Yazılarımız da çoğunlukla vurguluyoruz, okurlarımız bilirler. "Ah o eski Yeşil Bursa"
Hep özlem ile yad ettiğimiz bir slogan oldu dilimizde bu iç çekiş. 1977 yılında 9 yaşım da tanıdığım o muhteşem Bursa bir başkaydı. Yeşillik ve bol su Bursa şöhretinin hakkını ziyadesiyle veriyordu. Bugün gibi beton yığınlarıyla katledilmemiş o güzelim Bursa'yı özleyen yalnız ben değilim elbette.
İşte bu muhteşem Bursa'dan bahsederken o, çocukluk yıllarımda Bursa gibi muhteşem insanlarda vardı. Yazımızın konuğu efsane Dökümcü "İsmail Banuşoğlu." Rahmetli Babamın Bursa'da üç lokantası vardı biri eski Gemlik yolundaydı onu fazla tutmadı kapattı diğer ikisi Dökümhanelerin iki farklı ucunda tarihi Rekor fabrikasının ordaydı. İsmail Banuşoğlu daimi müşterimiz ve Babamın en iyi dostuydu. Her gün görüşürlerdi. Sohbetleri lokanta da gece de devam ederdi. Ben de o çocuk dünyam da sohbetlerini sessizce dinler bir şeyler öğrenmeye çalışırdım.
İsmail Banuşoğlu benim idolümdü hakikaten kendisine hayran olurdum. Gerçekten Dökümcüler dünyasında çok farklı ve ileri bir boyuttaydı, vizyonluydu, diğer meslektaşlarına hiç benzemezdi. Klas bir otomobili vardı, giyimi de klastı, genelde bu tarzda ki kişiler insanlara tepeden bakardı da İsmail ağabeyde bu kibirin zerresi bulunmazdı, çok iyi niyetliydi ve insanlara hayır demeyi sevmezdi beceremezdi.
İsmail Banuşoğlu'na bakarken "inşallah büyüdüğüm de ben de onun gibi iyi biri olurum" derdim. Olduk mu bilemiyorum, ama olmayı hep isterdim.
Geçtiğimiz günlerde o, yıllardan kalma bir kaç fotoğraf buldum Annemlerde ve sosyal.medyadan paylaştık. Bu sayede yıllardır görmediğim İsmail ağabeyimizi de bulmuş olduk. Heylel de buluşup hasret giderdik, keyif aldığımız sohbette saatler su gibi aktı, Cuma günü yeniden buluştuk. Artık ömrümüz oldukça bir araya geleceğiz inşallah. Bahsettiğimiz o muhteşem yıllardan Ne dökumhaneler, ve gece döküm dökme hengamesinde ki o ateş ve emekçi sesleri ne Rekor fabrikası ne de bizim lokantaların hiçbiri kalmadı. Bu hüznü ben içimde yaşarken Baba dostu İsmail Banuşoğlu'nun gözlerinde de aynı kederi okuyorum.
İsmail Banuşoğlu Külturpak Taylan gazinonun en cafcaflı döñeminda çocuklarının sünnetini orada yapmıştı. Sünnet olacak olan çocuklar Taylan gazinonun Helikopterle inmişlerdi. Bursa 'da ilk ve son kez tekrarı olmayan bir olaydı bu. Bu bölümü okurken ammada şatafat yapmış demeyin. İsmail Banuşoğlu geçtiğimiz yıllarda artık işlerini tasviye edip bırakmak ister, fakat çalışanlarının emekli olma durumlarına bakıp tamamı emekli olsun diye birkaç yıl daha bekler ve emekli olduklarında işyerini satar. Elemanlarının tazminatlarını hesaplar biri haricinde hepsi borçlu çıkar. Bu çok enteresan bir durumdur. Çalışanlar düğün yapma, ev alma, araba alma gibi isteklerle içerden rahatlıkla yüklü paralar alabilmişler. Bunu hangi işveren yapar ki?
İsmail Bey borçlu olanların borcunu silip yine de kendilerine bir miktar para vermiş hiç bir çalışanı boş göndermemiş. Bu zihniyette bir iş verene değil helikopterler jet uçakları bile helaldir.
İSMAİL BANUŞOĞLU
6 Temmuz 1951 doğumluyum
1963 yılında Yıldırım sanayi çarşısında çıraklık ile iş hayatına başladım. Okulu bıraktım okumam İçin her türlü baskı yapıldı, fakat ben bir an önce meslek sahibi olup para kazanmak evimize faydalı olmak istiyordum. Zorlu işlerde çalıştım. Arada tekme tokat dayak yemek o dönem çırakların değişmeyen kaderiydi. Yıllar geçerken mesleği iyi bir zanaatkar gibi öğrenip kendimi geliştiriyordum.
Piyasada başka yerlerde çalıştım. Dökümden başladım, Pirinç hana kadar sürdü çalışma hayatım. Asker gittim teskere aldıktan sonra Cengiz Makinada Ustabaşıydım, bir müddet sonra ağabeyim İbrahim ile birlikte ilk iş yerimizi açtık. İşlerimiz çok iyi gitti. Daha büyük bir yere ihtiyacımız oldu. Küçük Balıklı köyü yolunda bulunan ve yıllarca işlettiğimiz yeri yapıp geçtik. Çıraklık yaptığım dönemlerde kendime bir söz vermiştim. "İlerde işveren olursam yanımda çalışanlara işçi değil daima arkadaş gözüyle bakıp asla mağdur etmeyeceğim" bu sözümü de tuttuğuna inanıyorum, haftalıklarını hiç aksatmadan verdim sigortalarını yaptım hepsi emekli oldu.
Ve şahsıma duacı oldular sağ olsunlar.
1980 yılı içimde bir sıkıntı var, sebebini bilmiyorum, bir an öğle yemeğini yiyen bir çalışanına gözüm takıldı evden getirdiği ekmek ve yanında beş, on zeytin ile karnını doyurmaya çalışıyor. Üzüldüm içimdeki sıkıntının sebebinin bu olduğunu o, an anladım ve yazıyı kaleme alan İsmet Koyuncunun babası rahmetli Lokantacı Ahmet Koyuncu 'ya gittim. Durumu anlattım "Ahmet abi ne yapa biliriz?" Diye sordum, Ahmet abi de uygun bir fiyatla yardımcı oldu, çalışanlarımıza diledikleri öğle yemeğini lokanta da vermeye başladık, bu da Dökümhane camiasında bir ilkti.
1980 Yılında Dökümcüler kooperatifine girdik ve 2. Başkan oldum. Dökümcüler yapı sitesi başkanı oldum. İşlerimiz aşırı yoğun olduğu için bütün görevlerimden ayrıldım. Makina imalatına başlamak istiyordum, başladık ve çok başarılı olduk. Talep edilen markalar arasına girdik. Fuarlarda yer aldık, sergilenen ürünlerimiz çokça tercih edildi. İzmir'den Çetin Makinanın sahibi Muammer Çetinoluk kardeşime çok teşekkür ederim bizlere çok yardımcı oldular.
İsmet kardeşim bu anlattıklarım yaptıklarımızın yüzde onu bile değil, zaman şu gibi akıp geçti. Bu dünyaya yeniden gelme şansım olabilseydi, yeniden Dökümcü İsmail Banuşoğlu olmak isterdim."
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Benim idolüm İsmail Banuşoğlu
Yazılarımız da çoğunlukla vurguluyoruz, okurlarımız bilirler. "Ah o eski Yeşil Bursa"
Hep özlem ile yad ettiğimiz bir slogan oldu dilimizde bu iç çekiş. 1977 yılında 9 yaşım da tanıdığım o muhteşem Bursa bir başkaydı. Yeşillik ve bol su Bursa şöhretinin hakkını ziyadesiyle veriyordu. Bugün gibi beton yığınlarıyla katledilmemiş o güzelim Bursa'yı özleyen yalnız ben değilim elbette.
İşte bu muhteşem Bursa'dan bahsederken o, çocukluk yıllarımda Bursa gibi muhteşem insanlarda vardı. Yazımızın konuğu efsane Dökümcü "İsmail Banuşoğlu." Rahmetli Babamın Bursa'da üç lokantası vardı biri eski Gemlik yolundaydı onu fazla tutmadı kapattı diğer ikisi Dökümhanelerin iki farklı ucunda tarihi Rekor fabrikasının ordaydı. İsmail Banuşoğlu daimi müşterimiz ve Babamın en iyi dostuydu. Her gün görüşürlerdi. Sohbetleri lokanta da gece de devam ederdi. Ben de o çocuk dünyam da sohbetlerini sessizce dinler bir şeyler öğrenmeye çalışırdım.
İsmail Banuşoğlu benim idolümdü hakikaten kendisine hayran olurdum. Gerçekten Dökümcüler dünyasında çok farklı ve ileri bir boyuttaydı, vizyonluydu, diğer meslektaşlarına hiç benzemezdi. Klas bir otomobili vardı, giyimi de klastı, genelde bu tarzda ki kişiler insanlara tepeden bakardı da İsmail ağabeyde bu kibirin zerresi bulunmazdı, çok iyi niyetliydi ve insanlara hayır demeyi sevmezdi beceremezdi.
İsmail Banuşoğlu'na bakarken "inşallah büyüdüğüm de ben de onun gibi iyi biri olurum" derdim. Olduk mu bilemiyorum, ama olmayı hep isterdim.
Geçtiğimiz günlerde o, yıllardan kalma bir kaç fotoğraf buldum Annemlerde ve sosyal.medyadan paylaştık. Bu sayede yıllardır görmediğim İsmail ağabeyimizi de bulmuş olduk. Heylel de buluşup hasret giderdik, keyif aldığımız sohbette saatler su gibi aktı, Cuma günü yeniden buluştuk. Artık ömrümüz oldukça bir araya geleceğiz inşallah. Bahsettiğimiz o muhteşem yıllardan Ne dökumhaneler, ve gece döküm dökme hengamesinde ki o ateş ve emekçi sesleri ne Rekor fabrikası ne de bizim lokantaların hiçbiri kalmadı. Bu hüznü ben içimde yaşarken Baba dostu İsmail Banuşoğlu'nun gözlerinde de aynı kederi okuyorum.
İsmail Banuşoğlu Külturpak Taylan gazinonun en cafcaflı döñeminda çocuklarının sünnetini orada yapmıştı. Sünnet olacak olan çocuklar Taylan gazinonun Helikopterle inmişlerdi. Bursa 'da ilk ve son kez tekrarı olmayan bir olaydı bu. Bu bölümü okurken ammada şatafat yapmış demeyin. İsmail Banuşoğlu geçtiğimiz yıllarda artık işlerini tasviye edip bırakmak ister, fakat çalışanlarının emekli olma durumlarına bakıp tamamı emekli olsun diye birkaç yıl daha bekler ve emekli olduklarında işyerini satar. Elemanlarının tazminatlarını hesaplar biri haricinde hepsi borçlu çıkar. Bu çok enteresan bir durumdur. Çalışanlar düğün yapma, ev alma, araba alma gibi isteklerle içerden rahatlıkla yüklü paralar alabilmişler. Bunu hangi işveren yapar ki?
İsmail Bey borçlu olanların borcunu silip yine de kendilerine bir miktar para vermiş hiç bir çalışanı boş göndermemiş. Bu zihniyette bir iş verene değil helikopterler jet uçakları bile helaldir.
İSMAİL BANUŞOĞLU
6 Temmuz 1951 doğumluyum
1963 yılında Yıldırım sanayi çarşısında çıraklık ile iş hayatına başladım. Okulu bıraktım okumam İçin her türlü baskı yapıldı, fakat ben bir an önce meslek sahibi olup para kazanmak evimize faydalı olmak istiyordum. Zorlu işlerde çalıştım. Arada tekme tokat dayak yemek o dönem çırakların değişmeyen kaderiydi. Yıllar geçerken mesleği iyi bir zanaatkar gibi öğrenip kendimi geliştiriyordum.
Piyasada başka yerlerde çalıştım. Dökümden başladım, Pirinç hana kadar sürdü çalışma hayatım. Asker gittim teskere aldıktan sonra Cengiz Makinada Ustabaşıydım, bir müddet sonra ağabeyim İbrahim ile birlikte ilk iş yerimizi açtık. İşlerimiz çok iyi gitti. Daha büyük bir yere ihtiyacımız oldu. Küçük Balıklı köyü yolunda bulunan ve yıllarca işlettiğimiz yeri yapıp geçtik. Çıraklık yaptığım dönemlerde kendime bir söz vermiştim. "İlerde işveren olursam yanımda çalışanlara işçi değil daima arkadaş gözüyle bakıp asla mağdur etmeyeceğim" bu sözümü de tuttuğuna inanıyorum, haftalıklarını hiç aksatmadan verdim sigortalarını yaptım hepsi emekli oldu.
Ve şahsıma duacı oldular sağ olsunlar.
1980 yılı içimde bir sıkıntı var, sebebini bilmiyorum, bir an öğle yemeğini yiyen bir çalışanına gözüm takıldı evden getirdiği ekmek ve yanında beş, on zeytin ile karnını doyurmaya çalışıyor. Üzüldüm içimdeki sıkıntının sebebinin bu olduğunu o, an anladım ve yazıyı kaleme alan İsmet Koyuncunun babası rahmetli Lokantacı Ahmet Koyuncu 'ya gittim. Durumu anlattım "Ahmet abi ne yapa biliriz?" Diye sordum, Ahmet abi de uygun bir fiyatla yardımcı oldu, çalışanlarımıza diledikleri öğle yemeğini lokanta da vermeye başladık, bu da Dökümhane camiasında bir ilkti.
1980 Yılında Dökümcüler kooperatifine girdik ve 2. Başkan oldum. Dökümcüler yapı sitesi başkanı oldum. İşlerimiz aşırı yoğun olduğu için bütün görevlerimden ayrıldım. Makina imalatına başlamak istiyordum, başladık ve çok başarılı olduk. Talep edilen markalar arasına girdik. Fuarlarda yer aldık, sergilenen ürünlerimiz çokça tercih edildi. İzmir'den Çetin Makinanın sahibi Muammer Çetinoluk kardeşime çok teşekkür ederim bizlere çok yardımcı oldular.
İsmet kardeşim bu anlattıklarım yaptıklarımızın yüzde onu bile değil, zaman şu gibi akıp geçti. Bu dünyaya yeniden gelme şansım olabilseydi, yeniden Dökümcü İsmail Banuşoğlu olmak isterdim."