Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ahkâm Kesmek Kolaydır Dostum

Yazının Giriş Tarihi: 20.08.2025 08:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.08.2025 08:42

Oturduğu yerden “Ben olsam şöyle yapardım” diyen çok.

Ama iş başına gelince…

“Ben olsam”lar, “Keşke olmasaymış”a dönüyor.

İnsanın tatmadığı acı üzerine konuşması kolay.

Yarayı bilmeden merhem tarif etmek gibi.

Başkasının sınavına, kendi rahat koltuğundan not vermek gibi.

Hani Cahit Zarifoğlu diyor ya:

“Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder,

dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.”

Ne kadar da doğru...

Sanki biz hep haklıyız, hep doğruyuz.

Hata hep karşı tarafta.

İmtihan hep komşunun başına gelir.

Biz seyirciyiz… Yorumsuz kalamayız!

Geçenlerde biri “Bir anne çocuğunu nasıl bırakır ki?” dedi.

Dedim ki: “Sen hiç çaresizlik nedir bildin mi?”

Annesiz büyümüş biri gözlerini kaçırdı.

Çünkü bazı hayatlar, filmlerdeki gibi değil.

Yargılamak kolay, anlamak emek ister.

Bakın, Dostoyevski diyor ki:

“Bir insanı gerçekten tanımak istiyorsanız, onu yargılamayın;

neyin üstesinden geldiğine bakın.”

İşte tam burası mesele.

O insan nelerle mücadele etmiş?

Ne taşlar geçmiş üzerinden?

Kaç kere yıkılıp tekrar kalkmış?

Hiçbirini bilmeden…

Yoruma başlıyoruz: “Ben olsam böyle yapmazdım!”

Geçiniz efendim.

Victor Hugo bile uyarmış zamanında:

“İnsanlar duymak istediklerini duyar, görmek istediklerini görür.”

“Bir de... yaşamadıkları hayatlar hakkında fikir sahibidirler.”

Edebiyat dediğin şey zaten empatiyle ilgilidir.

Ama gelin görün ki, günümüz insanı empatiyi "karşı tarafı susturmak" için kullanıyor.

“Ben seni anlıyorum ama sen yine de hatalısın.”

Buyur buradan yak.

Halil Cibran ne demişti?

“Acı, kabuğunu çatlatır insanın… İçindeki özü ortaya çıkarır.”

Ama işte... Biz kabukla uğraşıyoruz.

Kabuğun rengini beğenmezsek, içindekini hiç merak etmiyoruz.

O yüzden dostum,

Her duyduğumuz hikâyeye yorum yapmadan önce...

Her “Ben olsam…” demeden önce...

Bir duralım.

Bir susalım.

Bir yutkunalım.

Çünkü o yaşamadığımız hayatlar,

o anlamadığımız imtihanlar,

belki de bir gün bizim kapımızı çalacak.

Ve o gün...

Ahkâm kesen değil, halden anlayan bir çift göz arayacağız.

Her şeyin doğrusunu bildiğini zannedenler,

bir gün en büyük yanılgının içinden geçerler.

Bırak da hayat biraz eğitsin bizi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.