Doğup büyüdüğümüz, ekmeğini yediğimiz, iş yaşantımızı sürdürdüğümüz Bursa ismini duyunca akan sular durur. Hele, Bursa’nın ekonomik ve sosyal yaşantısı denilince, elimizden ne gelirse daha fazlasını yapmak için çabalarız.
Bursa’nın pek çok sorunu var. Senelerdir ötelenen, göz ardı edilen, yapılmak isteniyormuş gibi gösterilip, yapılmaması için bahaneler uydurulan bu sorunların çözümü için artık “hayvan Terli” misali, söylenilen sözlere inanmamayı öğrendik. Ama, seneler boşa gelip geçti.
Bursa’nın önemli sorunlarından bir tanesi kent kirliliği. Yani, şehir merkezlerimiz artık kirli hava ve pis dumanlardan, hatta kent kanalizasyonuna direkt olarak, arıtılmadan deşarj edilen bazı kimyasal veya çevreye zarar veren atıkların bırakıldığı iddiaları da yaklaşık 50 yıldır tartışılan konulardan bir tanesi.
Tabi, bunun içinde şehir merkezlerindeki esnafın üretim yaptığı dükkanların toplu işyerine dönüştürülüp, bu sorunun planlı bir şekilde çözümlenmek istenmesi. Geçmişte örneklerimiz mevcut. Birinci Örnek Beşevler Küçük Sanayi Sitesi. 1970’li yıllarda başlayıp, temel atılması 1990 yılına kadar süren süreçleri yaşadık.
Yine, Yıldırım Otosansit sitesinin kurulması, ikinci örneğimiz. 1980’li yıllarda başlanıp, 2000’li yıllara kadar uzanan inşa süreçlerini yaşadık.
Kent merkezinin gelişigüzel ve ana caddelerde, mahalle arasında bulunan bu tür imalathaneler, özellikle de esnaf işletmelerinin planlı bölgeye taşınması için bu kez de karşımıza Kestel Çataltepe BESOB Esnaf Sanayi Sitesi çıktı. Çalışmalar 2008 yılında başladı. TOKİ geldi, sonrasında gitti.
Ama, bu arazinin alınması, istimlak edilmesine yönelik paralar, kaynak esnaftan toplanan peşinatlarla sağlandı. İddialar çok fazla.
Hepsine cevap aranıyor. Olayların, Adli boyutu var. Kooperatif olduğu için Çevre ve Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığı var. Belediye ayağı var.
Göründüğü kadarıyla kör düğüm olmuş.
Benim ilgilendiğim ve kamuoyu önünde gündeme getirip, nedenlerini sormak istediğim konu ise bu arsa için para verip sonrasında saf dışı edilen esnaf ve sanatkarlar. Şimdi duruma bakalım. 3 bin işyeri yapılması için yola çıkıldı. Üç bin esnaftan para toplandı. Bu arada, kamu gücü kullanılıp bazı arazilerin elde edilmesi için satın alma yerine istimlak edildi.
Proje ortaya çıktı. Pek çok süslü vaatlerde inşaat başladı. Sonrasında bıçak gibi kesildi. Olan esnafa oldu. Esnaf, bir nevi kamu görevi yapan özerk ve kısa ismi BESOB olan Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin tüzel kişiliğine güvenip paralarını yatırdı. Bu paralar, BESOB’un genel bütçesinde değerlendirildiği iddiası ve alınan arsaya otomatikman hak sahibi olması gereken kişilerin saf dışı edildiği iddiaları bana göre hak, hukuk ve adaletin tecellisine engel olunan işlerin başlangıcı olmuş.
TOKİ çekilip inşaat durunca, BESOB yönetimi 19 Kasım 2018 yılında karar alıp Kooperatif kurmuş. Buraya da şimdiye kadar 444 kişi üye olmuş. Son genel kuruldaki hazirun cetvelinde üye sayısı böyle gösterilmiş. Ama, bunların pek çoğunun esnaf olmadığı. Bazılarının siyasi bazılarının ise esnaf odalarında senelerdir iddialara göre at koşturan kişilerin ön plana çıkarıldığı iddiaları var. Ciddi şekilde araştırılmalı.
Kooperatif, arsaları üzerine almış. Nasıl mı? İddialar hava uçuyor. TOKİ yapılan 125 işyeri karşılığını maddi olarak alamadığı için arsalara üzerine ipotek koymuş. BESOB elindeki parayı bu ipoteğin kaldırılması için kullanmış.
Oysa ki, böyle bir topluluk için BESOB’un kooperatif kurmadan önce, kendisine inanıp, güvenen ve paralarını teslim edenlerle toplanıp, yeni bir yol haritası çizmesi gerekli idi. Kanunlar ve uygulamalar bunu gösteriyor. Ama, o zamanki yöneticiler, sanırım kısa yol bulunca, vakit geçirmeme adına böyle işlemler yapmışlar.
Sonra, kooperatif, 163 tanesi gerçekten arsa için para ödeyip hak sahibi olan toplamda ise 444 üyesi ile genel kurul yapıp bazı kararlar alınmış. Göründüğü kadarıyla azınlığın çoğunluğa baskısı gibi bazı uygulamalar yapılmış.
En son genel kurulda dikkat çeken karar ise, kooperatif başkanına aylık net 140 bin lira maaş bağlanması iddiası. Bu durumda bazı ortaklarca yargıya taşınmış.
Tabi, ortada gerçek anlamda bir mağduriyetin olup olmadığı, 1163 sayılı kooperatifler kanununa göre, kurulan Yapı Kooperatifinin Çevre Bakanlığı denetiminde Sanayi Sitesi yapma yetkisinin olup olmadığı tartışması çok önemli.Sanayi Siteleri, yapı kooperatiflerince değil, Sanayi Sitesi Yapım Kooperatiflerince yapılıyor. Örnekleri böyle. Başlangıçta bir hata yapıldığı iddiaları buna dayandırılıyor.
Halk arasında konuşulan ikinci konuya geldiğimizde ise Kooperatif, tapuları eline nasıl geçirdi? Parayı, kaynağı nereden buldu? Neden 444 kişiyi üye yaptı? Para ödeyen diğer esnaf ve sanatkarlar neden üye yapılmıyor? Neden onlara borç çıkarılıyor?
Aslında en güzel beklenti, ne olacak bu işin sonu?
Tabi, ortaya birde rant iddiaları atılıyor. Eski, yeni siyasetçilerin isimleri havada uçuşuyor. Danışman adı altında bu kişilere para ödendiği iddiaları ise bardağı taşıran son damlalar olarak göze çarpıyor. Bilmem doğru bilmem yanlış. Kooperatif başkanı gittiği her yerde kendisini eski bir bakanın yakını ve danışması olarak tanıtıyormuş. Öncelikle bu konu açıklığa kavuşmalı. Kimse zan altında kalmamalı.
Esnaf ve sanatkarların zor günlerde, aile bütçesi ve ekmeklerinden artırıp yaptığı ödemelerle alınan arsaya öncelikle kimse üzerine konma adına böyle antin kuntun işlere girişmemeli. Bu ülkede kanun var, nizam var. Ortaya çıkan ve binlerce esnafın ah ettiği uygulamalara sanırım adli ve idari incelemelerle cevap bulunacak. Yanlış hatalı ve doğrusu ele geçirilecek. Ama, en önemli iddia, inşaatların yeniden ve ruhsat alınmadan kaçak olarak başlatılması, hak edişlerle ilgili de müteahhit ile kooperatif arasında sürtüşmelerin yaşanması.
Bu konu artık esnaf ve sanatkarın konusu olmaktan çıkmış durumda. Bursa’nın en can alıcı dertlerinden bir tanesi gibi orta yerde duruyor. Bir tarafta mağdur olduklarını iddia edenler var. Bir tarafta sermaye konulmadan, eski toplanan paralarla alınan arsaya “hop” diye konuçlandığı iddia edilen bir durum var.
Kimsenin avukatlığına soyunmuyoruz. Ama, gazeteci olarak ortaya çıkan ve ateş yanan, duman tüten bir olayla ilgili bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olmaya çabalıyoruz.
Demirel’in dediği gibi, keser döner, sap döner, gün gelir devran döner. Bu kadar esnafın ahı, bazılarını fena yakar gibi gözüküyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Çataltepe’de ilginç iddialar
Doğup büyüdüğümüz, ekmeğini yediğimiz, iş yaşantımızı sürdürdüğümüz Bursa ismini duyunca akan sular durur. Hele, Bursa’nın ekonomik ve sosyal yaşantısı denilince, elimizden ne gelirse daha fazlasını yapmak için çabalarız.
Bursa’nın pek çok sorunu var. Senelerdir ötelenen, göz ardı edilen, yapılmak isteniyormuş gibi gösterilip, yapılmaması için bahaneler uydurulan bu sorunların çözümü için artık “hayvan Terli” misali, söylenilen sözlere inanmamayı öğrendik. Ama, seneler boşa gelip geçti.
Bursa’nın önemli sorunlarından bir tanesi kent kirliliği. Yani, şehir merkezlerimiz artık kirli hava ve pis dumanlardan, hatta kent kanalizasyonuna direkt olarak, arıtılmadan deşarj edilen bazı kimyasal veya çevreye zarar veren atıkların bırakıldığı iddiaları da yaklaşık 50 yıldır tartışılan konulardan bir tanesi.
Tabi, bunun içinde şehir merkezlerindeki esnafın üretim yaptığı dükkanların toplu işyerine dönüştürülüp, bu sorunun planlı bir şekilde çözümlenmek istenmesi. Geçmişte örneklerimiz mevcut. Birinci Örnek Beşevler Küçük Sanayi Sitesi. 1970’li yıllarda başlayıp, temel atılması 1990 yılına kadar süren süreçleri yaşadık.
Yine, Yıldırım Otosansit sitesinin kurulması, ikinci örneğimiz. 1980’li yıllarda başlanıp, 2000’li yıllara kadar uzanan inşa süreçlerini yaşadık.
Kent merkezinin gelişigüzel ve ana caddelerde, mahalle arasında bulunan bu tür imalathaneler, özellikle de esnaf işletmelerinin planlı bölgeye taşınması için bu kez de karşımıza Kestel Çataltepe BESOB Esnaf Sanayi Sitesi çıktı. Çalışmalar 2008 yılında başladı. TOKİ geldi, sonrasında gitti.
Ama, bu arazinin alınması, istimlak edilmesine yönelik paralar, kaynak esnaftan toplanan peşinatlarla sağlandı. İddialar çok fazla.
Hepsine cevap aranıyor. Olayların, Adli boyutu var. Kooperatif olduğu için Çevre ve Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığı var. Belediye ayağı var.
Göründüğü kadarıyla kör düğüm olmuş.
Benim ilgilendiğim ve kamuoyu önünde gündeme getirip, nedenlerini sormak istediğim konu ise bu arsa için para verip sonrasında saf dışı edilen esnaf ve sanatkarlar. Şimdi duruma bakalım. 3 bin işyeri yapılması için yola çıkıldı. Üç bin esnaftan para toplandı. Bu arada, kamu gücü kullanılıp bazı arazilerin elde edilmesi için satın alma yerine istimlak edildi.
Proje ortaya çıktı. Pek çok süslü vaatlerde inşaat başladı. Sonrasında bıçak gibi kesildi. Olan esnafa oldu. Esnaf, bir nevi kamu görevi yapan özerk ve kısa ismi BESOB olan Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin tüzel kişiliğine güvenip paralarını yatırdı. Bu paralar, BESOB’un genel bütçesinde değerlendirildiği iddiası ve alınan arsaya otomatikman hak sahibi olması gereken kişilerin saf dışı edildiği iddiaları bana göre hak, hukuk ve adaletin tecellisine engel olunan işlerin başlangıcı olmuş.
TOKİ çekilip inşaat durunca, BESOB yönetimi 19 Kasım 2018 yılında karar alıp Kooperatif kurmuş. Buraya da şimdiye kadar 444 kişi üye olmuş. Son genel kuruldaki hazirun cetvelinde üye sayısı böyle gösterilmiş. Ama, bunların pek çoğunun esnaf olmadığı. Bazılarının siyasi bazılarının ise esnaf odalarında senelerdir iddialara göre at koşturan kişilerin ön plana çıkarıldığı iddiaları var. Ciddi şekilde araştırılmalı.
Kooperatif, arsaları üzerine almış. Nasıl mı? İddialar hava uçuyor. TOKİ yapılan 125 işyeri karşılığını maddi olarak alamadığı için arsalara üzerine ipotek koymuş. BESOB elindeki parayı bu ipoteğin kaldırılması için kullanmış.
Oysa ki, böyle bir topluluk için BESOB’un kooperatif kurmadan önce, kendisine inanıp, güvenen ve paralarını teslim edenlerle toplanıp, yeni bir yol haritası çizmesi gerekli idi. Kanunlar ve uygulamalar bunu gösteriyor. Ama, o zamanki yöneticiler, sanırım kısa yol bulunca, vakit geçirmeme adına böyle işlemler yapmışlar.
Sonra, kooperatif, 163 tanesi gerçekten arsa için para ödeyip hak sahibi olan toplamda ise 444 üyesi ile genel kurul yapıp bazı kararlar alınmış. Göründüğü kadarıyla azınlığın çoğunluğa baskısı gibi bazı uygulamalar yapılmış.
En son genel kurulda dikkat çeken karar ise, kooperatif başkanına aylık net 140 bin lira maaş bağlanması iddiası. Bu durumda bazı ortaklarca yargıya taşınmış.
Tabi, ortada gerçek anlamda bir mağduriyetin olup olmadığı, 1163 sayılı kooperatifler kanununa göre, kurulan Yapı Kooperatifinin Çevre Bakanlığı denetiminde Sanayi Sitesi yapma yetkisinin olup olmadığı tartışması çok önemli. Sanayi Siteleri, yapı kooperatiflerince değil, Sanayi Sitesi Yapım Kooperatiflerince yapılıyor. Örnekleri böyle. Başlangıçta bir hata yapıldığı iddiaları buna dayandırılıyor.
Halk arasında konuşulan ikinci konuya geldiğimizde ise Kooperatif, tapuları eline nasıl geçirdi? Parayı, kaynağı nereden buldu? Neden 444 kişiyi üye yaptı? Para ödeyen diğer esnaf ve sanatkarlar neden üye yapılmıyor? Neden onlara borç çıkarılıyor?
Aslında en güzel beklenti, ne olacak bu işin sonu?
Tabi, ortaya birde rant iddiaları atılıyor. Eski, yeni siyasetçilerin isimleri havada uçuşuyor. Danışman adı altında bu kişilere para ödendiği iddiaları ise bardağı taşıran son damlalar olarak göze çarpıyor. Bilmem doğru bilmem yanlış. Kooperatif başkanı gittiği her yerde kendisini eski bir bakanın yakını ve danışması olarak tanıtıyormuş. Öncelikle bu konu açıklığa kavuşmalı. Kimse zan altında kalmamalı.
Esnaf ve sanatkarların zor günlerde, aile bütçesi ve ekmeklerinden artırıp yaptığı ödemelerle alınan arsaya öncelikle kimse üzerine konma adına böyle antin kuntun işlere girişmemeli. Bu ülkede kanun var, nizam var. Ortaya çıkan ve binlerce esnafın ah ettiği uygulamalara sanırım adli ve idari incelemelerle cevap bulunacak. Yanlış hatalı ve doğrusu ele geçirilecek. Ama, en önemli iddia, inşaatların yeniden ve ruhsat alınmadan kaçak olarak başlatılması, hak edişlerle ilgili de müteahhit ile kooperatif arasında sürtüşmelerin yaşanması.
Bu konu artık esnaf ve sanatkarın konusu olmaktan çıkmış durumda. Bursa’nın en can alıcı dertlerinden bir tanesi gibi orta yerde duruyor. Bir tarafta mağdur olduklarını iddia edenler var. Bir tarafta sermaye konulmadan, eski toplanan paralarla alınan arsaya “hop” diye konuçlandığı iddia edilen bir durum var.
Kimsenin avukatlığına soyunmuyoruz. Ama, gazeteci olarak ortaya çıkan ve ateş yanan, duman tüten bir olayla ilgili bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olmaya çabalıyoruz.
Demirel’in dediği gibi, keser döner, sap döner, gün gelir devran döner. Bu kadar esnafın ahı, bazılarını fena yakar gibi gözüküyor.