Çocuğun birisi feryat figan ağlıyor, yerlerde yuvarlanıyor.
Muhtemelen bir oyuncağa takmış kafayı.
Üç yaş sendromu.
Klasik bir patlama anı yani. Yanında babası var.
Yere çökmüş, çocuğun burnunu silip: "Oğlum güvendesin.
Bana ne hissettiğini söyler misin? Öfke mi?
Hayal kırıklığı mı?
Anlat, birlikte çözelim" diyor.
Yahu çocuk zaten duygusunu tarif edemediği için ağlıyor! Edebilse anlatır zaten, siz de çözersiniz.
O an çocuğun umurunda değil felsefi analizler, "öfke mi, kırılganlık mı?" tartışmaları falan…
Birisi kararlı bir şekilde "Bu oyuncağı almıyoruz!" diyecek. Veya gidip o oyuncağı alacak. Çocuk da rahatlayacak ve hayatına devam edecek.
Ama yok!
Hep bir müzakere ortamı, hep duygusal terapi seansları…
"Gentle parenting" markasıyla pazarlanan bu yeni endüstride, ebeveynlere sürekli bir yetersizlik hissi satılıyor.
Bir hata yaparsam çocuğum travma yaşar" kaygısı, seminerlerle, kitaplarla ve danışmanlık hizmetleriyle ticarete alet ediliyor.
Şunu unutmamak lazım:
Bazı durumlarda çocuğun kulağına "güvendesin" diye fısıldayan bir dost yerine, "Bu kadar yeter, eve gidiyoruz!" diyen bir ebeveyn gerekir.
Çünkü çocuklar sınırlar içinde özgürleşir.
Her konuda tercih hakkı sunmak özgüven kazandırmaz.
Bir otorite figürü olmadan çocukların dünyasında güvenli alan falan da oluşmaz.
Alıntı.
Tekrar görüşünceye dek,
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hülya AYTEKİN
Büyük bir marketteyiz
Çocuğun birisi feryat figan ağlıyor, yerlerde yuvarlanıyor.
Muhtemelen bir oyuncağa takmış kafayı.
Üç yaş sendromu.
Klasik bir patlama anı yani. Yanında babası var.
Yere çökmüş, çocuğun burnunu silip: "Oğlum güvendesin.
Bana ne hissettiğini söyler misin? Öfke mi?
Hayal kırıklığı mı?
Anlat, birlikte çözelim" diyor.
Yahu çocuk zaten duygusunu tarif edemediği için ağlıyor! Edebilse anlatır zaten, siz de çözersiniz.
O an çocuğun umurunda değil felsefi analizler, "öfke mi, kırılganlık mı?" tartışmaları falan…
Birisi kararlı bir şekilde "Bu oyuncağı almıyoruz!" diyecek. Veya gidip o oyuncağı alacak. Çocuk da rahatlayacak ve hayatına devam edecek.
Ama yok!
Hep bir müzakere ortamı, hep duygusal terapi seansları…
"Gentle parenting" markasıyla pazarlanan bu yeni endüstride, ebeveynlere sürekli bir yetersizlik hissi satılıyor.
Bir hata yaparsam çocuğum travma yaşar" kaygısı, seminerlerle, kitaplarla ve danışmanlık hizmetleriyle ticarete alet ediliyor.
Şunu unutmamak lazım:
Bazı durumlarda çocuğun kulağına "güvendesin" diye fısıldayan bir dost yerine, "Bu kadar yeter, eve gidiyoruz!" diyen bir ebeveyn gerekir.
Çünkü çocuklar sınırlar içinde özgürleşir.
Her konuda tercih hakkı sunmak özgüven kazandırmaz.
Bir otorite figürü olmadan çocukların dünyasında güvenli alan falan da oluşmaz.
Alıntı.
Tekrar görüşünceye dek,
Sevgiyle kalın.