Ülkemizde sıkıntılı mesleklerden biri de Doktor olmaktır. Meşakkatli ve yorucu bir süreçten geçen Doktor olma yolu hakikaten yorucu ve yıpratıcıdır. Bir insanı iyileştirmek, acılarını hafifletmek ve yeniden hayata döndürmek kutsal bir meslektir. Ne mutlu ki Doktorluk mesleğinin hakkını veren o güzel ve müstesna insanlara. Ülkemizin en tepesi b de ki kişinin "giderlerse gitsinler" diyerek kavga ettiği Doktor sayısı maalesef yetersiz ve bu çıkış ile bir kısmı da gidince sayıları daha da azaldı.
Bir sokak röportajında türbanlı kadın övünerek "eskiden böyle miydik? Bakın şimdi Doktor bile dövebiliyoruz.!" Diyerek kasılıyor.
Garibim Doktor civanım hasta ile hasta yakını ile, hastane yönetimi ile, il sağlık müdürü ile, sağlık bakanı ile, Cumhurbaşkanlığı ile, sistem ile uğraştığı yetmez gibi bir de böyle cahiller ile uğraşacak. Bütün Doktorlara Peygamber sabrı diliyorum. Alt yazıda Doktor Deniz Arslan beyin yazını okuyalım.
DOKTOR OLMAYIN, TESİSATÇI OLUN!
“Altı üstü bir ameliyat için 50 bin lira istiyor özel hastanedeki o profesör olacak y.vş.k” dedi berberde yanımdaki koltukta tıraş olan adam.
“Başka bir yerde olsan” dedi onu tıraş eden kalfa.
“Bu adam bu işte çok iyiymiş. Birkaç kişi tavsiye etti. Ama çok para istiyor ya. Altı üstü bir kesik iki dikiş atacak amk.” dedi adam.
“Demi! Sanki çok büyük iş yapıyor” diye ekledi kalfa.
“Birader o kadar kolaysa siz de ameliyat yapın, bu sefil hayattan kurtulursunuz” diye dilimin ucuna geldi, akşam akşam kavga etmek istemiyordum, sustum.
Sırf makas şakırtıları, saçlara ve kafa derisine yapılan masajın verdiği rahatlığın keyfini çıkarmak için doktor olduğumu söylemediğim berberde, bu seferki tıraş işkenceye dönmüştü.
Derin nefesler, besmeleler ve 100'den geriye sayarak sabrettim.
Şimdi eve gelip sıcak bir duş aldım ama hala sinirim geçmedi. Bilgisayarın başında oturdum. Sürekli “Altı üstü bir ameliyat” kelimeleri...
Ameliyat... Ameliyat... Ameliyat.
Nedir bu Ameliyat?
Türk Dil Kurumu “Hasta üzerinde “tedavi amacıyla” uygulanan kesme ve dikme işlemi, cerrahi müdahale, yani operasyon” .
Dikkat ettiyseniz ne diyor? TEDAVİ AMACIYLA...Yani iyileştirmek için bir insanın bir yerini kesiyorsun, yarıyorsun, açıyorsun, damarları, sinirleri, kasları, ayırıyorsun, bazen onları kesip yeniden birleştiriyorsun, bazen kemikleri kırıyorsun, vidalar, çiviler, hortumlar koyuyorsun, bazen başka bağırsaktan mesane, mesaneden idrar kanalı, idrar kanalından, vajen duvarı yapıyor, bazen başka birinden organ alıp diğerine takıyor, bozulmuş düzeni yeniden sağlamaya çalışıyorsun.
Üstelik “Bugün canım acaip kesmek istedi” deyip Allah ne verdiyse herkese girişemiyorsun.
Sırf böyle bir işlem yapmaya yetkili olmak için en az 11 yıl, evet evet yanlış okumadınız, tamı tamına 11 yıl okumak zorundasınız!
Üstelik bunun yarısı bazıları psikopat hocaların yönetimi altında, askeri düzenden beter hiyerarşi, emir komuta zinciri, ast üst ilişkisinin olduğu bölümlerde, sabah yedi, akşam Allah kaç verirse artık, geceli-gündüzlü, nöbetli- mesaili yıllar.
“Ee? Bize ne amk? Biz mi size Doktor olun dedik? Madem girdiniz laga luga yapmayacaksınız” diyecek birkaç lavuk. Üstelik bunların çoğu 12 aylık askerliğe gitmemek yıllarca kaçıp bedelli için teslim olurken “Vatan borcu, namus borcu” diye paylaşım yapan ya da “Gel bir gece beraber nöbet tutalım” dendiğinde “Baba ben uykusuz acaip sinirli, agresif olurum “ diyen tipler.
Misal Tıp Fakültesinden sonra Cerrah olursun yetmez. Cerrahın da Baş boyunla ilgileneni, Mide cerrahı, Karaciğere bakanı, Bağırsak ve mabat konusunda uzman olanı var. Sırf mabat için 3 yılı daha gözden çıkartırsın. Yine nöbet, poliklinik, servis, ameliyat, toplantı, seminer, kongre, poster, sunum. Yeminle yazarken bana fenalık geldi.
Yahu bu adamlar ne zaman yiyor, içiyor, geziyor, s.çıyor, sevişiyor?
Hastaneden çıkınca iş bitiyor mu? Hayır!
Konu komşu, kapıcı, Anne, baba, hala, teyze, ilkokul arkadaşın, onun arkadaşı, berber, manav, kahveci, küçük esnaf ve sanatkârlar birliği, her fırsatta bizi “Denizcim benim balgamımda kan var, “Çişimi zor yapıyom” “Oğlum şu ilacı verdiler bak bakalım, bana yarar mı?”, “Yarın hastaneye gelcem beni tüm bölümlere göster” diyerek “istismar” ediyor! Yine yetmiyor, bizim yaptığımız üretimin onda birini yapmayan bir sürü y.vş.k, berberde, sokakta, sosyal mecralarda “Biz sizin suratınızı çekmek zorunda değiliz. Madem yapmayacaktınız doktor olmasaydınız” “ Bunlar tam dayaklık” “Eşşek yükü ile para kazanıyorlar, hala mutlu değiller” diye yazıyor.
Vallahi de billahi de bildiğiniz gibi değil. Bir alanda ün yapmış, belli bir kariyere ulaşmış, isim yapmış olanları saymazsak diğerlerimiz artık neredeyse ekonomik sıkıntı çekiyor durumdayız. Yani biz de bu düzende düzülüyoruz yeminle. Kıçımızdan ter aka aka yaptığımız 3 saatlik bir ameliyat için taş çatlasa .... lira alıyoruz. Lan daha dün tesisatçı 10 dakika süren bir musluk değiştirme için benden 500 lira aldı. Niye bizim paramız bu kadar batıyor?
Üstelik tesisatçı musluğu kırdığında yenisini getirip koyduğunda sorun yok. Biz CAN ile uğraşıyoruz Can!
Ha çok batıyorsa işte Halep işte arşın. Yiyorsa akranların o kafe, bu parti, şu eğlence coşarken sen sabahlara kadar ders çalışır Üniversite sınavında 2 milyon kişiden
1. 980.000 ( Yazı ile bir milyon dokuz yüz seksen bin ) kişiyi geçersin, 11 yıl okur, ameliyat yaparsın.
Yemiyorsa susarsın.
Ama bana sorarsan değmez. Vallahi tesisatçı ol, berber ol, sıvacı ol, marangoz ol, en az bizim kadar kazanırsın. Üstelik risk almadan.
(Dr. Deniz Arslan)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Doktor Civanım
Ülkemizde sıkıntılı mesleklerden biri de Doktor olmaktır. Meşakkatli ve yorucu bir süreçten geçen Doktor olma yolu hakikaten yorucu ve yıpratıcıdır. Bir insanı iyileştirmek, acılarını hafifletmek ve yeniden hayata döndürmek kutsal bir meslektir. Ne mutlu ki Doktorluk mesleğinin hakkını veren o güzel ve müstesna insanlara. Ülkemizin en tepesi b de ki kişinin "giderlerse gitsinler" diyerek kavga ettiği Doktor sayısı maalesef yetersiz ve bu çıkış ile bir kısmı da gidince sayıları daha da azaldı.
Bir sokak röportajında türbanlı kadın övünerek "eskiden böyle miydik? Bakın şimdi Doktor bile dövebiliyoruz.!" Diyerek kasılıyor.
Garibim Doktor civanım hasta ile hasta yakını ile, hastane yönetimi ile, il sağlık müdürü ile, sağlık bakanı ile, Cumhurbaşkanlığı ile, sistem ile uğraştığı yetmez gibi bir de böyle cahiller ile uğraşacak. Bütün Doktorlara Peygamber sabrı diliyorum. Alt yazıda Doktor Deniz Arslan beyin yazını okuyalım.
DOKTOR OLMAYIN, TESİSATÇI OLUN!
“Altı üstü bir ameliyat için 50 bin lira istiyor özel hastanedeki o profesör olacak y.vş.k” dedi berberde yanımdaki koltukta tıraş olan adam.
“Başka bir yerde olsan” dedi onu tıraş eden kalfa.
“Bu adam bu işte çok iyiymiş. Birkaç kişi tavsiye etti. Ama çok para istiyor ya. Altı üstü bir kesik iki dikiş atacak amk.” dedi adam.
“Demi! Sanki çok büyük iş yapıyor” diye ekledi kalfa.
“Birader o kadar kolaysa siz de ameliyat yapın, bu sefil hayattan kurtulursunuz” diye dilimin ucuna geldi, akşam akşam kavga etmek istemiyordum, sustum.
Sırf makas şakırtıları, saçlara ve kafa derisine yapılan masajın verdiği rahatlığın keyfini çıkarmak için doktor olduğumu söylemediğim berberde, bu seferki tıraş işkenceye dönmüştü.
Derin nefesler, besmeleler ve 100'den geriye sayarak sabrettim.
Şimdi eve gelip sıcak bir duş aldım ama hala sinirim geçmedi. Bilgisayarın başında oturdum. Sürekli “Altı üstü bir ameliyat” kelimeleri...
Ameliyat... Ameliyat... Ameliyat.
Nedir bu Ameliyat?
Türk Dil Kurumu “Hasta üzerinde “tedavi amacıyla” uygulanan kesme ve dikme işlemi, cerrahi müdahale, yani operasyon” .
Dikkat ettiyseniz ne diyor? TEDAVİ AMACIYLA...Yani iyileştirmek için bir insanın bir yerini kesiyorsun, yarıyorsun, açıyorsun, damarları, sinirleri, kasları, ayırıyorsun, bazen onları kesip yeniden birleştiriyorsun, bazen kemikleri kırıyorsun, vidalar, çiviler, hortumlar koyuyorsun, bazen başka bağırsaktan mesane, mesaneden idrar kanalı, idrar kanalından, vajen duvarı yapıyor, bazen başka birinden organ alıp diğerine takıyor, bozulmuş düzeni yeniden sağlamaya çalışıyorsun.
Üstelik “Bugün canım acaip kesmek istedi” deyip Allah ne verdiyse herkese girişemiyorsun.
Sırf böyle bir işlem yapmaya yetkili olmak için en az 11 yıl, evet evet yanlış okumadınız, tamı tamına 11 yıl okumak zorundasınız!
Üstelik bunun yarısı bazıları psikopat hocaların yönetimi altında, askeri düzenden beter hiyerarşi, emir komuta zinciri, ast üst ilişkisinin olduğu bölümlerde, sabah yedi, akşam Allah kaç verirse artık, geceli-gündüzlü, nöbetli- mesaili yıllar.
“Ee? Bize ne amk? Biz mi size Doktor olun dedik? Madem girdiniz laga luga yapmayacaksınız” diyecek birkaç lavuk. Üstelik bunların çoğu 12 aylık askerliğe gitmemek yıllarca kaçıp bedelli için teslim olurken “Vatan borcu, namus borcu” diye paylaşım yapan ya da “Gel bir gece beraber nöbet tutalım” dendiğinde “Baba ben uykusuz acaip sinirli, agresif olurum “ diyen tipler.
Misal Tıp Fakültesinden sonra Cerrah olursun yetmez. Cerrahın da Baş boyunla ilgileneni, Mide cerrahı, Karaciğere bakanı, Bağırsak ve mabat konusunda uzman olanı var. Sırf mabat için 3 yılı daha gözden çıkartırsın. Yine nöbet, poliklinik, servis, ameliyat, toplantı, seminer, kongre, poster, sunum. Yeminle yazarken bana fenalık geldi.
Yahu bu adamlar ne zaman yiyor, içiyor, geziyor, s.çıyor, sevişiyor?
Hastaneden çıkınca iş bitiyor mu? Hayır!
Konu komşu, kapıcı, Anne, baba, hala, teyze, ilkokul arkadaşın, onun arkadaşı, berber, manav, kahveci, küçük esnaf ve sanatkârlar birliği, her fırsatta bizi “Denizcim benim balgamımda kan var, “Çişimi zor yapıyom” “Oğlum şu ilacı verdiler bak bakalım, bana yarar mı?”, “Yarın hastaneye gelcem beni tüm bölümlere göster” diyerek “istismar” ediyor! Yine yetmiyor, bizim yaptığımız üretimin onda birini yapmayan bir sürü y.vş.k, berberde, sokakta, sosyal mecralarda “Biz sizin suratınızı çekmek zorunda değiliz. Madem yapmayacaktınız doktor olmasaydınız” “ Bunlar tam dayaklık” “Eşşek yükü ile para kazanıyorlar, hala mutlu değiller” diye yazıyor.
Vallahi de billahi de bildiğiniz gibi değil. Bir alanda ün yapmış, belli bir kariyere ulaşmış, isim yapmış olanları saymazsak diğerlerimiz artık neredeyse ekonomik sıkıntı çekiyor durumdayız. Yani biz de bu düzende düzülüyoruz yeminle. Kıçımızdan ter aka aka yaptığımız 3 saatlik bir ameliyat için taş çatlasa .... lira alıyoruz. Lan daha dün tesisatçı 10 dakika süren bir musluk değiştirme için benden 500 lira aldı. Niye bizim paramız bu kadar batıyor?
Üstelik tesisatçı musluğu kırdığında yenisini getirip koyduğunda sorun yok. Biz CAN ile uğraşıyoruz Can!
Ha çok batıyorsa işte Halep işte arşın. Yiyorsa akranların o kafe, bu parti, şu eğlence coşarken sen sabahlara kadar ders çalışır Üniversite sınavında 2 milyon kişiden
1. 980.000 ( Yazı ile bir milyon dokuz yüz seksen bin ) kişiyi geçersin, 11 yıl okur, ameliyat yaparsın.
Yemiyorsa susarsın.
Ama bana sorarsan değmez. Vallahi tesisatçı ol, berber ol, sıvacı ol, marangoz ol, en az bizim kadar kazanırsın. Üstelik risk almadan.
(Dr. Deniz Arslan)