Sabah kahvaltısında dağılan soframızdan, akşam evde geri kalan yemek artıklarına kadar, gıda… hayatımızın her noktasına dokunan bir şey. Ama öyle bir dokunuş ki, ne yazık ki çok azımız bunun gerçek değerini biliyoruz. En çok da israf ettiğimizde peydah oluyor bu köşe. Oysa o sofrada tüketilmeyen her lokma, hem vicdanımızı hem cebimizi sızlatıyor.
Türkiye'nin yıllık gıda israfı 23 milyon ton olarak tahmin ediliyor. Bu, bugün Türkiye’de üretilen gıdanın önemli bir kısmı… Her birimiz, ortalama olarak yılda 102 kilogram gıdayı çöpe atıyoruz . Bu sayı kulağa pek dokunmayan bir rakam gibi gelebilir; ama düşünün, bu miktar her gün bir porsiyon yemeği çöpe atmak demek…
Ve bu israfın içinde en dramatik grup: Meyve ve sebzelerin yaklaşık %35’i soframıza ulaşamadan yok oluyor . Bu kadar kaynak ve emek harcanarak yetiştirilen gıdanın böyle kaybolması, aslında bir tür trajedi.
Neden mi bu kadar israf ediyoruz? Başta evlerimiz, sonrasındaysa oteller, restoranlar, perakende satış noktaları, dağıtım zincirleri… Her yerde israf var. Eksik planlama, zayıf soğuk zincir, yanlış satın alma ve depolama alışkanlıkları bunların başlıca nedeni .
Sayın Ramazan Bingöl'ün satırlarını hatırlatmadan geçmeyeyim: TİSVA’nın resmi verisi 23 milyon ton ve 102 kilogram israf olsa da, gerçek rakamın çok daha yüksek olabileceğini söylüyor . “Benim gördüğüm tabloya göre kişi başı 102 kilo minimum,” diyor. Açıkçası, bu kulağımıza bir uyarı zili gibi çalıyor.
Dahası, TBMM Tarım Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre yılda 18 milyon ton gıdanın çöpe gittiğini; bazı araştırmalarda ise bu rakamın 23 milyon tona kadar çıktığını ifade ediyor .
Yani bir yanda resmi veriler, diğer yanda “belki daha yüksek” ihtimali… Bu da gösteriyor ki, mesele sadece istatistik kaygısı değil; milli bir uyanışa ihtiyaç var.
TÜİK’in 2022 atık istatistiklerine göre, toplanan atıkların yaklaşık %50’si organik atık . İstanbul’da bile bu, yılda 6,5 milyon ton civarında. Hesaplara göre, kilogram başına ortalama 1 dolarlık gıda israfı söz konusu olduğunda, ülke genelinde yıllık 14,5 milyar dolar kayıp ediliyor .
Bu da demek oluyor ki, çöpe giden gıdanın sadece fiziksel değil, ekonomik bir boyutu da var. İsrafın önlenmesi halinde sağlanacak tasarruf; insanların yaşamını doğrudan etkileyebilir.
Dünya genelinde tablo daha da vahim. Dünya'da her yıl üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri ya israfta ya da kayıpta. Bu, 1,3 milyar ton gibi olağanüstü bir sayı . Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ise yıllık israfı 1,05 milyar ton olarak veriyor .
Ve işin en acı yanı: Bu israf, küresel ekonomiye 1 trilyon doları aşkın bir yük bindiriyor .
Ama daha da acıtan şu: Dünyada açlık çeken milyonlarca insan varken, gıda israfı bunlara karşı bir ihanet... Böyle bir tabloda vicdan yapmadan durmak mümkün değil.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Çiğdem IŞIK KAYA
Gıdanın Hikâyesine Yazık Ediyoruz
Merhaba sevgili okur,
Sabah kahvaltısında dağılan soframızdan, akşam evde geri kalan yemek artıklarına kadar, gıda… hayatımızın her noktasına dokunan bir şey. Ama öyle bir dokunuş ki, ne yazık ki çok azımız bunun gerçek değerini biliyoruz. En çok da israf ettiğimizde peydah oluyor bu köşe. Oysa o sofrada tüketilmeyen her lokma, hem vicdanımızı hem cebimizi sızlatıyor.
Türkiye'nin yıllık gıda israfı 23 milyon ton olarak tahmin ediliyor. Bu, bugün Türkiye’de üretilen gıdanın önemli bir kısmı… Her birimiz, ortalama olarak yılda 102 kilogram gıdayı çöpe atıyoruz . Bu sayı kulağa pek dokunmayan bir rakam gibi gelebilir; ama düşünün, bu miktar her gün bir porsiyon yemeği çöpe atmak demek…
Ve bu israfın içinde en dramatik grup: Meyve ve sebzelerin yaklaşık %35’i soframıza ulaşamadan yok oluyor . Bu kadar kaynak ve emek harcanarak yetiştirilen gıdanın böyle kaybolması, aslında bir tür trajedi.
Neden mi bu kadar israf ediyoruz? Başta evlerimiz, sonrasındaysa oteller, restoranlar, perakende satış noktaları, dağıtım zincirleri… Her yerde israf var. Eksik planlama, zayıf soğuk zincir, yanlış satın alma ve depolama alışkanlıkları bunların başlıca nedeni .
Sayın Ramazan Bingöl'ün satırlarını hatırlatmadan geçmeyeyim: TİSVA’nın resmi verisi 23 milyon ton ve 102 kilogram israf olsa da, gerçek rakamın çok daha yüksek olabileceğini söylüyor . “Benim gördüğüm tabloya göre kişi başı 102 kilo minimum,” diyor. Açıkçası, bu kulağımıza bir uyarı zili gibi çalıyor.
Dahası, TBMM Tarım Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre yılda 18 milyon ton gıdanın çöpe gittiğini; bazı araştırmalarda ise bu rakamın 23 milyon tona kadar çıktığını ifade ediyor .
Yani bir yanda resmi veriler, diğer yanda “belki daha yüksek” ihtimali… Bu da gösteriyor ki, mesele sadece istatistik kaygısı değil; milli bir uyanışa ihtiyaç var.
TÜİK’in 2022 atık istatistiklerine göre, toplanan atıkların yaklaşık %50’si organik atık . İstanbul’da bile bu, yılda 6,5 milyon ton civarında. Hesaplara göre, kilogram başına ortalama 1 dolarlık gıda israfı söz konusu olduğunda, ülke genelinde yıllık 14,5 milyar dolar kayıp ediliyor .
Bu da demek oluyor ki, çöpe giden gıdanın sadece fiziksel değil, ekonomik bir boyutu da var. İsrafın önlenmesi halinde sağlanacak tasarruf; insanların yaşamını doğrudan etkileyebilir.
Dünya genelinde tablo daha da vahim. Dünya'da her yıl üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri ya israfta ya da kayıpta. Bu, 1,3 milyar ton gibi olağanüstü bir sayı . Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ise yıllık israfı 1,05 milyar ton olarak veriyor .
Ve işin en acı yanı: Bu israf, küresel ekonomiye 1 trilyon doları aşkın bir yük bindiriyor .
Ama daha da acıtan şu: Dünyada açlık çeken milyonlarca insan varken, gıda israfı bunlara karşı bir ihanet... Böyle bir tabloda vicdan yapmadan durmak mümkün değil.