Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Gazze’de açlık var, çocuklar yok...”

Yazının Giriş Tarihi: 22.07.2025 11:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.07.2025 11:42

Yeryüzünde bazı coğrafyalar haritaya kazınmış birer utançtır. Gazze, işte tam da böyledir. Orada açlık bir kelime değil, çocukların göz çukurunda asılı duran hayatın kendisidir.

Kısa ve acı bir tabloyla başlayayım:

* 2024’ün sonuna kadar, BM raporlarına göre Gazze'de 1,1 milyon insan açlıkla mücadele ediyor.

* Yaklaşık 450 bini çocuk.

* Yani her üç çocuktan ikisi bugün ya aç yatıyor ya da yarın uyanamayacak kadar zayıf.

Biliyor musunuz?

Bir annenin “Açım” diyen çocuğuna yemek yerine bir taş kaynatıp çorba rolü yapması, sadece hikâye değil. Bu, Gazze'de gerçek. Taş çorbası, çocukları kandırmak için değil... Annelik duygusunun acıya bulanmış hâli.

Ölüm Sadece Bomba ile Gelmez…

Biz Gazzeli çocukları çoğu zaman bombaların gölgesinde tanıdık. Ama açlık, sessiz gelen bir ölüm.

Hiçbir sireni yok.

Hiçbir haber kanalı “son dakika” diye geçmiyor.

Sadece küçücük bedenler yavaş yavaş siliniyor bu dünyadan.

Bir düşünün…

Bir çocuk düşünün, en fazla 5 yaşında.

Süt yerine paslı bir tenekede taşımaya çalıştığı bulanık bir su içiyor.

Oyuncak yerine enkaz altında ezilmiş bir çorabı saklıyor.

Ve o çocuğun hayali: Doymak.

Hayır, doktor olmak değil.

Hayır, astronot olmak değil.

Sadece bir tabak pilav yemek, bir parça ekmek bulmak.

Sayılar mı dediniz?

* UNICEF, 2025’e girerken Gazze’de her 10 çocuktan 9’unun psikolojik travma yaşadığını belirtti.

* 6 yaşındaki bir çocuğun 9 kez ev değiştirdiği, bazılarının 5 kardeşinden 3’ünü enkazda kaybettiği belgelendi.

* Ve 2024 sonunda yayımlanan Dünya Gıda Programı (WFP) raporunda:

“Gazze'de insanlar sadece yemek aramıyor, artık yenilebilecek otlar için birbirlerini takip ediyor.”

Vicdan Ne Zaman Açlığa Doyar?

Bazen düşünüyorum...

Biz bu yazıları neden yazıyoruz?

Sosyal medya paylaşımlarıyla, birkaç gözyaşıyla vicdanımızı rahatlatmak için mi?

Yoksa gerçekten bir şeyleri değiştirebileceğimize inanıyor muyuz hâlâ?

Bakın dostlar, insanlığın çöküşü toplu ölümlerle değil;

tek bir çocuğun açlıktan öldüğünü normalleştirdiğimiz gün başlar.

Bir çocuk, açlıktan ölüyor.

Ve dünya, kahvesini yudumlayarak izliyor.

Netflix’te yeni dizi çıkmış, ne izlesek?

Gazze mi? Zaten her gün aynı haber değil mi?

Bir Resim Gördüm…

Dün akşam internette bir fotoğraf gördüm.

Bir çocuk, annesinin kefenini çekiştiriyor. Uyandırsın diye.

Annesi taşların altında nefesini çoktan bırakmış.

Ama çocuk, hâlâ bir umutla “anne” diyor.

Ve kimse orada “evladım annen öldü” diyemiyor.

Çünkü kelimeler bile açlıktan ölmüş artık.

Şimdi Ne Yapmalı?

Belki bu yazı bir şeyleri değiştirmez.

Ama sessiz kalmak, en az bombalar kadar ağır bir suç.

- Bir dua edin bu gece.

- Bir yardım kuruluşuna bir simit parası bağış yapın.

- Bir çocukla ilgili yazı paylaşın.

-Ve en azından, kendi çocuklarınızı doyururken bir parça şükretmeyi öğrenin.

Çünkü bir gün, biz de hesap vereceğiz.

Ve belki de o gün karşımıza bir Gazzeli çocuk çıkacak ve sadece şunu soracak:

“Ben açlıktan ölürken, sen neredeydin?”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.