Mübarek bir Ramazan ayını daha görmek üzereyiz. Bugün Raman ayının ikinci günü. Çocukluğumuzdan itibaren duymuş olduğumuz ''nerede o eski Ramazanlar'' cümlesini artık bizler söylemeye başladık sanırım yaşlanmanın en belirgin ve klasik söylemlerinden biri de belki budur.

Ramazan ayları acaba gerçekten eski lezzetinde değil mi? diye ciddi ciddi düşünüyorum ve cevabı "evet" olarak veriyorum, 20-30-40 sene geriye giderek yaşamış olduğum Ramazan aylarını hafızamdan geçiriyorum, çocukluğum da hatırladığım tek kanal TRT döneminin vazgeçilmezi, en mutlu olduğumuz anlar

Karagöz Hacivat skeçlerini izlemekti genelde heyecanla beklediğimiz bu program bizlere müthiş keyif verirdi.

Direkler arası tiyatro rahmetli Münir Özkul'un İbiş tiplemesi ve İsmail Dümbüllü'yü izlemek çocukluğumuzun en keyifli anlarıydı, şimdi birçok kanal var ve herkes farklı bir program izlemek istiyor tartışmalar çıkıyor ve kimse ne izlediğini de anlayamıyor konulan programlar genelde reklam arası bir şeyler oluyor reklamlardan fırsat bulup ne izlediğinizi hatırlayabilirseniz hafızanız yerinde demektir.

Gençlik yıllarımız da ise genellikle kahvehaneler de sahura kadar oyun oynanır bir de yaza gelip dünya kupası maçları varsa daha güzel olurdu her ne kadar Türkiye şampiyonada olmasa da herkes farklı bir takım tutar onu desteklerdi ben genelde Almanya ve Arjantin taraftarı olurdum Brezilya yı pek sevmezdim her nedense onlarda aşırı bir şımarıklık ve hakem desteği görürdüm.! ve çoğunlukla şampiyona başında desteklediğim takım çoğunlukla kupayı kazanırdı sanırım bu konuda hislerim üst sevideydi.

Orta yaş gurubuna geçtiğimiz de ise daha çok aç kalanları ve fakirleri düşünür olmuştuk olgunluk grubuna girdiğimiz düşüncelerimizin daha hassas şekle bürünmesiyle sorgulama yeteneğimiz üst seviyeye çıktı, iyi şeyler yapmak istersin fakat buna gücün yetmez önce çevrene koşarsın ardından hayırsever iyi niyetli zenginleri bu yöne doğru çekersin belki de yapmamız geren buydu vermek isteyen ile alması gerekeni buluşturabilmek te ayrı bir güzellikti, ve yine her alanda olduğu gibi burada da kötü niyetli simsarları görüyorsunuz elbette fakat tecrübe kazanmış olduğunuz için bu tipleri ayırmak artık sizin için kolay ve hemen bertaraf ediyorsunuz.

Ramazan iftarları son yıllarda adeta bir nevi şova dönüştü, herkes bir birine iftar veriyor adeta al gülüm ver gülüm hesabı, oysa muhtaç ve yoksulları doyurmak onlara iftar vermek rencide etmeden, erzak temin etmek fitre vermek, hali vakti yerinde olup dayanamayan ve sağlık problemi yaşayan orucunu tutamayanın bu yıl ortalaması Diyanetçe belirlenen lira miktarını oruç tutan bir fakire vermesi Ramazanın maneviyatını daha yüksek yaşamaya sebeptir işte böyle yaşayan ve yapan dostları çevrem de görüyorum günlük yemek ücretini otuzla çarpıp, oruçlu bir ihtiyaç sahibine veriyorlar.

Ramazan ve seçim aynı döneme denk geldi mi çalışmak daha zordur gündüz istediğiniz tempoda çalışamazsınız akşam ise iftar ve teravi derken çalışma saatleriniz yine kısıtlı olur alanlarda istediğiniz çalışmayı da yapamaz beklediğiniz verimi de alamazsınız bu sebeple aday arkadaşların işi bir hayli zordur.

Maneviyatın yükseldiği bu mübarek ayda "halka hizmet, hak'ka hizmettir" esasını benimsemiş idarecilerin iş başında olmasını diliyorum. Parti kisvesinden daha çok, kaliteli ve liyakatli kadroların görev alması halk için de büyük şans olur.

İyi kötü derken ömürden bir Ramazan ayı daha gelip geçecek. Eskilerin dediği gibi seneye kim öle kim kala Allah bilir, bu sebeple Mübarek Ramazan ayınızı şimdiden kutlar barış, sevgi, hoşgörü, sağlık ve bereket getirmesini dilerim Unutmadan Ramazan Bayramı diyelim Şeker bayramı değil. Esenkalın.