Alinur Aktaş’tan isteyeceğiz.
Sözün özü; Bursa ekonomik alanda ülkemizin ilk dört kenti arasında. Ama, ekonomik gelişmelere ve yeni ekonomik alanların ortaya çıkarılmasına etkin ve yetkin bir kent. Bu kentin dinamikleri olarak, klasik iş kollarının yanı sıra artık yeni iş kolları bulup, özellikle gastronomi alanındaki yatırımlarla Bursa’ya gelen turist sayısını artırmayı planlamalıyız.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Gastronomi ve Bursa
Dünyanın pek çok ülkesi, yemek kültürü ile anılıyor. Tanınıyor. İnsanlar bazen bir fincan kahve içebilme adına bu ülkelere gidip turizmin gelişmesine ve ekonominin gelişmesine katkı sağlıyorlar.
İnsanlık var olduğu andan itibaren karın doyurma, yani yemek kültürü de kendisiyle beraber gelişmeye, hatta sektör ve ekonomik girdi kapısı haline gelmeye başlamış. Kentin pek çok bölgesindeki sokak lezzetleri ve esnaf lokantalarını buna örnek gösterebiliriz. Gastronomi denilince akla hemen yemek kültürü geliyor. Hani büyüklerimizin ifade ettikleri gibi, “can boğazdan gelir” söylemi, burada kendisine tam anlamıyla karşılık buluyor.
Ülkemizde de pek çok kentimiz kendine özgü yemekleri, tatları ile anılıyor.
Bakın, Antep mutfağı, yüzlerce çeşit yemekleri var. Yine Depremde büyük hasar gören Hatay mutfağı var. Bana göre Hatay’a özgü yemekler arasında bulunan tepki kebabı tadına bakılmadan geçilmeyecek bir yemek. Tekirdağ’da köfte, Edirne’de ciğer.
Bursa’ya geldiğimizde ilk akla gelen yiyeceklerimiz; döner kebap,Pideli Köfte, İnegöl Köfte, tahinli pide, cantık gibi yiyeceklerimiz ön planda. Kestane şekeri ise zaten başlı başına bir efsane lezzet.
Bu konularla ilgili olarak geçtiğimiz dönemlerde değerli valimiz Yakup Canbolat’ın yaptırdığı inceleme ve araştırmalara göre yaklaşık 150 çeşit yemeğin sadece Bursa’ya özgü olduğu ortaya çıkarılmış.
Bursa’nın ekonomisine gastronomi alanında da bu yemeklerle katkıda bulunmak mümkün. Sadece tanıtım ve reklam sıkıntımız var.
Yani, Bursalı iş insanları, tekstil, otomotiv ve makine sektörü ile işe başlamışlar. Hala aynı işleri devam ettiriyorlar. Turizm ve gastronomi alanında bana göre Bursa’nın büyük bir eksikliği ve tanıtım yetersizliği var. Gelen turistler döner kebap istiyorlar, giderken de yanlarına Kestane Kestane şekeri alıyorlar. Gastronomi sektörümüz bununla sınırlı kalmamalı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, malum rutin belediye hizmetlerinin arasına son iki yıldır Gastronomi Festival zincirleri kattı.
Geçen hafta sonu Bursa gastronomi festivali sayesinde isminden çok sık söz ettirdi. Medyada ve sosyal medyada epey bir tanıtım ve reklamlar yapıldı. Dünyanın gözü bu festivale odaklanmışken, Merinos Atatürk Kongre Merkezinin bahçesinde düzenlenen etkinliklere katılanlarda birbirinden lezzetli tatları Bursalılara ikram ettiler.
Osmanlı saray mutfağının doğduğu şehir olan Bursa’nın tescilli lezzetleri, Büyükşehir Belediyesi’nin 'Yeşil Bursa, Yeşil Gastronomi’ temasıyla düzenlendiği 2. Bursa Gastronomi Festivali’nde vitrine çıktı.
Bursa’nın gastronomi kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla zengin içerikle hazırlanan ve Cumhuriyet Caddesi’ndeki renkli kortejle start alan 2. Bursa Gastronomi Festivali’nin resmi açılış töreni, adeta dev bir mutfağa dönüşen Merinos Park’ta yapıldı.
Festivalin açılış töreninde ev sahibi sıfatı ile konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, gastronomi festivalinin bu yıl ikincisini gerçekleştirmenin heyecanını yaşadıklarını söyledi. Geçen yılki festivalden mükemmel sonuçlar elde ettiklerini ve festivalin hemen ardından konunun tarafları ile toplanıp, ‘neler eksikti’ ve ‘daha neler yapılabilir’ konularını irdelediklerini ifade eden Aktaş, “Bursa sahip olduğu tüm değerlerin yanında aynı zamanda bir turizm şehri. Turizmin en büyük tetikleyicilerinden bir tanesi de gastronomi. Turist geldiğinde yemek istiyor, içmek istiyor. İşte bu noktada var olan potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Allah'a hamdolsun çok da güzel gidiyoruz. Bu seneki parolamız da ‘Yeşil Bursa Yeşil Gastronomi’. Çünkü bizim 30 tane coğrafi işaretli ürünümüz var. 5 tane de bekleyen var. En son Yenişehir Biberi ve Keles Kirazı’nın tescilini aldık. Bursa ürünün topraktan ta ki sofrada yemeğe dönüşene kadarki sürecin tüm aşamalarına ev sahipliği yapıyor. Bu ürünlerin hepsi Bursa’da yetişiyor. Burada sadece Bursa’nın ürünleri değil, Erzurum'un cağ döneri de var Urfa'nın kebabı da var. Çünkü Bursa gerçekten renkli bir mozaik. Bursa'da 80 vilayeti, Balkanları Kafkasları bulabilirsiniz. Burada kadın kooperatiflerimiz var. Yine depremzede 11 ilimize davet gönderdik. 8 ilimizden dernekler burada. Emeği geçenlere, burada olup bizlere güç verenlere teşekkür ediyorum. Festivalimiz hayırlı olsun” ifadeleriyle yapılan işleri anlattı.
Bursa Valisi Mahmut Demirtaş ise Anadolu'nun kadim başkentlerinden Bursa’nın doğu ile batının kesişim noktasındaki konumuyla yemek kültürü açısından da önemli bir gastronomi merkezi olduğunu söyledi. Bursa’nın farklı kültürler ve farklı lezzetlerin harmanlandığı bir şehir olduğunu dile getiren Demirtaş, “Mevcut potansiyelimizi daha yukarı çıkarmak, Bursa’yı bu coğrafyanın en ünlü gastronomi destinasyonlarından biri halinde getirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Anadolu'nun enfes lezzetlerine ev sahipliği yapan Bursa'mızın geleneksel mutfağını dünden bugüne, bugünden geleceğe taşıyacağız” sözleriyle festivale destek verdi.
Festivalin resmi törenleri böyle. Birde festival bünyesinde renkli görüntüler sahnelendi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ‘kuzu kapama’, Vali Demirtaş ‘kirde kebabı’, Milletvekili Mustafa Varank ‘kestaneli pilav’, Emel Gözükara Durmaz ve Emine Yavuz Gözgeç ‘maydonoz köftesi’, Milletvekili Ahmet Kılıç ‘üzüm dede çorbası’ yaptı. Yemekler festival açılışına gelen vatandaşlara ikram edildi.
Merinos hafta sonu adeta Bursalıların akınına uğradı. Pekçok ziyaretçi, benim gibi ilk kez adını duyduğu, gördüğü Bursa yemekleriyle ilgili tarifleri alıp yemekleri kendi evlerinde yapacaklarını ifade ettiler.
Festival sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Muradiye Çorbasından söz etti. Bursa medyasında benim gibi 40 yılı geride bırakan İhlas Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı İrfan Altıkardeş ile daha önce ismini duyduğumuz fakat tatma imkanı bulamadığmız Muradiye Çorbasının tarifini Alinur Aktaş’tan isteyeceğiz.
Sözün özü; Bursa ekonomik alanda ülkemizin ilk dört kenti arasında. Ama, ekonomik gelişmelere ve yeni ekonomik alanların ortaya çıkarılmasına etkin ve yetkin bir kent. Bu kentin dinamikleri olarak, klasik iş kollarının yanı sıra artık yeni iş kolları bulup, özellikle gastronomi alanındaki yatırımlarla Bursa’ya gelen turist sayısını artırmayı planlamalıyız.