Pazar sabahı uyanıp cami açtığımda gece yarısından sonra yağmur yağmış olduğunu gördük. Şair ruhlu biri olup arada şiir yazdığınızdan olsa gerek yağmuru seviyorum. Duygusal yönümüz ağır basıyor haliyle. Yağmurun doğaya, insana, hayvana, bitkiye hayat verdiği değişmez bir gerçek ve üstelik canlıları pek üşütmüyor da.
Kahvaltımızı yapıp hayati sıvımız çayımızı yudumlarken camdan dışarı bakıp keyifleniyoruz.
Allah'a bir kez daha şükrediyorum ki Çaýı haram kılmamış. Çok paranız yok, ama kimseye de borcumuz yok, günümüz de bu bile zenginlik sayılır.! Çok param olsun diye bu yaşıma kadar bir çabam ve isteğim de olmadı. Tiryakisi olduğum iki şey var biri Çay diğeri (siz içmeyin ama) sigara. Aynı anda bu ikisini içerken, Face sayfasında gezerken Sosyal medya dan tanıdığımız Gürcan Yurtseven hocanın paylaşımını görüyoruz.
Gürcan Akademi dershanesinin de sahibi olan Mersinli arkadaşımız ile hiç yüz yüze gelmesek de arada sohbetlerimiz olmuştu.
Çay ile ilgili paylaşımı çok hoşuma gitti ve bizler gibi çay tiryakilerinin birçok farklı görüşünü değerli okurlarımız ile paylaşmak istedik.
ÇAY NASIL İÇİLİR?
Sadece dinliyorum; yan masadaki dört beş genç, orta yaşlının konuşmasını çayımı yudumlarken. Biri diyor:
-Çay çok sıcak içilir. Diğeri:
-Ağzım yanar benim. Sıcak olmalı ama normal sıcak olmalı. Kaynayan çay zevk vermez.
-Ne o ağzına çinkomu kaplattırdın.
-Çay ılık olmalı, masada beklemeli. Ne eli yakmalı ne dudakları ne de ağzı.
-Yanlış anlamayın ama düşündüğünüzün aksine çay beklemeli, ılık-soğuk karışımı içilmeli.
-Burada anlaşamayacağımız belli oldu. Peki, çay demli mi içilmeli, açık mı?
Konu çaydan devam edince iyice kulak kabartmıştım, nereye varacak diye.
-Çay tabi ki demli olmalı demli olmalı ki çayın tadı buruk buruk gelebilsin damağınıza.
-Yok arkadaş, kural belli; üçte biri dem, geri kalanı su. İdeal dem oranı budur.
-Midenizle ne alıp veremediğiniz var, çay dediğin hep içebilmek için açık olmalı bence.
-Çay zift gibi olmalı can cazım. İçine su karıştırılmadan sek içilmeli.
-Ne bu arkadaş dört –beş benzemez oturmuşuz ortak bir noktada buluşamıyoruz. Ama sanırım burada hem fikir olacağız. Çay ince belli ufak bardakta içilir
-Yok kardeş, ufacık ince belli bardakta asla içilmez. İki çekiyorsun bitiveriyor. Bardak dediğin biraz büyük olmalı.
-Bence de bardak biraz büyük olmalı. Hem de kalın olmalı cam.
-Ben bardaktan anlamam. İkide bir de kalkıp çay dolduramam. Çay, kupada içilir. Cam kupada.
-Kupa tamam da, cam olmalı. Şöyle kalın kulplu porselen kupa olmalı.
-Yok maşrapa olsun istersen. Benim için fark etmez. Starbucks’taki gibi karton bardakta çay olmasın da.
-Neyse geçelim bu konuyu, ben demli çay olsun da günün her saati içerim.
-Her saati mi? O kadar değil. Günde 8-10 bardak belli aralıklarla kâfi bana.
-Siz su içmeyip çayla mı gideriyorsunuz susuzluğunuzu. Sabah iki bardak, öğle bir bardak, akşam bir bardak. Çaydan böyle zevk alınır.
-Boş ver. Yudumla çayını. Neyse garsonu çağırayım bir dilim limon getirsin.
-Ne yapacaksın limonu? Çaya sıkacağım deme.
-Aynen öyle yapacağım.
-Çok zevksizsin.
-Niye ki? Ben de çaya tarçın atmayı severim.
-Ben bergamotlu çaya bayılırım. Kokulu, kokulu.
-Çayın içine ettiniz ya. Çayı bırakın limonu, bergamotu. Ben çaya bir tek toz tanesi şeker bile atmam.
-Şekersiz çay mı olur. Ne kadar şeker o kadar tatlı çay.
-Abartma, tek şeker yeter bence.
-Ben de şeker kullanmam çayda. Çayın gerçek tadını alamıyorsun. Ama yarım şekeri kırıp dilimin altında çayla eritmek yavaş yavaş güzel oluyor.
-Burada çay elektrikli çaycıda yapılıyor galiba. Çayda makinemsi bir oturmamışlık var.
-Haklısın. Çay, çelik çaydanlıkta güzel olur.
-Yok, alüminyum çaydanlıkta ama kalmadı artık onlardan.
-Çay deyince ardından porselen gelir bence. Diğerleri hikâye.
-Odun ateşinde semaverde kaynasın da çay ister çelik olsun ister alüminyum…
Duramadım daldım ortasına yan masaya:
-Arkadaşlar tartıştığınız ve bir noktada anlaşmaya varamadığınız çay nasıl, ne zaman nerede, kiminle, ne şekilde içilir biliyor musunuz? Çay, çayı seven biri için incecik bardaklarda, küçük olmayan bardaklarda, üçte birin biraz üzerinde demli, şekersiz, limonsuz, sıcak ve daima içilir. Çay içmenin zamanı olmaz. Çay dostla içilir. Çay yarla içilir, yarenle içilir. Çay sevgiliyle, eşle içilir. Çay, ana babayla içilir. Çay sabah içilir, akşam da içilir. Yatmadan hemen önce de içilir. Çay dertliyken içilir, keyfiniz yerindeyken de içilir. Yazın da içilir, kışında. Piknikte odun ateşinde, evde tüpte, işyerinde elektrikli aletle yapılanla içilir. Kısacası çay içilir. Çay, hep içilir.
(Gürcan Yurtseven)
Şairlerden Çay güzellemeleri
Nazım Hikmet
‘’Basit yaşayacaksın basit, sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit, çay, simit ve peynirle.
Lale Müldür
“Sonra belki çay içeriz.
Şansımız varsa yağmur da yağar.
Damlalara huzur yüklemece oynarız.
Benim damlam seninkini alnından öper.
Güzel şeyler olur belki.
Sen gel bence..”
Aşık Veysel
‘’Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında…
Çay var içersen,
Ben var seversen,
Yol var gidersen.’’
Osman Konuk
‘’Ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım…’’
Ali Lidar
‘’Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim…’
Orhan Kemal
‘’Bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden olsun…’’
Alper Gencer
‘’Seni çay içerken izlemek, seni çay doldururken, seni demlerken çayı, kimseler inanmasa da düpedüz sevap’
Haydar Ergülen
’O bir çay istemişti, trenin içinde
biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
ben yalnız kalmıştım, senin içinde
oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin’’
Ah Muhsin Ünlü
A.Muhsin Ünlü
‘’Biliyor musun;
Köprücük kemiğini süsleyen
Bir kaç ben için bile sevebilirdim seni.
Neyse çay koyuyorum.."
İsmet Koyuncu
Filmlerde "çaylarını yarım bırakanları
Dövmek istiyorum."
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Hayati sıvı çay
Pazar sabahı uyanıp cami açtığımda gece yarısından sonra yağmur yağmış olduğunu gördük. Şair ruhlu biri olup arada şiir yazdığınızdan olsa gerek yağmuru seviyorum. Duygusal yönümüz ağır basıyor haliyle. Yağmurun doğaya, insana, hayvana, bitkiye hayat verdiği değişmez bir gerçek ve üstelik canlıları pek üşütmüyor da.
Kahvaltımızı yapıp hayati sıvımız çayımızı yudumlarken camdan dışarı bakıp keyifleniyoruz.
Allah'a bir kez daha şükrediyorum ki Çaýı haram kılmamış. Çok paranız yok, ama kimseye de borcumuz yok, günümüz de bu bile zenginlik sayılır.! Çok param olsun diye bu yaşıma kadar bir çabam ve isteğim de olmadı. Tiryakisi olduğum iki şey var biri Çay diğeri (siz içmeyin ama) sigara. Aynı anda bu ikisini içerken, Face sayfasında gezerken Sosyal medya dan tanıdığımız Gürcan Yurtseven hocanın paylaşımını görüyoruz.
Gürcan Akademi dershanesinin de sahibi olan Mersinli arkadaşımız ile hiç yüz yüze gelmesek de arada sohbetlerimiz olmuştu.
Çay ile ilgili paylaşımı çok hoşuma gitti ve bizler gibi çay tiryakilerinin birçok farklı görüşünü değerli okurlarımız ile paylaşmak istedik.
ÇAY NASIL İÇİLİR?
Sadece dinliyorum; yan masadaki dört beş genç, orta yaşlının konuşmasını çayımı yudumlarken. Biri diyor:
-Çay çok sıcak içilir. Diğeri:
-Ağzım yanar benim. Sıcak olmalı ama normal sıcak olmalı. Kaynayan çay zevk vermez.
-Ne o ağzına çinkomu kaplattırdın.
-Çay ılık olmalı, masada beklemeli. Ne eli yakmalı ne dudakları ne de ağzı.
-Yanlış anlamayın ama düşündüğünüzün aksine çay beklemeli, ılık-soğuk karışımı içilmeli.
-Burada anlaşamayacağımız belli oldu. Peki, çay demli mi içilmeli, açık mı?
Konu çaydan devam edince iyice kulak kabartmıştım, nereye varacak diye.
-Çay tabi ki demli olmalı demli olmalı ki çayın tadı buruk buruk gelebilsin damağınıza.
-Yok arkadaş, kural belli; üçte biri dem, geri kalanı su. İdeal dem oranı budur.
-Midenizle ne alıp veremediğiniz var, çay dediğin hep içebilmek için açık olmalı bence.
-Çay zift gibi olmalı can cazım. İçine su karıştırılmadan sek içilmeli.
-Ne bu arkadaş dört –beş benzemez oturmuşuz ortak bir noktada buluşamıyoruz. Ama sanırım burada hem fikir olacağız. Çay ince belli ufak bardakta içilir
-Yok kardeş, ufacık ince belli bardakta asla içilmez. İki çekiyorsun bitiveriyor. Bardak dediğin biraz büyük olmalı.
-Bence de bardak biraz büyük olmalı. Hem de kalın olmalı cam.
-Ben bardaktan anlamam. İkide bir de kalkıp çay dolduramam. Çay, kupada içilir. Cam kupada.
-Kupa tamam da, cam olmalı. Şöyle kalın kulplu porselen kupa olmalı.
-Yok maşrapa olsun istersen. Benim için fark etmez. Starbucks’taki gibi karton bardakta çay olmasın da.
-Neyse geçelim bu konuyu, ben demli çay olsun da günün her saati içerim.
-Her saati mi? O kadar değil. Günde 8-10 bardak belli aralıklarla kâfi bana.
-Siz su içmeyip çayla mı gideriyorsunuz susuzluğunuzu. Sabah iki bardak, öğle bir bardak, akşam bir bardak. Çaydan böyle zevk alınır.
-Boş ver. Yudumla çayını. Neyse garsonu çağırayım bir dilim limon getirsin.
-Ne yapacaksın limonu? Çaya sıkacağım deme.
-Aynen öyle yapacağım.
-Çok zevksizsin.
-Niye ki? Ben de çaya tarçın atmayı severim.
-Ben bergamotlu çaya bayılırım. Kokulu, kokulu.
-Çayın içine ettiniz ya. Çayı bırakın limonu, bergamotu. Ben çaya bir tek toz tanesi şeker bile atmam.
-Şekersiz çay mı olur. Ne kadar şeker o kadar tatlı çay.
-Abartma, tek şeker yeter bence.
-Ben de şeker kullanmam çayda. Çayın gerçek tadını alamıyorsun. Ama yarım şekeri kırıp dilimin altında çayla eritmek yavaş yavaş güzel oluyor.
-Burada çay elektrikli çaycıda yapılıyor galiba. Çayda makinemsi bir oturmamışlık var.
-Haklısın. Çay, çelik çaydanlıkta güzel olur.
-Yok, alüminyum çaydanlıkta ama kalmadı artık onlardan.
-Çay deyince ardından porselen gelir bence. Diğerleri hikâye.
-Odun ateşinde semaverde kaynasın da çay ister çelik olsun ister alüminyum…
Duramadım daldım ortasına yan masaya:
-Arkadaşlar tartıştığınız ve bir noktada anlaşmaya varamadığınız çay nasıl, ne zaman nerede, kiminle, ne şekilde içilir biliyor musunuz? Çay, çayı seven biri için incecik bardaklarda, küçük olmayan bardaklarda, üçte birin biraz üzerinde demli, şekersiz, limonsuz, sıcak ve daima içilir. Çay içmenin zamanı olmaz. Çay dostla içilir. Çay yarla içilir, yarenle içilir. Çay sevgiliyle, eşle içilir. Çay, ana babayla içilir. Çay sabah içilir, akşam da içilir. Yatmadan hemen önce de içilir. Çay dertliyken içilir, keyfiniz yerindeyken de içilir. Yazın da içilir, kışında. Piknikte odun ateşinde, evde tüpte, işyerinde elektrikli aletle yapılanla içilir. Kısacası çay içilir. Çay, hep içilir.
(Gürcan Yurtseven)
Şairlerden Çay güzellemeleri
Nazım Hikmet
‘’Basit yaşayacaksın basit, sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit, çay, simit ve peynirle.
Lale Müldür
“Sonra belki çay içeriz.
Şansımız varsa yağmur da yağar.
Damlalara huzur yüklemece oynarız.
Benim damlam seninkini alnından öper.
Güzel şeyler olur belki.
Sen gel bence..”
Aşık Veysel
‘’Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında…
Çay var içersen,
Ben var seversen,
Yol var gidersen.’’
Osman Konuk
‘’Ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım…’’
Ali Lidar
‘’Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim…’
Orhan Kemal
‘’Bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden olsun…’’
Alper Gencer
‘’Seni çay içerken izlemek, seni çay doldururken, seni demlerken çayı, kimseler inanmasa da düpedüz sevap’
Haydar Ergülen
’O bir çay istemişti, trenin içinde
biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
ben yalnız kalmıştım, senin içinde
oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin’’
Ah Muhsin Ünlü
A.Muhsin Ünlü
‘’Biliyor musun;
Köprücük kemiğini süsleyen
Bir kaç ben için bile sevebilirdim seni.
Neyse çay koyuyorum.."
İsmet Koyuncu
Filmlerde "çaylarını yarım bırakanları
Dövmek istiyorum."