Efsane Yeşilçamın yaşayan son yıldızlarından birini daha kaybettik, filmlerin kötü, gerçek hayatın altın kalpli bir değeri Ekrem Gökkaya 87 yaşında Bartın devlet hastanesinde cumartesi gecesi hayata veda etti. Haberi eşi Alev Gökkaya sosyal paylaşım sitesinde Ekrem Gökkaya nın sayfasından duyurdu. 200 civarı filmde oynadıktan sonra 1992 yılında sinemaya veda eden Ekrem Gökkaya yaklaşık son 20 yılını eşi Alev Gökkaya'nın memleketi Bartın İnkumu'na yerleşmişti.
Yaklaşık 4 yıl önce başlayan dostluğumuzda bir çok kez telefonla uzun uzun konuştuğum ve kamuoyunun bilmediği bir çok gerçeği kendisinden öğrendiğim Gökkaya, çok dolu ve donanımlı bir şahsiyetti, telefonda genelde tane tane ve gülerek konuşurdu, yaşına göre hafızası mükemmeldi, her seferinde bizi İnkumu'na davet etmiş olsa da gitmek nasip olmadı. Dediğimiz gibi mükemmel hafızası ile iki kitap yazmıştı.
''BATAN GÜNEŞ YEŞİLÇAM ve BENİM DÜNYAM''
İki kitabı da almış ve bir solukta okumuştum, özellikle Müslüm Gürses bölümü gözlerimi yaşartmıştı.
Ekrem Gökkaya kitabının bu bölümünü şöyle anlatıyordu '' Bir arkadaşım vardı 1970 lerin ortaları Beyoğlu Balo sokak no 8/3 te oturuyorum arada beni ziyarete gelirdi, o gün yanında uzun boylu ve elinde saz ile genç bir arkadaşını getirdi, oturduk yemek sohbet derken sazı eline alıp çaldı söyledi ve bizi bizden aldı. Bir müddet sonra o mahcup tavrıyla bizden müsaade isteyip ''ekmeğimizi kazanmak lazım'' diyerek teşekkür ederek ayrıldı. farklı zamanlarda yine misafirim olurdu, bir kaç yıl sonra şöhret olan bu kişi elbette Müslüm Gürses'ti ve 1979 yılında İsyankar filminin başrolüydü bende onun gazino patronunu oynuyorum Suzan Avcı'yı kovdyuğum sahneyi çekiyoruz, Müslüm gelip bana bağıracak ve sonunda ''sen bir pezevenksin'' diyecek. Sahneyi çekiyoruz tam pezevenk demesi gereken yere geliyor Müslüm duruyor ve kelimeyi söyleyemiyor. Neden durduğunu soruyorlar, '' ben EKREM ABİYE O KELİMEYİ SÖYLEYEMEM'' diyor, Anadolu dan gelen o mahcup ve vefalı delikanlı. bir kaç kez sahne yeniden çekiliyor her seferinde aynı yerde takılıyor Müslüm Gürses. Sonunda Ekrem Gökkaya yalvarıyor. söyle Müslüm bu bir film sahnesi gerçek değil diye ikna ediyor. Ve Ekrem Gökkaya, Müslüm ile ne zaman karşılaşsak benden özür diliyordu bu kelimeyi söylediği için.
Yılmaz Güney'in Adana'nın Yumurtalık ilçesinde çektiği Endişe filminin acı olayı herkesçe malum çıkan kavga ve öldürülen hakim, olayın canlı şahitlerinden biri Ekrem Gökkaya idi bana anlattığı şekli ile Yılmaz Güney filmin seslendirmelerinde kullanmak için Ekrem Gökkaya dan gerçek bir silah ister ve deniz kenarında ateş ederek sesleri kayda alır, o gece ise film ekibi ile gazinoya eğlenmeye gelirler, onlardan önce orada başka bir masada Yumurtalık hakimi arkadaşlarıyla oturuyordu ve bir hayli sarhoştu. Yan masadan bizim masaya sataşmaya başladı ortam gerildi ve Yılmaz Güney'in ailesine hakaret etti, hatta Hakim Yılmaz Güney'e bir yumruk vurdu sportmen biriydi araya girildi ve bir anda önce hakim silahını çekti ardından Yılmaz Güney ve inanın aynı bir film sahnesi gibi Yılmaz Güney havada uçup dönerek ateş etti ve ne yazık ki Hakim hayatını kaybetti herkes için üzücü bir olaydı keşke olmasaydı.
Ekrem Gökkaya Cem ve Cumhur filmin müdürlüğünü de yapıyordu bu film şirketlerinin sahibi ünlü kabadayı Dündar Kılıç ve kardeşi Yahya Kılıç'tı. Ekrem Gökkaya, Dündar Kılıç ile çok samimiydi onun konuşmalarını not alır ve ilerleyen süreçte bu konuşmaları senaryo haline getirir ve bunlardan ''SAHTE KABADAYI'' filmini ortaya çıkarır. filmin başrolü için Kemal Sunal'ı düşünür ve kendisine teklif götürür. Kemal Sunal teklifi çok beğenir fakat bir sorun vardır Kemal Sunal üzülerek sıkıntısını anlatır Ertem Eğilmez ile kontratı vardır haftalık bin 250 lira karşılığında adeta ona esir olmuştur Ertem Eğilmez'in onayı haricinde hiç bir projede yer alamazdı.
Kemal Sunal'ı dinledikten sonra ''rahat ol ben hallederim o işi'' diyerek Ertem Eğilmez'in yazıhanesine gidip Kemal Sunal'ın sözleşmesini ister, Ertem Eğilmez baştan kabul etmese de Ekrem Gökkaya'nın arkasında Dündar Kılıç olabileceğini düşünerek sözleşmeyi çıkarı verir. Kemal Sunal böylece özgür kalır ve Ekrem Gökkaya bir güzellik daha yapıp Kemal sunal'a Sahte Kabadayı filminin başrolü için 60 bin lira peşinat verir. Kemal Sunal anne, baba ve kardeşleri ile o güne kadar bodrum katta oturuyorlardı ve bu para ile hemen güzel bir daire alır ve ara kazanma dönemi başlar.
Ekrem Gökkaya pek anlatmaz ve yazmazdı bunu lakin onun engin hoşgörüsüne sığınarak yazmak istedim bir Demokrat olarak, Askerlik görevi döneminde 4 yıl Başbakan Adnan Menderes'in korumalığını yamıştır. bu konuda bazı sorular sormuştum kendisine. ''Allah rahmet eylesin Menderes'i bedavadan astılar, şunu rahatça söyleyebilirim, devletin tek kuruşuna dahi tenezzül etmedi ve hep kendi parasından harcardı.''
Ekrem Gökkaya ayrıca gazeteci Uğur Mumcu ve Genelkurmay eski başkanı ve DYP milletvekili Doğan Güreş iie kuzendi.
Yeşilçamın en şık giyinen karekter oyuncusuydu Ekrem Gökkaya, rolü ne olursa olsun şıklığından asla taviz vermezdi, kendisi ile özdeleşmiş top sakalı kestiği bazı dönemler olsa da hafızalarda hep öyle kalmıştır.
Çok beyfendi ve centilmen bir kişilikti kendisini ve sohbetini çok özleyeceğim. 51 Yıllık eşi Alev ablamıza sabır diliyorum gerçekten çok vefakar bir hanımefendiymiş, Ekrem Gökkaya'yı çok sevmiş ve her an yanında olabilen yürekli bir eşmiş. Ekrem Gökkaya ve Alev Gökkaya'nın oynadığı haftalık kısa ''Allah, Allah'' skeçlerini de çok özleyeceğiz ve ne yazık ki yenileri olmayacak, bunu bilmekte insanı ayrı bir hüzünlendiriyor.
Sevgili Ekrem Gökkaya ya rahmet eşi Alev hanıma, oğlu Evrem Gökkaya'ya eş, dost, akrabalarına ve Yeşilçam sevenlere sabır diliyorum Ruhun şad, mekanın cennet olsun inşallah, Ekrem abi....
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Ekrem Gökkaya'yı kaybettik
Efsane Yeşilçamın yaşayan son yıldızlarından birini daha kaybettik, filmlerin kötü, gerçek hayatın altın kalpli bir değeri Ekrem Gökkaya 87 yaşında Bartın devlet hastanesinde cumartesi gecesi hayata veda etti. Haberi eşi Alev Gökkaya sosyal paylaşım sitesinde Ekrem Gökkaya nın sayfasından duyurdu. 200 civarı filmde oynadıktan sonra 1992 yılında sinemaya veda eden Ekrem Gökkaya yaklaşık son 20 yılını eşi Alev Gökkaya'nın memleketi Bartın İnkumu'na yerleşmişti.
Yaklaşık 4 yıl önce başlayan dostluğumuzda bir çok kez telefonla uzun uzun konuştuğum ve kamuoyunun bilmediği bir çok gerçeği kendisinden öğrendiğim Gökkaya, çok dolu ve donanımlı bir şahsiyetti, telefonda genelde tane tane ve gülerek konuşurdu, yaşına göre hafızası mükemmeldi, her seferinde bizi İnkumu'na davet etmiş olsa da gitmek nasip olmadı. Dediğimiz gibi mükemmel hafızası ile iki kitap yazmıştı.
''BATAN GÜNEŞ YEŞİLÇAM ve BENİM DÜNYAM''
İki kitabı da almış ve bir solukta okumuştum, özellikle Müslüm Gürses bölümü gözlerimi yaşartmıştı.
Ekrem Gökkaya kitabının bu bölümünü şöyle anlatıyordu '' Bir arkadaşım vardı 1970 lerin ortaları Beyoğlu Balo sokak no 8/3 te oturuyorum arada beni ziyarete gelirdi, o gün yanında uzun boylu ve elinde saz ile genç bir arkadaşını getirdi, oturduk yemek sohbet derken sazı eline alıp çaldı söyledi ve bizi bizden aldı. Bir müddet sonra o mahcup tavrıyla bizden müsaade isteyip ''ekmeğimizi kazanmak lazım'' diyerek teşekkür ederek ayrıldı. farklı zamanlarda yine misafirim olurdu, bir kaç yıl sonra şöhret olan bu kişi elbette Müslüm Gürses'ti ve 1979 yılında İsyankar filminin başrolüydü bende onun gazino patronunu oynuyorum Suzan Avcı'yı kovdyuğum sahneyi çekiyoruz, Müslüm gelip bana bağıracak ve sonunda ''sen bir pezevenksin'' diyecek. Sahneyi çekiyoruz tam pezevenk demesi gereken yere geliyor Müslüm duruyor ve kelimeyi söyleyemiyor. Neden durduğunu soruyorlar, '' ben EKREM ABİYE O KELİMEYİ SÖYLEYEMEM'' diyor, Anadolu dan gelen o mahcup ve vefalı delikanlı. bir kaç kez sahne yeniden çekiliyor her seferinde aynı yerde takılıyor Müslüm Gürses. Sonunda Ekrem Gökkaya yalvarıyor. söyle Müslüm bu bir film sahnesi gerçek değil diye ikna ediyor. Ve Ekrem Gökkaya, Müslüm ile ne zaman karşılaşsak benden özür diliyordu bu kelimeyi söylediği için.
Yılmaz Güney'in Adana'nın Yumurtalık ilçesinde çektiği Endişe filminin acı olayı herkesçe malum çıkan kavga ve öldürülen hakim, olayın canlı şahitlerinden biri Ekrem Gökkaya idi bana anlattığı şekli ile Yılmaz Güney filmin seslendirmelerinde kullanmak için Ekrem Gökkaya dan gerçek bir silah ister ve deniz kenarında ateş ederek sesleri kayda alır, o gece ise film ekibi ile gazinoya eğlenmeye gelirler, onlardan önce orada başka bir masada Yumurtalık hakimi arkadaşlarıyla oturuyordu ve bir hayli sarhoştu. Yan masadan bizim masaya sataşmaya başladı ortam gerildi ve Yılmaz Güney'in ailesine hakaret etti, hatta Hakim Yılmaz Güney'e bir yumruk vurdu sportmen biriydi araya girildi ve bir anda önce hakim silahını çekti ardından Yılmaz Güney ve inanın aynı bir film sahnesi gibi Yılmaz Güney havada uçup dönerek ateş etti ve ne yazık ki Hakim hayatını kaybetti herkes için üzücü bir olaydı keşke olmasaydı.
Ekrem Gökkaya Cem ve Cumhur filmin müdürlüğünü de yapıyordu bu film şirketlerinin sahibi ünlü kabadayı Dündar Kılıç ve kardeşi Yahya Kılıç'tı. Ekrem Gökkaya, Dündar Kılıç ile çok samimiydi onun konuşmalarını not alır ve ilerleyen süreçte bu konuşmaları senaryo haline getirir ve bunlardan ''SAHTE KABADAYI'' filmini ortaya çıkarır. filmin başrolü için Kemal Sunal'ı düşünür ve kendisine teklif götürür. Kemal Sunal teklifi çok beğenir fakat bir sorun vardır Kemal Sunal üzülerek sıkıntısını anlatır Ertem Eğilmez ile kontratı vardır haftalık bin 250 lira karşılığında adeta ona esir olmuştur Ertem Eğilmez'in onayı haricinde hiç bir projede yer alamazdı.
Kemal Sunal'ı dinledikten sonra ''rahat ol ben hallederim o işi'' diyerek Ertem Eğilmez'in yazıhanesine gidip Kemal Sunal'ın sözleşmesini ister, Ertem Eğilmez baştan kabul etmese de Ekrem Gökkaya'nın arkasında Dündar Kılıç olabileceğini düşünerek sözleşmeyi çıkarı verir. Kemal Sunal böylece özgür kalır ve Ekrem Gökkaya bir güzellik daha yapıp Kemal sunal'a Sahte Kabadayı filminin başrolü için 60 bin lira peşinat verir. Kemal Sunal anne, baba ve kardeşleri ile o güne kadar bodrum katta oturuyorlardı ve bu para ile hemen güzel bir daire alır ve ara kazanma dönemi başlar.
Ekrem Gökkaya pek anlatmaz ve yazmazdı bunu lakin onun engin hoşgörüsüne sığınarak yazmak istedim bir Demokrat olarak, Askerlik görevi döneminde 4 yıl Başbakan Adnan Menderes'in korumalığını yamıştır. bu konuda bazı sorular sormuştum kendisine. ''Allah rahmet eylesin Menderes'i bedavadan astılar, şunu rahatça söyleyebilirim, devletin tek kuruşuna dahi tenezzül etmedi ve hep kendi parasından harcardı.''
Ekrem Gökkaya ayrıca gazeteci Uğur Mumcu ve Genelkurmay eski başkanı ve DYP milletvekili Doğan Güreş iie kuzendi.
Yeşilçamın en şık giyinen karekter oyuncusuydu Ekrem Gökkaya, rolü ne olursa olsun şıklığından asla taviz vermezdi, kendisi ile özdeleşmiş top sakalı kestiği bazı dönemler olsa da hafızalarda hep öyle kalmıştır.
Çok beyfendi ve centilmen bir kişilikti kendisini ve sohbetini çok özleyeceğim. 51 Yıllık eşi Alev ablamıza sabır diliyorum gerçekten çok vefakar bir hanımefendiymiş, Ekrem Gökkaya'yı çok sevmiş ve her an yanında olabilen yürekli bir eşmiş. Ekrem Gökkaya ve Alev Gökkaya'nın oynadığı haftalık kısa ''Allah, Allah'' skeçlerini de çok özleyeceğiz ve ne yazık ki yenileri olmayacak, bunu bilmekte insanı ayrı bir hüzünlendiriyor.
Sevgili Ekrem Gökkaya ya rahmet eşi Alev hanıma, oğlu Evrem Gökkaya'ya eş, dost, akrabalarına ve Yeşilçam sevenlere sabır diliyorum Ruhun şad, mekanın cennet olsun inşallah, Ekrem abi....