11 kentimizi vuran 6 Şubat depreminin yıldönümü yaklaşıyor.
Ve yine “deprem vergisi” konuşulmaya başlandı.
1999 depremi ile hayatımıza giren ve halk arasında adı “deprem vergisi” olarak bilinen ‘Özel İletişim Vergisi’nden o günden bugüne kadar ortalama dolar kuru ile toplam 39 milyar 703 milyon dolar para tahsil edildi.
Ancak bizim bütçe uygulamamızda gelirlerin belli giderlere tahsis edilmesi (özgülenmesi) diye bir durum söz konusu değil. Bir başka anlatımla vergiler; bir havuzda toplanır, oradan da harcanır.
Bu nedenle sadece bu vergiyi değil her kuruş verginin nerelere, kimlere, nasıl harcadığının sorulması, sorgulanması gerekir.
Bu sorular gerçek demokrasinin ve temel yurttaşlığın da vazgeçilmez ögesidir.
İşte bu nedenle asıl sorulması gereken soru şudur;
2002-2024 yılları arasında toplanan ve ortalama kur ile 3 trilyon 057 milyar 613 milyon dolar verginin nasıl harcandığını bilmemiz gerekir.
Ve bu vergilerin kimlerden toplandığı kadar kimlerden toplanmadığı da sorgulanmalıdır.
Kamuoyuna yansıyan şirketlerin ‘vergi açıklaması’ yapmadıklarını da ayrıca belirtmeliyim. Onca suçlama havada asılı halde yanıt bekliyor.
Örtülü ödenek konusu ise bir başka açmazımız.
Kime ne kadar ödeme yapıldığını şimdiye kadar net olarak öğrenemedik. Burada herkes kendisine “Bana verilseydi alır mıydım?” sorusunu sormalı ve aynaya bakarak yanıt vermeli. Sorgusuz sualsiz binlerce Liranın ‘bazen örtülü oerasyonlara gittiği’ de olası bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Askeri ve istihbarat gibi ani gelişen olaylarda kullanılmış olabilir. Eğer öyle ise herhangi bir açıklama zaten yapılamaz. Ancak kişiye yapılan ödemeler konusu mutlaka aydınlığa kavuşturulmalıdır.
‘Milletin orasına burasına koyan’ Mehmet Cengiz ve şurekasının örtülü ödenekten hiç bir surette yararlanmamış olması gerekir. Şeffaflık olmayınca da ne söylesek boş!
Bu soruları sormak temel yurttaşlık bilinci ve demokrasinin gereği.
Unutmamak gerekir ki; bir ülkede vergi bilinci ne kadar yüksek olursa hak arama bilinci de o kadar gelişmiş olur. Soru sordurmayan insana ‘faşist ve gerici’, soru sormayana ‘ahmak ve salak’ dememiz kadar da doğal bir şey olamaz.
İKİ YIL GEÇTİ
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam 2 yıl geçti. AFAD verilerine göre; depremde en az 53 bin 725 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Kayıplar konusu halen yanıt bekliyor.
Depremler sırasında 11 kentimizde binlerce konut yıkıldı; ilçeler, köyler ve beldelerde yaşamak çok zor hale geldi, iç göç başladı. Bazı vatandaşlar yurtdışına gitti.
Adalet Bakanlığı verilerinden edinilen bilgiye göre, 6 Şubat depremlerinde yıkılan evlere ilişkin 2 bin 031 adet soruşturma dosyası açıldı.
Bunlardan bin 397'si hakkında iddianame hazırlandı. 51 dosyada ise iddianame değerlendirme süreci devam ediyor. Şu ana kadar 75 dosya karara bağlandı, 130 sanığa çeşitli hapis cezaları verildi. Dava konularının başında deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalar geliyor.
Halen ilk derece mahkemesinde derdest olarak devam eden bin 271 davada, bin 327 sanık bulunuyor, bunlardan 134’ü tutuklu olarak yargılanıyor. İlk derece mahkemelerinde iddianame değerlendirme aşamasında toplam 51 dosyada, 77 kişi bulunuyor, bunlardan 3'ü tutuklu.
Alınacak daha çok yol olduğunu görüyorum. Adaleti bekliyorum.
BURSA GEÇ KALMAMALI
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, geçtiğimiz gün “Deprem Master Planı Paneli” gerçekleştirdi. Panelde, Bursa’nın deprem risklerinin azaltılması için yapılması gerekenler ile Türkiye genelinde yürütülen çalışmalar masaya yatırıldı.
BAOB Yerleşkesi’ndeki panele; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hayrettin Eldemir, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Gökhan Yıldız, Nilüfer Belediyesi Başkan Vekili Emre Karagöz, İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger, Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Babak Vaheddoost, Akademik Odaların Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu üyeleri, İMO Bursa Şubesi Geçmiş Dönem Başkan ve Yöneticileri, kamu kurumlarının temsilcileri katıldı.
YAPILMASI GEREKENLER
Açılış konuşmasını yapan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, ülkenin en önemli sorunlarından birisinin deprem risklerinin azaltılması olduğunu ve bu konuda değerli akademisyenlerle birlikte bir çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi. Geçmişten gelen acılar ve derslerle birlikte deprem risklerini azaltmak için bilimsel, mühendislik temelli ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek zorunda olunduğunu belirten Başkan Erdem, “Artık plan, proje ve ruhsatlı olmayan yani kaçak yapı diye adlandırdığımız hiçbir yapı yapılmamalıdır. Yapı denetim sisteminin daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir. Her bina, inşaatın ilk aşamasından itibaren sıkı denetimlere tabi tutulmalı, projeler bilimsel standartlara uygun şekilde yürütülmelidir. İkinci olarak, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi büyük bir zorunluluktur. Mevcut yapı stoğunun iyi analiz edilmesi güçlendirme ihtimali olanların güçlendirilmesi, olmayanların ise yenilenmesi gerekmektedir. Yeni bir Master Plan çerçevesinde hareket edilmelidir” dedi.
1- Büyükşehir Belediyesi ile İMO Bursa Şubesi,kentin yapı stoğu envanterini çıkartmak adına protokol yaparak harekete geçmelidir.
2- Büyükşehir’in JICA ile yapmış olduğu çalışma çok kıymetli. Bir an önce mikro bölgeleme çalışmaları ile bütünleştirilerek bahsedilen çalışma gerçek anlamda tamamlanmış olacaktır.
3- Bina yapı stoğu envanteri Bursa’nın tamamında çıkartılmalı, kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılarak kentsel dönüşüm stratejisi belirlenmelidir.
4- Hiç vakit kaybetmeden kentlerin tahmini risk değerlendirmelerinden hızlıca uzaklaşıp yapılarımızın depreme karşı nasıl davranacağını net bir şekilde risk sınıflaması yapılmalıdır.
5- Bu sınıflama ile olası bir depremde hangi yapı göçecek hangi yapı ağır hasar, hangi yapı az hasarla kurtulacak belirlenmelidir.
6- Yapı Denetim Kanunu, Şantiye Şefliği Yönetmeliği ve 1938 yılında yürürlüğe giren Mimarlık ve Mühendislik Hakkındaki Kanun ve Müteahhitlik Yasası’nın eksikliklerinin yasal düzenlemelerle tamamlanıp çağına uygun hale getirilmeli ve de Yetkin ve Uzman Mühendislik Yasası bir an önce düzenlenerek hayata geçirilmelidir.
7- İnsanların toplu olarak bulunduğu özel binalara (Okul, Üniversite, Hastane, Otel, Yurt, Salon vb.) ve Sanayi Tesislerine, ilgili makam (BBB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı) tarafından ‘’Yapı Kullanma İzni Belgesinin’’ ve/veya ‘’İşletme Ruhsatı’’nın verilmesi, ‘’Üçüncü Şahıslara Karşı Deprem Mali Mesuliyet Sigortası’’ yapılması şartına bağlanmalıdır.
8- Bu sayede 6 Şubat Depremlerinde yıkılan otel, Kartalkaya’daki otel yangını gibi ihmaller yaşanmamış olur. Amerika’nın Kaliforniya Eyaleti San Francisco şehrinde uygulanan yaptırımla güvenli olmayan binalara “Deprem Uyarısı. Bu Bina, Deprem Yönetmeliğinde Öngörülen Emniyeti Sağlamamaktadır” yazısı asılması.
KONUŞMALAR KAYDA GEÇTİ
Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Livaoğlu’nun Moderatörlüğü’nde, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Önder Çetin, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Altunel’in sunumları da dikkat çekti.
Bursa üretimin başkenti. Eğitim seviyesi yüksek olan Marmara Bölgesi’nin de gözbebeği bir kentte, şiddeti ne olursa olsun hiç bir bina depremde yıkılmamalı ve hiç kimse ‘kaçak yapılar içinde’ ölmemeli.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey başta olmak üzere diğer başkanlar da artık ‘deprem izolatörsüz inşaata izin vermemeyi’ bir kararla hayata geçirmeli.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Can TOPAKTAŞ
Vergiler için soru...Nerelere harcandı?
11 kentimizi vuran 6 Şubat depreminin yıldönümü yaklaşıyor.
Ve yine “deprem vergisi” konuşulmaya başlandı.
1999 depremi ile hayatımıza giren ve halk arasında adı “deprem vergisi” olarak bilinen ‘Özel İletişim Vergisi’nden o günden bugüne kadar ortalama dolar kuru ile toplam 39 milyar 703 milyon dolar para tahsil edildi.
Ancak bizim bütçe uygulamamızda gelirlerin belli giderlere tahsis edilmesi (özgülenmesi) diye bir durum söz konusu değil. Bir başka anlatımla vergiler; bir havuzda toplanır, oradan da harcanır.
Bu nedenle sadece bu vergiyi değil her kuruş verginin nerelere, kimlere, nasıl harcadığının sorulması, sorgulanması gerekir.
Bu sorular gerçek demokrasinin ve temel yurttaşlığın da vazgeçilmez ögesidir.
İşte bu nedenle asıl sorulması gereken soru şudur;
2002-2024 yılları arasında toplanan ve ortalama kur ile 3 trilyon 057 milyar 613 milyon dolar verginin nasıl harcandığını bilmemiz gerekir.
Ve bu vergilerin kimlerden toplandığı kadar kimlerden toplanmadığı da sorgulanmalıdır.
Kamuoyuna yansıyan şirketlerin ‘vergi açıklaması’ yapmadıklarını da ayrıca belirtmeliyim. Onca suçlama havada asılı halde yanıt bekliyor.
Örtülü ödenek konusu ise bir başka açmazımız.
Kime ne kadar ödeme yapıldığını şimdiye kadar net olarak öğrenemedik. Burada herkes kendisine “Bana verilseydi alır mıydım?” sorusunu sormalı ve aynaya bakarak yanıt vermeli. Sorgusuz sualsiz binlerce Liranın ‘bazen örtülü oerasyonlara gittiği’ de olası bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Askeri ve istihbarat gibi ani gelişen olaylarda kullanılmış olabilir. Eğer öyle ise herhangi bir açıklama zaten yapılamaz. Ancak kişiye yapılan ödemeler konusu mutlaka aydınlığa kavuşturulmalıdır.
‘Milletin orasına burasına koyan’ Mehmet Cengiz ve şurekasının örtülü ödenekten hiç bir surette yararlanmamış olması gerekir. Şeffaflık olmayınca da ne söylesek boş!
Bu soruları sormak temel yurttaşlık bilinci ve demokrasinin gereği.
Unutmamak gerekir ki; bir ülkede vergi bilinci ne kadar yüksek olursa hak arama bilinci de o kadar gelişmiş olur. Soru sordurmayan insana ‘faşist ve gerici’, soru sormayana ‘ahmak ve salak’ dememiz kadar da doğal bir şey olamaz.
İKİ YIL GEÇTİ
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam 2 yıl geçti. AFAD verilerine göre; depremde en az 53 bin 725 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Kayıplar konusu halen yanıt bekliyor.
Depremler sırasında 11 kentimizde binlerce konut yıkıldı; ilçeler, köyler ve beldelerde yaşamak çok zor hale geldi, iç göç başladı. Bazı vatandaşlar yurtdışına gitti.
Adalet Bakanlığı verilerinden edinilen bilgiye göre, 6 Şubat depremlerinde yıkılan evlere ilişkin 2 bin 031 adet soruşturma dosyası açıldı.
Bunlardan bin 397'si hakkında iddianame hazırlandı. 51 dosyada ise iddianame değerlendirme süreci devam ediyor. Şu ana kadar 75 dosya karara bağlandı, 130 sanığa çeşitli hapis cezaları verildi. Dava konularının başında deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalar geliyor.
Halen ilk derece mahkemesinde derdest olarak devam eden bin 271 davada, bin 327 sanık bulunuyor, bunlardan 134’ü tutuklu olarak yargılanıyor. İlk derece mahkemelerinde iddianame değerlendirme aşamasında toplam 51 dosyada, 77 kişi bulunuyor, bunlardan 3'ü tutuklu.
Alınacak daha çok yol olduğunu görüyorum. Adaleti bekliyorum.
BURSA GEÇ KALMAMALI
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, geçtiğimiz gün “Deprem Master Planı Paneli” gerçekleştirdi. Panelde, Bursa’nın deprem risklerinin azaltılması için yapılması gerekenler ile Türkiye genelinde yürütülen çalışmalar masaya yatırıldı.
BAOB Yerleşkesi’ndeki panele; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hayrettin Eldemir, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Gökhan Yıldız, Nilüfer Belediyesi Başkan Vekili Emre Karagöz, İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger, Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Babak Vaheddoost, Akademik Odaların Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu üyeleri, İMO Bursa Şubesi Geçmiş Dönem Başkan ve Yöneticileri, kamu kurumlarının temsilcileri katıldı.
YAPILMASI GEREKENLER
Açılış konuşmasını yapan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, ülkenin en önemli sorunlarından birisinin deprem risklerinin azaltılması olduğunu ve bu konuda değerli akademisyenlerle birlikte bir çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi. Geçmişten gelen acılar ve derslerle birlikte deprem risklerini azaltmak için bilimsel, mühendislik temelli ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek zorunda olunduğunu belirten Başkan Erdem, “Artık plan, proje ve ruhsatlı olmayan yani kaçak yapı diye adlandırdığımız hiçbir yapı yapılmamalıdır. Yapı denetim sisteminin daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir. Her bina, inşaatın ilk aşamasından itibaren sıkı denetimlere tabi tutulmalı, projeler bilimsel standartlara uygun şekilde yürütülmelidir. İkinci olarak, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi büyük bir zorunluluktur. Mevcut yapı stoğunun iyi analiz edilmesi güçlendirme ihtimali olanların güçlendirilmesi, olmayanların ise yenilenmesi gerekmektedir. Yeni bir Master Plan çerçevesinde hareket edilmelidir” dedi.
1- Büyükşehir Belediyesi ile İMO Bursa Şubesi,kentin yapı stoğu envanterini çıkartmak adına protokol yaparak harekete geçmelidir.
2- Büyükşehir’in JICA ile yapmış olduğu çalışma çok kıymetli. Bir an önce mikro bölgeleme çalışmaları ile bütünleştirilerek bahsedilen çalışma gerçek anlamda tamamlanmış olacaktır.
3- Bina yapı stoğu envanteri Bursa’nın tamamında çıkartılmalı, kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılarak kentsel dönüşüm stratejisi belirlenmelidir.
4- Hiç vakit kaybetmeden kentlerin tahmini risk değerlendirmelerinden hızlıca uzaklaşıp yapılarımızın depreme karşı nasıl davranacağını net bir şekilde risk sınıflaması yapılmalıdır.
5- Bu sınıflama ile olası bir depremde hangi yapı göçecek hangi yapı ağır hasar, hangi yapı az hasarla kurtulacak belirlenmelidir.
6- Yapı Denetim Kanunu, Şantiye Şefliği Yönetmeliği ve 1938 yılında yürürlüğe giren Mimarlık ve Mühendislik Hakkındaki Kanun ve Müteahhitlik Yasası’nın eksikliklerinin yasal düzenlemelerle tamamlanıp çağına uygun hale getirilmeli ve de Yetkin ve Uzman Mühendislik Yasası bir an önce düzenlenerek hayata geçirilmelidir.
7- İnsanların toplu olarak bulunduğu özel binalara (Okul, Üniversite, Hastane, Otel, Yurt, Salon vb.) ve Sanayi Tesislerine, ilgili makam (BBB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı) tarafından ‘’Yapı Kullanma İzni Belgesinin’’ ve/veya ‘’İşletme Ruhsatı’’nın verilmesi, ‘’Üçüncü Şahıslara Karşı Deprem Mali Mesuliyet Sigortası’’ yapılması şartına bağlanmalıdır.
8- Bu sayede 6 Şubat Depremlerinde yıkılan otel, Kartalkaya’daki otel yangını gibi ihmaller yaşanmamış olur. Amerika’nın Kaliforniya Eyaleti San Francisco şehrinde uygulanan yaptırımla güvenli olmayan binalara “Deprem Uyarısı. Bu Bina, Deprem Yönetmeliğinde Öngörülen Emniyeti Sağlamamaktadır” yazısı asılması.
KONUŞMALAR KAYDA GEÇTİ
Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Livaoğlu’nun Moderatörlüğü’nde, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Önder Çetin, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Altunel’in sunumları da dikkat çekti.
Bursa üretimin başkenti. Eğitim seviyesi yüksek olan Marmara Bölgesi’nin de gözbebeği bir kentte, şiddeti ne olursa olsun hiç bir bina depremde yıkılmamalı ve hiç kimse ‘kaçak yapılar içinde’ ölmemeli.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey başta olmak üzere diğer başkanlar da artık ‘deprem izolatörsüz inşaata izin vermemeyi’ bir kararla hayata geçirmeli.