Bu alt yapı öylesine bizim bildiğimiz, yol, su, kaldırım, kanalizasyon, su şebekesi alt yapısı değil. Bildiğiniz siyasetin alt yapısı. Yani gençlik ve kadın kolları ile parti yönetiminde söz sahibi olan dinozorlar arasındaki tercih meselesi.
Siyasette senelerdir var olanlara bakıyorum.
Benim gibi vatandaşların da okurlarımın da bakmasında fayda olacağını düşünüyorum.
Gün gelmiş, eline fırsatı geçirmiş, koltuğu kapmış, milletvekili olmuş. 20 senedir milletvekili. Ne yapmış? Şu anda ne yapıyor?
Etrafına gülücükler saçıp, bir takım güç sahiplerinin, kendilerine sürekli destek olan ve koltuğunu koruma noktasında yardımcı olanların (!) değirmenine su taşıyıp duruyor.
Biraz daha dikkatli bakarsak, babası da milletvekili imiş.
Biraz daha araştırdığımızda ise dedesi de milletvekili imiş.
Aileden meslekleri milletvekilliği.
Seçildikleri bölgede, o aileden başka aile yokmuş gibi kim nereye aday olursa olsun, ağızıyla kuş tutsalar bile sürekli kadro dışı kalanlar var. Bu kişiler hep liste başı.
Peki, milletvekili olmuş da ne yapmış?
Yani, seçim bölgesine ne gibi hizmetleri dokunmuş?
Memleketin hangi derdine derman olmuş?
Bakıyorsunuz, laf çok, icraat yok.
İşin özeti böyle.
Bunun yanında birde siyaseti gerçekten insan gibi yapıp, çevresine destek olan, memleketin dertleriyle ilgilenip, çözüm yolları geliştiren siyasetçilerimiz var. Yani, sapla, samanı iyi ayırmamız lazım.
Bursa özeline geldiğimizde, siyasi parti liderlerinin kontenjan adıyla gönderdikleri ve liste başı yaptıkları siyasetçileri bir kenara bırakırsak, (ki, onların bu memlekete zerre kadar hayrının dokunduğuna inanmıyorum) yerel siyasette etkili ve yetkili kişileri görmek pek de mümkün değil.
Pek çoğunun derdi, koltuklarını korumak. Sağlamlaştırmak.
Şimdi, önünüzdeki mart ayının en son günü mahalli seçimler yapılacak. Siyaset kazanları kaynamaya başladı. Dedikodu kazanları da kaynıyor. Siyasette bir nevi görev yeri olmayan veya halk deyimiyle kadro dışı kalmış kişiler bugünlerde isimlerinden söz ettirip, kendilerini tekrar hatırlatma adına parti toplantılarında boy göstermeye başladılar.
Dedikoduların bol olduğu yerlerde de geziniyorlar.
Bazı yakın destekçileriyle de nabız yoklayıp, piyasayı kokluyorlar.
Güzel, gayet iyi hoş hareketler.
Ama, bu halk kimi istiyor? Diye sorarsanız, ilk sıraya kendisini yazıyorlar. Hiç ikinci veya üçüncü sırayı istemiyorlar.
“Ben olursam bu iş olur, olmazsam olmaz!” mantığı ile yol yürüdükleri içinde belki de kadro dışı kalmış olabileceklerini hiç düşünmüyorlar. Belki de akıllarına bile getirmiyorlar. Mezarlıklara baktığımızda ise, kendisini vaz geçilmez sanan binlerce insanın burada bulunduğunu görebiliyoruz. Kim ne derse desin, hayat devam ediyor.
“Halk benden yana” diye de konuşmaya başladıklarında mangallarda kül bırakmıyorlar.
Böyle bir durum tespitti yaptıktan sonra, bizim görevimizin isimleri alt alta veya üst üste yazıp, onlara siyasi görev / makam dağıtma konusunda hak sahibi olmadığımızı da hatırlatmamda fayda var.
Çünkü, kendisini bilen insanlarımız kadro dışı kaldıklarında bir kenarda çekilip, beklemeyi, yeniden sahaya sürüyüp, takımla birlikte oyun oynayacakları vakti, saati beklemeyi çok iyi biliyorlar.
Bursa siyasetinde bu isimler arasında pek çok insan var tanıdığım. Hepsi, ne partilerine küstüler ne de çekip başka partilere gidip koltuk sahibi olmadılar. Koltuk peşinde olmadıklarını ispat ettiler.
Bu isimlerden bir tanesi de Cüneyt Karlık. 1994-99 dönemi Anavatan Partisi’nden Yıldırım Belediye Başkanı seçildi. İlçenin sorunlarını çözmeye çalışırken, yaptığı hizmetlerle ilgili olarak mahalle muhtarlarının sevip saydığı bir başkan oldu. Milletvekili seçimlerinde aday yapıldı. Ama, seçilme şansı olmadı.
Sonrasında, kendisine destek olan başta muhtarlar olmak üzere halkla iç içe sürekli çalıştı. Siyasetten uzak kalmadı. Bir dönem MHP’den milletvekili adayı oldu. Yine şansı yaver gitmedi.
Bu kez, AK Parti’den Osmangazi Belediyesi için başta muhtarlar olmak üzere halktan, seçmenlerden gelen istekler üzerine kolları yeniden sıvayıp çalışmaya başladı.
Osmangazi ilçesinin 136 muhtarından 125 tanesi, “…..biz ilçemizde Cüneyt Karlık’ı belediyle başkanı olarak görmek istiyoruz…..” konulu dilekçe hazırlayıp imza attılar.
Bana göre iş siyasette seçilip koltuk kapmak değil, seçildikten sonra hizmetlerle halkın gönlünde taht kurmaktır. Seçimler öncesinde, daha aday takvimleri bile açıklanmadan, hale faal görevde bulunan mahalle muhtarlarının bir kişiye göreve davet edip, imza toplayıp “sizi belediye başkanı olarak görmek istiyoruz” şeklinde ifadelerde bulunması, büyük bir gurur kaynağıdır.
Bugünkü duruma baktığımda, Cüneyt Karlık bu haklı gururu yaşıyor. Kendisini tebrik ediyorum.
Hayırlısı olur inşallah.
Çünkü, muhaliflerin yine tek çatı altında birleşip, mahalli seçimlerde yine oyları bir yerde toplama kararı alırsa, bugünkü ekonomik şartlar ve ülkemizin içinde bulunduğu durumlarda, karşı tarafında ittifak yapması zorunluluğu olabilir.
Bu durumda, Cüneyt Karlık ismi Cumhur ittifakını oluşturan AK Parti, MHP ve BBP ile Yeniden Refah Partisi’nin desteğini alabilecek yegane aday olabilir.
Tek bir oyun bile değerli olduğu bu seçimlerde seçim öncesinde muhtarların ve halkın desteğini gören Cüneyt Karlık’ın aday olsa da olmasa da kamuoyu önünde böylesine sevgi çemberi ile karşılaşması, siyasette gerçekten ender görülen bir durum. Kendisine hizmet edeni, vatandaşlar unutmuyor.
Şansı bol olsun. Yolu açık olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Cüneyt Karlık’a Muhtar desteği
Bu alt yapı öylesine bizim bildiğimiz, yol, su, kaldırım, kanalizasyon, su şebekesi alt yapısı değil. Bildiğiniz siyasetin alt yapısı. Yani gençlik ve kadın kolları ile parti yönetiminde söz sahibi olan dinozorlar arasındaki tercih meselesi.
Siyasette senelerdir var olanlara bakıyorum.
Benim gibi vatandaşların da okurlarımın da bakmasında fayda olacağını düşünüyorum.
Gün gelmiş, eline fırsatı geçirmiş, koltuğu kapmış, milletvekili olmuş. 20 senedir milletvekili. Ne yapmış? Şu anda ne yapıyor?
Etrafına gülücükler saçıp, bir takım güç sahiplerinin, kendilerine sürekli destek olan ve koltuğunu koruma noktasında yardımcı olanların (!) değirmenine su taşıyıp duruyor.
Biraz daha dikkatli bakarsak, babası da milletvekili imiş.
Biraz daha araştırdığımızda ise dedesi de milletvekili imiş.
Aileden meslekleri milletvekilliği.
Seçildikleri bölgede, o aileden başka aile yokmuş gibi kim nereye aday olursa olsun, ağızıyla kuş tutsalar bile sürekli kadro dışı kalanlar var. Bu kişiler hep liste başı.
Peki, milletvekili olmuş da ne yapmış?
Yani, seçim bölgesine ne gibi hizmetleri dokunmuş?
Memleketin hangi derdine derman olmuş?
Bakıyorsunuz, laf çok, icraat yok.
İşin özeti böyle.
Bunun yanında birde siyaseti gerçekten insan gibi yapıp, çevresine destek olan, memleketin dertleriyle ilgilenip, çözüm yolları geliştiren siyasetçilerimiz var. Yani, sapla, samanı iyi ayırmamız lazım.
Bursa özeline geldiğimizde, siyasi parti liderlerinin kontenjan adıyla gönderdikleri ve liste başı yaptıkları siyasetçileri bir kenara bırakırsak, (ki, onların bu memlekete zerre kadar hayrının dokunduğuna inanmıyorum) yerel siyasette etkili ve yetkili kişileri görmek pek de mümkün değil.
Pek çoğunun derdi, koltuklarını korumak. Sağlamlaştırmak.
Şimdi, önünüzdeki mart ayının en son günü mahalli seçimler yapılacak. Siyaset kazanları kaynamaya başladı. Dedikodu kazanları da kaynıyor. Siyasette bir nevi görev yeri olmayan veya halk deyimiyle kadro dışı kalmış kişiler bugünlerde isimlerinden söz ettirip, kendilerini tekrar hatırlatma adına parti toplantılarında boy göstermeye başladılar.
Dedikoduların bol olduğu yerlerde de geziniyorlar.
Bazı yakın destekçileriyle de nabız yoklayıp, piyasayı kokluyorlar.
Güzel, gayet iyi hoş hareketler.
Ama, bu halk kimi istiyor? Diye sorarsanız, ilk sıraya kendisini yazıyorlar. Hiç ikinci veya üçüncü sırayı istemiyorlar.
“Ben olursam bu iş olur, olmazsam olmaz!” mantığı ile yol yürüdükleri içinde belki de kadro dışı kalmış olabileceklerini hiç düşünmüyorlar. Belki de akıllarına bile getirmiyorlar. Mezarlıklara baktığımızda ise, kendisini vaz geçilmez sanan binlerce insanın burada bulunduğunu görebiliyoruz. Kim ne derse desin, hayat devam ediyor.
“Halk benden yana” diye de konuşmaya başladıklarında mangallarda kül bırakmıyorlar.
Böyle bir durum tespitti yaptıktan sonra, bizim görevimizin isimleri alt alta veya üst üste yazıp, onlara siyasi görev / makam dağıtma konusunda hak sahibi olmadığımızı da hatırlatmamda fayda var.
Çünkü, kendisini bilen insanlarımız kadro dışı kaldıklarında bir kenarda çekilip, beklemeyi, yeniden sahaya sürüyüp, takımla birlikte oyun oynayacakları vakti, saati beklemeyi çok iyi biliyorlar.
Bursa siyasetinde bu isimler arasında pek çok insan var tanıdığım. Hepsi, ne partilerine küstüler ne de çekip başka partilere gidip koltuk sahibi olmadılar. Koltuk peşinde olmadıklarını ispat ettiler.
Bu isimlerden bir tanesi de Cüneyt Karlık. 1994-99 dönemi Anavatan Partisi’nden Yıldırım Belediye Başkanı seçildi. İlçenin sorunlarını çözmeye çalışırken, yaptığı hizmetlerle ilgili olarak mahalle muhtarlarının sevip saydığı bir başkan oldu. Milletvekili seçimlerinde aday yapıldı. Ama, seçilme şansı olmadı.
Sonrasında, kendisine destek olan başta muhtarlar olmak üzere halkla iç içe sürekli çalıştı. Siyasetten uzak kalmadı. Bir dönem MHP’den milletvekili adayı oldu. Yine şansı yaver gitmedi.
Bu kez, AK Parti’den Osmangazi Belediyesi için başta muhtarlar olmak üzere halktan, seçmenlerden gelen istekler üzerine kolları yeniden sıvayıp çalışmaya başladı.
Osmangazi ilçesinin 136 muhtarından 125 tanesi, “…..biz ilçemizde Cüneyt Karlık’ı belediyle başkanı olarak görmek istiyoruz…..” konulu dilekçe hazırlayıp imza attılar.
Bana göre iş siyasette seçilip koltuk kapmak değil, seçildikten sonra hizmetlerle halkın gönlünde taht kurmaktır. Seçimler öncesinde, daha aday takvimleri bile açıklanmadan, hale faal görevde bulunan mahalle muhtarlarının bir kişiye göreve davet edip, imza toplayıp “sizi belediye başkanı olarak görmek istiyoruz” şeklinde ifadelerde bulunması, büyük bir gurur kaynağıdır.
Bugünkü duruma baktığımda, Cüneyt Karlık bu haklı gururu yaşıyor. Kendisini tebrik ediyorum.
Hayırlısı olur inşallah.
Çünkü, muhaliflerin yine tek çatı altında birleşip, mahalli seçimlerde yine oyları bir yerde toplama kararı alırsa, bugünkü ekonomik şartlar ve ülkemizin içinde bulunduğu durumlarda, karşı tarafında ittifak yapması zorunluluğu olabilir.
Bu durumda, Cüneyt Karlık ismi Cumhur ittifakını oluşturan AK Parti, MHP ve BBP ile Yeniden Refah Partisi’nin desteğini alabilecek yegane aday olabilir.
Tek bir oyun bile değerli olduğu bu seçimlerde seçim öncesinde muhtarların ve halkın desteğini gören Cüneyt Karlık’ın aday olsa da olmasa da kamuoyu önünde böylesine sevgi çemberi ile karşılaşması, siyasette gerçekten ender görülen bir durum. Kendisine hizmet edeni, vatandaşlar unutmuyor.
Şansı bol olsun. Yolu açık olsun.