Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ekol Koleji 10 Ocak ve gazetecilik

Yazının Giriş Tarihi: 11.01.2025 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.01.2025 00:10

Dünyada iletişim çağını yaşadığımız bu günlerde ülkemizde pek çok konuda sıkıntılar çekiyoruz. Özellikle haberleşme ve gazetecilik, mesleki anlamdaki fikir ayrılıkları, ideolojik saplantılar yüzünden çile haline gelmiş durumda.

Belki de bizler, daha önceleri, 12 Eylül 1980 döneminde sansürü yaşamış bir meslek çalışanı olarak, bugün içinde bulunduğumuz pek çok anlayışı anlamakta güçlük çekiyoruz. Hani, derler ya, “iğneyi kendine, çuvaldızı ise karşındakine sapla” diye. Tam da böyle bir zaman dilimi içindeyiz.

Okul arkadaşım Dilek Durak arayıp, 9 Ocak Perşembe günü, Gürsu’da bulunan Ekol Tabiatpark Kolejinde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle bir etkinlik yapmak istediklerini belirtip davette bulundu. Benim gibi bazı meslektaşlarımla beraber bu davete icabet ettik. Öncelikle okulun kurucusu Nebi Taşçı ve çok değerli okul müdürü olan eşi Türkan Sedef Taşçı’dan, doğanın ortasında, yemyeşil bahçesindeki birbirinden güzel hayvanlarıyla beraber, eğitim ve öğretim konusundaki çalışmaları hakkında bilgiler aldık.

Nebi hocanın heyecanını gördük. Okulla ilgili eğitim ve öğretim hayatının yanı sıra, bahçede yaptıklarını anlatırken yaz aylarında yerli ve milli tohumları ekip yetiştirdikleri domatesler, biberler, patlıcanların nasıl değerlendirildiğini öğrendik. Mesela, tarlada yetişen çileklerden mevsiminde öğrenci sofralarına konulup yenildiğini duyduk. Kalanların ise reçel yapılıp, yine öğrenci sofralarına konulduğunu öğrendik. Ağaçlardaki kirazların, vişnelerin, meyvelerinde aynı yöntemle değerlendirildiğini öğrendik. Bir başka örnek ise, tarlada yetişen domateslerin kış ayları için salçası ve suları hazırlanmış. Yine, bahçede yetişen tavukların yumurtalarıyla bunlar birleştirilip, menemen haline getirilip, öğrenci sofralarına konulması, mısırların koçanlar halinde kurutulup, daha sonra taş değirmende un haline getirilmesi, bahçedeki taş fırında pişirilip ekmek haline getirilmesi ve bu üretimlerin her safhasında okul öğrencilerinin görev alması bizleri mutlu etti.

Okul, doğanın içinde tam bir çiftlik yaşantısı gibi.

Nebi hocada bu durumu, geçmişte ülkemizde uygulanan Köy Enstitülerinin bir modeli gibi hazırlık yaptıkları için böyle bir ortamda eğitim ve öğretim vermenin gururunu yaşadıklarını söyledi.

Sonra geldik, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü ve gazetecilik mesleğiyle ilgili sorularına. Öğrenciler, yaşantımızın her devresinde ve her türlü ülke yönetim şeklinde dördüncü kuvvet olarak bilinen basın mesleği ve gazetecilik hakkındaki merak ettikleri gerçekten çok önemli konulardı.

Benim nasibime,”gazetecilik mesleğini yaparken, karşılaştığımız sorunlar ve baskılarla ilgili neler yaşıyorsunuz?” sorusu düştü.

Tam tamına bildiğim bir alan. Karakolları ve adliye koridorlarını mesken tutmuş birisi olarak uzmanlık alanım denilebilir.

Soruya, “ben 10 Ocak 2024 tarihindeki Gazeteciler günü, bayramına, Görükle Polis Merkezinde hakkımda yapılan bir şikayetle ilgili ifade vermek zorunda kalarak başladım. Hatta, polislere, bugün bizim bayramımız, yarın gelsem olmaz mı? Diye sordum. Onlarda, evrakın ivedi (acele) olduğunu söyleyince, karakola gittim” sözleriyle cevap verdim.

Evet, birkaç gün önce Bursa’daki Mimarlar Odası ile İnşaat Mühendisleri Odası’nın kentimizin belli bir bölgesinde hormonlu yapıları eleştirmesine tekrar tanıklık ettik. Ben ise geçen yıl kentsel dönüşüm gerekçesi ve iyi niyetlerle başlayan projelerin, nasıl rantsal dönüşüme dönüştürüldüğünü ve 5 katlı binalara yüzde 50 ek dönüşüm imkanının eklenmesiyle 8 katlı olması gerekirken nasıl 15 katlı olduğuna dair sorgulayan köşe yazım nedeniyle de hakkımda belediye başkanı tarafından yapılan şikayet yüzünden böyle bir olayın başıma geldiğini ifade ettim.

Aslında bu tür olayları aynı belediye başkanı ile çok yaşadığımızı, çok şükür, elimde, doğru bilgi ve bu bilgileri doğrulayan belgelerin olması nedeniyle de hakkımda yapılan incelemeler sonrasında Soruşturmaya Gerek Yoktur kararlarının verildiğini anlattım.

Evet, gazetecilik işimiz, bazı dönemlerde sıkıntıya girebiliyor. Çünkü, bizim yazdıklarımız bazılarını rahatsız edebiliyor. Bazen de istemeyerek, bazı insanların kurdukları tuzaklara düşebiliyoruz. Bunun için çok dikkatle olmalıyız.

Gazetecilik, kişiler arasındaki kişisel çıkar meselelerinin korunması adına şemsiye görevi değil, kamu yönetimi ile halk arasında doğru bilgi ve belge akaşını sağlayan köprü görevi üstlenmektir.

Okul öğrencilerinin bizim mesleğe olan bakışları, ileride gazeteci olmak isteyenlerin ise heyecanla “biz nasıl bu mesleği seçebiliriz?” sorusunu çok sık duyduk.

Gelelim günümüze. İnternet sayesinde sosyal medya haberleşmenin yaygınlaşmasıyla elinde cep telefonu olan herkes bugünlerde birer gazeteci oldular diyebiliriz. Çünkü, gittikleri yerlerdeki doğa manzarasından tutunda kendi fotoğraflarını paylaşmaları, bilgi vermeleri, arkadaşlarıyla buluşmaları hepsi insanlar arasındaki haberleşme uygulaması çerçevesinde işlem görmektedir.

Bizim mesleğimizin bugünkü durumuna gelince, ünlü destan kahramanı Köroğlu’nun deyimi ile “tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” söylemi gibi. İnternet ve sosyal medyanın yaygınlaşması basılı gazeteleri ve gazetecilik mesleğinde çalışanları gerçekten etkiledi. Fakat, çağa ayak uydurmak lazım. Gazetelerde internet siteleri, sosyal medya paylaşımlarıyla okurlarına daha fazla ulaşma imkanı buldular. Durumu şöyle özetlemek mümkün; “bilgi, paylaştıkça çoğalır ve değerlendirilir. Paylaşılmamış haber duyulmamış, fotoğraf görülmemiş, bilgi okunmamış olarak kabul edilir.”

Birde mesleki not düşelim. 10 Ocak neden bayram olmuş?

10 Ocak gazetecilerin haklarını korumaya yönelik hazırlanan 212 sayılı yasanın 10 Ocak 1961 tarihinde uygulanmaya başlandığı için seçilmiş bir tarih. Bu günü Çalışan Gazeteciler Günü yapan gelişmeler ise aslında bu tarihten sonra olanlarla ilgili. Basın tarihine “Dokuz Patron Olayı” olarak geçen üç günlük gazete kapatma boykotu, bu tarihten sonra patlamış ve gazetecilerin patronlar karşısında giriştiği iş hakları mücadelesinde önemli bir mihenk taşı olarak tarihe geçmişti.

Bu nedenle 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü basın tarihinde çetin bir mücadeleyi barındıran ve bu mücadeleyi her yıl hatırlatan önemli bir gün olarak hatırlıyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.