Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Zamanı Kim Taşıyor?

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2025 12:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2025 12:04

Bazen sabah uyanır uyanmaz akşam olur. Ay başlar, göz açıp kapayıncaya kadar yıl biter. Geçmişi düşündüğümüzde de aklımızda kalan bir avuç anı, gerisi koca bir sis bulutu… Son yıllarda, özellikle 2018’den bu yana pek çok insan bu hızlanmış zaman hissini konuşur oldu. Öyle ki, sosyal medyada “Zaman neden hızlandı?” başlıklı tartışmalar, eskiye özlemi anlatan sayfalar ve “Hangi yıldayız?” şakaları bile artık şaşırtmıyor bizi.

Peki bu sadece yaşlanmanın, rutinlerin ve modern hayatın bir yan etkisi mi? Yoksa bu işin içinde daha derin, belki de biraz ürkütücü bir şeyler mi var? Gelin, birlikte biraz kurcalayalım.

Öncelikle işin bilimsel tarafına bakalım: İnsan beyni zamanı mutlak bir ölçü birimi gibi değil, yaşanan deneyimlere bağlı olarak algılar. Yani yeni bir şehre taşındığınızda, yeni bir dil öğrenmeye başladığınızda veya bir aşka düştüğünüzde zaman birden genişler. Çünkü beyin, yepyeni uyarıcıları kaydeder, her detay birer anıya dönüşür. O yüzden çocukluk anıları hep uzundur: Hayat o zamanlar keşif doludur. Fakat yetişkinlikte rutinler artar. Aynı yoldan işine gidersin, aynı insanlar, benzer sohbetler, tanıdık ekranlar… Beynin kayda değer bulduğu yenilik azalınca, hatırlanacak detay da azalır. Dolayısıyla geriye dönüp bakınca geçen yıl birkaç kareden ibaret kalır. Zaman bu yüzden “daralır”.

Dijital çağ bu etkiyi iyice körükledi. Sosyal medya akışları, sürekli bildirimler, sonsuz video önerileri beynimizi durmaksızın uyarıyor ama gerçek bir “anı” oluşturmuyor. Her şey bir çırpıda tüketiliyor, kalıcı iz bırakmadan buharlaşıyor. Bilim insanları buna “şimdiye sıkışmak” diyor: Hep bir şey izliyor, okuyor, kaydırıyor ama gerçek bir duraklama yaşamıyoruz. Beynimiz artık geçmişi değil, sonsuz bir şimdiyi tekrarlıyor.

Buraya kadar her şey açıklanabilir görünüyor. Ama bir de işin “tam açıklanamayan” kısmı var ki işte orada işler biraz ilginçleşiyor.

Bazı araştırmacılar, özellikle kuantum fiziği ve kolektif bilinç teorileriyle ilgilenenler, 2018 civarında bir “zaman kırılması” yaşandığını iddia ediyor. Kulağa komplo teorisi gibi gelebilir ama üzerinde ciddi ciddi tartışanlar da var. Bu iddiaya göre, 2018’de bir şey — belki yeni kuantum deneyleri, belki teknolojideki dev sıçramalar — zamanın akışını veya algısını kolektif düzeyde değiştirdi.

Dahası, bazıları bunun bir “zaman çizgisi kayması” olduğunu savunuyor. Yani biz, eski gerçekliğimizden başka bir varyanta geçtik. Hatırlayın, 2012 kehanetleri, CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı deneyleri ve ardı ardına gelen küresel kaos... Tüm bunlar kolektif belleğimizde birer dönüm noktası gibi. 2018 ise bu kırılmanın görünür hale geldiği yıl olabilir diyorlar.

Belki de hissettiğimiz tam da budur. Kim bilir, belki de gerçekten artık zamanı biz yönetmiyoruz; zaman bizi sırtında taşıyor.

“Gidiyorum gündüz gece,

Düşünmeksizin ne haldeyim, ne gecer.”

— Aşık Veysel

Bir başka olasılık daha var: Belki de hem psikoloji hem fizik hem de metafizik iç içe geçti. Rutinlerimiz, dijital bombardıman, hız çağının dayatmaları... Tüm bunlar kolektif bilinçte bambaşka bir ritim yarattı. Eski dünya bitti, yeni dünyada henüz nasıl ayakta duracağımızı bilmiyoruz.

Peki ne yapmalı?

Belki de cevabı yine çocukluğumuzda gizli. Yenilik aramak, sık sık yön değiştirmek, doğaya çıkmak, ana odaklanmak, telefonu kapatıp yürüyüşe çıkmak… Beyni yeni anılarla beslemek… Kim bilir, belki zaman yine genişler, hayat tekrar doygun anlarla dolar.

“Zaman, onu nasıl harcadığını bilmeyenler için kısadır.”

— Seneca

Bir de naçizane tavsiyem:

Eğer zamanı biraz daha derinden anlamak isterseniz, size iki kitap önereyim:

1. Zamanın Kısa Tarihi — Stephen Hawking

2. Zamanın İzinde — Stefan Klein

1) Zamanın Kısa Tarihi — Stephen Hawking

Bu kitap, ünlü fizikçi Stephen Hawking’in evrenin sırlarını herkesin anlayabileceği bir dille anlattığı başyapıtıdır. Büyük Patlama’dan kara deliklere, zamanın başlangıcından sonuna kadar uzanan bir kozmik yolculuğa çıkarır. Zamanın doğasını, evrenin genişlemesini, ışığın ve yerçekiminin gizemlerini akıcı bir şekilde ele alır. Karmaşık teorileri bile sade örneklerle anlatır ve bilimin sınırlarını merak eden herkese rehber olur. Kısacası, zamanın fiziğini, evrenin öyküsüyle birlikte keşfetmek isteyenler için mükemmel bir başlangıç kitabıdır.

2) Zamanın İzinde — Stefan Klein

Stefan Klein, bilim dünyasından günlük hayata kadar uzanan örneklerle, zamanı nasıl algıladığımızı inceler. Neden çocukken zaman yavaş geçer de yaşlandıkça hızlanır? Duygular, dikkat ve anılar zamanı nasıl değiştirir? Modern çağda neden zamana yetemiyoruz? Klein, nörobilimden psikolojiye, felsefeden kültüre kadar pek çok alandan beslenerek, okuru zaman üzerine düşündürür. Kitap, zaman kavramının bilimsel ve insani yüzünü bir araya getirerek, “Zamanı daha bilinçli nasıl yaşarız?” sorusuna ipuçları sunar.

Bu kitaplar hem bilimin hem felsefenin penceresinden zamanın sırlarını biraz daha aralamanıza yardımcı olacaktır.

Ama bir gerçek var sevgili okur: Zaman dediğimiz şey, ister beyin oyunu olsun ister evrenin gizli bir sırrı… Biz anlam yükledikçe, o da şekil değiştiriyor. Belki de bu yüzden yıllar hızlanmıyor, biz yavaşlıyoruz.

Hadi şimdi derin bir nefes al. Bugün, bir küçük anıyı saklamak için bir adım at. Çünkü belki de zamanı yavaşlatmanın tek yolu budur: Ona gerçekten sahip çıkmak.

Sevgiyle kal, zamana rağmen…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.