48 Yıl olmuş Bursa'ya taşınalı, zaman su gibi akar diyenler ne kadar haklıymış meğer, ilk kez gördüğüm 1977 yılının o muazzam yeşil Bursa'sı nerede bugün beton yığınına dönen bursa nerede, deyim yerindeyse arada dağlar kadar fark var. Yıllar gelip geçer derken dün 6 Nisan'dı ve yeşil Bursa nın Orhangazi tarafından alınışının 699.yılı ve o günden bugüne Ezanların susmadığı muhteşem şehir.
Osmanlı Devleti'nin ilk başkentlerinden biri olması hasebiyle Bursa, devletin; idari, siyasi, dini, ilmi, kültürel, sosyal ve ekonomik hayatında önemli derecede rol oynayan bir merkezdi. Çok daha sonraları gelecek olan Keçecizade Fuat Paşa’nın “Bursa Osmanlının dibacesidir” sözü, Bursa’nın Osmanlı tarihinde oynadığı role işaret etmektedir. Kuruluşu, milattan önceki yıllara dayanan Bursa, daha sonra Romalıların eline geçer. Roma’nın Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra çevresi ile birlikte Doğu Roma İmparatorluğunun (Bizans’ın) idaresinde kalmıştır.
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey’in siyasi faaliyetlerinden bahsedilirken işaret edildiği gibi Osman Bey, Bursa’yı kuşatma altına almış fakat fethine muvaffak olamamıştı. Bununla beraber Bursa’ya Bizans’tan gelecek yardıma mâni olmak için, şehrin yakınlarına iki kale yaptırmış, bunlardan birine Ak Timur’u, diğerine de Balabancık’ı muhafız olarak tayin etmişti. Böylece Osman Bey, Bursa’ya dışarıdan gelebilecek yardım yollarını denetim altına almış oluyordu. Bu sebeple 1315 yılından itibaren Bursa, Osmanlılar tarafından çevresinde inşa edilen kaleler vasıtasıyla bir manada muhasara altına alinmiş oluyordu.
6 Nisan 1326 Bursa nihayet alınmıştır. Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye vasiyetidir Bursa'nın fethi. Orhan Bey, 1326 yılında büyük bir kuvvetle Bursa üzerine yürüdü.
Aşikpaşazade ve Nesri gibi kaynaklar, Osman Gazi’nin, Bursa’nın fethinden önce oğlu Orhan’a oğul, sen önce Adranps (Orhaneli)’a git ki, o kafirin babası Dinbozgazasında benim Bay Koca’mın düşmesine sebep oldu. Diyerek onu Gazi Mihal (Köse Mihal), Turgut Alp, Şeyh Mahmud ve Şeyh Edibali’nin kardeşi oklu Ahi Hasan’la gönderdi. Orhan Bey, bu tecrübeli komutanlarla görüşerek Bursa’nın güneyinde ve bir bakıma Bursa’nın anahtarı durumunda olan Adrenos kalesini alıp yıktırdı. Orhan Bey’in gelişinden önce kaleyi boşaltıp Elete dağına çıkmış olan halk ve kale beyi, Orhan’a itaatini bildirdiler. Bunun üzerine tekrar yerlerine iade edilen halka karşı Orhan Bey, insaf ölçülerini aşmayacak derecede merhamet ve hoşgörülü bir şekilde davrandı.
Bundan sonra Bursa önlerine gelen Orhan Gazi, Pınarbaşı mevkisinde karargahını kurup kaleyi kuşattı. Bizans’tan beklenen yardımın gelmeyeceğini anlayan ve kaleyi kurtarmaktan da ümidini kesen kale beyi, Gazi Mihail Bey vasıtasıyla ve bazı şartlarla Bursa’yı teslim edeceğini bildirdiğinden 2 Cemayizelevvel 727 (6 Nisan 1326) tarihinde Bursa Osmanlılara teslim edildi. Kale muhafızı olan Evrenos da Müslüman olarak Osmanlıların hizmetine girdi. Orhan Bey, burayı aldıktan sonra babasının cenazesini buraya getirterek sonradan Gümüşlü Künbed diye meşhur olan yere defn ettirdi.
Bursa’nın fethinden sonra, Orhan Gazi için ele geçirilmesi gereken hedef artık İznik olmuştur. Bursa’nın zaptından sonra Osmanlı Beyliği’nin merkezi buraya nakledilmiştir. Yeni hükümdar burayı yeni binalarla süslemiştir. İnşa edilen dini ve sosyal eserlerle şehir, Müslüman Türk şehri olma hüviyetini kazanıp yeni bir çehreye büründü. Orhan Bey, daha isin basında eski kiliseleri mescide ve medreselere çevirdi. Bursa’da fakir ve yoksulları doyurmak için imaret yaptırıp onlara vakıflar tahsis eyledi. Buradaki bilgin ve hafızlara da maaş bağladı.
Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazade Bursa’nın fethine ilişkin şunları yazmıştır: “Bursa cenk ile alınmaz. Sabır gerek. Bir hisar yaptı kaplıca tarafına. İçine kardaşı oğlu Ak Demür’ü kodu. Bir dahi dağ tarafına yaptı. Balabancık derler idi, bir kulu var idi. Bu hisara dahi onu kodu. Ve bu iki hisarı bir yılda yaptı. Köylerini ma’mur etti. Ve illa hisardan daşra bir kâfir barmağın çıkartamaz oldular. Bu iki taraftan gaziler vilayeti zapt ettiler (6 Nisan 1326).” Bu kayda göre; Bursa şehri kuşatma altında tutulurken, ova ve çevresindeki alanlar zapt edilmiştir. “Köylerini ma’mur etti” ifadesinden ise buraların “şenlendirildiği,” yani Türkmen nüfusun yerleştirilerek imar edildiği, yollar ve zaviyeler yapıldığı anlaşılmıştır.
Seyyah ve yazar İbn-i Battuta da (D. 1304) 1333 yılında Bursa’yı ziyaret ettiğini ve bu sırada şehrin dışındaki bir kaplıcanın yanında bulunan ahi zaviyesinde gecelediğini söylemiştir. Bu bilgi de Bursa’nın fethinden daha önce bölgede Türkmen yerleşimlerinin olduğunu kanıtlamaktadır. Aynı dönemde ahiler de bu topraklara yerleşerek debbağlık (dericilik) ve dokumacılık gibi kadim meslekleri icra etmiş, abdal adı verilen halk ozanları ile tasavvuf ehilleri de yöreye gelmiştir. Osman Gazi’nin Alpleri, Kara Mürsel, Akça Koca ve Konur Alp Bursa’dan önce, Sakarya Vadisi’nde fetihler yaparak Akyazı, Koca-ili ve Düzce yörelerini zapt ettiler. Orhan Bey ise Bursa’nın kuşatmasını pekiştirerek Adranos /Orhaneli’ni fethetmiştir. Bizlere bu güzel diyarları vatan eyleyen Şehit ve Gazilerimizi, rahmet ve minnet ile anıyoruz, ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Bursa'nın alınışı 1326
48 Yıl olmuş Bursa'ya taşınalı, zaman su gibi akar diyenler ne kadar haklıymış meğer, ilk kez gördüğüm 1977 yılının o muazzam yeşil Bursa'sı nerede bugün beton yığınına dönen bursa nerede, deyim yerindeyse arada dağlar kadar fark var. Yıllar gelip geçer derken dün 6 Nisan'dı ve yeşil Bursa nın Orhangazi tarafından alınışının 699.yılı ve o günden bugüne Ezanların susmadığı muhteşem şehir.
Osmanlı Devleti'nin ilk başkentlerinden biri olması hasebiyle Bursa, devletin; idari, siyasi, dini, ilmi, kültürel, sosyal ve ekonomik hayatında önemli derecede rol oynayan bir merkezdi. Çok daha sonraları gelecek olan Keçecizade Fuat Paşa’nın “Bursa Osmanlının dibacesidir” sözü, Bursa’nın Osmanlı tarihinde oynadığı role işaret etmektedir. Kuruluşu, milattan önceki yıllara dayanan Bursa, daha sonra Romalıların eline geçer. Roma’nın Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra çevresi ile birlikte Doğu Roma İmparatorluğunun (Bizans’ın) idaresinde kalmıştır.
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey’in siyasi faaliyetlerinden bahsedilirken işaret edildiği gibi Osman Bey, Bursa’yı kuşatma altına almış fakat fethine muvaffak olamamıştı. Bununla beraber Bursa’ya Bizans’tan gelecek yardıma mâni olmak için, şehrin yakınlarına iki kale yaptırmış, bunlardan birine Ak Timur’u, diğerine de Balabancık’ı muhafız olarak tayin etmişti. Böylece Osman Bey, Bursa’ya dışarıdan gelebilecek yardım yollarını denetim altına almış oluyordu. Bu sebeple 1315 yılından itibaren Bursa, Osmanlılar tarafından çevresinde inşa edilen kaleler vasıtasıyla bir manada muhasara altına alinmiş oluyordu.
6 Nisan 1326 Bursa nihayet alınmıştır. Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye vasiyetidir Bursa'nın fethi. Orhan Bey, 1326 yılında büyük bir kuvvetle Bursa üzerine yürüdü.
Aşikpaşazade ve Nesri gibi kaynaklar, Osman Gazi’nin, Bursa’nın fethinden önce oğlu Orhan’a oğul, sen önce Adranps (Orhaneli)’a git ki, o kafirin babası Dinbozgazasında benim Bay Koca’mın düşmesine sebep oldu. Diyerek onu Gazi Mihal (Köse Mihal), Turgut Alp, Şeyh Mahmud ve Şeyh Edibali’nin kardeşi oklu Ahi Hasan’la gönderdi. Orhan Bey, bu tecrübeli komutanlarla görüşerek Bursa’nın güneyinde ve bir bakıma Bursa’nın anahtarı durumunda olan Adrenos kalesini alıp yıktırdı. Orhan Bey’in gelişinden önce kaleyi boşaltıp Elete dağına çıkmış olan halk ve kale beyi, Orhan’a itaatini bildirdiler. Bunun üzerine tekrar yerlerine iade edilen halka karşı Orhan Bey, insaf ölçülerini aşmayacak derecede merhamet ve hoşgörülü bir şekilde davrandı.
Bundan sonra Bursa önlerine gelen Orhan Gazi, Pınarbaşı mevkisinde karargahını kurup kaleyi kuşattı. Bizans’tan beklenen yardımın gelmeyeceğini anlayan ve kaleyi kurtarmaktan da ümidini kesen kale beyi, Gazi Mihail Bey vasıtasıyla ve bazı şartlarla Bursa’yı teslim edeceğini bildirdiğinden 2 Cemayizelevvel 727 (6 Nisan 1326) tarihinde Bursa Osmanlılara teslim edildi. Kale muhafızı olan Evrenos da Müslüman olarak Osmanlıların hizmetine girdi. Orhan Bey, burayı aldıktan sonra babasının cenazesini buraya getirterek sonradan Gümüşlü Künbed diye meşhur olan yere defn ettirdi.
Bursa’nın fethinden sonra, Orhan Gazi için ele geçirilmesi gereken hedef artık İznik olmuştur. Bursa’nın zaptından sonra Osmanlı Beyliği’nin merkezi buraya nakledilmiştir. Yeni hükümdar burayı yeni binalarla süslemiştir. İnşa edilen dini ve sosyal eserlerle şehir, Müslüman Türk şehri olma hüviyetini kazanıp yeni bir çehreye büründü. Orhan Bey, daha isin basında eski kiliseleri mescide ve medreselere çevirdi. Bursa’da fakir ve yoksulları doyurmak için imaret yaptırıp onlara vakıflar tahsis eyledi. Buradaki bilgin ve hafızlara da maaş bağladı.
Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazade Bursa’nın fethine ilişkin şunları yazmıştır: “Bursa cenk ile alınmaz. Sabır gerek. Bir hisar yaptı kaplıca tarafına. İçine kardaşı oğlu Ak Demür’ü kodu. Bir dahi dağ tarafına yaptı. Balabancık derler idi, bir kulu var idi. Bu hisara dahi onu kodu. Ve bu iki hisarı bir yılda yaptı. Köylerini ma’mur etti. Ve illa hisardan daşra bir kâfir barmağın çıkartamaz oldular. Bu iki taraftan gaziler vilayeti zapt ettiler (6 Nisan 1326).” Bu kayda göre; Bursa şehri kuşatma altında tutulurken, ova ve çevresindeki alanlar zapt edilmiştir. “Köylerini ma’mur etti” ifadesinden ise buraların “şenlendirildiği,” yani Türkmen nüfusun yerleştirilerek imar edildiği, yollar ve zaviyeler yapıldığı anlaşılmıştır.
Seyyah ve yazar İbn-i Battuta da (D. 1304) 1333 yılında Bursa’yı ziyaret ettiğini ve bu sırada şehrin dışındaki bir kaplıcanın yanında bulunan ahi zaviyesinde gecelediğini söylemiştir. Bu bilgi de Bursa’nın fethinden daha önce bölgede Türkmen yerleşimlerinin olduğunu kanıtlamaktadır. Aynı dönemde ahiler de bu topraklara yerleşerek debbağlık (dericilik) ve dokumacılık gibi kadim meslekleri icra etmiş, abdal adı verilen halk ozanları ile tasavvuf ehilleri de yöreye gelmiştir. Osman Gazi’nin Alpleri, Kara Mürsel, Akça Koca ve Konur Alp Bursa’dan önce, Sakarya Vadisi’nde fetihler yaparak Akyazı, Koca-ili ve Düzce yörelerini zapt ettiler. Orhan Bey ise Bursa’nın kuşatmasını pekiştirerek Adranos /Orhaneli’ni fethetmiştir. Bizlere bu güzel diyarları vatan eyleyen Şehit ve Gazilerimizi, rahmet ve minnet ile anıyoruz, ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah.