Neşeli, bol kahkahalı okul koridorlarında bazen duyulmayan, fakat birçok öğrencinin içinde sessiz bir çığlığa dönüşen bir sorun; akran zorbalığı. Çoğu zaman “çocuklar arasında olur böyle şeyler” diyerek geçiştirilen bu davranışlar, aslında bir çocuğun özgüvenini, okul başarısını hatta ruh sağlığını derinden etkileyebiliyor.
Akran zorbalığı, okul çağındaki çocukların sosyal yaşamını derinden etkileyen, çoğu zaman fark edilmeyen ancak uzun vadede ciddi psikolojik izler bırakabilen bir sorundur.
Bir öğrencinin başka bir öğrenciye yönelik fiziksel, sözel, duygusal ya da siber yollarla tekrar eden incitici davranışları şeklinde ortaya çıkan akran zorbalığı, yalnızca mağduru değil; tanık olanları, hatta zorbalığı gerçekleştiren kişiyi bile olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle akran zorbalığı, yalnızca bir disiplin problemi olarak değil, tüm okulun iklimini şekillendiren önemli bir sosyal mesele olarak ele alınmalıdır.
Zorbalığın görünmezliği, çoğu zaman onu güçlendiren en büyük etken. Okullarda düzenlenen drama çalışmaları, kısa filmler, seminerler ve sınıf içi sohbetler; çocuklara “zorbalığın ne olduğunu” ve “sınırın nerede çizildiğini” anlatır. Çocukların empati becerisini geliştiren programlar, zorbalığın hem mağdur hem zorba üzerindeki psikolojik etkilerini fark ettirir. Farkındalık arttıkça, zorbalık davranışları doğal olarak azalır.
Sınıf içi iklim, öğretmenin duruşuyla şekillenir. Öğretmenlerin zorbalık belirtilerini erken fark edebilmesi için eğitim alması, çok büyük öneme sahip. Örnegin;
Sessizleşen bir çocuk,
Sık sık devamsızlık yapan bir öğrenci,
Yemeğini yalnız yiyen biri…
Tüm bunlar bir zorbalık öyküsünün parçası olabilir. Öğretmenin hızlı ve sakin müdahalesi, olayların büyümesini engeller.
Zorbalık çoğu zaman bir seyirci kitlesiyle beslenir. Oysa çocuklara, zorbalığa tanık olduklarında nasıl davranmaları gerektiği öğretilirse; bu sessiz onay mekanizması kırılır.
Zorbalığı bir yetişkine bildirmek
Mağdurun yanında durmak,
Gülerek veya izleyerek zorbalığı teşvik etmemek,
Bu davranışlar, zorbalığın etkisini etkili biçimde azaltır.
Bazı okullar, hâlâ zorbalığa karşı net bir politika geliştirmiş değil. Oysa yazılı bir “zorbalığa karşı tutum belgesi”, hem öğrenciler hem veliler için yol haritası niteliğindedir.
Bu belgede:
Zorbalığın tanımı,
Uyarı, rehberlik, veli bilgilendirme gibi aşamalı müdahaleler,
Gizlilik ve güvenlik prosedürleri
açıkça yer almalıdır.
Zorbalığı yalnızca bir “disiplin sorunu” olarak görmek büyük hata. Zorbalığa maruz kalan çocuk kadar zorbalık yapan çocuğa da psikolojik destek gerekebilir. Rehberlik servislerinin düzenli görüşmeler yapması, özellikle zorbalık yapan öğrencinin davranışın altında yatan sebeplerini anlamasında büyük öneme sahiptir.
Unutmayalım, zorba çocuk doğmaz; çoğu zaman zorbalığı öğrenir.
Aile toplantılarında zorbalık konusunda bilgilendirme yapılması, velilerin çocuklarındaki değişiklikleri daha iyi gözlemlemesini sağlar. Evde verilen destek, okulda yapılan çalışmaların etkisini arttırır.
Akran zorbalığı, bir kader değil; doğru yöntemlerle önlenebilir sosyal bir problemdir. Okulların güvenli, kapsayıcı ve mutlu ortamlar olabilmesi; biz yetişkinlerin bu konuya gösterdiği duyarlılıkla yakından ilişkilidir.
Eğer her çocuğun okula korkusuzca gidebildiği bir dünya hayal ediyorsak, zorbalığı küçümsememekle, görmezden gelmemekle ve doğru yöntemlerle mücadele etmekle işe başlamalıyız. Çünkü en nihayetinde, bir çocuğun gülümseyebilmesi hepimizin sorumluluğudur.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Çiğdem IŞIK KAYA
Okulda Akran Zorbalığı
Neşeli, bol kahkahalı okul koridorlarında bazen duyulmayan, fakat birçok öğrencinin içinde sessiz bir çığlığa dönüşen bir sorun; akran zorbalığı. Çoğu zaman “çocuklar arasında olur böyle şeyler” diyerek geçiştirilen bu davranışlar, aslında bir çocuğun özgüvenini, okul başarısını hatta ruh sağlığını derinden etkileyebiliyor.
Akran zorbalığı, okul çağındaki çocukların sosyal yaşamını derinden etkileyen, çoğu zaman fark edilmeyen ancak uzun vadede ciddi psikolojik izler bırakabilen bir sorundur.
Bir öğrencinin başka bir öğrenciye yönelik fiziksel, sözel, duygusal ya da siber yollarla tekrar eden incitici davranışları şeklinde ortaya çıkan akran zorbalığı, yalnızca mağduru değil; tanık olanları, hatta zorbalığı gerçekleştiren kişiyi bile olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle akran zorbalığı, yalnızca bir disiplin problemi olarak değil, tüm okulun iklimini şekillendiren önemli bir sosyal mesele olarak ele alınmalıdır.
Zorbalığın görünmezliği, çoğu zaman onu güçlendiren en büyük etken. Okullarda düzenlenen drama çalışmaları, kısa filmler, seminerler ve sınıf içi sohbetler; çocuklara “zorbalığın ne olduğunu” ve “sınırın nerede çizildiğini” anlatır. Çocukların empati becerisini geliştiren programlar, zorbalığın hem mağdur hem zorba üzerindeki psikolojik etkilerini fark ettirir. Farkındalık arttıkça, zorbalık davranışları doğal olarak azalır.
Sınıf içi iklim, öğretmenin duruşuyla şekillenir. Öğretmenlerin zorbalık belirtilerini erken fark edebilmesi için eğitim alması, çok büyük öneme sahip. Örnegin;
Sessizleşen bir çocuk,
Sık sık devamsızlık yapan bir öğrenci,
Yemeğini yalnız yiyen biri…
Tüm bunlar bir zorbalık öyküsünün parçası olabilir. Öğretmenin hızlı ve sakin müdahalesi, olayların büyümesini engeller.
Zorbalık çoğu zaman bir seyirci kitlesiyle beslenir. Oysa çocuklara, zorbalığa tanık olduklarında nasıl davranmaları gerektiği öğretilirse; bu sessiz onay mekanizması kırılır.
Zorbalığı bir yetişkine bildirmek
Mağdurun yanında durmak,
Gülerek veya izleyerek zorbalığı teşvik etmemek,
Bu davranışlar, zorbalığın etkisini etkili biçimde azaltır.
Bazı okullar, hâlâ zorbalığa karşı net bir politika geliştirmiş değil. Oysa yazılı bir “zorbalığa karşı tutum belgesi”, hem öğrenciler hem veliler için yol haritası niteliğindedir.
Bu belgede:
Zorbalığın tanımı,
Uyarı, rehberlik, veli bilgilendirme gibi aşamalı müdahaleler,
Gizlilik ve güvenlik prosedürleri
açıkça yer almalıdır.
Zorbalığı yalnızca bir “disiplin sorunu” olarak görmek büyük hata. Zorbalığa maruz kalan çocuk kadar zorbalık yapan çocuğa da psikolojik destek gerekebilir. Rehberlik servislerinin düzenli görüşmeler yapması, özellikle zorbalık yapan öğrencinin davranışın altında yatan sebeplerini anlamasında büyük öneme sahiptir.
Unutmayalım, zorba çocuk doğmaz; çoğu zaman zorbalığı öğrenir.
Aile toplantılarında zorbalık konusunda bilgilendirme yapılması, velilerin çocuklarındaki değişiklikleri daha iyi gözlemlemesini sağlar. Evde verilen destek, okulda yapılan çalışmaların etkisini arttırır.
Akran zorbalığı, bir kader değil; doğru yöntemlerle önlenebilir sosyal bir problemdir. Okulların güvenli, kapsayıcı ve mutlu ortamlar olabilmesi; biz yetişkinlerin bu konuya gösterdiği duyarlılıkla yakından ilişkilidir.
Eğer her çocuğun okula korkusuzca gidebildiği bir dünya hayal ediyorsak, zorbalığı küçümsememekle, görmezden gelmemekle ve doğru yöntemlerle mücadele etmekle işe başlamalıyız. Çünkü en nihayetinde, bir çocuğun gülümseyebilmesi hepimizin sorumluluğudur.
Sevgiyle kalın.