Dünya siyasi tarihine baktığımızda, seçimleri kaybeden muhalefet, seçimin hemen ertesi günü erken seçim istemeye başlıyor. İktidar ise seçim süreci tam tamına dolmasına rağmen seçim falan istemiyor. Bir gün veya birkaç saat, dakika bile iktidarda kalmanın keyfini sürmek istiyor.
Bu durum siyasetin cilvelerinden bir tanesi.
Bizim ülkemizde de muhalefetin durumu aynı. İktidarında görüntüsü aynı. Değişen bir siyasi gelişme yok. Ama, çok ortaklı, koalisyon hükümetlerinde, idari yapılanmasında erken seçim istenmesi, bazen seçim süreci dolmadan da gerçekleşebiliyor. Çünkü, koalisyon ortakları birbirleriyle anlaşmazlı3ğa düşmeleri halinde hemen erken seçim gündeme geliyor. Diken üzerinde duran hükümet ise mecburen, mecburiyetten erken seçime evet demek zorunda kalıyor.
Bu örnekler pek çok. Bizim ülkemizde de yaşandı. 1980 darbesi öncesinde Milliyetçi Cephe hükümetlerinde de durum aynı idi. 1991 genel seçimleri sonrasında kurulan DYP- SHP hükümetlerinde de durum aynı oldu. Çünkü, koalisyon hükümetleri pek uzun ömürlü olmuyor. Siyasi istikrar sağlanamıyor. Yapılacak işler, planlanan yatırım ve uygulamaya konulan, konulacak olan projelere hükümetin, iktidarın ömrü yetmiyor.
Özetle, siyasi istikrar için seçimlerin zamanında yapılması, iktidarın da halka hizmeti esas alarak geliştirdiği politikalar ve projelerle vatandaşları memnun ettiği sürece siyasi sıkıntılar gözükmüyor. Bizim ülkemizde, son birkaç yıldır, özellikle de 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimlerinde iktidarın, hükümetin yenik sayılması, oy kaybetmesi, belediye başkanlığı kaybetmesiyle beraber, erken seçim nidaları yükselmeye başladı.
Bu konuda muhalefet haklı. Çünkü, hükümet ve iktidar, seçmenlerin güvenini kaybetmiş oldu sandıklardan çıkan sonuçlara göre. Ama, yinede direnç mevcut. Çünkü, iktidarın mahalli idareler seçimi yapıldığı tarihte ömrü 4 yıldı. Bugün itibariyle bu ömür 3 yıl. Siyasi takvime ve seçim tarihine bakıldığında 2028 yılının Mayıs ayına kadar seçim yapılması gözükmüyor. İstisnalar hariç.
Fakat, siyasi yapıda önemli değişiklikler, anlık, günlük yaşanılan bazı olaylar da erken seçimi tetikleyip tetiklemeyeceği tartışmasına başladık halk olarak. Yurt dışındaki medya kuruluşları ve yayın organlarına, Türkiye ile ilgili yaşanılan olayları değerlendirmeleri ve yorumlara baktığımızda, ana muhalefetin iktidara göre daha fazla rol aldığını gözlemliyoruz.
Ana muhalefet partisi CHP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin görevden alınan başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından erken seçim talebini siyasi stratejisinin parçası haline getirme kararı aldı. İktidarı seçime zorlamak için CHP'de tartışılan yeni formül "ara seçim".
Parti yönetimi bir yandan da "AKP'nin kalelerinde" mitinglere devam edilmesi, İmamoğlu için imza kampanyasının hızlandırılması dahil birden çok seçeneği devreye sokmaya hazırlanıyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde iktidara, Kasım 2025 için "erken seçim" kararı alınması çağrısı yaptı ve "Kararı almıyorlarsa biz bu milletin önüne bir sandık koymak için her yolu deneyeceğiz" dedi.
CHP'nin tartıştığı formül, ölüm ve istifalar nedeniyle sekiz milletvekillinin boş bulunduğu parlamentoda, en az 22 CHP milletvekili istifa ettirilerek, ara seçim kararını almasını sağlamaya dayanıyor. İstifalar için ise CHP'nin güçlü olduğu seçim bölgelerinin tercih edilebileceği belirtiliyor.
Anayasa'nın 78. Maddesine göre parlamento bir seçim döneminde bir kez ara seçim kararı alabiliyor. Ancak bunun için, genel seçimlerin üzerinden 30 ay geçmesi ve bir sonraki genel seçimden bir yıl önce karar alınması gerekiyor.14 Mayıs 2023 seçimleri dikkate alındığında 30 aylık süre Kasım 2025'te doluyor. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini, yani 30 milletvekilini bulması halinde, bu seçim bölgeleri için parlamento üç ay içinde seçim kararı almak zorunda.
Bir seçim bölgesinde tüm milletvekilliklerinin boşalması halinde de yine ara seçim zorunlu. Milletvekili istifası parlamento onayına bağlı olduğu için "istifayla ara seçim" formülünün birçok açmazı olduğu CHP tarafından da kabul ediliyor. AKP ve MHP, Kasım 2027'den önce bir erken veya ara seçime sıcak bakmıyor. CHP, bütün vekillerini istifa ettirip Sine-i Millet yapsa bile erken seçim olması çok zor.
Bu nedenle, iktidarın istifalara onay vermeyeceği ve hatta istediği milletvekillerinin istifasını kabul edip bazılarını etmeyerek ara seçim yolunu kapatabileceği belirtiliyor. Böyle bir durumda seçim tarihini yine iktidarın belirleyeceğine dikkat çekiliyor. Ancak, CHP yönetim katında ağırlıklı görüş, iktidarın böylesine güçlü bir tepki karşısında "seçimden kaçamayacağı" yönünde. Bu görüşü savunanlar şu tezleri öne sürüyor:
Ara seçim, anayasal bir hak ama evet teknik olarak zorlukları var. Şu anda parlamentoda sekiz üyelik boşalmış durumda. Onun için iktidara öncelikle "milletten korkma, sandığı seçmenin önüne koy" diyeceğiz. Bu formüle yanaşmazlarsa bunun bir çözüm yoluna bakılacak. Buralardan doğabilecek riskleri bu parti hesap ediyor. Bütün bunlar göz önüne alınarak kasım ayında oluşacak iklime bakacağız.
Görüntüye göre, CHP, erken seçim için bütün imkanları zorluyor. TBMM’deki çoğunluk ve vekil istifalarının kabul edilmeyeceği meselesini ise “hiçbir parti seçimden kaçmaz” ilkesiyle çözme gayretinde. Oysa ki Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Cumhur ittifakı taraftarları AK Parti ve MHP’nin yanı sıra erken seçim istemeyen bazı siyasi partilerde mevcut. Çünkü, vekiller istifa ettiklerinde yeniden seçilme garantileri yok. Ne diye 3 yıllık daha görev süresi ve kıyak maaşları, o ceylan deresi muhteşem vekil koltuklarını bıraksınlar ki?
Bir başka bakış açısı da belli. Ara seçim kararı alınsa bile, bu seçimleri kazanan yine Cumhur ittifakı olur. Çünkü, Cumhur ittifakı, mahalli seçim sonuçlarında birbirlerine rakip oldukları seçim bölgelerinde koltukları kaybettiler. Yerel seçimlerde kazandıkları tecrübelere göre de ara seçimi koordine edip, vekil seçimlerinde ise ittifak yapıp, tek liste ile sandığa gitmeleri halinde, seçimleri zorlayan, CHP’den daha fazla vekil kazanma şansına yakalayabilirler.
Bu durumda, ana muhalefet için seçim zorlama taktiklerinin boşa çıkması olarak göze çarpıyor. Siyasette, “dün dündür, bugün bugündür” mantığı olduğu sürece, mevcut yapıya göre bizim ülkemizde erken seçim olması zor gibi.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
CHP’nin sandık zorlaması
Dünya siyasi tarihine baktığımızda, seçimleri kaybeden muhalefet, seçimin hemen ertesi günü erken seçim istemeye başlıyor. İktidar ise seçim süreci tam tamına dolmasına rağmen seçim falan istemiyor. Bir gün veya birkaç saat, dakika bile iktidarda kalmanın keyfini sürmek istiyor.
Bu durum siyasetin cilvelerinden bir tanesi.
Bizim ülkemizde de muhalefetin durumu aynı. İktidarında görüntüsü aynı. Değişen bir siyasi gelişme yok. Ama, çok ortaklı, koalisyon hükümetlerinde, idari yapılanmasında erken seçim istenmesi, bazen seçim süreci dolmadan da gerçekleşebiliyor. Çünkü, koalisyon ortakları birbirleriyle anlaşmazlı3ğa düşmeleri halinde hemen erken seçim gündeme geliyor. Diken üzerinde duran hükümet ise mecburen, mecburiyetten erken seçime evet demek zorunda kalıyor.
Bu örnekler pek çok. Bizim ülkemizde de yaşandı. 1980 darbesi öncesinde Milliyetçi Cephe hükümetlerinde de durum aynı idi. 1991 genel seçimleri sonrasında kurulan DYP- SHP hükümetlerinde de durum aynı oldu. Çünkü, koalisyon hükümetleri pek uzun ömürlü olmuyor. Siyasi istikrar sağlanamıyor. Yapılacak işler, planlanan yatırım ve uygulamaya konulan, konulacak olan projelere hükümetin, iktidarın ömrü yetmiyor.
Özetle, siyasi istikrar için seçimlerin zamanında yapılması, iktidarın da halka hizmeti esas alarak geliştirdiği politikalar ve projelerle vatandaşları memnun ettiği sürece siyasi sıkıntılar gözükmüyor. Bizim ülkemizde, son birkaç yıldır, özellikle de 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimlerinde iktidarın, hükümetin yenik sayılması, oy kaybetmesi, belediye başkanlığı kaybetmesiyle beraber, erken seçim nidaları yükselmeye başladı.
Bu konuda muhalefet haklı. Çünkü, hükümet ve iktidar, seçmenlerin güvenini kaybetmiş oldu sandıklardan çıkan sonuçlara göre. Ama, yinede direnç mevcut. Çünkü, iktidarın mahalli idareler seçimi yapıldığı tarihte ömrü 4 yıldı. Bugün itibariyle bu ömür 3 yıl. Siyasi takvime ve seçim tarihine bakıldığında 2028 yılının Mayıs ayına kadar seçim yapılması gözükmüyor. İstisnalar hariç.
Fakat, siyasi yapıda önemli değişiklikler, anlık, günlük yaşanılan bazı olaylar da erken seçimi tetikleyip tetiklemeyeceği tartışmasına başladık halk olarak. Yurt dışındaki medya kuruluşları ve yayın organlarına, Türkiye ile ilgili yaşanılan olayları değerlendirmeleri ve yorumlara baktığımızda, ana muhalefetin iktidara göre daha fazla rol aldığını gözlemliyoruz.
Ana muhalefet partisi CHP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin görevden alınan başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından erken seçim talebini siyasi stratejisinin parçası haline getirme kararı aldı. İktidarı seçime zorlamak için CHP'de tartışılan yeni formül "ara seçim".
Parti yönetimi bir yandan da "AKP'nin kalelerinde" mitinglere devam edilmesi, İmamoğlu için imza kampanyasının hızlandırılması dahil birden çok seçeneği devreye sokmaya hazırlanıyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde iktidara, Kasım 2025 için "erken seçim" kararı alınması çağrısı yaptı ve "Kararı almıyorlarsa biz bu milletin önüne bir sandık koymak için her yolu deneyeceğiz" dedi.
CHP'nin tartıştığı formül, ölüm ve istifalar nedeniyle sekiz milletvekillinin boş bulunduğu parlamentoda, en az 22 CHP milletvekili istifa ettirilerek, ara seçim kararını almasını sağlamaya dayanıyor. İstifalar için ise CHP'nin güçlü olduğu seçim bölgelerinin tercih edilebileceği belirtiliyor.
Anayasa'nın 78. Maddesine göre parlamento bir seçim döneminde bir kez ara seçim kararı alabiliyor. Ancak bunun için, genel seçimlerin üzerinden 30 ay geçmesi ve bir sonraki genel seçimden bir yıl önce karar alınması gerekiyor.14 Mayıs 2023 seçimleri dikkate alındığında 30 aylık süre Kasım 2025'te doluyor. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini, yani 30 milletvekilini bulması halinde, bu seçim bölgeleri için parlamento üç ay içinde seçim kararı almak zorunda.
Bir seçim bölgesinde tüm milletvekilliklerinin boşalması halinde de yine ara seçim zorunlu. Milletvekili istifası parlamento onayına bağlı olduğu için "istifayla ara seçim" formülünün birçok açmazı olduğu CHP tarafından da kabul ediliyor. AKP ve MHP, Kasım 2027'den önce bir erken veya ara seçime sıcak bakmıyor. CHP, bütün vekillerini istifa ettirip Sine-i Millet yapsa bile erken seçim olması çok zor.
Bu nedenle, iktidarın istifalara onay vermeyeceği ve hatta istediği milletvekillerinin istifasını kabul edip bazılarını etmeyerek ara seçim yolunu kapatabileceği belirtiliyor. Böyle bir durumda seçim tarihini yine iktidarın belirleyeceğine dikkat çekiliyor. Ancak, CHP yönetim katında ağırlıklı görüş, iktidarın böylesine güçlü bir tepki karşısında "seçimden kaçamayacağı" yönünde. Bu görüşü savunanlar şu tezleri öne sürüyor:
Ara seçim, anayasal bir hak ama evet teknik olarak zorlukları var. Şu anda parlamentoda sekiz üyelik boşalmış durumda. Onun için iktidara öncelikle "milletten korkma, sandığı seçmenin önüne koy" diyeceğiz. Bu formüle yanaşmazlarsa bunun bir çözüm yoluna bakılacak. Buralardan doğabilecek riskleri bu parti hesap ediyor. Bütün bunlar göz önüne alınarak kasım ayında oluşacak iklime bakacağız.
Görüntüye göre, CHP, erken seçim için bütün imkanları zorluyor. TBMM’deki çoğunluk ve vekil istifalarının kabul edilmeyeceği meselesini ise “hiçbir parti seçimden kaçmaz” ilkesiyle çözme gayretinde. Oysa ki Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Cumhur ittifakı taraftarları AK Parti ve MHP’nin yanı sıra erken seçim istemeyen bazı siyasi partilerde mevcut. Çünkü, vekiller istifa ettiklerinde yeniden seçilme garantileri yok. Ne diye 3 yıllık daha görev süresi ve kıyak maaşları, o ceylan deresi muhteşem vekil koltuklarını bıraksınlar ki?
Bir başka bakış açısı da belli. Ara seçim kararı alınsa bile, bu seçimleri kazanan yine Cumhur ittifakı olur. Çünkü, Cumhur ittifakı, mahalli seçim sonuçlarında birbirlerine rakip oldukları seçim bölgelerinde koltukları kaybettiler. Yerel seçimlerde kazandıkları tecrübelere göre de ara seçimi koordine edip, vekil seçimlerinde ise ittifak yapıp, tek liste ile sandığa gitmeleri halinde, seçimleri zorlayan, CHP’den daha fazla vekil kazanma şansına yakalayabilirler.
Bu durumda, ana muhalefet için seçim zorlama taktiklerinin boşa çıkması olarak göze çarpıyor. Siyasette, “dün dündür, bugün bugündür” mantığı olduğu sürece, mevcut yapıya göre bizim ülkemizde erken seçim olması zor gibi.