Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Etme, bulma dünyası

Yazının Giriş Tarihi: 05.09.2025 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.09.2025 00:10

Siyaset, bir toplumun vaz geçilmez yönetim bilimi olarak, aracı olarak karşımıza çıkıyor. Pek çok ülkede, demokrasi ismi verilen siyaset yönetimine göre de sözde halkın kendi kendini yönettiği rejimleri, iş başında bulunanların kendi çıkar guruplarıyla birlikte nasıl ve ne şekilde yönettiklerine dair akla, hayale gelmeyen olaylara şahitlik ediyoruz.

Ülkemizde her ne kadar 1946 yılında CHP’nin tek başına iktidarına karşı kurulan Demokrat Parti ile çok partili hayatın başladığı, gerçek demokrasinin de 1950 seçimlerinden sonra yaşanmaya başlandığı konuşulsa da her 10 yılda bir yapılan darbeler yüzünden demokrasi adına konuşma yapabilmek biraz olsun yürek istiyor.

Yine de ülkemizde demokrasinin tam şekliyle ve istenilen şekliyle oturduğunun konuşulması mümkün değil. Çünkü, siyasi partiler kendilerine öyle bir sistem kurmuşlar ki, başa gelen bir daha o koltuklardan kalkmama adına her türlü işlemi yapıp, ismine de demokrasi diyorlar.

Bir örnek vermek gerekirse, siyasi partilerde ilk önce hatır gönül, arkadaşlık ve akrabalık ilişkilerine göre üye yazılımları yapılıyor. Seçimlerde herhangi bir başarı elde edildiği takdirde ise başka partileri destekleyen ama memnun olmayanlar, yeni bir ışık görülen siyasi partilere akın ediyorlar. Böylece, üye yapısı gelişip, değişiyor.

Sonra, Siyasi Partiler Kanunu gereği yapılması gereken bazı çalışmalar iş ve işlemler var. Onlara da gerekli kılıflar bulunuyor. Mesela, üyeler arasından seçilecek olan mahalli delegeleri meselesi. Aynen “seçtim seni, sende seç beni!” yöntemi ile gelişiyor. Yani, ilçe başkanları genelde mahalle delegelerini seçiyor. Delegelerde ilçe başkanını seçiyor. Sonra, ilçe başkanı ile beraber il başkanlığı seçimleri için oy kullanacak il delegeleri seçiliyor. Yani, ilçe başkanı, kendisine yakın olanları il başkanlığı seçimleri için delege yapıyor.

Elinde güç bulunduran ilçe başkanları, bu güçle hareket edip il başkanını seçiyor. Seçilen il başkanı ile beraber, genel merkez yönetim ve genel başkan seçimi için delegeler seçiliyor. Bu durumda, il başkanı güçlü olunca, genel başkan seçimine katkı sağlıyor. Bazı olağandışı durumlarda ise genel merkez, beğenmediği parti yönetimleri karar alıp kendisine yakın kişilerle değiştiriyor. Sözde tabandan tavana demokrasi anlayışı, yeni düzen ve uygulamalarla Tavandan tabana inme şekliyle gerçekleşiyor.

İşte siyasi partilerdeki demokrasinin işleyiş tarzı böyle.

Yani, genel merkezi eline geçirenler, bir daha eri dönmeme adına, ismine demokrasi denilen ama hiç de demokratik olmayan bir takım ayak oyunlarıyla siyasete yön veriyorlar.

Bu kısa açıklamalardan sonra gelelim ülkemizin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına gelen olaylara. Malum, bundan iki yıl önce yapılan kurultayda genel başkan değişimi oldu. Ortaya atılan bazı iddialar üzerine olay yargıya taşındı. İddialar çok değişik. Siyasete rüşvet karıştırıldığı, delegelere oy karşılığında para dağıtıldığı, belediyelerde iş verildiği, hatta genel başkana oy veren delegelerin pavyona götürüldüğü, cep telefonu hediye edildiği gibi, insanların pek çoğunun inanılması güç olayları duyuyoruz.

Yargı devam ederken, genel merkezde 196 delege ile en fazla oy kullanma hakkına sahip olan İstanbul’da il kongresine aynı olaylara benzer olaylarla hile hurda karıştığı iddiaları yine yargıya taşındı. Asliye Hukuk Mahkemesi de tedbir kararı alıp, İstanbul’da 2023 yılındaki il kongresiyle ilgili yönetimin iş başından çektirilmesine, yani yok hükmünde sayılmasına yönelik ara karar verdi. Partiye parti üyeleri arasından yeni yönetim, halk arasındaki deyimle kayyım atandı. Yargılama devam ediyor.

Olaylara baktığımızda¸CHP’lilerin güç ve yönetimimi ele geçirme, elde tutma adına birbirleriyle demokratik kurallar çerçevesinde yarış etmeleri gerekirken, araya bazı istenmeyen demokrasi dışı olayları sokup, alavere, dalavere ile seçimlere fesat karıştırdıkları iddiaları, kendi kendilerine de bu durumu şikayet ettikleri görülüyor.

Etme, bulma dünyası gibi. Şaka gibi olaylar.

Bu olayların gün yüzüne çıkmasıyla siyasi yönden güç durumda kalanlar ise topu hemen olayların iktidara bağlantısını yapıp, ana muhalefeti susturmak veya önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişiyi hapse atıp siyasetin önünü tıkamakla suçluyorlar. Dosya bakıldığında ise bu suçlamaların yersiz, haksız ve gereksiz olduğu zaten anlaşılıyor. CHP’nin kendi içindeki bazı delege ve yöneticiler¸kongrelere fesat karıştırıldığını, bazı delegelerin çıkar hesapları yaptığı, oyların satın alındığını iddia edip, delilleri sunmuşlar.

Bir başka bahane ise Siyasi Partiler Kanununa göre seçimlerin veya parti kongrelerinin Seçim Kurulu gözetiminde yapıldığı, Seçim Kurulu kararlarına karşı da dava açılmasının mümkün olmadığı iddiası.

Bu iddia bazen kısmen doğru. Yüksek Seçim Kurulu kararlarına karşı Adli Mahkemelerde dava açılmıyor. Ama, işin birde aması var. Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu var. Burada deniliyor ki¸herhangi bir iş veya olayda aldatılma, kandırılma, fesat karıştırılması ve para karşılığında mal ve hizmet satın alınmasına yönelik eylemlerin yapılması suçtur. Yani, delegelere para dağıtılması, yakınlarının belediyelerde işe alınması resmen kanunlarımıza göre suç.

Adliye, işte olayların bu yönüyle incelemesi ve yargılamasını yapıyor. Verilen kararın dayanağı da böyle. Bu işte ne iktidar partisinin ne de başka siyasi yapıların müdahalesi olamaz. Çünkü,yapılan iş CHP içinde kalmış. Şikayetçi olanlar yine bu yapılanlardan mağdur duruma düşmüş, iddiaları öğrendikten sonra da haklarını demokratik ortam içinde arayan CHP’liler.

Siyasette, insanların kızgın ve kırgın olmaları, iktidarı beğenmemeleri, her türlü siyasete razı olmamaları gayet normal. Beş parmağın beşinin de ölçülerinin bir olmadığı gibi siyasi parti veya ideolojik görüşlerinde hepsinin aynı olması beklenemez. Ortaya çıkan iddialara göre¸iş yapılmadan önce bir düzen kurulmuş. Seçtim seni, seç beni olayında sıkıntılar olunca, iddialara göre bu kez devreye paralı siyaset¸iş, sosyal yardım gibi konularla parti başkanlığı seçimleri kazanılmış.

Kısaca, CHP kendi içinde kurduğu düzen ve genel başkan değişiminde başarılı olunca da bu işler gün yüzüne çıkmış. Şu anda “kendim ettim, kendim buldum” şarkısı tam da CHP’nin içinde bulunduğu hal vaziyeti anlatır şekliyle söyleniyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.