Bazen bir çocuğun gözlerine bakarsınız, içinde sessiz bir dünya vardır. Sözcükleri azdır belki, adımları yavaştır, arkadaşlarıyla oynarken biraz geriden gelir. Ama o küçük dünyada öyle büyük bir ışık vardır ki, fark edene bütün evreni aydınlatır. İşte özel çocukları fark etmek, o ışığı görebilme cesaretidir.
Ne yazık ki günümüzün hızlı yaşamında çocukları çoğu zaman “kalıplara” uydurmaya çalışıyoruz. Hepsi aynı yaşta konuşsun, aynı hızda öğrensin, aynı şekilde davransın istiyoruz. Oysa hiçbir çiçek aynı günde açmaz. Bir gülün sabırsızca açılmasını zorlayamazsınız ama yeterince güneş, su ve sevgi verirseniz kendi zamanında en güzel haliyle büyür. Özel çocuklar da böyledir. Kendi ritimleriyle, kendi yollarıyla, kendilerine özgü bir güzellikle gelişirler.
Bir öğretmenin sınıfa girerken attığı tek bir dikkatli bakış, bir annenin içini kemiren “Acaba?” sorusu, bir komşunun fark ettiği küçücük davranış… Tüm bunlar bir çocuğun hayatını değiştirebilir. Çünkü erken fark etmek, erken destek demektir. Destek ise bir çocuğun dünyaya tutunma biçimidir.
Özel çocuklar bizim “eksik” zannettiğimiz noktalarıyla değil, sahip oldukları güçlü yanlarla büyürler. Kimisi müzikle parlar, kimisi matematikle, kimisi sadece kocaman bir kalple… Ama hepsinin ortak noktası şudur: Fark edildiği anda açan bir çiçektir onlar.
Toplum olarak yapmamız gereken, çocuklarımızı yarıştırmak değil; anlamak, dinlemek, gözlemlemek ve gerektiğinde profesyonel desteğe yönlendirmektir. Bir çocuk bir harfi geç öğreniyorsa, bir tuvali mükemmel boyayamayacağı anlamına gelmez. Bir çocuk akranı kadar hızlı koşamıyorsa, kalbi daha yavaş çarpmıyor demek değildir. Her çocuk kendi potansiyelinin en iyisini hak eder.
Unutmayalım ki bir çocuğu fark etmek, bir geleceği kurtarmaktır.
Belki de bugün sessiz kalan bir çocuğun çığlığını duyan, onu anlayan, yanında duran kişi siz olacaksınız. Ve belki de o çocuk, yıllar sonra dönüp “Beni ilk sen gördün” diyecek. Çünkü her özel çocuk, kendisini gerçekten gören bir çift göze ihtiyaç duyar.
Biz fark ettikçe, çocuklar güçlenecek.
Çocuklar güçlendikçe, geleceğimiz güzelleşecek.
Sevgiyle kalın!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Çiğdem IŞIK KAYA
Erken Fark Etmenin Gücü
Bazen bir çocuğun gözlerine bakarsınız, içinde sessiz bir dünya vardır. Sözcükleri azdır belki, adımları yavaştır, arkadaşlarıyla oynarken biraz geriden gelir. Ama o küçük dünyada öyle büyük bir ışık vardır ki, fark edene bütün evreni aydınlatır. İşte özel çocukları fark etmek, o ışığı görebilme cesaretidir.
Ne yazık ki günümüzün hızlı yaşamında çocukları çoğu zaman “kalıplara” uydurmaya çalışıyoruz. Hepsi aynı yaşta konuşsun, aynı hızda öğrensin, aynı şekilde davransın istiyoruz. Oysa hiçbir çiçek aynı günde açmaz. Bir gülün sabırsızca açılmasını zorlayamazsınız ama yeterince güneş, su ve sevgi verirseniz kendi zamanında en güzel haliyle büyür. Özel çocuklar da böyledir. Kendi ritimleriyle, kendi yollarıyla, kendilerine özgü bir güzellikle gelişirler.
Bir öğretmenin sınıfa girerken attığı tek bir dikkatli bakış, bir annenin içini kemiren “Acaba?” sorusu, bir komşunun fark ettiği küçücük davranış… Tüm bunlar bir çocuğun hayatını değiştirebilir. Çünkü erken fark etmek, erken destek demektir. Destek ise bir çocuğun dünyaya tutunma biçimidir.
Özel çocuklar bizim “eksik” zannettiğimiz noktalarıyla değil, sahip oldukları güçlü yanlarla büyürler. Kimisi müzikle parlar, kimisi matematikle, kimisi sadece kocaman bir kalple… Ama hepsinin ortak noktası şudur: Fark edildiği anda açan bir çiçektir onlar.
Toplum olarak yapmamız gereken, çocuklarımızı yarıştırmak değil; anlamak, dinlemek, gözlemlemek ve gerektiğinde profesyonel desteğe yönlendirmektir. Bir çocuk bir harfi geç öğreniyorsa, bir tuvali mükemmel boyayamayacağı anlamına gelmez. Bir çocuk akranı kadar hızlı koşamıyorsa, kalbi daha yavaş çarpmıyor demek değildir. Her çocuk kendi potansiyelinin en iyisini hak eder.
Unutmayalım ki bir çocuğu fark etmek, bir geleceği kurtarmaktır.
Belki de bugün sessiz kalan bir çocuğun çığlığını duyan, onu anlayan, yanında duran kişi siz olacaksınız. Ve belki de o çocuk, yıllar sonra dönüp “Beni ilk sen gördün” diyecek. Çünkü her özel çocuk, kendisini gerçekten gören bir çift göze ihtiyaç duyar.
Biz fark ettikçe, çocuklar güçlenecek.
Çocuklar güçlendikçe, geleceğimiz güzelleşecek.
Sevgiyle kalın!