Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İhtiyaçlar Piramidi – Bir Öğretmenin Kaleminden

Yazının Giriş Tarihi: 11.12.2025 11:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.12.2025 11:24

Eğitim Fakültesinde öğrenciyken adını en sık duyduğumuz, sınavlarda olduğu kadar ders arası sohbetlerimizde bile karşımıza çıkan bir isim, Abraham Maslow. Onun “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı”nı sadece bir teori olarak değil, insanı anlamanın anahtarı olarak görmemiz öğretilirdi. Akademi kitaplarında sayfalar dolusu metinlerin arasında, piramidin her basamağını ilmek ilmek anlamaya çalışırdık.

Bugün ise yıllardır sınıfların içinde öğrencilerle birlikte öğrenmeye devam ederken, o günlerde kitaplardan okumaya çalıştığımız bu kuramın aslında hayatın tam ortasında durduğunu çok daha iyi anlıyorum. Çünkü her birey, her çocuk, her yetişkin bu görünmez merdivenlerden geçiyor.

Bugün anlatacaklarım da tam olarak bununla, yani insanın görünmeyen ama hep var olan ihtiyaç merdivenleriyle ilgili…

İNSANIN MERDİVENLERİ

Sınıfta öğrencilerime sıkça söylediğim bir söz vardır:

“İnsan önce karnını doyurur, sonra hayallerini.”

Aslında Maslow’un o meşhur ihtiyaçlar piramidini bilimsel bir dille anlatmak yerine böyle özetlerim. Çünkü gerçek hayatta hepimiz bu basamaklardan geçiyoruz, sadece adını bilmeyebiliriz.

Düşünün…

Sabah derse geldiğinizde bir öğrencinizin gözleri dalgınsa, çoğu kişi “dersi dinlemiyor” der. Ben ise önce “Acaba kahvaltı edebildi mi?” diye sorarım. Çünkü bilirim ki aç bir çocuğun kafasında ders değil, sadece ekmek vardır.

Aynı şekilde okulda kendini güvende hissetmeyen bir öğrenci, en parlak zekâya bile sahip olsa potansiyelini gösteremez. Bir öğretmen olarak yıllardır gördüğüm en büyük gerçek şudur: İnsanın içi rahatsa, dışındaki dünya anlam kazanmaya başlar.

Maslow’un piramidinde güvenlikten sonra gelen basamak “aidiyet ve sevgi”dir. Bu, öğretmenlikte her gün karşımıza çıkan en önemli ihtiyaçtır. Bir çocuğa “Aferin, seni gördüğüme sevindim” dediğinizde yüzündeki gülümseme sadece bir anlık değildir; o çocuğun iç dünyasında bir kapı açılır. Kendine yer bulduğunu hisseder. Kıymetli olduğunu… Değer gördüğünü…

Sonra sıra saygıya gelir. Kişinin kendine olan saygısı, başkalarından aldığı saygının bir yansımasıdır çoğu zaman. Bir öğrencinin “Ben yapabilirim!” demesini sağlayabilirseniz, dünyayı değiştirebilecek cesareti de ona vermiş olursunuz.

Ve nihayet o piramidin tepesindeki “kendini gerçekleştirme”…

Bazen toplum bunu çok büyük bir şey sanıyor: Mucit olmak, bilim insanı olmak, devrim yapmak gibi… Oysa çoğu insan için kendini gerçekleştirme, hayatına anlam katacak bir işi severek yapmak, iyi bir insan olmak, huzurla yaşamak demektir.

Şunu yıllar geçtikçe daha iyi anladım;

İnsan, ihtiyaçları karşılandıkça gelişen bir canlıdır.

Açken öfkeli olmamız, güvensizken içimize kapanmamız, sevilmediğimizi hissettiğimizde kırılganlaşmamız boşuna değil. Hepimiz aynı yapıdayız. Çocuk da olsak, yetişkin de…

Keşke toplum olarak birbirimizin ihtiyaçlarına biraz daha dikkat edebilsek…

Birbirimize sadece “Nasılsın?” demekle kalmayıp, gerçekten cevabını dinlesek…

Bir öğrencinin, bir komşunun, bir iş arkadaşının hangi basamakta takılı kaldığını görebilsek…

Belki o zaman hem hayat daha kolay olurdu, hem de o piramidin tepesine çıkmak…

Zaten insanın içini anlayabilmenin yolu, önce birbirimize insan gibi davranmaktan geçmiyor mu?

Bir öğretmen olarak yıllardır şu kanıya vardım.

Bir insanın ihtiyacını görmek, ona verebileceğiniz en büyük eğitimdir.

Sevgiyle kalın:)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.